Çaykur ekmek kapısıydı, Rize’nin neredeyse her şeyiydi.

Rize 22.06.2020 - 09:34, Güncelleme: 02.12.2022 - 09:38 1651+ kez okundu.
 

Çaykur ekmek kapısıydı, Rize’nin neredeyse her şeyiydi.

Bölgeye can veren çayımızın her şeyiyle adresi, kuruluşu olmanın yanı sıra dönemsel ticari hareketliliği sağlayan bir turizm merkezi gibiydi aynı zamanda. Her yaş çay kampanyası döneminde çay fabrikalarının yer aldığı bölgeler bir turizm bölgesi gibi hareketlenirdi adeta..   Henüz lise öğrencisiyken çalışmaya başladığım Zihni Derin Merkez Çay Fabrikasında o dönemde yüzlerce işçi vardı. Vardiya giriş çıkışlarında adeta bir şenlik havası yaşanırdı. Komşu illerden çalışmaya gelenler kiralık evleri doldurur, şehrin dört bir yanı hareketlenir, şenlenirdi.   Çay değerliydi, Çaykur ekmek kapısıydı, bilhassa Rize’nin neredeyse her şeyiydi.  Çaykur aynı zamanda kaliteli elemanlar yetiştiren bir ocaktı. Çaykur’da fabrika müdürü, yönetici olmak için binbir maharet gerekirdi.  Üretim şartları zor, işçi sayısı fazla, el emeği işler oldukça çoktu. Yönetici her şeyden önce iyi çay almayı, iyi çay üretmeyi en öncelikli görevi bilir, çayın Allah vergisi, önemli bir nimet olduğu bilinciyle ona gözü gibi bakardı. Nice çalışanı da sorunsuz, adaletle yönetirdi o günün yöneticileri. Rize, çay diyarı olduğu İçin zengin bilinirdi. Bu zenginlik 1980 ihtilalinin başı Kenan Evren’in bile diline düşmüştü. Sonrasında ise Özal, bölge insanının gözünü çay ithal etmekle korkuttu. Üstelik bu sözleri meydanlarda bile söylemekten imtina etmedi. Ve bu yaklaşımın sonucu çay sektörünü özele açtı. Özelleştirmenin en önemli mimarı sayılan Özal’ın niyeti belliydi. Çay sektörü tümüyle özelleşecek, üretimin yanı sıra tüketim  pazarı da serbestleşecek,ilaveten ithal çaylarla piyasa çok yünlü olarak kendini dengeleyecekti..   Ne Özal, ne sonrasındaki iktidarlar Çaykur’u özelleştirmeyi göze alamadılar, süreç içerinde de özel sektör bölge insanına hiçbir yönden güven veremedi. Bir kısmı üreticiyi, vatandaşı dolandırdı, bir kısmı ise milletin parasını hisse verme, ortak etme adına buharlaştırdı. O gün bugün piyasada olan mevcutların kalitesi ise hiçbir zaman Çaykur çayının yanına yanaşamadı.  Çay sektörünün özele açılmış olması üreticiye birçok sorun yaşatırken, süreç içinde de üreticinin çaydan elde ettiği gelir çeşitli nedenlerle azaldı. Miras nedeniyle çaylık alanlar bölündü, ayrıca çaylıklar yaşlandı, çaylıklara bakım azaldı, yaş çayın kalitesi düştü. Bu durumlar nedeniyle piyasaya sürülen kuru çayın kalitesi de her geçen gün bozuldu. Bütün bunlar yaşanırken vatandaşın ümit bağladığı Çaykur, kendisini yenileyemedi. Çaykur çayları da kalitesizlikten nasibini aldı. Sahte paketler de güveni törpüledi. Çay üretim/tüketim pazarı serbest hale gelince Çaykur, hem pazarın kirliliğiyle uğraştı, hem de siyasetin kalıplarına sıkıştı. Bu süreçte ciddi atılım yapılamadı.    Yıllar geçtikçe Çaykur, hem pazar kaybına uğradı hem de bir kısım entrikaların kurbanı oldu. Borçları arttı, sermaye artırımıyla varlığını sürdürmeye çalıştı, stokları çoğaldı, ürettiği çayların kalitesi bozuldu. Gelen yöneticiler ise bu sorunlarla uğraşıp, çayı ve Çaykur’u şahlandırmak yerine başka iştigal alanlarıyla öne çıkmaya çalıştı.   Tuncer Ergüven’in budama projesinin dışında Çaykur, çayla ilgili hiçbir ciddi çalışma yapmadı. Şunu da belirtmeli; o dönemlerde tedbir olarak düşünülen çaylık alanların daraltılması ise adeta piyasayı ithal çaylara teslim etmek gibi bir çıkıştı.   Üretici Çaykur’dan çaya sahip çıkmasını, her yönden sektörün yol göstericisi olmasını beklerken yöneticiler alternatif ürünlerle vatandaşı başka üretim alanlarına yönelttiler. Yıllarca Çay dururken kivi üretimini bölgeye yerleştirmeye çalıştılar. Öyle ki, birçok üretici çaylarını sökerek bahçesini kivi bahçesi haline getirdi. Bu tür yöneticiler çayı kaderine terkedip, birçok ürünün bölgede yetişip yetişmediğini denediler. Şeker üretmenin peşine düştüler. Son olarak da Stevia ürünü İçin dünya masraf edildi. Sonucu hüsran olan bir fabrika kurup, kenara attılar..

Bölgeye can veren çayımızın her şeyiyle adresi, kuruluşu olmanın yanı sıra dönemsel ticari hareketliliği sağlayan bir turizm merkezi gibiydi aynı zamanda. Her yaş çay kampanyası döneminde çay fabrikalarının yer aldığı bölgeler bir turizm bölgesi gibi hareketlenirdi adeta..
 

Henüz lise öğrencisiyken çalışmaya başladığım Zihni Derin Merkez Çay Fabrikasında o dönemde yüzlerce işçi vardı. Vardiya giriş çıkışlarında adeta bir şenlik havası yaşanırdı. Komşu illerden çalışmaya gelenler kiralık evleri doldurur, şehrin dört bir yanı hareketlenir, şenlenirdi.
 

Çay değerliydi, Çaykur ekmek kapısıydı, bilhassa Rize’nin neredeyse her şeyiydi. 

Çaykur aynı zamanda kaliteli elemanlar yetiştiren bir ocaktı. Çaykur’da fabrika müdürü, yönetici olmak için binbir maharet gerekirdi. 

Üretim şartları zor, işçi sayısı fazla, el emeği işler oldukça çoktu. Yönetici her şeyden önce iyi çay almayı, iyi çay üretmeyi en öncelikli görevi bilir, çayın Allah vergisi, önemli bir nimet olduğu bilinciyle ona gözü gibi bakardı. Nice çalışanı da sorunsuz, adaletle yönetirdi o günün yöneticileri.


Rize, çay diyarı olduğu İçin zengin bilinirdi. Bu zenginlik 1980 ihtilalinin başı Kenan Evren’in bile diline düşmüştü. Sonrasında ise Özal, bölge insanının gözünü çay ithal etmekle korkuttu. Üstelik bu sözleri meydanlarda bile söylemekten imtina etmedi. Ve bu yaklaşımın sonucu çay sektörünü özele açtı. Özelleştirmenin en önemli mimarı sayılan Özal’ın niyeti belliydi. Çay sektörü tümüyle özelleşecek, üretimin yanı sıra tüketim  pazarı da serbestleşecek,ilaveten ithal çaylarla piyasa çok yünlü olarak kendini dengeleyecekti..
 

Ne Özal, ne sonrasındaki iktidarlar Çaykur’u özelleştirmeyi göze alamadılar, süreç içerinde de özel sektör bölge insanına hiçbir yönden güven veremedi. Bir kısmı üreticiyi, vatandaşı dolandırdı, bir kısmı ise milletin parasını hisse verme, ortak etme adına buharlaştırdı.

O gün bugün piyasada olan mevcutların kalitesi ise hiçbir zaman Çaykur çayının yanına yanaşamadı. 


Çay sektörünün özele açılmış olması üreticiye birçok sorun yaşatırken, süreç içinde de üreticinin çaydan elde ettiği gelir çeşitli nedenlerle azaldı. Miras nedeniyle çaylık alanlar bölündü, ayrıca çaylıklar yaşlandı, çaylıklara bakım azaldı, yaş çayın kalitesi düştü. Bu durumlar nedeniyle piyasaya sürülen kuru çayın kalitesi de her geçen gün bozuldu.


Bütün bunlar yaşanırken vatandaşın ümit bağladığı Çaykur, kendisini yenileyemedi. Çaykur çayları da kalitesizlikten nasibini aldı. Sahte paketler de güveni törpüledi.

Çay üretim/tüketim pazarı serbest hale gelince Çaykur, hem pazarın kirliliğiyle uğraştı, hem de siyasetin kalıplarına sıkıştı. Bu süreçte ciddi atılım yapılamadı. 

 

Yıllar geçtikçe Çaykur, hem pazar kaybına uğradı hem de bir kısım entrikaların kurbanı oldu.

Borçları arttı, sermaye artırımıyla varlığını sürdürmeye çalıştı, stokları çoğaldı, ürettiği çayların kalitesi bozuldu.

Gelen yöneticiler ise bu sorunlarla uğraşıp, çayı ve Çaykur’u şahlandırmak yerine başka iştigal alanlarıyla öne çıkmaya çalıştı.

 

Tuncer Ergüven’in budama projesinin dışında Çaykur, çayla ilgili hiçbir ciddi çalışma yapmadı. Şunu da belirtmeli; o dönemlerde tedbir olarak düşünülen çaylık alanların daraltılması ise adeta piyasayı ithal çaylara teslim etmek gibi bir çıkıştı.
 

Üretici Çaykur’dan çaya sahip çıkmasını, her yönden sektörün yol göstericisi olmasını beklerken yöneticiler alternatif ürünlerle vatandaşı başka üretim alanlarına yönelttiler. Yıllarca Çay dururken kivi üretimini bölgeye yerleştirmeye çalıştılar. Öyle ki, birçok üretici çaylarını sökerek bahçesini kivi bahçesi haline getirdi.

Bu tür yöneticiler çayı kaderine terkedip, birçok ürünün bölgede yetişip yetişmediğini denediler. Şeker üretmenin peşine düştüler. Son olarak da Stevia ürünü İçin dünya masraf edildi. Sonucu hüsran olan bir fabrika kurup, kenara attılar..

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi