ÜNİVERSİTELERDE SORUNLAR ve KEYFÎLİK ÇÖZÜM BEKLİYOR!

Sendika 20.01.2020 - 17:49, Güncelleme: 02.12.2022 - 09:38 1922+ kez okundu.
 

ÜNİVERSİTELERDE SORUNLAR ve KEYFÎLİK ÇÖZÜM BEKLİYOR!

Eğitim-Öğretim ve Bilim yuvası olan Üniversiteler ülkeler için son derece kritik öneme haiz kurumlardır. Ülkelerin gelişmişlik seviyeleri ile üniversitelerinin başarıları arasında inkâr edilemez bir ilişki bulunmaktadır. Ülkemizin yetişmiş insan kaynağını oluşturan üniversitelerimiz için Eğitim-Bir-Sen olarak haklı kaygılarımız mevcuttur. Yükseköğretim sisteminin işleyiş ve yapısı ülkemizdeki demokratik gelişmelere, genişleyen toplumsal özgürlük alanlarına ve toplumsal uzlaşıya aykırı bir görüntü oluşturmaktadır. Ama bundan daha kötüsü; diyalogdan, katılımcı demokratik kültürden, sivil inisiyatifin en önemli ayağı sayılan sendikaların sistem içindeki rolünden, diyalog ve uzlaşı kültüründen nasipsiz bir anlayışla, devletin yeniden Eski Türkiye tüneline sokulmaya çalışılmasıdır. Bu kapsamda çözüme ihtiyaç duyulan bazı konuları şöyle sıralayabiliriz; Öncelikle, ülkemizde belki de en fazla haksızlığa uğrayan, özgürlükleri kısıtlanan kesim üniversite çalışanları olmasına rağmen; örgütlenme, örgütlü güce katılma anlamında üniversiteler hâlâ beklentilerin çok uzağındadır. Üniversite personeli kamuoyu oluşturmakta daha etkin rol almalı, sorunlarının çözümü için örgütlenmeye ağırlık vermelidir. Üniversitelerde keyfî tutumların sergilenmeye, haksız tasarruflar ve hukuksuz işlemler maalesef devam etmektedir. Üniversite yönetimlerinin keyfî tutumlarını ortadan kaldıracak, yetkilerini sınırlayacak, tasarruflarını denetim altına alacak bir mekanizmanın şart olduğu üstü örtülemez bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Akademisyenlerin daha fazla bilimsel çalışma yapmalarına imkân sağlayacak, akademik yükselme süreçlerinde adaleti tesis edecek, kadro alımlarında keyfî tutumları ortadan kaldıracak, norm kadro uygulamasından doğan mağduriyetleri giderecek, mali ve sosyal hakları geliştirecek düzenlemelerin yapılması elzemdir. Üniversitelerde çalışma barışına katkıda bulunacak, iş birliği içerisinde hizmet etmeyi destekleyecek, akademik-idari personel ayrımını ortadan kaldıracak, idari personele yükseköğretim tazminatı, geliştirme ödeneği, sınav görevi alabilme hakkı tanıyacak, üniversitelerarası merkezî atama ve yer değişikliğine imkân sağlayacak düzenlemeler yapılmalı ve YÖK bu konularda bir an önce elini taşın altına koymalıdır. Toplumsal şiddeti kadına müşahhas kılarak cinsiyet üzerinden ötekileştirici, feminist ve eş cinsel bir ideoloji üretmeye çalışan karanlık ve şaibeli lobilerin dayattığı kavram ve söylemlerden, mevzuat ve projelerden uzak durulmalıdır. Çalışma kalitesini olumsuz yönde etkileyen yıldırma (mobbing) türü uygulamalar “Yeni Türkiye’nin” gereği olarak acilen el atılmalı ve kişilerin mağduriyetleri giderilmelidir. Küresel bir sorun olan şiddete karşı geleneği, örfü, dini olağan şüpheli ilan etme hatasından dönülerek; kadına şiddet dâhil her türlü şiddete karşı istişareye dayalı, medeniyet değerlerimizle uyumlu çalışmalar yapılmalıdır. Bu konuda akademik akıldan daha fazla istifade edilmeli ve insanımızı yüzyıllardan gelen geleneklere ve değerlerimize göre yetiştirmek esas olmalıdır. Eğitim-Bir-Sen olarak, insan, fikir, emek odaklı sendikal mücadelemizi zaman ve zemine göre değil, ilke ve ideallerimiz doğrultusunda kararlılıkla sürdüreceğiz. İnsana ve eğitime yatırım yapmaya, eğitim çalışanlarının haklarını her platformda savunmaya, teşkilatımızı eğitimle güçlendirmeye, sorunlara çözüm önermeye, kazanımlarımızın heba olmaması için direncimizi korumaya, ülkemizin emek mücadelesinin büyük bir aktörü olarak çalışmaya ve iş birliğine devam edeceğiz.   Mustafa Türüt Eğitim-Bir-Sen Rize 2 Nolu Üniversite Şube Başkanı  

Eğitim-Öğretim ve Bilim yuvası olan Üniversiteler ülkeler için son derece kritik öneme haiz kurumlardır. Ülkelerin gelişmişlik seviyeleri ile üniversitelerinin başarıları arasında inkâr edilemez bir ilişki bulunmaktadır. Ülkemizin yetişmiş insan kaynağını oluşturan üniversitelerimiz için Eğitim-Bir-Sen olarak haklı kaygılarımız mevcuttur. Yükseköğretim sisteminin işleyiş ve yapısı ülkemizdeki demokratik gelişmelere, genişleyen toplumsal özgürlük alanlarına ve toplumsal uzlaşıya aykırı bir görüntü oluşturmaktadır. Ama bundan daha kötüsü; diyalogdan, katılımcı demokratik kültürden, sivil inisiyatifin en önemli ayağı sayılan sendikaların sistem içindeki rolünden, diyalog ve uzlaşı kültüründen nasipsiz bir anlayışla, devletin yeniden Eski Türkiye tüneline sokulmaya çalışılmasıdır. Bu kapsamda çözüme ihtiyaç duyulan bazı konuları şöyle sıralayabiliriz;


Öncelikle, ülkemizde belki de en fazla haksızlığa uğrayan, özgürlükleri kısıtlanan kesim üniversite çalışanları olmasına rağmen; örgütlenme, örgütlü güce katılma anlamında üniversiteler hâlâ beklentilerin çok uzağındadır. Üniversite personeli kamuoyu oluşturmakta daha etkin rol almalı, sorunlarının çözümü için örgütlenmeye ağırlık vermelidir.


Üniversitelerde keyfî tutumların sergilenmeye, haksız tasarruflar ve hukuksuz işlemler maalesef devam etmektedir. Üniversite yönetimlerinin keyfî tutumlarını ortadan kaldıracak, yetkilerini sınırlayacak, tasarruflarını denetim altına alacak bir mekanizmanın şart olduğu üstü örtülemez bir gerçek olarak karşımızda duruyor.


Akademisyenlerin daha fazla bilimsel çalışma yapmalarına imkân sağlayacak, akademik yükselme süreçlerinde adaleti tesis edecek, kadro alımlarında keyfî tutumları ortadan kaldıracak, norm kadro uygulamasından doğan mağduriyetleri giderecek, mali ve sosyal hakları geliştirecek düzenlemelerin yapılması elzemdir.


Üniversitelerde çalışma barışına katkıda bulunacak, iş birliği içerisinde hizmet etmeyi destekleyecek, akademik-idari personel ayrımını ortadan kaldıracak, idari personele yükseköğretim tazminatı, geliştirme ödeneği, sınav görevi alabilme hakkı tanıyacak, üniversitelerarası merkezî atama ve yer değişikliğine imkân sağlayacak düzenlemeler yapılmalı ve YÖK bu konularda bir an önce elini taşın altına koymalıdır.


Toplumsal şiddeti kadına müşahhas kılarak cinsiyet üzerinden ötekileştirici, feminist ve eş cinsel bir ideoloji üretmeye çalışan karanlık ve şaibeli lobilerin dayattığı kavram ve söylemlerden, mevzuat ve projelerden uzak durulmalıdır. Çalışma kalitesini olumsuz yönde etkileyen yıldırma (mobbing) türü uygulamalar “Yeni Türkiye’nin” gereği olarak acilen el atılmalı ve kişilerin mağduriyetleri giderilmelidir. Küresel bir sorun olan şiddete karşı geleneği, örfü, dini olağan şüpheli ilan etme hatasından dönülerek; kadına şiddet dâhil her türlü şiddete karşı istişareye dayalı, medeniyet değerlerimizle uyumlu çalışmalar yapılmalıdır. Bu konuda akademik akıldan daha fazla istifade edilmeli ve insanımızı yüzyıllardan gelen geleneklere ve değerlerimize göre yetiştirmek esas olmalıdır.


Eğitim-Bir-Sen olarak, insan, fikir, emek odaklı sendikal mücadelemizi zaman ve zemine göre değil, ilke ve ideallerimiz doğrultusunda kararlılıkla sürdüreceğiz. İnsana ve eğitime yatırım yapmaya, eğitim çalışanlarının haklarını her platformda savunmaya, teşkilatımızı eğitimle güçlendirmeye, sorunlara çözüm önermeye, kazanımlarımızın heba olmaması için direncimizi korumaya, ülkemizin emek mücadelesinin büyük bir aktörü olarak çalışmaya ve iş birliğine devam edeceğiz.

 


Mustafa Türüt

Eğitim-Bir-Sen Rize 2 Nolu Üniversite Şube Başkanı

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi