Böyle valiler kaldı mı? Kaldı ise de ben mi göremiyorum?

Türkiye 10.01.2020 - 19:11, Güncelleme: 02.12.2022 - 09:38 1987+ kez okundu.
 

Böyle valiler kaldı mı? Kaldı ise de ben mi göremiyorum?

Türkiye Büyük Millet Meclis eski Başkanı Necmettin Karaduman, İstanbul’da düzenlenen törenle anıldı. Başta Eyüp Aşık, Avni Akkan, Hasan İmamoğlu, Azer Benli olmak üzere 35 yıllık ortak dostlarımızın tümü orada idiler… İş, siyaset ve spor dünyasından çok sayıda ismi ağırlayan törende; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Vali Enver Hızlan, Trabzon eski Belediye başkanı Orhan Karakullukçu, Prof. Dr. Ruşen Keleş ve Prof. Dr. Süleyman Saim Tekçan, Necmettin Karaduman’ı anlattılar… TBMM eski Başkanı Necmettin Karaduman, 1984 yılında tanıma fırsatını bulduğum; devlet ve siyaset adamıydı. Merhum başkan ile olan anılarımı bırakın gazetedeki köşeme,kitaplara zor sığdırırım. Böylesine önemli devlet ve siyaset adamını yakından tanımaktan büyük onur duyduğumu belirtmek isterim. Rahmetli Karaduman ve yakın ekibi ile olan dostluğumu taze duyulan bir heyecanla daima muhafaza ediyorum. Tarihe mal olmuş böyle önemli devlet ve siyaset adamlarının sayıları her geçen gün ne yazık ki azalıyor. Başkan Karaduman’ı anlatan Rektör Haberal, Vali Hızlan, Başkan Karakullukçu, Ruşen Keleş Hoca ile Saim Hoca yakından tanıdığım, gazeteci olarak birlikte çalışma imkânını bulduğum, Türkiye’nin adeta “Onur” abideleridirler. Hepsine selamlarımı ve iyi dileklerimi sunuyorum… * “Vali” denince akla ilk merhum Recep Yazıcıoğlu geliyor. Tipik bir Karadenizli olup, siyaset üstü icraatları ile “devletin”, sıra dışı davranışları ile de “halkın” valisi. Yaşamı romanlara, filmlere ve dizilere konu olan bu önemli kişilik, ne yazık ki vakitsiz zamanda elim bir trafik kazasına kurban gitti. İkinci olarak da Vali Enver Hızlan’ı gösterebilirim. Bana “Devlet nedir, kimdir?” diye sorsaydınız; ”Devlet, Vali Enver Hızlan’dır.” derdim. Vali Hızlan 14 yıl aralıksız valilik yaptı. O da bu memlekete yaptığı hizmetlerle unutulmayacaklar arasına girip, milletin gönlüne taht kuranlardandır. Vali Hızlan’ı Türkiye ilk kez, 2004 yılında Edirne Valiliği döneminde tanıdı. O dönem Anavatan iktidarının ilk yıllarıydı. Edirne’deki asrın gümrük kaçakçılığı olayının üzerine giderek, Gümrük ve Maliye bürokratlarının gözaltına alınmasını sağlamıştı. Dönemin Maliye Bakanı Vural Arıkan ile İçişleri Bakanı aynı zamanda Başbakan Turgut Özal’ın da bacanağı olan Ali Tanrıyer birbirlerine girmişlerdi. Dönemin bütün gazeteleri bu olayı manşetten vermişlerdi. Çünkü basın özgürlüğü vardı. Zor durumda kalan Başbakan Özal, Vali Hızlan’ı görevden almak istedi. Dönemin kudretli adamı Kenan Evren “Vali’yi harcatmam” diyerek kararnameyi imzalamadı. * Vali Hızlan’ın ikinci çıkışı ise 1992 yılında Sakarya Valiliği döneminde oldu. Dönemin Bakanı Mehmet Gölhan, devlete ait bazı imkanların Doğru Yol Partisi lehine kullanılması için -karşısında devletin valisi olduğunu unutarak- Vali Hızlan’a baskı yapmaya kalkışmıştır. Vali Hızlan, 7 sayfalık basın toplantısı ile baskı gördüğünü kamuoyuna duyurmuş ve valilik görevinden kendi isteği ile ayrılmıştır. Uzun sözün kısası; Türkiye Cumhuriyeti tarihinden ”Vali gibi bir vali geçti”… Vali Hızlan’ı 1986- 1991 yıllarında; Trabzon Valiliği döneminde tanıdım. O dönem Hızlan Trabzon Valisi, bendeniz ise Karadeniz Gazetesi’nde Sorumlu Yazı İşleri Müdürü idim… Anılarımı bu köşeme sığdırmam mümkün değil lakin bir iki olayı paylaşmak isterim. İlkinde, Trabzon-Maçka’da heyelan olmuş ve 50 vatandaşımız bu faciada hayatını kaybetmişti. Her gün sorumlu olduğum gazetede “Devlet nerede?” gibilerinden Vali’yi eleştiriyordum… Eleştiri ki ne eleştiri… Eleştirilerimi 20 gün sürdürdüm. Buna rağmen sorumlu olarak, ne bana ne de gazeteye tek bir açıklama göndermedi, karşılık vermedi. Tavrını değiştirmedi. Hatta dönemin Emniyet Müdürü kendisine; ”Sayın valim Osman Yazıcı’nın bir kulağını çekelim isterseniz” deyince; “Asla, basın özgür ve hürdür ve görevini yapıyor.” dediğini yıllar sonra meslek büyüğüm Musa Alioğlu’ndan öğrenmiştim. İkincisi ise genç ve toy bir gazeteciyim. Bölgenin en büyük ve tek gazetesinin sorumlu müdürüyüm. Havam bin 500… Bürokrasi tecrübem sıfır. Trabzon’un ilçelerinden birinde görev yapan doktor bir arkadaşım var o zamanlar ve onu merkeze aldırmak istiyorum. Vali Hızlan’a sürekli rica ediyorum fakat nafile. Her seferinde; “Devletin imzası o kadar ucuz değildir. Zaruri ve zorunlu olmadıkça devlet imza atmaz” cevabını alıyorum. İşi o kadar büyüttüm ki, TBMM Başkanı Necmettin Karaduman Trabzon’a gelince ve vali yanında iken talebimi tekrarladım. Aldığım cevap aynı oldu. “Devlet keyfi imza atmaz” . Böyle valiler kaldı mı? Kaldı ise de ben mi göremiyorum? Bu memleketten işinin ehli ve sağduyulu devlet adamları gelip geçti… Karaduman’ı anarken, işte bunlar aklıma geldi…

Türkiye Büyük Millet Meclis eski Başkanı Necmettin Karaduman, İstanbul’da düzenlenen törenle anıldı. Başta Eyüp Aşık, Avni Akkan, Hasan İmamoğlu, Azer Benli olmak üzere 35 yıllık ortak dostlarımızın tümü orada idiler…


İş, siyaset ve spor dünyasından çok sayıda ismi ağırlayan törende; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Vali Enver Hızlan, Trabzon eski Belediye başkanı Orhan Karakullukçu, Prof. Dr. Ruşen Keleş ve Prof. Dr. Süleyman Saim Tekçan, Necmettin Karaduman’ı anlattılar…


TBMM eski Başkanı Necmettin Karaduman, 1984 yılında tanıma fırsatını bulduğum; devlet ve siyaset adamıydı. Merhum başkan ile olan anılarımı bırakın gazetedeki köşeme,kitaplara zor sığdırırım. Böylesine önemli devlet ve siyaset adamını yakından tanımaktan büyük onur duyduğumu belirtmek isterim. Rahmetli Karaduman ve yakın ekibi ile olan dostluğumu taze duyulan bir heyecanla daima muhafaza ediyorum.


Tarihe mal olmuş böyle önemli devlet ve siyaset adamlarının sayıları her geçen gün ne yazık ki azalıyor. Başkan Karaduman’ı anlatan Rektör Haberal, Vali Hızlan, Başkan Karakullukçu, Ruşen Keleş Hoca ile Saim Hoca yakından tanıdığım, gazeteci olarak birlikte çalışma imkânını bulduğum, Türkiye’nin adeta “Onur” abideleridirler. Hepsine selamlarımı ve iyi dileklerimi sunuyorum…


*


“Vali” denince akla ilk merhum Recep Yazıcıoğlu geliyor. Tipik bir Karadenizli olup, siyaset üstü icraatları ile “devletin”, sıra dışı davranışları ile de “halkın” valisi. Yaşamı romanlara, filmlere ve dizilere konu olan bu önemli kişilik, ne yazık ki vakitsiz zamanda elim bir trafik kazasına kurban gitti. İkinci olarak da Vali Enver Hızlan’ı gösterebilirim. Bana “Devlet nedir, kimdir?” diye sorsaydınız; ”Devlet, Vali Enver Hızlan’dır.” derdim. Vali Hızlan 14 yıl aralıksız valilik yaptı. O da bu memlekete yaptığı hizmetlerle unutulmayacaklar arasına girip, milletin gönlüne taht kuranlardandır.


Vali Hızlan’ı Türkiye ilk kez, 2004 yılında Edirne Valiliği döneminde tanıdı. O dönem Anavatan iktidarının ilk yıllarıydı. Edirne’deki asrın gümrük kaçakçılığı olayının üzerine giderek, Gümrük ve Maliye bürokratlarının gözaltına alınmasını sağlamıştı.


Dönemin Maliye Bakanı Vural Arıkan ile İçişleri Bakanı aynı zamanda Başbakan Turgut Özal’ın da bacanağı olan Ali Tanrıyer birbirlerine girmişlerdi. Dönemin bütün gazeteleri bu olayı manşetten vermişlerdi. Çünkü basın özgürlüğü vardı.


Zor durumda kalan Başbakan Özal, Vali Hızlan’ı görevden almak istedi. Dönemin kudretli adamı Kenan Evren “Vali’yi harcatmam” diyerek kararnameyi imzalamadı.


*


Vali Hızlan’ın ikinci çıkışı ise 1992 yılında Sakarya Valiliği döneminde oldu. Dönemin Bakanı Mehmet Gölhan, devlete ait bazı imkanların Doğru Yol Partisi lehine kullanılması için -karşısında devletin valisi olduğunu unutarak- Vali Hızlan’a baskı yapmaya kalkışmıştır.


Vali Hızlan, 7 sayfalık basın toplantısı ile baskı gördüğünü kamuoyuna duyurmuş ve valilik görevinden kendi isteği ile ayrılmıştır. Uzun sözün kısası; Türkiye Cumhuriyeti tarihinden ”Vali gibi bir vali geçti”…


Vali Hızlan’ı 1986- 1991 yıllarında; Trabzon Valiliği döneminde tanıdım. O dönem Hızlan Trabzon Valisi, bendeniz ise Karadeniz Gazetesi’nde Sorumlu Yazı İşleri Müdürü idim… Anılarımı bu köşeme sığdırmam mümkün değil lakin bir iki olayı paylaşmak isterim. İlkinde, Trabzon-Maçka’da heyelan olmuş ve 50 vatandaşımız bu faciada hayatını kaybetmişti. Her gün sorumlu olduğum gazetede “Devlet nerede?” gibilerinden Vali’yi eleştiriyordum… Eleştiri ki ne eleştiri…


Eleştirilerimi 20 gün sürdürdüm. Buna rağmen sorumlu olarak, ne bana ne de gazeteye tek bir açıklama göndermedi, karşılık vermedi. Tavrını değiştirmedi.


Hatta dönemin Emniyet Müdürü kendisine; ”Sayın valim Osman Yazıcı’nın bir kulağını çekelim isterseniz” deyince; “Asla, basın özgür ve hürdür ve görevini yapıyor.” dediğini yıllar sonra meslek büyüğüm Musa Alioğlu’ndan öğrenmiştim.


İkincisi ise genç ve toy bir gazeteciyim. Bölgenin en büyük ve tek gazetesinin sorumlu müdürüyüm. Havam bin 500… Bürokrasi tecrübem sıfır.


Trabzon’un ilçelerinden birinde görev yapan doktor bir arkadaşım var o zamanlar ve onu merkeze aldırmak istiyorum. Vali Hızlan’a sürekli rica ediyorum fakat nafile. Her seferinde; “Devletin imzası o kadar ucuz değildir. Zaruri ve zorunlu olmadıkça devlet imza atmaz” cevabını alıyorum.


İşi o kadar büyüttüm ki, TBMM Başkanı Necmettin Karaduman Trabzon’a gelince ve vali yanında iken talebimi tekrarladım. Aldığım cevap aynı oldu. “Devlet keyfi imza atmaz” . Böyle valiler kaldı mı? Kaldı ise de ben mi göremiyorum?


Bu memleketten işinin ehli ve sağduyulu devlet adamları gelip geçti… Karaduman’ı anarken, işte bunlar aklıma geldi…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi