Yaylacılık kültürü, turizmde tesisleşmeye yenik düşüyor

Kültür 06.09.2019 - 13:26, Güncelleme: 02.12.2022 - 09:38 2187+ kez okundu.
 

Yaylacılık kültürü, turizmde tesisleşmeye yenik düşüyor

KARADENİZ yaylalarında hayvancılık yapan yöre sakinleri, bir yandan da turistlere hizmet veriyor. Bölgede turizmde artan talebi karşılamak için hayvanların otladığı meralarda tesisleşmeye yönelen yöre sakinlerinin baktıkları hayvan sayısında ise azalma olduğu gözlendi. Turizm çeşitliliğinin artmasıyla ön plana çıkan yayla turizmi ile Doğu Karadeniz yaylaları, son yıllarda turistlerin cazibe merkezi haline geldi. Yeşile ve doğaya yönelen yerli ve yabancı turistler gerek turlarla gerekse de özel araçlarıyla soluğu Karadeniz yaylalarında alıyor. Son yıllarda turizmde hareketlilik yaşayan bölgede artan talep, yaylacılık yapan yöre sakinlerinin hayvancılığın yanında, turizme yönelmesine neden oluyor. Önceleri gelen turistlerin yeme- içme ve konaklama taleplerini karşılamak için kendi evlerinde hizmet veren yaylacılar, son dönemlerde ise restoran, pansiyon ve otel gibi alanlarda tesisleşmeye yatırım yapıyor. Daha önce yaylacıların süt sağmasını izleyip, yağ ve tereyağını satın alan turistler, artık ineklerin otladığı meralarda küçük işletmelerle karşılaşıyor. Yaylacılar, yöneldiği sektörde; doğayla iç içe zaman geçirmek isteyenlere, yöresel yemekler de sunuyor. Turistlere hizmet veren yaylacıların, bölgede zamanla ineklerinin sayılarını azaltmaya başladığı da dikkat çekiyor.   HAYVANLCILIK YAPIP, TURİZM HİZMETİ VERİLİYORLAR   Doğu Karadeniz’in birçok yaylasında olduğu gibi Rize'nin Çamlıhemşin ilçesindeki ünlü Ayder Yaylası Galerdüzü mevkiinde de aynı tablo yaşanıyor. Önceleri sadece hayvancılık yapan yöre insanı, turistlerin artan talebi nedeniyle şimdilerde ise bir yandan açtıkları küçük tesislerde hizmet veriyor, diğer yandan da hayvancılık geleneğini sürdürmeye çalışıyor. Yaylaya gelen turistler, hayvanların otladığı meralarda ilgi gösterdiği büyükbaş hayvanlarla da anı fotoğrafı çektiriyor. Yaylada hayvancılık yapıp turistik tesis işleten Hasan Osmanoğlu "Dedelerimizden öğrendiğimiz hayvancılığı biz de sürdürmeye çalışıyoruz, yeni nesil hiç meraklı değil bu mesleğe. Biz en son kuşağız galiba. Yaylamıza turistlerden gelen yoğun talep var. Bizi burada hayvancılık yaparken izliyorlar, diğer yandan hizmet de bekliyorlar. Biz de bu talebi karşılıksız bırakamadık hem konaklama hizmeti veriyoruz, hem de yöresel ürünler, hayvansal gıdalarla yeme içme ihtiyaçlarını karşılıyoruz" dedi.   'ORGANİK TURİZM YAPIYORUZ'   Turistlerin yoğun ilgisi karşısında küçük bir işletme açarak turizmle hayvancılığı bir arada yürütmeye çalışan Safiye Subay ise "Doğduk büyüdük, bu işi gördük, hayvancılık yapıyoruz, 4 ineğim, boğa güreşleri için yetiştirdiğim 4 tosunum var. Dünyanın en zor, aynı zamanda da en zevkli mesleği hayvancılık. Çocuklarım bu işi sevmiyor, mecburen yapıyor. Eskiden turistler buralara gezmeye gelirdi, biz onlara ayran ikram ederdik, süt kaynatırdık, evimizde parasız pulsuz misafir ederdik, yedirir içirirdik. Gün geçtikçe sayıları arttı ve dolayısıyla biz de para karşılığında artık hizmet vermek durumunda kaldık. Yağımızı, peynirimizi satın almaya başladı. Şimdi inekleri sağarken görmek istiyorlar, böyle talepleri oluyor. Biz turizmi burada en kıymetlisinden organik olarak yapıyoruz, bu işi arkadaşlarımızla beraber başardığımıza inanıyorum" diye konuştu.   'İKİSİNİ BİR ARADA YÜRÜTMEMİZ LAZIM'   Bölge sakinlerinden Mustafa Memoğlu da turizm potansiyeli arttıkça yaylalarda hayvancılığın bitme noktasına geldiğini kaydederek, "Hem hayvancılığı, hem turizmi kesinlikle bir arada yürütmemiz lazım. Turistler doğayı görmek istedikleri kadar bu köy yaşantısına da ilgi duyuyorlar. Daha otantik, insanların çok olmadığı sakin hayatları tercih ediyorlar. Buralara gelince de bu hayvanların yağını peynirini yemek, mıhlamadan tatmak istiyorlar. Turistlerin bu beklentilerini karşılamak için de doğal olarak bir tesisleşme yaşanmaya başladı yaylalarda, burada önemli olan doğal yapıyı bozmadan, betonarmeden uzak bir yapılaşma tercih ederek, içinde bulunduğumuz o otantik kültürü devam ettirmeliyiz" ifadelerinde bulundu.   'BU GÜZELLİK KORUNMALI' Doğu Karadeniz turuna çıkan Hatice Eroğlu ise "Doğayla iç içe muazzam bir yerdeyiz. Samsun’dan başladığımız turumuza Artvin ile devam edeceğiz. Şu ana kadar çok samimi ve doğal ortamlarda bulunduk. Çok memnun kaldık. Güzel bir manzara var. İyi ki gelmişiz, hiç pişman olmadık" diyerek, bölgenin otantik yapısının korunmasını istedi. 

KARADENİZ yaylalarında hayvancılık yapan yöre sakinleri, bir yandan da turistlere hizmet veriyor. Bölgede turizmde artan talebi karşılamak için hayvanların otladığı meralarda tesisleşmeye yönelen yöre sakinlerinin baktıkları hayvan sayısında ise azalma olduğu gözlendi. Turizm çeşitliliğinin artmasıyla ön plana çıkan yayla turizmi ile Doğu Karadeniz yaylaları, son yıllarda turistlerin cazibe merkezi haline geldi. Yeşile ve doğaya yönelen yerli ve yabancı turistler gerek turlarla gerekse de özel araçlarıyla soluğu Karadeniz yaylalarında alıyor. Son yıllarda turizmde hareketlilik yaşayan bölgede artan talep, yaylacılık yapan yöre sakinlerinin hayvancılığın yanında, turizme yönelmesine neden oluyor. Önceleri gelen turistlerin yeme- içme ve konaklama taleplerini karşılamak için kendi evlerinde hizmet veren yaylacılar, son dönemlerde ise restoran, pansiyon ve otel gibi alanlarda tesisleşmeye yatırım yapıyor. Daha önce yaylacıların süt sağmasını izleyip, yağ ve tereyağını satın alan turistler, artık ineklerin otladığı meralarda küçük işletmelerle karşılaşıyor. Yaylacılar, yöneldiği sektörde; doğayla iç içe zaman geçirmek isteyenlere, yöresel yemekler de sunuyor. Turistlere hizmet veren yaylacıların, bölgede zamanla ineklerinin sayılarını azaltmaya başladığı da dikkat çekiyor.

 

HAYVANLCILIK YAPIP, TURİZM HİZMETİ VERİLİYORLAR

 

Doğu Karadeniz’in birçok yaylasında olduğu gibi Rize'nin Çamlıhemşin ilçesindeki ünlü Ayder Yaylası Galerdüzü mevkiinde de aynı tablo yaşanıyor. Önceleri sadece hayvancılık yapan yöre insanı, turistlerin artan talebi nedeniyle şimdilerde ise bir yandan açtıkları küçük tesislerde hizmet veriyor, diğer yandan da hayvancılık geleneğini sürdürmeye çalışıyor. Yaylaya gelen turistler, hayvanların otladığı meralarda ilgi gösterdiği büyükbaş hayvanlarla da anı fotoğrafı çektiriyor. Yaylada hayvancılık yapıp turistik tesis işleten Hasan Osmanoğlu "Dedelerimizden öğrendiğimiz hayvancılığı biz de sürdürmeye çalışıyoruz, yeni nesil hiç meraklı değil bu mesleğe. Biz en son kuşağız galiba. Yaylamıza turistlerden gelen yoğun talep var. Bizi burada hayvancılık yaparken izliyorlar, diğer yandan hizmet de bekliyorlar. Biz de bu talebi karşılıksız bırakamadık hem konaklama hizmeti veriyoruz, hem de yöresel ürünler, hayvansal gıdalarla yeme içme ihtiyaçlarını karşılıyoruz" dedi.

 

'ORGANİK TURİZM YAPIYORUZ'

 

Turistlerin yoğun ilgisi karşısında küçük bir işletme açarak turizmle hayvancılığı bir arada yürütmeye çalışan Safiye Subay ise "Doğduk büyüdük, bu işi gördük, hayvancılık yapıyoruz, 4 ineğim, boğa güreşleri için yetiştirdiğim 4 tosunum var. Dünyanın en zor, aynı zamanda da en zevkli mesleği hayvancılık. Çocuklarım bu işi sevmiyor, mecburen yapıyor. Eskiden turistler buralara gezmeye gelirdi, biz onlara ayran ikram ederdik, süt kaynatırdık, evimizde parasız pulsuz misafir ederdik, yedirir içirirdik. Gün geçtikçe sayıları arttı ve dolayısıyla biz de para karşılığında artık hizmet vermek durumunda kaldık. Yağımızı, peynirimizi satın almaya başladı. Şimdi inekleri sağarken görmek istiyorlar, böyle talepleri oluyor. Biz turizmi burada en kıymetlisinden organik olarak yapıyoruz, bu işi arkadaşlarımızla beraber başardığımıza inanıyorum" diye konuştu.

 

'İKİSİNİ BİR ARADA YÜRÜTMEMİZ LAZIM'

 

Bölge sakinlerinden Mustafa Memoğlu da turizm potansiyeli arttıkça yaylalarda hayvancılığın bitme noktasına geldiğini kaydederek, "Hem hayvancılığı, hem turizmi kesinlikle bir arada yürütmemiz lazım. Turistler doğayı görmek istedikleri kadar bu köy yaşantısına da ilgi duyuyorlar. Daha otantik, insanların çok olmadığı sakin hayatları tercih ediyorlar. Buralara gelince de bu hayvanların yağını peynirini yemek, mıhlamadan tatmak istiyorlar. Turistlerin bu beklentilerini karşılamak için de doğal olarak bir tesisleşme yaşanmaya başladı yaylalarda, burada önemli olan doğal yapıyı bozmadan, betonarmeden uzak bir yapılaşma tercih ederek, içinde bulunduğumuz o otantik kültürü devam ettirmeliyiz" ifadelerinde bulundu.

 

'BU GÜZELLİK KORUNMALI'

Doğu Karadeniz turuna çıkan Hatice Eroğlu ise "Doğayla iç içe muazzam bir yerdeyiz. Samsun’dan başladığımız turumuza Artvin ile devam edeceğiz. Şu ana kadar çok samimi ve doğal ortamlarda bulunduk. Çok memnun kaldık. Güzel bir manzara var. İyi ki gelmişiz, hiç pişman olmadık" diyerek, bölgenin otantik yapısının korunmasını istedi. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi