RİZELİ RİZELİYE NİYE SAHİP ÇIKMAZ?
RİZELİ RİZELİYE NİYE SAHİP ÇIKMAZ?
Rizeliler Türkiye’nin birçok alanında öne çıkar; siyasette, ticarette, bürokraside güçlü isimler yetiştirir. Ancak yıllardır sorulan o soru hâlâ güncelliğini korur: “Rizeli Rizeliye neden sahip çıkmaz?” Bu yazı, bu sorunun ardındaki kültürel ve yapısal nedenleri sorguluyor.
Toplumsal, Ekonomik ve Bürokratik Açıdan Bir Gerçeklik Analizi
Karadeniz’in mücadeleci, çalışkan ve kıvrak zekâlı insanlarının memleketi Rize, Türkiye genelinde önemli iş insanları, siyasetçiler, akademisyenler ve bürokratlar yetiştirmiştir. Ancak ne var ki, Rizelilerin kendi hemşehrilerine yeterince sahip çıkmadığı yönündeki eleştiriler sıklıkla dile getirilir. Bu sorun yalnızca ticaret veya sosyal yaşamla sınırlı değildir; bürokrasi gibi etkili ve stratejik alanlarda da kendini gösterir. Rizelilerin hemşehrilerini desteklemek yerine zaman zaman dışlamayı, hatta engellemeyi tercih ettiği algısı toplumda yer etmiştir.
Bu yazıda, bu durumun arka planını sosyolojik, psikolojik ve yönetimsel açılardan ele alacağız.
1. Bireyselcilik ve Kendi Başına Başarma İsteği
Rize kültüründe bireysel başarıya büyük değer verilir. Rizeli insanı kendi ayakları üzerinde durmayı, kendi çabasıyla bir yerlere gelmeyi önemser. Bu durum bir erdem gibi görünse de, topluluk dayanışmasını zayıflatır. “Ben kimseye muhtaç olmadım, o da olmasın” anlayışı, özellikle üst konumlara gelmiş Rizelilerin, arkadan gelen hemşehrilerine mesafeli davranmasına neden olur.
2. Bürokrasi ve Kurumsal Güç Kıskançlığı
Belki de en çarpıcı alanlardan biri bürokrasidir. Rize’den üst düzey devlet görevlerine gelen birçok kişi olmasına rağmen, bu kişilerin hemşehrilerine kadro, görev veya destek sağlama konusunda yeterince aktif olmadıkları sıkça dile getirilir.
Rizeli bir bürokratın başka bir Rizeliyi yükseltmesi beklenirken, tam tersine bir “çekememezlik” ya da “gölge etmesin” tavrı sergilenebilmektedir. Bir üst düzey Rizeli, kendisi gibi potansiyel taşıyan bir başka Rizeliyi sistemde görmekten rahatsızlık duyabilmektedir. Bu durum, hemşehri dayanışmasının tam tersidir ve uzun vadede güç kaybına neden olur.
3. “Ben Geldim, Kapıyı Kapattım” Zihniyeti
Bazı Rizeli elitlerde görülen bir başka sorun da budur. Kendi makamına ulaştıktan sonra, hemşehrilerine “yakın durma” korkusu yaşar. “Taraflı görünürüm, torpilci derler” gibi gerekçelerle Rizeli kimliğini gizlemeyi tercih eder. Bu, diğer şehirlerden gelen bürokratların sergilediği “arkamdan adam çekeyim” tavrının tam zıttıdır. Oysa birçok Anadolu vilayetinde, üst kademeye gelen bir bürokrat, bilinçli bir şekilde hemşehrilerini yanına çeker, kolektif güç inşa eder.
4. Siyaset, Ayrıştırıcı Değil Birleştirici Olmalıydı
Rize’nin siyasetteki etkin rolü, doğal olarak bürokrasiye de yansımıştır. Ancak bu etkinlik, çoğu zaman birleştirici değil ayrıştırıcı yönde kullanılmıştır. Aynı köyden ya da ilçeden olan iki Rizeli, farklı siyasi yapılara yakınsa, birbirini desteklemek yerine engelleme refleksi gösterebilir. Bu siyasi bölünme, liyakatli hemşehrilerin sistem dışına itilmesine, potansiyelin harcanmasına neden olmaktadır.
5. Başarıyı Paylaşma Kültürünün Eksikliği
Rizeliler başarılıdır, bu tartışmasız. Ancak başarının paylaşımı konusunda eksiklik yaşanır. Kendi yükselmiş Rizeli, başarıyı kollektif bir kimlik yerine bireysel bir kazanım olarak görür. Oysa başarı, ancak başkalarına da yol açtığında kalıcı ve anlamlıdır. Hemşehrisini yukarı taşımayan bir liderlik anlayışı, zamanla yalnızlaşır ve gücünü kaybeder.
6. Hemşehri Dernekleri ve Ağ Eksikliği
İstanbul, Ankara, Bursa gibi büyük şehirlerdeki Rizeli hemşehri dernekleri, çoğu zaman pasif kalmakta ya da dar siyasi çerçevede sıkışmaktadır. Diğer şehirlerin lobileri (örneğin Sivas, Kayseri, Erzurum) güçlü şekilde organize olurken, Rizeliler arasında bu tür bir kolektif yapı nadiren kurulmaktadır. Bu da, özellikle bürokrasideki hemşehri desteğinin zayıf kalmasına neden olur.
Bu döngüyü kırmak mümkündür.
-
Hemşehri bilinci yeniden inşa edilmeli. Rizelilik, sadece memleketle övünmek değil, o memleketten olanı da yükseltmektir.
-
Bürokrasi ve kamu görevlerinde şeffaf bir dayanışma kültürü oluşturulmalı. Torpil değil, hak eden hemşehrinin önünü açmak esas olmalı.
-
Siyaset üstü bir Rizeli dayanışma ağı kurulmalı. Siyasi görüşü fark etmeksizin, liyakatli her Rizelinin arkasında durulmalı.
-
Rizeli dernekler yeniden yapılandırılmalı, siyasi değil toplumsal zeminlerde etkinlik göstermeli.
-
Başarı hikâyeleri paylaşılmalı ve genç Rizelilere mentorluk sistemleri geliştirilmeli.
“Rizeli Rizeliye Neden Sahip Çıkmaz?” sorusu sadece bir yakınma değil, aynı zamanda toplumsal bir çağrıdır. Bu çağrıya kulak veren, kendi gücünü başkasına da aktaran Rizeliler sayesinde hem bireyler hem memleket daha ileriye gidecektir. Sahip çıkmak, destek olmak, bir hemşehriyi yukarı taşımak; hem vicdani hem toplumsal bir görevdir.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.