Rizelilerin çoğunun çeşitli psikolojik rahatsızlıklarının olduğunu ileri sürüyo...

ILICA ŞİFALI SUYU VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ: SORUMLU KİM?   İstanbul’da ünlü Rize’li bir uzman psikolog var. Hastalarının arasında epeyce Rizeli bulunuyor. Rizelilerin çoğunun çeşitli psikolojik rahatsızlıklarının olduğunu ileri sürüyor. İddiasının doğruluğu kendi gözlemlerine dayandığı için bu konuda bir şey söylemem mümkün değil. Ancak, şu Ilıca İçme suyundaki arsenik tartışmalarında aklı başında sandığımız birçok kişinin paranoyaya varan tezlerini okuyunca hemen aklıma o psikoloğun sözleri geldi! Neymiş?  Trabzon zaten Rize’ye düşman olduğu için kasti olarak Ilıca suyunun değerlerini çarpıtmış, şifalı olan suyumuzun kansorejene yol açacak şekilde ağır metaller barındırdığını öne sürmüş! Bazılarına göre de su çok bekletilerek değerleri bozulsun istenmiş ve Trabzon Halk Sağlığı laboratuvarı su bozulduktan sonra analiz yapmış. Amacı ise suyumuza olan ilgili baltalamak, böylece bu su nedeniyle o bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerin gelmesini engellemekmiş! Günlerdir bu ve benzeri abuk subuk iddialar yazılıp, çiziliyor. Analiz sonuçlarında yanlışlık olabilir mi? Elbet olabilir. İş yoğunluğu olan laboratuvarlarda zaman zaman tahlil sonuçları karıştırılabiliyor. Analiz yapılan yerde böyle bir yoğunluk var mı bilmiyorum.  Velevki buradan yola çıkılarak böyle bir şey iddia edilse bunu anlamak mümkün. Bu durumda da yeni analizler yapılır, kesin, tartışmasız bir sonuca varılır. Bunu da sessiz, sedasız yapmak mümkün. İL SAĞLIK MÜDÜRÜ RİZE’YE BÜYÜK ZARAR VERMİŞTİR. İl Sağlık Müdürlüğü görevinde Mustafa Tepe isimli bir hemşehrimiz var. Hangi yetenekleriyle o makama getirildiğini ve yıllardır hangi başarılarıyla orada müdür olarak tutulduğunu bilmiyorum. Herhalde siyasetin çok yararlı bulduğu bir isim olmalı. Başka bir maharetinin olduğunu sanmıyorum. Eğer işin özeti buysa, birçok amir gibi bu vasfı o makamda kalması için fazlasıyla yeterli!   Düşünün; Rizeli bir Sağlık Müdürü  2022 yılının Ağustos ayına kadar yerli, yabancı insanların şifalı deyip koştuğu, o nedenle çevrede ticari hareketliliği sağlayan bir suyu ( nereden aklına esmişse) Trabzon’da tahlil ettiriyor ve suda başta zehir üreten yüksek oranda arsenik ve başka ağır metaller bulunduğu tespit ediliyor. Bu tespitten sonra da gidip orada sessiz, sedasız önlem almak yerine gidip suya ‘içilmesi sağlığa zararlıdır” tabelası astırıp ardından bir basın bülteni hazırlayıp medyaya servis ediyor. Medya da yıllardır şifa diye içilen suyun halkı zehirleyen, kansere yol açan bir su olduğu haberine balıklama atlıyor. Birden Türkiye’nin her yanına, yurt dışına bu haber yayılıyor. Artık bu saatten sonra o su arıtılarak zararsız hale getirilse de eski ilgiye kavuşması hiçbir şekilde mümkün olmayacak. Çevredeki işyerleri, restoranlarda bu durumdan büyük zarar görecek. Bu açıklamalar nedeniyle o sudan içen birçok insan da kanser olma korkusuyla yaşayacak, belki de bu yüzden ruh sağlıkları bozulacak. Bu yapılanı bölgenin düşmanı olan yapmaz. İçimizde olanın bu yaptığını dile getirmek ve sorumlularından hesap sormak yerine Trabzon’u suçlamak öküz altında buzak aramaktan başka bir şey değil.  Bunu yapanlara da herhalde sağlıklı insan gözüyle bakmamayız! Bir kaç sözüm de muhtara. O Bölgenin oylarıyla seçilen muhtarımız bu olup bitenler karşısında ne yapıyor? Yapılanları sineye mi çekiyor? Sayın Rize Valimiz ise sanırım bu konuya el atmak için uygun bir zaman beklemektedir. Rize gerçekten ilginç bir il.  Bir şekilde kendimizi dillere düşürmek, kendimize zarar vermek için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz..