KÜLTÜR MİRASIMIZI MİLYONLARA TANITTI

Kültür 02.02.2023 - 09:26, Güncelleme: 02.02.2023 - 09:45 3227+ kez okundu.
 

KÜLTÜR MİRASIMIZI MİLYONLARA TANITTI

FERETİKO… DİLEK HANİF KÜLTÜR MİRASIMIZI MİLYONLARA TANITTI
FERETİKO… DİLEK HANİF KÜLTÜR MİRASIMIZI MİLYONLARA TANITTI Kıdemli modacı – tasarımcı Dilek Hanif’in Rize yöresinin 19.yy ın sonlarına kadar birincil ekonomik değeri, ürünü olan kenevirden yapılan Rize Bezi – Feretiko konusunu işleyeceği televizyon program için Rize’de yaptığı çekimleri, kendisine katkı sağlayan usta öğreticiler Yücel Bayraktar ve Emine Kanberoğlu’nun heyecanlarını sosyal medyadan takip etmiştim. Kenevir, Feretiko konusu ile yakınlığımı bilen dostlarım önceki gün NTV’de programın yayınına denk gelince arayıp izlemem için bilgilendirdiler ama uygun değildim. Az önce Google taramasıyla videoyu YouTube da bulup izledim.  Bugün ekonomik değeri yöre için epey düşmüş olsa da kültür mirası olarak mutlaka yarınlara taşımamız gereken geleneksel ürünümüzü ulusal bir kanalda yarım saatlik süre ile (küçük eksiklikleri hiç görmeden) fevkalade güzel bir yorumla işleyen Dilek Hanımı ve ekibini, programa Rize’den destek veren hemşerilerimi yörenin insanı olarak gönülden tebrik ediyor, teşekkürlerimi arz ediyorum. Konuya, feretikoya ilgi duyanlar için katkı sağlamak amacıyla VAKIF RİZE DERGİSİ’ nin YAZ 2010 sayısında, sonrasında çok sayıda gazete, dergi ve sanal portalda yayınlanan “Rize Bezinin Hikayesi” özlü makalemin linklerinden birini videonun altında paylaşarak birkaç paragraflık güncel ek bilgi de vermek istiyorum. ÇAY ÖNCESİNDE RİZENİN EN ÖNEMLİ ÜRÜNÜ İDİ Hatta daha eskilere gideyim; pamuklu, diğer endüstriyel iplik –kumaş üretimleri öncesi Rize havalisinin ekonomisinin yaklaşık üçte ikisinin kaynağı kenevir ekimi – Rize Bezi, Feretiko idi. Osmanlıdan beri çoğu yöre insanı evinin bahçesinde yetiştirdiği kenevirden hane halkı ve hayvanları için yiyecek, ev tekstili, halat – ip, çuval, giyim eşyası üretirdi. Rizeli kara tezgahta dokuduğu, yıkanınca ipekimsi tuşeye sahip olan, mukavemeti yüksek kumaş veya giysiye dönüştürdüğü ürününün bir kısmını kendisi kullanır çoğunu da (Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren) Devlet-i Aliyye ile Basra tüccarlarına satardı.  İpliğin üretiminden dokumasına kadar tüm aşamalar bölgede yapıldığı için yöre ekonomisine de azımsanamayacak düzeyde katkıda bulunulurdu. Ancak pamuk ve sağlıksız ama üretim maliyetleri çok daha düşük petrokimya kökenli hammaddelerin pazara sunulmasıyla kenevir üretimi Rizeli için 20.yy a doğru cazip olmaktan uzaklaşmaya başladı. Buna kenevir karşıtı güçlü lobilerin etkisiyle ABD yönetiminin tüm dünyada kenevir ekimini yasaklatması eklenince Rize yöresinin ekonomisi büsbütün çöktü. Rizeliye de gurbet yolu gözüktü.  Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri Atatürk’ten başlayarak kenevir ekim yasağına uzun yıllar kısmen göz yumdu, ancak 1971’de sandık kaygısı olmayan merhum Nihat Erim başbakan olunca yasak büsbütün uygulandı ve bu geleneksel ürünümüz, kültür mirasımız unutulmaya terk edildi.  Doğrusunu söylemek gerekirse yöre insanının büyük çoğunluğu da o dönem bu yasağı fark etmedi, umursamadı bile. Çünkü 1940’larda yaşamlarına giren çay 50’lerde, 60’larda çok iyi kazandırırken tıpkı narenciye’ de olduğu gibi kendir, dolayısıyla Rize Bezi üretiminin büsbütün iptal olması fark edilmedi bile. Yeni nesiller ise hiç bilmedi.  80’lerin ikinci yarısından itibaren uygulanan politikalara bağlı olarak müstahsil açısından yaş çayın giderek cazibesini kaybetmeye başlamasıyla yörede alternatif ürün arayışlarına başlandı. Feretiko – Rize Bezi de tekrar gündeme geldi.  Rize Bezi – Feretiko ile tüketici kimliğimin dışında tanışıklığım 1990’ların sonunda…  Ev tekstilinde Türkiye’nin en popüler markalarından Linda Tekstilin Genel Müdürü iken temin ettiğim atkısı kendir, çözgüsü pamuk (hakiki feretiko kendire kendirdir) olan örnek kumaşlardan aylar süren çalışma sonucu “Casa Mia” markalı çok özel bir koleksiyon hazırlattım. Hem şirketim pazarda ki bir fırsatı değerlendirecek, hem de memleketim Rize’den yüzbinlerce metre kumaş tedarik ederek ekonomisine katkıda bulunacaktım. Koleksiyonumuza hedef pazardan fevkalade güzel dönüşler aldıktan sonra seri imalatı programlama aşamasında Rize’de Rize Bezi – Feretiko üretilmediğini, dahası kenevir üretiminin de 1971’de büsbütün yasaklandığından ithal edilen ipliklerle Denizli ve Bursa’da farklı tekniklerle (kara tezgah dışı) üretilen kumaşların ülke genelinde Şile, Buldan bezi gibi farklı isimlerle, Rize’de de Rize Bezi – Feretiko adıyla satıldığını, kısmen de konfeksiyona dönüştüğünü öğrendim. 90’ların sonundan itibaren atkısı ithal kenevir ipliğiyle Halk Eğitim Müdürlükleri ölçeğinde Rize’de kısmı üretimler başladı. Hatta (hep kafama takılmıştır) lifi, ipliği, kumaşı Rize’de üretilmese de Rize adına 2007’de Coğrafi İşareti alınan Rize Bezi – Feretiko konusunda Halk Eğitimler dokuma kursları açmaya, farklı kurumlar da defileler düzenlemeye başladı! Romanya’dan ithal edilen kendir ipliğinin Denizli’de kumaşa çevrilmiş haline “Rize Bezi – Feretiko” olarak “mahreç” kategorisinde de olsa coğrafi tescil almanın doğruluğunu, Rize’ye ve Rizeliye kazancının ne olacağını o yıllarda çok sorgulamışımdır. Zira coğrafi tescili gibi ipliği, kumaşı, konfeksiyonu da bize ait olsun ki Romanyalıya, Denizliliye değil Rize ekonomisine, Rizeliye faydası olsun! Üstelik ekolojik nedenlerle üretimi, işlenmesi ve diğer işlemleri ile yöreye mahsus karakterde olan Rize’de yetişen kenevirin doğanın etkisiyle kendine has bir özelliğe, ayrıcalığa sahip olması, ürünün “menşe işareti” alabileceğini de ortaya koymakta.  Sakın yanlış anlaşılmasın, yaklaşık 20 yıldır temel ürünümüz çay ’a alternatif değil ama ikincil ürün olarak kenevirin Rize’de ekiminin yeniden başlaması (ekim için çay plantasyonlarının dışında fazlasıyla alan vardır), desteklenmesi, modern işletmecilik normlarıyla global marka olabilmesi için mücadele veren olarak derdim Coğrafi İşaretimizin karşılığını ekonomik olarak da almaktır. Nitekim 2016 yılında Rize’nin de aralarında olduğu 19 ilde (ilk aşamada 16 idi) kenevir üretimine koşullu – kontrollü yasal izin çıktı. Ancak izin koşulları çok ağır olmamasına rağmen ilimizde yasal kenevir ekimine ilgi duyan çiftçi aile pek olmadı (Rize’de ilk yasal üretim deneme babında da olsa 2019’da danışmanı olduğum Badoğlu Ailesince Çamlıhemşin Topluca Köyünde gerçekleştirildi.) Üstelik çay eskisi kadar cazip olmadığından alternatif ürünlere yönelik arayışlar sürerken kenevir ekimine ilgi duyulmamasının temelinde geleneksel usulle liflerin ipliğe dönüştürülebileceği derelerin, su olanaklarının artık olmaması, tohum yetersizliği, kentlileşme ve alternatif ürünlerin maliyet avantajlarının olduğunu düşünüyorum. Diğer yandan 9 Ocak 2019’da Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı kenevir seferberliği çağrısından sonra başta Kastamonu ve Samsun illeri olmak 1 milyon dekarın üzerinde kenevir ekim alanlarına ulaşıldı. 1 ton yerli tohum düzeyine düşmüş tohum envanterimiz bugün yeterli düzeye geldi ama endüstriyel aşamaya (en azından sağlık, kağıt) geçilemediğinden kenevirin mucize bitki özelliğinden maalesef ülkece de yararlanamıyoruz. Üstelik Samsun ÖMÜ’den Prof Dr Selim Aytaç hocanın geliştirdiği zararlı bileşeni olmayan bize ait 2 yeni tohumumuz olmasına rağmen.  Rize’mizde kararların alınmasında etkili, yetkili olanlarımız çay plantasyonlarının dışında ekilebilen keneviri ticari ve istihdam boyutu bir yana yarınlara taşınması gereken kültür mirası olarak da değerlendirerek bölgede ekimini, ürüne dönüştürülmesini destekleyecek politikalar geliştirilmeliler. Recep Ali AKSOYLU
FERETİKO… DİLEK HANİF KÜLTÜR MİRASIMIZI MİLYONLARA TANITTI

FERETİKO… DİLEK HANİF KÜLTÜR MİRASIMIZI MİLYONLARA TANITTI

Kıdemli modacı – tasarımcı Dilek Hanif’in Rize yöresinin 19.yy ın sonlarına kadar birincil ekonomik değeri, ürünü olan kenevirden yapılan Rize Bezi – Feretiko konusunu işleyeceği televizyon program için Rize’de yaptığı çekimleri, kendisine katkı sağlayan usta öğreticiler Yücel Bayraktar ve Emine Kanberoğlu’nun heyecanlarını sosyal medyadan takip etmiştim.

Kenevir, Feretiko konusu ile yakınlığımı bilen dostlarım önceki gün NTV’de programın yayınına denk gelince arayıp izlemem için bilgilendirdiler ama uygun değildim. Az önce Google taramasıyla videoyu YouTube da bulup izledim. 

Bugün ekonomik değeri yöre için epey düşmüş olsa da kültür mirası olarak mutlaka yarınlara taşımamız gereken geleneksel ürünümüzü ulusal bir kanalda yarım saatlik süre ile (küçük eksiklikleri hiç görmeden) fevkalade güzel bir yorumla işleyen Dilek Hanımı ve ekibini, programa Rize’den destek veren hemşerilerimi yörenin insanı olarak gönülden tebrik ediyor, teşekkürlerimi arz ediyorum.

Konuya, feretikoya ilgi duyanlar için katkı sağlamak amacıyla VAKIF RİZE DERGİSİ’ nin YAZ 2010 sayısında, sonrasında çok sayıda gazete, dergi ve sanal portalda yayınlanan “Rize Bezinin Hikayesi” özlü makalemin linklerinden birini videonun altında paylaşarak birkaç paragraflık güncel ek bilgi de vermek istiyorum.

ÇAY ÖNCESİNDE RİZENİN EN ÖNEMLİ ÜRÜNÜ İDİ

Hatta daha eskilere gideyim; pamuklu, diğer endüstriyel iplik –kumaş üretimleri öncesi Rize havalisinin ekonomisinin yaklaşık üçte ikisinin kaynağı kenevir ekimi – Rize Bezi, Feretiko idi. Osmanlıdan beri çoğu yöre insanı evinin bahçesinde yetiştirdiği kenevirden hane halkı ve hayvanları için yiyecek, ev tekstili, halat – ip, çuval, giyim eşyası üretirdi. Rizeli kara tezgahta dokuduğu, yıkanınca ipekimsi tuşeye sahip olan, mukavemeti yüksek kumaş veya giysiye dönüştürdüğü ürününün bir kısmını kendisi kullanır çoğunu da (Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren) Devlet-i Aliyye ile Basra tüccarlarına satardı. 

İpliğin üretiminden dokumasına kadar tüm aşamalar bölgede yapıldığı için yöre ekonomisine de azımsanamayacak düzeyde katkıda bulunulurdu. Ancak pamuk ve sağlıksız ama üretim maliyetleri çok daha düşük petrokimya kökenli hammaddelerin pazara sunulmasıyla kenevir üretimi Rizeli için 20.yy a doğru cazip olmaktan uzaklaşmaya başladı. Buna kenevir karşıtı güçlü lobilerin etkisiyle ABD yönetiminin tüm dünyada kenevir ekimini yasaklatması eklenince Rize yöresinin ekonomisi büsbütün çöktü. Rizeliye de gurbet yolu gözüktü. 

Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri Atatürk’ten başlayarak kenevir ekim yasağına uzun yıllar kısmen göz yumdu, ancak 1971’de sandık kaygısı olmayan merhum Nihat Erim başbakan olunca yasak büsbütün uygulandı ve bu geleneksel ürünümüz, kültür mirasımız unutulmaya terk edildi.  Doğrusunu söylemek gerekirse yöre insanının büyük çoğunluğu da o dönem bu yasağı fark etmedi, umursamadı bile. Çünkü 1940’larda yaşamlarına giren çay 50’lerde, 60’larda çok iyi kazandırırken tıpkı narenciye’ de olduğu gibi kendir, dolayısıyla Rize Bezi üretiminin büsbütün iptal olması fark edilmedi bile. Yeni nesiller ise hiç bilmedi. 

80’lerin ikinci yarısından itibaren uygulanan politikalara bağlı olarak müstahsil açısından yaş çayın giderek cazibesini kaybetmeye başlamasıyla yörede alternatif ürün arayışlarına başlandı. Feretiko – Rize Bezi de tekrar gündeme geldi. 

Rize Bezi – Feretiko ile tüketici kimliğimin dışında tanışıklığım 1990’ların sonunda… 

Ev tekstilinde Türkiye’nin en popüler markalarından Linda Tekstilin Genel Müdürü iken temin ettiğim atkısı kendir, çözgüsü pamuk (hakiki feretiko kendire kendirdir) olan örnek kumaşlardan aylar süren çalışma sonucu “Casa Mia” markalı çok özel bir koleksiyon hazırlattım. Hem şirketim pazarda ki bir fırsatı değerlendirecek, hem de memleketim Rize’den yüzbinlerce metre kumaş tedarik ederek ekonomisine katkıda bulunacaktım. Koleksiyonumuza hedef pazardan fevkalade güzel dönüşler aldıktan sonra seri imalatı programlama aşamasında Rize’de Rize Bezi – Feretiko üretilmediğini, dahası kenevir üretiminin de 1971’de büsbütün yasaklandığından ithal edilen ipliklerle Denizli ve Bursa’da farklı tekniklerle (kara tezgah dışı) üretilen kumaşların ülke genelinde Şile, Buldan bezi gibi farklı isimlerle, Rize’de de Rize Bezi – Feretiko adıyla satıldığını, kısmen de konfeksiyona dönüştüğünü öğrendim.

90’ların sonundan itibaren atkısı ithal kenevir ipliğiyle Halk Eğitim Müdürlükleri ölçeğinde Rize’de kısmı üretimler başladı. Hatta (hep kafama takılmıştır) lifi, ipliği, kumaşı Rize’de üretilmese de Rize adına 2007’de Coğrafi İşareti alınan Rize Bezi – Feretiko konusunda Halk Eğitimler dokuma kursları açmaya, farklı kurumlar da defileler düzenlemeye başladı!

Romanya’dan ithal edilen kendir ipliğinin Denizli’de kumaşa çevrilmiş haline “Rize Bezi – Feretiko” olarak “mahreç” kategorisinde de olsa coğrafi tescil almanın doğruluğunu, Rize’ye ve Rizeliye kazancının ne olacağını o yıllarda çok sorgulamışımdır. Zira coğrafi tescili gibi ipliği, kumaşı, konfeksiyonu da bize ait olsun ki Romanyalıya, Denizliliye değil Rize ekonomisine, Rizeliye faydası olsun!
Üstelik ekolojik nedenlerle üretimi, işlenmesi ve diğer işlemleri ile yöreye mahsus karakterde olan Rize’de yetişen kenevirin doğanın etkisiyle kendine has bir özelliğe, ayrıcalığa sahip olması, ürünün “menşe işareti” alabileceğini de ortaya koymakta. 

Sakın yanlış anlaşılmasın, yaklaşık 20 yıldır temel ürünümüz çay ’a alternatif değil ama ikincil ürün olarak kenevirin Rize’de ekiminin yeniden başlaması (ekim için çay plantasyonlarının dışında fazlasıyla alan vardır), desteklenmesi, modern işletmecilik normlarıyla global marka olabilmesi için mücadele veren olarak derdim Coğrafi İşaretimizin karşılığını ekonomik olarak da almaktır.
Nitekim 2016 yılında Rize’nin de aralarında olduğu 19 ilde (ilk aşamada 16 idi) kenevir üretimine koşullu – kontrollü yasal izin çıktı. Ancak izin koşulları çok ağır olmamasına rağmen ilimizde yasal kenevir ekimine ilgi duyan çiftçi aile pek olmadı (Rize’de ilk yasal üretim deneme babında da olsa 2019’da danışmanı olduğum Badoğlu Ailesince Çamlıhemşin Topluca Köyünde gerçekleştirildi.) Üstelik çay eskisi kadar cazip olmadığından alternatif ürünlere yönelik arayışlar sürerken kenevir ekimine ilgi duyulmamasının temelinde geleneksel usulle liflerin ipliğe dönüştürülebileceği derelerin, su olanaklarının artık olmaması, tohum yetersizliği, kentlileşme ve alternatif ürünlerin maliyet avantajlarının olduğunu düşünüyorum.

Diğer yandan 9 Ocak 2019’da Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı kenevir seferberliği çağrısından sonra başta Kastamonu ve Samsun illeri olmak 1 milyon dekarın üzerinde kenevir ekim alanlarına ulaşıldı. 1 ton yerli tohum düzeyine düşmüş tohum envanterimiz bugün yeterli düzeye geldi ama endüstriyel aşamaya (en azından sağlık, kağıt) geçilemediğinden kenevirin mucize bitki özelliğinden maalesef ülkece de yararlanamıyoruz. Üstelik Samsun ÖMÜ’den Prof Dr Selim Aytaç hocanın geliştirdiği zararlı bileşeni olmayan bize ait 2 yeni tohumumuz olmasına rağmen. 

Rize’mizde kararların alınmasında etkili, yetkili olanlarımız çay plantasyonlarının dışında ekilebilen keneviri ticari ve istihdam boyutu bir yana yarınlara taşınması gereken kültür mirası olarak da değerlendirerek bölgede ekimini, ürüne dönüştürülmesini destekleyecek politikalar geliştirilmeliler.

Recep Ali AKSOYLU

Habere ifade bırak !
Habere Ek Video
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (1 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
YUZUN53
(02.02.2023 10:50 - #970)
Sayın Dilek hanım, Çalışmanız ve Rize bezi feretiko'yu tanıtımınız için elinize, emeğinize sağlık. Bir Rize'li olarak çok teşekkür ederim.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi