İYİ GÜZEL DE SİZ GELİNCE 1 KİLO YAŞ ÇAYLA 1 KİLO ZEYTİN ALINACAK MI?

Rize ve Bölgede devam eden yaş çay kampanyasında üreticilerin fiyat konusunda yaşdığı sıkıntıları TBMM'de gündeme getiren CHP Rize Milletvekili Tahsin OCAKLI 1 kilo yaş çayla 1 kilo zeytin alındğı günleri anlattı

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde faaliyet gösteren yaklaşık 205 bin çay üreticisinin emeği ve alın teri ne yazık ki ciddi şekilde sömürülmektedir. ÇAYKUR’un kontenjan uygulaması nedeniyle, özel sektör yaş çay alım fiyatını 25,44 TL’den 16-17 TL seviyelerine kadar düşürmüştür. Çay üreticisine sağlanan destekleme ödemeleri tamamen kaldırılmıştır. Hükümetin mevcut uygulamaları, çay tarımını sürdürülemez hâle getirmekte ve sektörün geleceğini tehdit etmektedir. Sayın Ocaklı, sorunları dile getirmeniz takdirle karşılanmakla birlikte, çözüm önerilerinizin yeterince açık ve somut olmadığı kanaati oluşmaktadır. Halkın sizden beklentisi genel söylemler değil, doğrudan hayatlarına dokunan net vaatlerdir. Örneğin, "İktidarımızda bir kilo yaş çayla en az yarım kilo zeytin alınabilecek bir ekonomik denge sağlanacaktır" şeklinde açık ve ölçülebilir taahhütlerde bulunmanız beklenmektedir. Mevcut ekonomik koşullarda vatandaş, ciddi sıkıntılar yaşamakta; ancak buna rağmen muhalefete güven duymamaktadır. Bu güven eksikliğinin nedenleri üzerinde düşünülmeli ve gerekli özeleştiri yapılmalıdır. Vatandaş artık soyut politik söylemlerden değil, aşağıda örnekleri sunulan somut vaatlerden etkilenmektedir: Yaş çayın kilogram fiyatı 2 dolar seviyesine çıkarılacaktır. Asgari ücret en az 1.000 dolar düzeyine yükseltilecektir. En düşük emekli maaşı 1.200 dolar olacaktır. Öğretmen maaşları 3.000 dolar seviyesine ulaşacaktır. Otoyollar halkın kullanımına ücretsiz sunulacaktır. Eğitim ve sağlık hizmetleri kamulaştırılacaktır. Vatandaşlar özel okul ve özel hastaneler yoluyla ekonomik olarak zorlanmayacaktır. Bu tür doğrudan, halkın gündelik yaşamına hitap eden somut politikalar dile getirilmelidir. Maden sahaları ve benzeri konular yıllardır gündeme getirilmekte olup, toplumun geniş kesimleri nezdinde artık etkisini yitirmiştir. Bugün vatandaşın öncelikli gündemi kişilere ya da adaylara yönelik değildir. Asıl beklenti, güven verebilen, çözüme yönelik kararlı ve gerçekçi adımlar atabilecek bir siyasi iradedir. Aksi takdirde, inandırıcılık sorunu devam edecektir. Sonuç olarak, halkın güvenini kazanmak ve değişimi mümkün kılmak için söylemlerin daha gerçekçi, hesap verebilir ve yaşamla doğrudan ilişkili hâle getirilmesi büyük önem arz etmektedir.