KARADENİZ'DE İVEDİLİKLE ÖNLEM ALINMALI

ORDU 07.06.2021 - 16:30, Güncelleme: 02.12.2022 - 09:39 2131+ kez okundu.
 

KARADENİZ'DE İVEDİLİKLE ÖNLEM ALINMALI

'MÜSİLAJ BİYOLOJİK ORİJİNLİ BİR KİRLENME'   Ordu Üniversitesi Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyhan Taş, Marmara Denizi'nin karşı karşıya kaldığı 'deniz salyası' olarak adlandırılan müsilajın, Karadeniz'de de gözlenmesi ile ilgili yazılı açıklamada bulundu. Taş, "Marmara Denizi’nde bu derecede ilk kez görülen ve büyük bir çevre sorunu oluşturan müsilaj (deniz salyası) Karadeniz kıyısındaki Yalıköy Limanı’nda da gözlendi. Müsilaj biyolojik orijinli bir kirlenmedir. Denizlerde azot, fosfor gibi besleyici elementlerin konsantrasyonundaki artış öncelikle kimyasal kirlenmeye, ardından bu nütrientleri kullanarak hızla çoğalan alglerin (planktonik organizmalar) artışı biyolojik kirlenmeye yol açar” dedi.   'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DE SEBEPLERDEN'   Prof. Dr. Taş, suyun sıcaklığında artış ve ışıklanma süresinin uzamasının deniz salyası oluşumunu hızlandırdığını kaydederek, “Bölgemizde fındık bahçelerinde ilkbahar döneminde yoğun gübreleme faaliyetleri yapılmaktadır. İçerisinde azot, fosfor gibi besi elementleri bulunan gübreler ilkbahar sonu başlayan yağışlarla akarsulara, oradan denizlere taşınmaktadır. Bölgemizin eğimli olması nedeniyle yüzey akışlarıyla taşınan bu kimyasal kirleticiler denizlerdeki yükü daha da artırmaktadır. Yine, küçük yerleşim alanlarında atık su arıtım tesislerinin yeterli olmaması ya da arıtılmadan kanalizasyon sistemlerinin akarsuya ya da denizlere deşarjı organik kirlilik yükünü artırmaktadır. Liman gibi akıntı ve dalgaların olmadığı kapalı sistemlerde sudaki besin maddelerinin artması müsilajın da artmasına yol açmaktadır. Özellikle suyun sıcaklığında artış ve ışıklanma süresinin uzaması bu durumu daha da hızlandırmaktadır. Son yıllarda dünya genelinde büyük çevresel sorunlara yol açan iklim değişikliği de bu durumun sebeplerindendir. Yarı kurak iklim bölgesinde bulunan ülkemizde buharlaşmanın artması, yağış miktarının azalması deniz, akarsu, göl gibi sucul sistemlerimizde besin elementleri konsantrasyonlarının yükselmesine yol açmaktadır. Sistemin dengesinin bozulması ne yazık ki istenmeyen durumların yaşanmasına yol açmaktadır” diye konuştu.   ‘İVEDİLİKLE ÖNLEM ALINMALI   ’ Deniz salyasına karşı acil önlem alınması gerektiğini belirten Taş, “Bir iç deniz olan Karadeniz; yaşam alanı sadece 150-200 metre gibi sadece üst pelajik bölgede olan, çevresindeki altı büyük ülkenin büyük akarsularıyla taşınan (özellikle Tuna Nehri) tarımsal, evsel, endüstriyel kirlilik yükünü bünyesinde toplayan,ötrofik karakterli bir denizdir. Bugün Marmara Denizi’nde yaşanan felaketin Karadeniz’de yaşanmaması için ivedilikle gerekli tedbirlerin alınması, alınan kararların uygulanması ve sıkı denetimlerin yapılması gerekir” dedi. 

'MÜSİLAJ BİYOLOJİK ORİJİNLİ BİR KİRLENME'

 

Ordu Üniversitesi Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyhan Taş, Marmara Denizi'nin karşı karşıya kaldığı 'deniz salyası' olarak adlandırılan müsilajın, Karadeniz'de de gözlenmesi ile ilgili yazılı açıklamada bulundu. Taş, "Marmara Denizi’nde bu derecede ilk kez görülen ve büyük bir çevre sorunu oluşturan müsilaj (deniz salyası) Karadeniz kıyısındaki Yalıköy Limanı’nda da gözlendi. Müsilaj biyolojik orijinli bir kirlenmedir. Denizlerde azot, fosfor gibi besleyici elementlerin konsantrasyonundaki artış öncelikle kimyasal kirlenmeye, ardından bu nütrientleri kullanarak hızla çoğalan alglerin (planktonik organizmalar) artışı biyolojik kirlenmeye yol açar” dedi.

 

'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DE SEBEPLERDEN'

 

Prof. Dr. Taş, suyun sıcaklığında artış ve ışıklanma süresinin uzamasının deniz salyası oluşumunu hızlandırdığını kaydederek, “Bölgemizde fındık bahçelerinde ilkbahar döneminde yoğun gübreleme faaliyetleri yapılmaktadır. İçerisinde azot, fosfor gibi besi elementleri bulunan gübreler ilkbahar sonu başlayan yağışlarla akarsulara, oradan denizlere taşınmaktadır. Bölgemizin eğimli olması nedeniyle yüzey akışlarıyla taşınan bu kimyasal kirleticiler denizlerdeki yükü daha da artırmaktadır. Yine, küçük yerleşim alanlarında atık su arıtım tesislerinin yeterli olmaması ya da arıtılmadan kanalizasyon sistemlerinin akarsuya ya da denizlere deşarjı organik kirlilik yükünü artırmaktadır. Liman gibi akıntı ve dalgaların olmadığı kapalı sistemlerde sudaki besin maddelerinin artması müsilajın da artmasına yol açmaktadır. Özellikle suyun sıcaklığında artış ve ışıklanma süresinin uzaması bu durumu daha da hızlandırmaktadır. Son yıllarda dünya genelinde büyük çevresel sorunlara yol açan iklim değişikliği de bu durumun sebeplerindendir. Yarı kurak iklim bölgesinde bulunan ülkemizde buharlaşmanın artması, yağış miktarının azalması deniz, akarsu, göl gibi sucul sistemlerimizde besin elementleri konsantrasyonlarının yükselmesine yol açmaktadır. Sistemin dengesinin bozulması ne yazık ki istenmeyen durumların yaşanmasına yol açmaktadır” diye konuştu.

 

‘İVEDİLİKLE ÖNLEM ALINMALI

 

’ Deniz salyasına karşı acil önlem alınması gerektiğini belirten Taş, “Bir iç deniz olan Karadeniz; yaşam alanı sadece 150-200 metre gibi sadece üst pelajik bölgede olan, çevresindeki altı büyük ülkenin büyük akarsularıyla taşınan (özellikle Tuna Nehri) tarımsal, evsel, endüstriyel kirlilik yükünü bünyesinde toplayan,ötrofik karakterli bir denizdir. Bugün Marmara Denizi’nde yaşanan felaketin Karadeniz’de yaşanmaması için ivedilikle gerekli tedbirlerin alınması, alınan kararların uygulanması ve sıkı denetimlerin yapılması gerekir” dedi. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi