Kadınlar, çocuklar ve dilsiz canlarımız “ölmek istemiyorum” diye haykırmaktadır

Türkiye 25.08.2019 - 14:32, Güncelleme: 02.12.2022 - 09:38 2650+ kez okundu.
 

Kadınlar, çocuklar ve dilsiz canlarımız “ölmek istemiyorum” diye haykırmaktadır

Müvekkilimiz Gülselcan ÇETİN oturduğu site çevresinde ve Ankara’nın muhtelif bölgelerinde sokak hayvanlarının beslenebilmesi için gönüllü olarak gayret sarf eden hayvan sever bir yurttaştır. Yaklaşık 8 ay önce yaşadığı sitenin yöneticisi olan Mustafa AYDOĞAN'ın köpeklere taş attığı ve müvekkilin elindeki yiyecekleri almaya çalışırken kendisine hakaret ettiği videoyu sosyal medya hesabında paylaşmıştır. Bu paylaşım üzerine şüpheli şahıs müvekkile karşı hakaretlerini artırmış, "yalnız bulursa müvekkile yapacaklarını bildiğini" söyleyerek tehdit etmeye başlamıştır.   Müvekkil anılan tarihten bu yana site yöneticisi olan şahsın baskı ve tehditlerine, şahsın beslediği hayvanları zehirleyeceği endişesiyle katlanmış ve tekrar karşı karşıya gelmemeye çalışmıştır. Ancak tüm tedbirlerine rağmen olay günü olan 20/08/2019 tarihinde ise Gülselcan ÇETİN'in babası site yönetimini ilgilendiren bir tamir işi için yönetim binasına gitmesi fırsat bilinerek şüpheli yönetici tarafından darp edilmiştir. Olayın ardından derhal polis çağıran müvekkil, evlerinin önünde polislerin gelmesini beklerken haber kanalları ve sosyal medyada görüntüleri yer bulan ikinci saldırı meydana gelmiştir.   Gelinen aşamada olay adli mercilere intikal etmiş, şüpheliler yapılan sorgunun ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. Bu saldırganlar halen site yönetiminde olduklarından saldırının aşamalarına tanık olmuş kişileri engelleme, tanıkları baskı altına alma ve delil karartma imkanları mevcuttur. Nitekim videoda saldırı anında çevrede birçok kişi bulunduğu  görülmesine rağmen müvekkilin annesinden başka kimse bilgi vermek için polis merkezine gitmemiştir. Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili düzenlemeleri ışığında; şüpheli şahısların kamera kayıtlarına yansıyan söylemleri, mağdurlar yere düştükten sonra bile sopa ile hayati sayılan kafa bölgesine vurmaya devam etmeleri, olayın ardından sergiledikleri tutum ve önceki davranışları değerlendirildiğinde şüphelilerin tutuklanması için yeterli delil ve objektif koşulların mevcut olduğu açıkça görülmektedir.    Tutukluluk sebeplerinden olan "kuvvetli şüphe" bakımından,  şüpheden öte kesin nitelikte kanıtların olmasına karşılık şüphelilerin serbest bırakılması kamu vicdanını son derece rahatsız etmektedir. Suç işledikleri sabit olan şahısların serbest bırakılmaları şiddeti istedikleri noktaya getirmeleri için yeniden imkan tanımak anlamına gelmektedir. Çünkü aylardır zaten mağdurlar üzerinde baskı uygulayan bu insanların yine baskı ile soruşturmanın seyrini değiştirmeye çalışacaklarına da şüphe yoktur.   Esasında bu vahşi saldırı münferit bir olay olmayıp, şüphelilerin fiillerindeki temel saik hayvan severliği cezalandırmak ve sokak hayvanlarını beslemekten alıkoymaktır. Önceki eylemlerinin cezasız ve karşılıksız kalmasından cesaret alarak şiddet, saldırı ve baskıları gün geçtikçe artmış, neticede bu üzücü olay ile karşı karşıya kalmış durumdayız. Bu şekilde insanların sokak hayvanlarına yardım ederken, yiyecek verirken, hatta başını okşarken dahi tedirgin hissedeceği; bu ağır saldırı ve tehditler içerisinde insanların hayvan besleme özgürlüğünün dahi elinden alınacağı göz ardı edilmemelidir.   Bu noktada dünyada pek çok ülke hayvana karşı şiddetin önüne geçmek için ciddi yaptırımlar öngörmeye başlamış ve suç işlenme oranında ciddi düşüşler meydana gelmiştir. Nitekim İngiltere örneğinde, hayvanlara şiddet fiiline 6 aya kadar hapis cezası ve 20.000 pounda kadar para cezası vermekte; İsviçre’de de 3 yıla kadar hapis cezası ve yüklü miktarda para cezası öngörülmektedir. Belçika’da ise yapılan kanun değişikliğiyle hayvanlara kötü muamelenin cezası 500 eurodan 100bin Euroya çıkarılmış ve iki yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Ülkemiz açısından da Hayvanları Koruma Kanununda değişikliğe gidilmeli, caydırıcı adli para cezaları ve hapis cezaları öngörülmelidir. Halen yürürlükte olan 5199 numaralı Hayvanları Koruma Kanunu'nun 14. Maddesinde ‘Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak…’ yasaktır denilmek suretiyle kişilerin hayvanlara yönelik eylemleri kabahat olarak belirlenmiş ve aynı Kanunun 28. maddesine göre bu davranışlarda bulunmanın müeyyidesi çok cüzi tutarda bir adli para cezası olduğundan caydırıcılık söz konusu değildir. Hayvana karşı şiddet fiillerine karşı cezanın alt sınırı 2 yıldan başlamak üzere hapis cezası olarak düzenlenmesi ve kötü muamele hallerinde yüksek adli para cezaları öngörülmesi gerekmektedir.  Önemle vurgulamak gerekir ki, şüphelinin sokak köpeklerine taş ve başka cisimlerle saldırdığı görüntülerden sonra müvekkil ve ailesine saldırması şaşırtıcı olmamıştır. Bilinmektedir ki; hayvana karşı şiddet, insana karşı şiddetin bir alt basamağıdır. Şiddetin farklı türleri olmakla birlikte, yapısı itibariyle bir bütündür ve ne hayvana ne kadına ne de çocuğa karşı şiddet birbirinden ayrı değerlendirilmemelidir.    Kadınlar, çocuklar ve dilsiz canlarımız “ölmek istemiyorum” diye haykırmaktadır. Yasa koyucunun bu sesleri duymasının artık zamanı gelmiştir.   Şiddetin her türüne karşı duruyoruz.  Kamuoyuna saygılarımızla…                                                                                   Av. Meltem BANKO

Müvekkilimiz Gülselcan ÇETİN oturduğu site çevresinde ve Ankara’nın muhtelif bölgelerinde sokak hayvanlarının beslenebilmesi için gönüllü olarak gayret sarf eden hayvan sever bir yurttaştır. Yaklaşık 8 ay önce yaşadığı sitenin yöneticisi olan Mustafa AYDOĞAN'ın köpeklere taş attığı ve müvekkilin elindeki yiyecekleri almaya çalışırken kendisine hakaret ettiği videoyu sosyal medya hesabında paylaşmıştır. Bu paylaşım üzerine şüpheli şahıs müvekkile karşı hakaretlerini artırmış, "yalnız bulursa müvekkile yapacaklarını bildiğini" söyleyerek tehdit etmeye başlamıştır.

 

Müvekkil anılan tarihten bu yana site yöneticisi olan şahsın baskı ve tehditlerine, şahsın beslediği hayvanları zehirleyeceği endişesiyle katlanmış ve tekrar karşı karşıya gelmemeye çalışmıştır. Ancak tüm tedbirlerine rağmen olay günü olan 20/08/2019 tarihinde ise Gülselcan ÇETİN'in babası site yönetimini ilgilendiren bir tamir işi için yönetim binasına gitmesi fırsat bilinerek şüpheli yönetici tarafından darp edilmiştir. Olayın ardından derhal polis çağıran müvekkil, evlerinin önünde polislerin gelmesini beklerken haber kanalları ve sosyal medyada görüntüleri yer bulan ikinci saldırı meydana gelmiştir.   Gelinen aşamada olay adli mercilere intikal etmiş, şüpheliler yapılan sorgunun ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. Bu saldırganlar halen site yönetiminde olduklarından saldırının aşamalarına tanık olmuş kişileri engelleme, tanıkları baskı altına alma ve delil karartma imkanları mevcuttur. Nitekim videoda saldırı anında çevrede birçok kişi bulunduğu  görülmesine rağmen müvekkilin annesinden başka kimse bilgi vermek için polis merkezine gitmemiştir. Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili düzenlemeleri ışığında; şüpheli şahısların kamera kayıtlarına yansıyan söylemleri, mağdurlar yere düştükten sonra bile sopa ile hayati sayılan kafa bölgesine vurmaya devam etmeleri, olayın ardından sergiledikleri tutum ve önceki davranışları değerlendirildiğinde şüphelilerin tutuklanması için yeterli delil ve objektif koşulların mevcut olduğu açıkça görülmektedir. 

 

Tutukluluk sebeplerinden olan "kuvvetli şüphe" bakımından,  şüpheden öte kesin nitelikte kanıtların olmasına karşılık şüphelilerin serbest bırakılması kamu vicdanını son derece rahatsız etmektedir. Suç işledikleri sabit olan şahısların serbest bırakılmaları şiddeti istedikleri noktaya getirmeleri için yeniden imkan tanımak anlamına gelmektedir. Çünkü aylardır zaten mağdurlar üzerinde baskı uygulayan bu insanların yine baskı ile soruşturmanın seyrini değiştirmeye çalışacaklarına da şüphe yoktur.   Esasında bu vahşi saldırı münferit bir olay olmayıp, şüphelilerin fiillerindeki temel saik hayvan severliği cezalandırmak ve sokak hayvanlarını beslemekten alıkoymaktır. Önceki eylemlerinin cezasız ve karşılıksız kalmasından cesaret alarak şiddet, saldırı ve baskıları gün geçtikçe artmış, neticede bu üzücü olay ile karşı karşıya kalmış durumdayız. Bu şekilde insanların sokak hayvanlarına yardım ederken, yiyecek verirken, hatta başını okşarken dahi tedirgin hissedeceği; bu ağır saldırı ve tehditler içerisinde insanların hayvan besleme özgürlüğünün dahi elinden alınacağı göz ardı edilmemelidir.  


Bu noktada dünyada pek çok ülke hayvana karşı şiddetin önüne geçmek için ciddi yaptırımlar öngörmeye başlamış ve suç işlenme oranında ciddi düşüşler meydana gelmiştir. Nitekim İngiltere örneğinde, hayvanlara şiddet fiiline 6 aya kadar hapis cezası ve 20.000 pounda kadar para cezası vermekte; İsviçre’de de 3 yıla kadar hapis cezası ve yüklü miktarda para cezası öngörülmektedir. Belçika’da ise yapılan kanun değişikliğiyle hayvanlara kötü muamelenin cezası 500 eurodan 100bin Euroya çıkarılmış ve iki yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Ülkemiz açısından da Hayvanları Koruma Kanununda değişikliğe gidilmeli, caydırıcı adli para cezaları ve hapis cezaları öngörülmelidir. Halen yürürlükte olan 5199 numaralı Hayvanları Koruma Kanunu'nun 14. Maddesinde ‘Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak…’ yasaktır denilmek suretiyle kişilerin hayvanlara yönelik eylemleri kabahat olarak belirlenmiş ve aynı Kanunun 28. maddesine göre bu davranışlarda bulunmanın müeyyidesi çok cüzi tutarda bir adli para cezası olduğundan caydırıcılık söz konusu değildir. Hayvana karşı şiddet fiillerine karşı cezanın alt sınırı 2 yıldan başlamak üzere hapis cezası olarak düzenlenmesi ve kötü muamele hallerinde yüksek adli para cezaları öngörülmesi gerekmektedir.  Önemle vurgulamak gerekir ki, şüphelinin sokak köpeklerine taş ve başka cisimlerle saldırdığı görüntülerden sonra müvekkil ve ailesine saldırması şaşırtıcı olmamıştır. Bilinmektedir ki; hayvana karşı şiddet, insana karşı şiddetin bir alt basamağıdır. Şiddetin farklı türleri olmakla birlikte, yapısı itibariyle bir bütündür ve ne hayvana ne kadına ne de çocuğa karşı şiddet birbirinden ayrı değerlendirilmemelidir. 

 

Kadınlar, çocuklar ve dilsiz canlarımız “ölmek istemiyorum” diye haykırmaktadır. Yasa koyucunun bu sesleri duymasının artık zamanı gelmiştir.   Şiddetin her türüne karşı duruyoruz.  Kamuoyuna saygılarımızla… 
 
                                         

                                   

 Av. Meltem BANKO

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi