OKULLARDAN YÜKSELEN TENEFFÜS ZİLİ DEĞİL, ALARM SESİDİR!

Sendika 02.04.2021 - 15:57, Güncelleme: 02.12.2022 - 09:39 2037+ kez okundu.
 

OKULLARDAN YÜKSELEN TENEFFÜS ZİLİ DEĞİL, ALARM SESİDİR!

Dünyaya bir kabus gibi çöken Korona virüsü salgını, ülkemizde aşı tedarikindeki atıllık, aşılama programını düzgün yönetememe, risk gruplarını doğru tayin edememe, pandeminin tahribatına dair doğru olmayan söylem ve kötü yönetilen ekonomiyi daha da batırmamak için kapanma kararı alamama gibi nedenlerle 3.dalga yükselişine geçmiştir. Tehlike çanlarının böylesi sesli çaldığı bir dönemde pandemiyi zayıflatmak için kararlar almak bir yana dursun, aşılama sürecini tamamlamadan yüz yüze eğitimi başlatarak ateşe körükle gidilmiştir. Bilindiği üzere 24 Şubat'ta aşı olurken poz veren Milli Eğitim Bakanımız Sn. Ziya Selçuk, öğretmenlerin aşılanmasına dair de takvim açıklamıştır. Sn. Bakan Selçuk, aşılama süreci sayesinde yüz yüze eğitimde bir tehlike olmadığını, okulların da "zaten" yüz yüze eğitime hazır olduğunu söylemiş ancak süreç yine kendisini boşa düşürmüştür. Sn. Bakanın sesini çıkarmadığı gerçekler şunlardır: - 15 Şubat'ta köy okulları açılmış ve bu okullardaki öğretmenlerin aşılanmasının derhal başlatıldığı duyurulmuştur. Sendikamızın edindiği bilgilere göre, köy okulu öğretmenlerinin; birçoğu asgari ücretin dahi çok altında çalıştırılan ücretli öğretmenlerden oluşmakta olup bu grup aşılanacak öğretmenler kategorisine dahi alınmamıştır. Üstelik taşımalı eğitim yanlışlığının bu çağda sürdürülmesi nedeniyle, köy okulları dolmuş taşmış, sendikamız MEB'i bu konuda uyarsa da bir cevap alamamıştır. Köy okullarının hiçbir yoksulluk ve yoksunluğunu gidermeden, içini aşı yapılmamış eğitim çalışanları ve öğrenciyle dolduranlar, bu kabusla diğer okul türlerinde yaşatacaklarının adeta fragmanını izletmiştir.  - Sn. Bakan Selçuk'un poz vererek olduğu aşılar, onun söylediğinin aksine eğitim çalışanlarına uğramamıştır. Resmi rakamlar bile 1 milyonu aşkın öğretmen varken, sadece 80 bininin aşılandığını ilan etmektedir. Üstelik bu rakamdaki 2.dozu tamamlanan öğretmen sayısının ne olduğu ise açıklanmamıştır. Ayrıca virüs sanki mesleki özelliklere göre bulaşıyormuşçasına okullarda bulunan öğretmenler dışındaki eğitim emekçilerinin aşı konusunda adı dahi geçmemiştir. Ortada kasıp kavuran bir salgın varken, eğitim emekçilerini aşılamadan yüz yüze eğitim kararı veren MEB, bu yolla hem eğitim emekçilerinin canını hiçe saymış, hem de öğrencilerin birbirlerine ve evlerine virüs taşıma ihtimalini görmezden gelerek toplum sağlığını tehlikeye atmıştır. Öğretmenlerimiz aşı randevularını kendileri almaya çalıştığında hala "Risk grubunda değilsiniz" cevabı verilmektedir. Belli ki MEB, her gün yüzlerce insanla odalara kapanan bu meslek grubunun risk altında olduğunu Sağlık Bakanlığı'na izah edememiştir. - Okulların pandemi koşullarında eğitime hazır olduğu da MEB'in bir başka anlamsız söylemidir. Çoğu okula sağlık personeli şöyle dursun,  yeterli temizlik personeli bile istihdam edilememiştir. Herkes için en güvenli çatı olması gereken okullarımız, bu haliyle hem eğitim emekçileri, hem öğrenciler, hem de aileleri için salgın zamanında en tehlikeli yerler haline gelmiştir. Her geçen gün ülkemizin en doğusundan en batısına, en kuzeyinden en güneyine vaka ve karantina haberleri gelmekte fakat uygulamada dahi birlik olmadığı anlaşılmaktadır. Eğitim-İş olarak MEB'e ve öznelerinin neredeyse hepsi hiçbir ülkede olmayan "devlet büyüğü" kriteriyle aşılananlara sesleniyoruz. Vakalar yükselmektedir. Virüsün daha bulaşıcı olan varyantları hızla yayılmaktadır. Okullardan yükselen o ses teneffüs zili değil, salgının önlenemezliğinin alarm sesidir. Bu sesi duyup, yüz yüze eğitimi aşılama tamamlandıktan sonraya ertelemezseniz, birçok cana kıymış, toplum sağlığını yok saymış olacaksınız!     Hamza Kutay EĞİTİM İŞ RİZE ŞUBE BAŞKANI

Dünyaya bir kabus gibi çöken Korona virüsü salgını, ülkemizde aşı tedarikindeki atıllık, aşılama programını düzgün yönetememe, risk gruplarını doğru tayin edememe, pandeminin tahribatına dair doğru olmayan söylem ve kötü yönetilen ekonomiyi daha da batırmamak için kapanma kararı alamama gibi nedenlerle 3.dalga yükselişine geçmiştir.


Tehlike çanlarının böylesi sesli çaldığı bir dönemde pandemiyi zayıflatmak için kararlar almak bir yana dursun, aşılama sürecini tamamlamadan yüz yüze eğitimi başlatarak ateşe körükle gidilmiştir.


Bilindiği üzere 24 Şubat'ta aşı olurken poz veren Milli Eğitim Bakanımız Sn. Ziya Selçuk, öğretmenlerin aşılanmasına dair de takvim açıklamıştır. Sn. Bakan Selçuk, aşılama süreci sayesinde yüz yüze eğitimde bir tehlike olmadığını, okulların da "zaten" yüz yüze eğitime hazır olduğunu söylemiş ancak süreç yine kendisini boşa düşürmüştür.


Sn. Bakanın sesini çıkarmadığı gerçekler şunlardır:


- 15 Şubat'ta köy okulları açılmış ve bu okullardaki öğretmenlerin aşılanmasının derhal başlatıldığı duyurulmuştur. Sendikamızın edindiği bilgilere göre, köy okulu öğretmenlerinin; birçoğu asgari ücretin dahi çok altında çalıştırılan ücretli öğretmenlerden oluşmakta olup bu grup aşılanacak öğretmenler kategorisine dahi alınmamıştır. Üstelik taşımalı eğitim yanlışlığının bu çağda sürdürülmesi nedeniyle, köy okulları dolmuş taşmış, sendikamız MEB'i bu konuda uyarsa da bir cevap alamamıştır. Köy okullarının hiçbir yoksulluk ve yoksunluğunu gidermeden, içini aşı yapılmamış eğitim çalışanları ve öğrenciyle dolduranlar, bu kabusla diğer okul türlerinde yaşatacaklarının adeta fragmanını izletmiştir. 


- Sn. Bakan Selçuk'un poz vererek olduğu aşılar, onun söylediğinin aksine eğitim çalışanlarına uğramamıştır. Resmi rakamlar bile 1 milyonu aşkın öğretmen varken, sadece 80 bininin aşılandığını ilan etmektedir. Üstelik bu rakamdaki 2.dozu tamamlanan öğretmen sayısının ne olduğu ise açıklanmamıştır. Ayrıca virüs sanki mesleki özelliklere göre bulaşıyormuşçasına okullarda bulunan öğretmenler dışındaki eğitim emekçilerinin aşı konusunda adı dahi geçmemiştir.


Ortada kasıp kavuran bir salgın varken, eğitim emekçilerini aşılamadan yüz yüze eğitim kararı veren MEB, bu yolla hem eğitim emekçilerinin canını hiçe saymış, hem de öğrencilerin birbirlerine ve evlerine virüs taşıma ihtimalini görmezden gelerek toplum sağlığını tehlikeye atmıştır. Öğretmenlerimiz aşı randevularını kendileri almaya çalıştığında hala "Risk grubunda değilsiniz" cevabı verilmektedir. Belli ki MEB, her gün yüzlerce insanla odalara kapanan bu meslek grubunun risk altında olduğunu Sağlık Bakanlığı'na izah edememiştir.


- Okulların pandemi koşullarında eğitime hazır olduğu da MEB'in bir başka anlamsız söylemidir. Çoğu okula sağlık personeli şöyle dursun,  yeterli temizlik personeli bile istihdam edilememiştir. Herkes için en güvenli çatı olması gereken okullarımız, bu haliyle hem eğitim emekçileri, hem öğrenciler, hem de aileleri için salgın zamanında en tehlikeli yerler haline gelmiştir.


Her geçen gün ülkemizin en doğusundan en batısına, en kuzeyinden en güneyine vaka ve karantina haberleri gelmekte fakat uygulamada dahi birlik olmadığı anlaşılmaktadır.


Eğitim-İş olarak MEB'e ve öznelerinin neredeyse hepsi hiçbir ülkede olmayan "devlet büyüğü" kriteriyle aşılananlara sesleniyoruz. Vakalar yükselmektedir. Virüsün daha bulaşıcı olan varyantları hızla yayılmaktadır. Okullardan yükselen o ses teneffüs zili değil, salgının önlenemezliğinin alarm sesidir. Bu sesi duyup, yüz yüze eğitimi aşılama tamamlandıktan sonraya ertelemezseniz, birçok cana kıymış, toplum sağlığını yok saymış olacaksınız!

 

 

Hamza Kutay

EĞİTİM İŞ RİZE ŞUBE BAŞKANI

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi