RİZESPOR’UN KURULUŞU BİR LİMON FİDANININ HİKÂYESİ

Spor 20.05.2022 - 08:17, Güncelleme: 02.12.2022 - 09:39 2664+ kez okundu.
 

RİZESPOR’UN KURULUŞU BİR LİMON FİDANININ HİKÂYESİ

RİZESPOR’UN KURULUŞU . BİR LİMON FİDANININ HİKÂYESİ... 19 MAYIS 1953’DE DOĞDU AŞKIMIZ *Bir avuç Rize sevdalısının limon fidanı satışından elde edilen gelirle temellerini attığı Rizespor’un hikâyesi *Bir limon fidanının hatırlattıkları   Rizespor’un kuruluşu çok özverili çabalar sonucu gerçekleşmişti. 1953 yılında, şehrin önde gelen tüccar ve eski futbolcularından Atıf Taviloğlu ve Muharrem Kürkçü, yakın çevresi ile bir araya gelip Rize vilayetinin adını taşıyacak yeni bir kulüp kurmak üzere; Belediye-Taksi durağı meydanında bulunan binadaki lokalde toplanmışlardı.   DAR ZAMANIN ALTIN ADAMLARI Rize’de yaşam koşulları malumdu. Para yoktu. Hatta eskilerin deyimiyle “Kıtlık” vardı. Kuruluş masrafları nasıl karşılanacak, kulüp nasıl yaşatılacaktı. Herkesin kafasından bu sorular geçiyordu. Atıf Tavıloğlu bir ara toplantı salonundan ayrıldı. Bir süre sonra elinde Gülbahar (Haldoz) mahallesindeki bahçesinden söküp getirdiği bir limon fidanı ile girdi salona ve geliri kuruluş için kulübe bırakılmak üzere limon fidanının sembolik olarak açık artırmaya çıkarılmasını önerdi. Öneri oy birliği ile kabul gördü ve o zamanki para ile 30 Lira toplandı. Kulübün öncelikli gayesi, Rize’de gençliğin beden ve kültürel yeteneklerini artırmak ve bu sahada sunulacak öğretilerle gelişimlerine katkıda bulunmak şeklinde belirleniyordu   19 MAYIS RİZE’DE ÇİFTE BAYRAM Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yurdu kurtarmak için Samsun’a ayak bastığı anlamlı günün 34. yıldönümü olan 19 Mayıs 1953 tarihi Rizespor’un kuruluş günü olarak kararlaştırılıyordu. 27 Nisan ile 30 Nisan tarihleri arasında Rize Gazetesi’nde yayınlanan Rizespor ve Gençlik Kulübü Nizamnamesi’nde; Manifaturacı Yakup Temizel 1, Manifatutacı Atıf Taviloğlu 2, Manifaturacı İsmet Bilsel 3, Defterdar Yaşar Dömlekçioğlu 4 ve Muharrem Kürkçü 5’nolu kurucu olarak yer alıyordu.    İLK RENKLERİMİZ YEŞİL SARIYDI Uzun yıllar Rize futbolunun sancaktarlığını yürüten Kulübün renklerinin sarı yeşil olarak benimsenmesi de oldukça anlamlı idi. Sarı, portakal ve limon narenciyesini, yeşil de çayı simgeliyordu. Bu ürünler doğanın zümrüt Rize’ye bahşettiği en kıymetli mahsullerdi.   AMAÇ RİZE GEÇLİŞİNE HİZMET *BU RUHLA KURULAN RİZESPOR’DA  53 NUMARALI FORMAYI YABANCI FUTBOLCU GİYİYOR *ALTYAPIDAN FUTBOLCU YETİŞMİYOR Amacı; Rize’de gençliğin beden ve kültürel yeteneklerini artırmak ve bu sahada sunulacak öğretilerle gelişimlerine katkıda bulunmak olarak belirlenen Kulübe ilk harcı koyan Atıf Taviloğlu, Muharrem Kürkçü, eski defterdarlardan Yaşar Dömbekçioğlu ve arkadaşları, kulüp çatısı altında yer alan oyuncuların dışarıdaki hal ve hareketlerini yakından takip ediyordu. Bu anlayış, sonraki yönetimlerce de titizlikle sürdürüldü. Kulüpte tam bir kolej havası hakimdi. Bir defasında takımın as futbolcularından biri arkadaşlarıyla iyi geçinemediği ve spor terbiyesinin dışında hareketlere yeltendiği için kulüp yönetimi tarafından tam bir yıl süreyle takımdan uzaklaştırılmıştı. Rizespor için verilen hiçbir görevden kaçmadı. En zor zamanlarda Rizespor’un yönetim kurulların görev yaptı. Rahmetli Muharrem Kürkçü amca ile o yılları konuşurken hep hüzünlendiğine şahit olurdum. Kuruluşun ilk yıllarında forma bulmak oldukça meşakkatliydi. Futbolcuların şortları şeker çuvalından yapılmıştı. Her maç veya idman sonrası tek tek formaları toplayarak doğru evine götürüyorsunuz. Zor şartlarda evde formalar temizleniyor ve diğer maça yetişiyor. Bunları yapan kişi Muharrem Kürkçü’ydu.   KİMLER GELDİ? KİMLER GEÇTİ? 1953’den 1968’e Profesyonel Milli Lig sahnesine sıçrayıncaya kadarki dönemde, çay bahçeleri arasında topu zıplatarak rüştünü ispat eden pek çok gencin rüyasını işte bu yeşil-sarılı kulüpte top koşturmak süsledi. Rizespor tarihinin 15 yıllık profesyonellik öncesi demlenme kesitinde, Ahmet Durmuş, Ali Durmuş (Milli Ali) ,Abdullah Fındık (Kamyon), Fuat Kondakçı, Recep Tecimer, Kenan Tiryaki, Mustafa Erol, İrfan Akaslan, Mahmut Salim Yavuz, Sadık Kazancı, Ahmet Kemal Yavuz, Hamit Kazancı, Mustafa Veziroğlu, Yaşar Kaptan,Yılmaz Özkan, Mümtaz Balta, Ahmet Fenci, Akif Fenci, Oktay Arayıcı (Edebiyatçı), Çetin, Abdullah Kıtır, Abdullah Şeker, Muzaffer Kazdal, Sedat Bakırcı ve Ömer Çakır gibi yerel kramponlar Rizespor’da forma giyme onurunu yaşadılar, haydi bir adım daha öne çıkalım; fiyakasını attılar.   BİR AVUÇ RİZESPOR GÖNÜLLÜSÜ Varını yoğunu Yeşil-Sarılı kulübe vakfeden bir avuç futbol idealisti, Rizespor kulübünün profesyonellik öncesi döneminde temel taşları oldular. Öyle ki, içlerinden bazıları koskoca bir ömrü Rizespor’a hizmet aşkıyla harcadılar. Atıf Taviloğlu, Muharrem Kürkçü, Mehmet Nafiz Can, Turgut Tuzcu, Ali Bekiroğlu (Bakoğlu), İsmet Bilsel, Mustafa Karakaş, Murat Köseoğlu, Yaşar Dömlekçioğlu, Yakup Temizel, Ali Rıza Zorluoğlu, Kemal Opak ve Bahattin Coşkun gibi Rizespor’a yürekten hizmet eden yöneticileri telaffuz ederken, kayda geçiremediğimiz diğerleri için de yönetimlerin meçhul kahramanları olarak şükranlarımızı sunuyoruz.   TEMELİ UZUN YUSUF MARŞAN ATTI 1950’li Yusuf Marşan’sız Rizespor düşünülemezdi. Marşan, ilimizin her spor dalında başarılı olması için gayret gösterirdi. Futbola Ordu’da başlayan Marşan’ın Rize’ye gelmesi ile Rize’de futbol hayatı canlandı. Valilikte memur olarak çalışan Marşan, futbolcu, yönetici ve bölge başkanı olarak Rize sporuna hizmet etti. Kendisi ile ölümünden bir süre önce görüşen İsmail Karali’ye döneminin başarılı yöneticilerini şöyle sıralıyordu : Şemsettin Çepni, Muharrem Kürkçü, Osman Kumbasar, Ali Tufanoğlu, Recep Ali Kulak, Naci Kanburoğlu, Akif Tuzcuoğlu ve İrfan Bilgin.   BUHTİ’NİN DÜZÜ UNUTULMAZ Marşan Rize’de futbolun başlangıcından bu yana mevkilerinde en başarılı on bir futbolcuyu ise; Topal Mehmet Salih, Sedat Hüseyinoğlu, Hamit Kazancı, Yusuf Marşan, İrfan Bilgin, Güngör Ketenci, Kazım Kartal, Sabri Sürücü, Ziya Uslu, Şenol Birol ve Ahmet Mataracı olarak belirtiyordu. 1932 yılında bizzat dönemin Rize Valisi Ekrem Bey’in makamına çıkarak günümüzde Rize Kütüphanesi’nin yanında bulunan Buhti’nin Düzü’ne kale direklerinin yapımı ve sahanın düzenlenmesi için destek almıştı. Daha sonra Beden Terbiyesi Müdürlüğü de yapan Marşan, Rizespor’un kuruluşundan bir yıl önce 13 Temmuz 1952 tarihinde Rize Şehir Stadı hizmete girmesinde, Rize’de sporun tesisleşmesinde büyük katkılarda bulunuyordu.  O yıllarda Rize futboluna ev sahipliği yapan Buhti’nin düzü artık görevini tamamlamıştı. Şehir Stadı, Güneşspor ve Çayelispor maçı ile hizmete açılmış, maçın başlama vuruşunu dönemin Rize Valisi Nazım Üner yapmıştı. Rizespor,  kuruluşu ile birlikte maçlarını bu statta yapmaya  başlamıştı.   HEM AMATÖR HEM PROFOSYONEL RİZESPOR’DA OYNADI Kısa bir süre önce aramızdan ayrılan Hamit Kazancı, o günleri bana şöyle anlatmıştı : “O zamanları anlamak için yaşamış olmak lazım. Stad sorun, forma sorun, her şey sorun. Ben futbola Rizespor Amatör’ün alt yapısında başladım. İki yıl A takımda oynadım. İstanbul Vefa’ya gittim. İstanbul karmasına seçildim. Genç Milli Takım Kampına çağırıldım. 1959 yılında babamın isteği ile Rize’ye, Rizespor’a döndüm. 1961 yılında Çayspor’a geçtim. Burada bir süre futbol oynadıktan sonra tekrar Rizespor’a döndüm. 1972 yılında futbolu bıraktım. Hem amatör hem profesyonel Rizespor”da oynama şansı elde ettim.”   KAFAMIZA BOKSÖR YUMRUK ATMIŞ SANARDIK Rizespor Amatör Futbol Takımında başarı ile top koşturmuş, Buhti’nin Düzü’nün tozunu yutmuş şimdi aramızda olmayan Ömer Çakır’dan Rizespor’un ilk yıllarını anlatmasını istemiştim. Hatırlanmak ne güzel diyerek başlamıştı söze : “Rize’de o yıllarda parmakla sayılacak kadar az takım vardı. Futbol oynamaya fuzuli iş olarak bakılırdı. Maç günleri yaklaşınca Allah’ım yağmur yağmasın diye dua ederdik. Giydiğimiz formalar bugünkü gibi ipek değildi. Formalar su aldı mı otuz kilo yükle bir buçuk saat koşardık sahada. Konçların içine konulan tekmelikler bugün plastik ve çok hafif. Biz ise tahtadan yapılmış tekmeliklerle maça çıkardık. Futbol topu ise bir alemdi. Su alınca topa kafa atan, bir boksörün yumruğunu hissederdi kafasında. Kramponlara maça çıkmadan önce  kuyruk yağı sürerdik. Alttaki çivilere aldırmazdık. Maç sonrası ayaklarımız kan-revan içinde eve giderdik. 1950’li yıllarda Rize’de futbolcuya büyük değer verilirdi. Futbolcu da şımarmaz, bu değere layık olmaya çalışırdı.”   VEFA GÖSTEREN VEFA GÖRÜR Unutmayalım Rizespor çilelerle emeklerle yoğu var ederek Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yurdu kurtarmak için Samsun’a ayak bastığı anlamlı günün 34. yıldönümü olan 19 Mayıs 1953 tarihinde kurulmuştur. Kuruluşa yürek koyan emek koyan büyüklerimiz şükranlarımızı sunuyorum. Aramızdan ayrılanları rahmetle anıyorum. Her yılı 19 Mayıs günü Rize’de çifte bayram olmalıdır. Rizespor kuruluşu törenle kutlmalı. Kuruluşa emeği geçenleri anmalıdır. Vefa gösteren vefa görür..  

RİZESPOR’UN KURULUŞU . BİR LİMON FİDANININ HİKÂYESİ... 19 MAYIS 1953’DE DOĞDU AŞKIMIZ


*Bir avuç Rize sevdalısının limon fidanı satışından elde edilen gelirle temellerini attığı Rizespor’un hikâyesi


*Bir limon fidanının hatırlattıkları

 

Rizespor’un kuruluşu çok özverili çabalar sonucu gerçekleşmişti. 1953 yılında, şehrin önde gelen tüccar ve eski futbolcularından Atıf Taviloğlu ve Muharrem Kürkçü, yakın çevresi ile bir araya gelip Rize vilayetinin adını taşıyacak yeni bir kulüp kurmak üzere; Belediye-Taksi durağı meydanında bulunan binadaki lokalde toplanmışlardı.

 

DAR ZAMANIN ALTIN ADAMLARI


Rize’de yaşam koşulları malumdu. Para yoktu. Hatta eskilerin deyimiyle “Kıtlık” vardı. Kuruluş masrafları nasıl karşılanacak, kulüp nasıl yaşatılacaktı. Herkesin kafasından bu sorular geçiyordu. Atıf Tavıloğlu bir ara toplantı salonundan ayrıldı. Bir süre sonra elinde Gülbahar (Haldoz) mahallesindeki bahçesinden söküp getirdiği bir limon fidanı ile girdi salona ve geliri kuruluş için kulübe bırakılmak üzere limon fidanının sembolik olarak açık artırmaya çıkarılmasını önerdi. Öneri oy birliği ile kabul gördü ve o zamanki para ile 30 Lira toplandı. Kulübün öncelikli gayesi, Rize’de gençliğin beden ve kültürel yeteneklerini artırmak ve bu sahada sunulacak öğretilerle gelişimlerine katkıda bulunmak şeklinde belirleniyordu

 

19 MAYIS RİZE’DE ÇİFTE BAYRAM


Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yurdu kurtarmak için Samsun’a ayak bastığı anlamlı günün 34. yıldönümü olan 19 Mayıs 1953 tarihi Rizespor’un kuruluş günü olarak kararlaştırılıyordu. 27 Nisan ile 30 Nisan tarihleri arasında Rize Gazetesi’nde yayınlanan Rizespor ve Gençlik Kulübü Nizamnamesi’nde; Manifaturacı Yakup Temizel 1, Manifatutacı Atıf Taviloğlu 2, Manifaturacı İsmet Bilsel 3, Defterdar Yaşar Dömlekçioğlu 4 ve Muharrem Kürkçü 5’nolu kurucu olarak yer alıyordu. 

 

İLK RENKLERİMİZ YEŞİL SARIYDI


Uzun yıllar Rize futbolunun sancaktarlığını yürüten Kulübün renklerinin sarı yeşil olarak benimsenmesi de oldukça anlamlı idi. Sarı, portakal ve limon narenciyesini, yeşil de çayı simgeliyordu. Bu ürünler doğanın zümrüt Rize’ye bahşettiği en kıymetli mahsullerdi.

 

AMAÇ RİZE GEÇLİŞİNE HİZMET


*BU RUHLA KURULAN RİZESPOR’DA  53 NUMARALI FORMAYI YABANCI FUTBOLCU GİYİYOR


*ALTYAPIDAN FUTBOLCU YETİŞMİYOR


Amacı; Rize’de gençliğin beden ve kültürel yeteneklerini artırmak ve bu sahada sunulacak öğretilerle gelişimlerine katkıda bulunmak olarak belirlenen Kulübe ilk harcı koyan Atıf Taviloğlu, Muharrem Kürkçü, eski defterdarlardan Yaşar Dömbekçioğlu ve arkadaşları, kulüp çatısı altında yer alan oyuncuların dışarıdaki hal ve hareketlerini yakından takip ediyordu. Bu anlayış, sonraki yönetimlerce de titizlikle sürdürüldü. Kulüpte tam bir kolej havası hakimdi. Bir defasında takımın as futbolcularından biri arkadaşlarıyla iyi geçinemediği ve spor terbiyesinin dışında hareketlere yeltendiği için kulüp yönetimi tarafından tam bir yıl süreyle takımdan uzaklaştırılmıştı. Rizespor için verilen hiçbir görevden kaçmadı. En zor zamanlarda Rizespor’un yönetim kurulların görev yaptı. Rahmetli Muharrem Kürkçü amca ile o yılları konuşurken hep hüzünlendiğine şahit olurdum. Kuruluşun ilk yıllarında forma bulmak oldukça meşakkatliydi. Futbolcuların şortları şeker çuvalından yapılmıştı. Her maç veya idman sonrası tek tek formaları toplayarak doğru evine götürüyorsunuz. Zor şartlarda evde formalar temizleniyor ve diğer maça yetişiyor. Bunları yapan kişi Muharrem Kürkçü’ydu.

 

KİMLER GELDİ? KİMLER GEÇTİ?


1953’den 1968’e Profesyonel Milli Lig sahnesine sıçrayıncaya kadarki dönemde, çay bahçeleri arasında topu zıplatarak rüştünü ispat eden pek çok gencin rüyasını işte bu yeşil-sarılı kulüpte top koşturmak süsledi. Rizespor tarihinin 15 yıllık profesyonellik öncesi demlenme kesitinde, Ahmet Durmuş, Ali Durmuş (Milli Ali) ,Abdullah Fındık


(Kamyon), Fuat Kondakçı, Recep Tecimer, Kenan Tiryaki, Mustafa Erol, İrfan Akaslan, Mahmut Salim Yavuz, Sadık Kazancı, Ahmet Kemal Yavuz, Hamit Kazancı, Mustafa Veziroğlu, Yaşar Kaptan,Yılmaz Özkan, Mümtaz Balta, Ahmet Fenci, Akif Fenci, Oktay Arayıcı (Edebiyatçı), Çetin, Abdullah Kıtır, Abdullah Şeker, Muzaffer Kazdal, Sedat Bakırcı ve Ömer Çakır gibi yerel kramponlar Rizespor’da forma giyme onurunu yaşadılar, haydi bir adım daha öne çıkalım; fiyakasını attılar.

 

BİR AVUÇ RİZESPOR GÖNÜLLÜSÜ


Varını yoğunu Yeşil-Sarılı kulübe vakfeden bir avuç futbol idealisti, Rizespor kulübünün profesyonellik öncesi döneminde temel taşları oldular. Öyle ki, içlerinden bazıları koskoca bir ömrü Rizespor’a hizmet aşkıyla harcadılar. Atıf Taviloğlu, Muharrem Kürkçü, Mehmet Nafiz Can, Turgut Tuzcu, Ali Bekiroğlu (Bakoğlu), İsmet Bilsel, Mustafa Karakaş, Murat Köseoğlu, Yaşar Dömlekçioğlu, Yakup Temizel, Ali Rıza Zorluoğlu, Kemal Opak ve Bahattin Coşkun gibi Rizespor’a yürekten hizmet eden yöneticileri telaffuz ederken, kayda geçiremediğimiz diğerleri için de yönetimlerin meçhul kahramanları olarak şükranlarımızı sunuyoruz.

 

TEMELİ UZUN YUSUF MARŞAN ATTI


1950’li Yusuf Marşan’sız Rizespor düşünülemezdi. Marşan, ilimizin her spor dalında başarılı olması için gayret gösterirdi. Futbola Ordu’da başlayan Marşan’ın Rize’ye gelmesi ile Rize’de futbol hayatı canlandı. Valilikte memur olarak çalışan Marşan, futbolcu, yönetici ve bölge başkanı olarak Rize sporuna hizmet etti. Kendisi ile ölümünden bir süre önce görüşen İsmail Karali’ye döneminin başarılı yöneticilerini şöyle sıralıyordu : Şemsettin Çepni, Muharrem Kürkçü, Osman Kumbasar, Ali Tufanoğlu, Recep Ali Kulak, Naci Kanburoğlu, Akif Tuzcuoğlu ve İrfan Bilgin.

 

BUHTİ’NİN DÜZÜ UNUTULMAZ


Marşan Rize’de futbolun başlangıcından bu yana mevkilerinde en başarılı on bir futbolcuyu ise; Topal Mehmet Salih, Sedat Hüseyinoğlu, Hamit Kazancı, Yusuf Marşan, İrfan Bilgin, Güngör Ketenci, Kazım Kartal, Sabri Sürücü, Ziya Uslu, Şenol Birol ve Ahmet Mataracı olarak belirtiyordu. 1932 yılında bizzat dönemin Rize Valisi Ekrem Bey’in makamına çıkarak günümüzde Rize Kütüphanesi’nin yanında bulunan Buhti’nin Düzü’ne kale direklerinin yapımı ve sahanın düzenlenmesi için destek almıştı. Daha sonra Beden Terbiyesi Müdürlüğü de yapan Marşan, Rizespor’un kuruluşundan bir yıl önce 13 Temmuz 1952 tarihinde Rize Şehir Stadı hizmete girmesinde, Rize’de sporun tesisleşmesinde büyük katkılarda bulunuyordu.  O yıllarda Rize futboluna ev sahipliği yapan Buhti’nin düzü artık görevini tamamlamıştı. Şehir Stadı, Güneşspor ve Çayelispor maçı ile hizmete açılmış, maçın başlama vuruşunu dönemin Rize Valisi Nazım Üner yapmıştı. Rizespor,  kuruluşu ile birlikte maçlarını bu statta yapmaya  başlamıştı.

 

HEM AMATÖR HEM PROFOSYONEL RİZESPOR’DA OYNADI


Kısa bir süre önce aramızdan ayrılan Hamit Kazancı, o günleri bana şöyle anlatmıştı : “O zamanları anlamak için yaşamış olmak lazım. Stad sorun, forma sorun, her şey sorun. Ben futbola Rizespor Amatör’ün alt yapısında başladım. İki yıl A takımda oynadım. İstanbul Vefa’ya gittim. İstanbul karmasına seçildim. Genç Milli Takım Kampına çağırıldım. 1959 yılında babamın isteği ile Rize’ye, Rizespor’a döndüm. 1961 yılında Çayspor’a geçtim. Burada bir süre futbol oynadıktan sonra tekrar Rizespor’a döndüm. 1972 yılında futbolu bıraktım. Hem amatör hem profesyonel Rizespor”da oynama şansı elde ettim.”

 

KAFAMIZA BOKSÖR YUMRUK ATMIŞ SANARDIK


Rizespor Amatör Futbol Takımında başarı ile top koşturmuş, Buhti’nin Düzü’nün tozunu yutmuş şimdi aramızda olmayan Ömer Çakır’dan Rizespor’un ilk yıllarını anlatmasını istemiştim. Hatırlanmak ne güzel diyerek başlamıştı söze : “Rize’de o yıllarda parmakla sayılacak kadar az takım vardı. Futbol oynamaya fuzuli iş olarak bakılırdı. Maç günleri yaklaşınca Allah’ım yağmur yağmasın diye dua ederdik. Giydiğimiz formalar bugünkü gibi ipek değildi. Formalar su aldı mı otuz kilo yükle bir buçuk saat koşardık sahada. Konçların içine konulan tekmelikler bugün plastik ve çok hafif. Biz ise tahtadan yapılmış tekmeliklerle maça çıkardık. Futbol topu ise bir alemdi. Su alınca topa kafa atan, bir boksörün yumruğunu hissederdi kafasında. Kramponlara maça çıkmadan önce  kuyruk yağı sürerdik. Alttaki çivilere aldırmazdık. Maç sonrası ayaklarımız kan-revan içinde eve giderdik. 1950’li yıllarda Rize’de futbolcuya büyük değer verilirdi. Futbolcu da şımarmaz, bu değere layık olmaya çalışırdı.”

 

VEFA GÖSTEREN VEFA GÖRÜR


Unutmayalım Rizespor çilelerle emeklerle yoğu var ederek Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yurdu kurtarmak için Samsun’a ayak bastığı anlamlı günün 34. yıldönümü olan 19 Mayıs 1953 tarihinde kurulmuştur. Kuruluşa yürek koyan emek koyan büyüklerimiz şükranlarımızı sunuyorum. Aramızdan ayrılanları rahmetle anıyorum. Her yılı 19 Mayıs günü Rize’de çifte bayram olmalıdır. Rizespor kuruluşu törenle kutlmalı. Kuruluşa emeği geçenleri anmalıdır. Vefa gösteren vefa görür..

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi