YAŞASIN CUMHURİYETİMİZ VE CUMHURİYET DEVRİMLERİMİZİN ADI OLAN KADINLARIMIZ

Sendika 07.03.2021 - 21:21, Güncelleme: 02.12.2022 - 09:39 2489+ kez okundu.
 

YAŞASIN CUMHURİYETİMİZ VE CUMHURİYET DEVRİMLERİMİZİN ADI OLAN KADINLARIMIZ

YAŞASIN CUMHURİYETİMİZ VE CUMHURİYET DEVRİMLERİMİZİN ADI OLAN KADINLARIMIZ 8 Mart, kapitalizme, sömürüye, gericiliğe,  baskı ve şiddete karşı duran dünya emekçi kadınlarının günüdür. 8 Mart, 164 yıldır kadınların erkek egemen sisteme ve kadınları eve mahkûm eden anlayışa karşı kadınların birlik ve mücadele günüdür. Eğitim-İş, bu günün yıldönümünde  kadınların sosyal, mesleki ve ekonomik, durumlarına yönelik bir araştırma yaptı. 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ’NDE KADINLAR GELECEĞİNDEN KAYGILI! Eğitim-İş’in, 61 ilde 1881 kamu çalışanı kadınla görüşerek yaptığı “Kamu Çalışanı Kadınların Sorunlarının Tespiti” adlı araştırma sonuçları, kadınların toplumsal yaşamda, iş ve aile yaşamlarında karşılaştıkları zorlukları ortaya koydu. Araştırmada ortaya çıkan çarpıcı veriler özetle şöyledir: -Araştırmaya katılan kadınlardan ebeveyn olanların 36.7’si çocuklarına yeterince zaman ayıramadığından şikayetçi. -Araştırmaya dahil olan kadınlardan 50.1’i çalışma hayatlarının evdeki sorumluluklarını olumsuz etkilediğini düşünüyor. -Araştırmaya katılanların 44.8’i aile sorumluluğunu kadınların üstlenmesinin, kadınların iş gücüne katılımı için engel olarak görüyor.   -Kadınların 90,1’i geleceğinden kaygılı olduğunu belirtiyor. - Kadınların 93.1’i, toplumda çalışan kadına yeterli önem verilmediğini düşünüyor. - Çalışan kadınların karşılaştığı en önemli sorun nedir? sorusuna, kadınların 54.8’i aile sorumluluğunun ağır olması, 24.6’sı iş yerlerinde psikolojik/cinsel taciz ve mobbinge maruz kalınması, 15.5’i cinsiyet ayrımcılığı yapılması yanıtlarını veriyor. -Araştırmaya katılan kadınların 38.3’ü kadınların çalışma yaşamında daha fazla yasal düzenlemeler yapılmasını, 22.9’u ise doğum yapan çalışan kadınlara yönelik desteklemelerin arttırılmasını istiyor. - Kadınların 71.9’u İstanbul Sözleşmesinin kadınların sorunlarına çözüm getireceğine inanıyor - Kadınların 83.2’si pandemi döneminde kadın çalışanların, erkek çalışanlara göre daha çok sıkıntıyla karşılaştığını düşünüyor. -Araştırmaya katılan kadınların çoğunluğu, günümüzde kadınların eğitimine gereken önemin verilmediğini belirtirken, daha iyi bir eğitim almaları durumunda şartları daha iyi olan bir işte çalışabileceklerini düşünüyorlar. -Araştırmaya katılanların çoğunluğu, toplumda erkek meslekleri ve kadın meslekleri diye bir ayrım olduğunu, kadın ve erkeğin aynı eğitim aldığı bir meslekte erkeklerin daha fazla tercih edildiğini, kadınların işe alınırken yükselme imkanları düşük ve geçici alanlarda işe alındığını, kadınların işinde yükselebilmesi için erkeklerden daha fazla ve uzun çalışması gerektiğini düşünüyor. Bu sonuçlarda gösteriyor ki; Türkiye’de kadınlar, ev içinde emeği yok görülen, çalışma hayatında ayrımcılığa maruz kalan, toplumsal gericilikle kuşatılan, her gün cinayetlere kurban giden bu karanlık sistem içerisinde yurttaş olabilmenin mücadelesini vermektedir. Kadın sömürüsü elbette daha önce de vardı. Fakat bu sömürünün boyutu daha da perçinleşmiş, kadın sadece evinde kalan ve itaat eden bir nesne olarak gösterilmiştir. Kadınların gülmesini ahlaksızlık sayan, en kutsal vazifeyi evinde eşine bakmakla eş değer gören gerici zihniyet, kadınların sömürülmesinde ve katledilmesinde birinci dereceden sorumludur. 2002 yılında 66 kadın cinayetlere kurban gitmişken, ardan geçen 19 yılda katledilen kadın sayısı 8 bine dayanmıştır. 6284 sayılı Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun yürürlüğe girdiği 2013 yılından 2020 Ocak ayı sonuna kadar 448 bin 409 kadın şiddete maruz kalırken,1 milyon 608 bin kadın ise koruma talebinde bulundu. Kadına karşı şiddet ve cinayet bu denli kötüyken şimdi de İstanbul Sözleşmesi tartışmaya açılmakta, kadının adından dahi rahatsız olan gerici ittifak ortaklarıyla kadınların daha fazla şiddete maruz kalmasına ve katledilmesine ön ayak olmaktadırlar. Kadınlar sadece aile içinde değil iş yerinde de sömürüye, adaletsizliğe ve ölümlere kurban gitmektedir. Sadece 2020 yılında adına kader dedikleri, fıtrat dedikleri sömürü düzeninde en az 150 kadın emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. Ekonomik kriz en çok kadınları etkilemiş, Kadın istihdamı yüzde 10 civarında azalmıştır.10 milyondan fazla kadın ev işleri nedeniyle kendi ekonomik bağımsızlıklarından dışlanmış, pandemi sürecinde de çalışan kadınların sömürüsü hem ev işlerinde hem iş hayatında olmak üzere iki kat artmıştır. Kadınlar iş hayatında da sürekli ayrımcılığa maruz kalmış, aynı işi yapmalarına rağmen kadınlar erkeklerden yüzde 31,4 daha az gelir elde etmiştir. Ücretlerde toplumsal cinsiyet eşitsizliği artarken, 2006 yılında yüzde 12 olan eşitsizlik 2020'de yüzde 20,7'ye yükselmiştir. Kısacası kadınlar çalışma hayatında daha fazla sömürülmüş, daha fazla baskıya maruz kalmıştır. Kadın-Erkek ayrımcılığının en kesin çözümü olan eğitim de ne yazık ki bu problemin kanıksatılma laboratuvarı yapılmıştır. Kız çocuklarının okuma oranı hala istenen seviyeye gelmemiştir. Bugün kız çocukları 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte örgün eğitim dışına itilmiş ve çocuk gelin, çocuk işçi sayısında artış yaşanmıştır. TÜİK’in verilerine göre 15-19 yaşları arasında bulunan her dört kız çocuğundan biri ne okulda ne de işte bulunmaktadır. Bu oran erkek çocuklar arasında 10’da birdir. Eğitim-İş olarak vurguluyoruz: Kadın-erkek eşitliği, sadece kadınların sorunu değil, uygarlaşmada bir eşiktir. Kız çocuklarının okumalarına ayrıca önem veren, onları sosyal hayata katan, onlara dünya ülkelerinin birçoğundan önce seçme ve seçilme hakkı vererek eşit bireyler olduğunu ilan eden Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyete yakışmayan tabloyu değiştirmek, Cumhuriyet devrimlerini rotası kabul eden her yurttaşın görevidir. Cumhuriyet Devrimleri, kadın erkek eşitliğinin adıdır. Cumhuriyet Devrimleri, kadınların ülkemiz de ekonomik ve toplumsal olarak var olmasının adıdır. Cumhuriyet Devrimleri, kadınların köle olarak görülmesine karşı eşit bir birey ve yurttaş olmasının adıdır. Cumhuriyet Devrimleri, kadınları hor gören gerici zihniyete karşı laik yaşamın adıdır. Cumhuriyet Devrimleri, kadınlarımızın katledilmesine, sömürülmesine karşı adaletin ve demokrasinin adıdır. Sömürüye ve baskıya İş cinayetlerinde katledilmeye Cinsel şiddete ve ayrımcılığa Gerici kuşatmalara karşı Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Yaşasın Cumhuriyetimiz ve Cumhuriyet Devrimlerimizin adı olan Kadınlarımız. Hamza KUTAY BAŞKAN                                           RİZE EĞİTİMİŞ YÖNETİM KURULU ADINA    

YAŞASIN CUMHURİYETİMİZ VE CUMHURİYET DEVRİMLERİMİZİN ADI OLAN KADINLARIMIZ


8 Mart, kapitalizme, sömürüye, gericiliğe,  baskı ve şiddete karşı duran dünya emekçi kadınlarının günüdür.


8 Mart, 164 yıldır kadınların erkek egemen sisteme ve kadınları eve mahkûm eden anlayışa karşı kadınların birlik ve mücadele günüdür.


Eğitim-İş, bu günün yıldönümünde  kadınların sosyal, mesleki ve ekonomik, durumlarına yönelik bir araştırma yaptı.


8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ’NDE KADINLAR GELECEĞİNDEN KAYGILI!


Eğitim-İş’in, 61 ilde 1881 kamu çalışanı kadınla görüşerek yaptığı “Kamu Çalışanı Kadınların Sorunlarının Tespiti” adlı araştırma sonuçları, kadınların toplumsal yaşamda, iş ve aile yaşamlarında karşılaştıkları zorlukları ortaya koydu.


Araştırmada ortaya çıkan çarpıcı veriler özetle şöyledir:


-Araştırmaya katılan kadınlardan ebeveyn olanların 36.7’si çocuklarına yeterince zaman ayıramadığından şikayetçi.


-Araştırmaya dahil olan kadınlardan 50.1’i çalışma hayatlarının evdeki sorumluluklarını olumsuz etkilediğini düşünüyor.


-Araştırmaya katılanların 44.8’i aile sorumluluğunu kadınların üstlenmesinin, kadınların iş gücüne katılımı için engel olarak görüyor.  


-Kadınların 90,1’i geleceğinden kaygılı olduğunu belirtiyor.


- Kadınların 93.1’i, toplumda çalışan kadına yeterli önem verilmediğini düşünüyor.


- Çalışan kadınların karşılaştığı en önemli sorun nedir? sorusuna, kadınların 54.8’i aile sorumluluğunun ağır olması, 24.6’sı iş yerlerinde psikolojik/cinsel taciz ve mobbinge maruz kalınması, 15.5’i cinsiyet ayrımcılığı yapılması yanıtlarını veriyor.


-Araştırmaya katılan kadınların 38.3’ü kadınların çalışma yaşamında daha fazla yasal düzenlemeler yapılmasını, 22.9’u ise doğum yapan çalışan kadınlara yönelik desteklemelerin arttırılmasını istiyor.


- Kadınların 71.9’u İstanbul Sözleşmesinin kadınların sorunlarına çözüm getireceğine inanıyor


- Kadınların 83.2’si pandemi döneminde kadın çalışanların, erkek çalışanlara göre daha çok sıkıntıyla karşılaştığını düşünüyor.


-Araştırmaya katılan kadınların çoğunluğu, günümüzde kadınların eğitimine gereken önemin verilmediğini belirtirken, daha iyi bir eğitim almaları durumunda şartları daha iyi olan bir işte çalışabileceklerini düşünüyorlar.


-Araştırmaya katılanların çoğunluğu, toplumda erkek meslekleri ve kadın meslekleri diye bir ayrım olduğunu, kadın ve erkeğin aynı eğitim aldığı bir meslekte erkeklerin daha fazla tercih edildiğini, kadınların işe alınırken yükselme imkanları düşük ve geçici alanlarda işe alındığını, kadınların işinde yükselebilmesi için erkeklerden daha fazla ve uzun çalışması gerektiğini düşünüyor.


Bu sonuçlarda gösteriyor ki;


Türkiye’de kadınlar, ev içinde emeği yok görülen, çalışma hayatında ayrımcılığa maruz kalan, toplumsal gericilikle kuşatılan, her gün cinayetlere kurban giden bu karanlık sistem içerisinde yurttaş olabilmenin mücadelesini vermektedir.


Kadın sömürüsü elbette daha önce de vardı. Fakat bu sömürünün boyutu daha da perçinleşmiş, kadın sadece evinde kalan ve itaat eden bir nesne olarak gösterilmiştir.


Kadınların gülmesini ahlaksızlık sayan, en kutsal vazifeyi evinde eşine bakmakla eş değer gören gerici zihniyet, kadınların sömürülmesinde ve katledilmesinde birinci dereceden sorumludur.


2002 yılında 66 kadın cinayetlere kurban gitmişken, ardan geçen 19 yılda katledilen kadın sayısı 8 bine dayanmıştır.


6284 sayılı Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun yürürlüğe girdiği 2013 yılından 2020 Ocak ayı sonuna kadar 448 bin 409 kadın şiddete maruz kalırken,1 milyon 608 bin kadın ise koruma talebinde bulundu.


Kadına karşı şiddet ve cinayet bu denli kötüyken şimdi de İstanbul Sözleşmesi tartışmaya açılmakta, kadının adından dahi rahatsız olan gerici ittifak ortaklarıyla kadınların daha fazla şiddete maruz kalmasına ve katledilmesine ön ayak olmaktadırlar.


Kadınlar sadece aile içinde değil iş yerinde de sömürüye, adaletsizliğe ve ölümlere kurban gitmektedir.


Sadece 2020 yılında adına kader dedikleri, fıtrat dedikleri sömürü düzeninde en az 150 kadın emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir.


Ekonomik kriz en çok kadınları etkilemiş, Kadın istihdamı yüzde 10 civarında azalmıştır.10 milyondan fazla kadın ev işleri nedeniyle kendi ekonomik bağımsızlıklarından dışlanmış, pandemi sürecinde de çalışan kadınların sömürüsü hem ev işlerinde hem iş hayatında olmak üzere iki kat artmıştır.


Kadınlar iş hayatında da sürekli ayrımcılığa maruz kalmış, aynı işi yapmalarına rağmen kadınlar erkeklerden yüzde 31,4 daha az gelir elde etmiştir.


Ücretlerde toplumsal cinsiyet eşitsizliği artarken, 2006 yılında yüzde 12 olan eşitsizlik 2020'de yüzde 20,7'ye yükselmiştir.


Kısacası kadınlar çalışma hayatında daha fazla sömürülmüş, daha fazla baskıya maruz kalmıştır.


Kadın-Erkek ayrımcılığının en kesin çözümü olan eğitim de ne yazık ki bu problemin kanıksatılma laboratuvarı yapılmıştır. Kız çocuklarının okuma oranı hala istenen seviyeye gelmemiştir.


Bugün kız çocukları 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte örgün eğitim dışına itilmiş ve çocuk gelin, çocuk işçi sayısında artış yaşanmıştır. TÜİK’in verilerine göre 15-19 yaşları arasında bulunan her dört kız çocuğundan biri ne okulda ne de işte bulunmaktadır. Bu oran erkek çocuklar arasında 10’da birdir.


Eğitim-İş olarak vurguluyoruz: Kadın-erkek eşitliği, sadece kadınların sorunu değil, uygarlaşmada bir eşiktir. Kız çocuklarının okumalarına ayrıca önem veren, onları sosyal hayata katan, onlara dünya ülkelerinin birçoğundan önce seçme ve seçilme hakkı vererek eşit bireyler olduğunu ilan eden Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyete yakışmayan tabloyu değiştirmek, Cumhuriyet devrimlerini rotası kabul eden her yurttaşın görevidir.


Cumhuriyet Devrimleri, kadın erkek eşitliğinin adıdır.


Cumhuriyet Devrimleri, kadınların ülkemiz de ekonomik ve toplumsal olarak var olmasının adıdır.


Cumhuriyet Devrimleri, kadınların köle olarak görülmesine karşı eşit bir birey ve yurttaş olmasının adıdır.


Cumhuriyet Devrimleri, kadınları hor gören gerici zihniyete karşı laik yaşamın adıdır.


Cumhuriyet Devrimleri, kadınlarımızın katledilmesine, sömürülmesine karşı adaletin ve demokrasinin adıdır.


Sömürüye ve baskıya


İş cinayetlerinde katledilmeye


Cinsel şiddete ve ayrımcılığa


Gerici kuşatmalara karşı


Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü


Yaşasın Cumhuriyetimiz ve Cumhuriyet Devrimlerimizin adı olan Kadınlarımız.




Hamza KUTAY

BAŞKAN

                                          RİZE EĞİTİMİŞ YÖNETİM KURULU ADINA

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi