Mustafa Semih  ARICI
Köşe Yazarı
Mustafa Semih ARICI
 

KONUT SEKTÖRÜNDE YANGIN

Aslında başka bir konuda yazmak istiyordum ama son bir yıldır ülkenin her yanında giderek ağırlaşan konut sorunu beni bu konuda yazmaya mecbur etti. Gerçekten de son bir senedir konut sektöründe giderek daha yakıcı hale gelen bir yangın var. Başta İstanbul olmak üzere bütün Türkiye’de hem satılık, hem de kiralık konutlarda yüzde yüzü geçen fiyat artışları insanımızı büyük bir sıkıntıya sokmuştur. Bırakın dar gelirlileri, orta halliler bile bütçelerine uygun kiralık ev bulamaz hale gelmiş, kiracı- ev sahibi barışı büyük ölçüde bozulmuştur. Yeni bir konut satın almak ise zaten erişilmez bir düş haline gelmişti. En aşağı 1,5 milyonun üzerine çıkan standart 3+1 daireleri alabilmek artık zenginlere mahsus bir lüks olmak üzeredir. Konut sektörünü kasıp kavuran bu yangının nedenlerini araştırdığımızda karşımıza ülkenin en büyük sorunu olan yanlış yönetim nedeniyle,  Tüik’e göre yüzde 60-70, gayriresmi yüzde 120’yi geçen enflasyon yüzünden inşaat maliyetleri yüzde 140 artınca, yeni konut üretilemez bir hale gelmiş, her şeye rağmen inşa edilenler de erişilebilir olmaktan çıkmıştır. Yeni konut yapan müteahhitler yerli alıcılardan ümidini kesmiş, yabancılara yönelmiştir. Özellikle İstanbul gibi deprem riski dolayısıyla müthiş bir yeni ve sağlam konut ihtiyacı duyulan büyük kentlerde 2-3 milyondan başlayan fiyatlar tabiri caizse akıllara kedi- ciğer benzetmesini getirmektedir. Bu durum kiralama sektörünü de doğrudan etkilemiş, ev kiraları tahammül edilemez bir düzeyde artış kaydederken, ev sahibi kiracı barışı bozulmuş, mahkemelerde dağ gibi tahliye dava  dosyaları yığılmıştır. İşin akla ziyan tarafı ise ne satılan , ne de kiraya verilen yüzbinlerce konut olmasıdır. İkinci neden de, ülke içine denetimsiz yayılan yabancı göçünün (Artık bu işin sığınmacı, ensar mensar olmakla bir ilgisi kalmamıştır. Türkiye dünyanın insan deposu haline getirilmiştir) “son derece ucuzlayan vatandaşlığın da teşvikiyle “ konut fiyatlarını yukarı çekmiştir. Çoğu müteahhit tek tek daire satışıyla uğraşma yerine, pazarlamayı toptan Arap emlakçılara devretmekte, onlar da “Petro-dolarlarla” gelen yabancı müşterilere şişirerek satmaktadır. E, benzer bir dairenin 700 bin liradan 2 milyona fırladığını gören bizim uyanık ev sahipleri durur mu, onlar da aynı fiyatı koymakta ve bütün sektöre zincirleme yayılan bu ateşleme mevcut yangını giderek harlamaktadır. Üçüncü neden olarak da önümüze kanunlardaki eksiklik ve boşluklar çıkar. Bugün için sektörü regüle eden, mağduriyetleri önleyen bir yasalar bütünü yoktur. Bu durum hem konut talep edenleri, hem de ev sahiplerini büyük güçlükler içine sokmaktadır. Kimi ev sahipleri sözleşme süresi sona ermeden zam yapmaya kalkarken, kimi kiracıların da kötü kullandığı, çıkarken harap ettiği konutun zararını karşılayabilmek neredeyse imkansızdır.   Peki çare nedir? Nedenleri anlatırken çareler de belliydi ama kısaca özetleyecek olursak, -İlk önce herşeyi berbat eden bu enflasyon belasından ülke acilen kurtarılmalıdır. Gayriresmi enflasyon yüzde 100’lerin üzerindeyse ne dersek boştur! -Konut sektörünü regüle eden, mağduriyetleri önleyen, tarafları asgari müştereklerde buluşturan bir yasa çıkarılmalıdır. Bu yasa ben yaptım oldu, torba yasa şeklinde değil, toplumun ilgili tüm kesimleriyle görüşülerek hazırlanmalıdır. -Kasten boş bırakılan konut faciasını önlemek için belli bir sürede satılmayan ya da kiralanmayan konutlara, makul bir neden gösterilmedikçe rayiç kira bedeli kadar ceza uygulanmalıdır. Bu ceza bu tür konutların emlak vergisinin 2-3 kat arttırılması şeklinde de olabilir. Tabii mal sahiplerini de düşünerek, konutun satılması halinde kiracının belli bir süre sonra tahliyesi kayıt altına alınacaktır. Güçlü bir kontrol mekanizması kurularak, konutu kasten bitirmeme, muvazaalı bir şekilde sözleşme yaparak kiralanmış gibi gösterme durumlarına da fırsat verilmemelidir. -Hem deprem riskini azaltmak, hem de arz eksiğini giderebilmek için TOKİ ve KİPTAŞ gibi konut üretim kuruluşları tam kapasite ile devreye girmeli, büyük çaplı ve dönüşüm amaçlı inşaatlar yapılmaya başlanmalıdır. Bu meyanda yeni inşaat teknikleri uygulanmalı ( ucuz arsa üretimi, 3 D inşaat malzemesi üretimi, çok hızlı inşaat teknikleri) bu konuda çok ilerde olan Çin’den teknoloji  transferi yapılmalıdır. Konut sektöründe büyük bir yangın var. Tüm mahalleyi sarmadan ilgili herkes iş başına!
Ekleme Tarihi: 20 Nisan 2022 - Çarşamba

KONUT SEKTÖRÜNDE YANGIN

Aslında başka bir konuda yazmak istiyordum ama son bir yıldır ülkenin her yanında giderek ağırlaşan konut sorunu beni bu konuda yazmaya mecbur etti. Gerçekten de son bir senedir konut sektöründe giderek daha yakıcı hale gelen bir yangın var. Başta İstanbul olmak üzere bütün Türkiye’de hem satılık, hem de kiralık konutlarda yüzde yüzü geçen fiyat artışları insanımızı büyük bir sıkıntıya sokmuştur. Bırakın dar gelirlileri, orta halliler bile bütçelerine uygun kiralık ev bulamaz hale gelmiş, kiracı- ev sahibi barışı büyük ölçüde bozulmuştur. Yeni bir konut satın almak ise zaten erişilmez bir düş haline gelmişti. En aşağı 1,5 milyonun üzerine çıkan standart 3+1 daireleri alabilmek artık zenginlere mahsus bir lüks olmak üzeredir.


Konut sektörünü kasıp kavuran bu yangının nedenlerini araştırdığımızda karşımıza ülkenin en büyük sorunu olan yanlış yönetim nedeniyle,  Tüik’e göre yüzde 60-70, gayriresmi yüzde 120’yi geçen enflasyon yüzünden inşaat maliyetleri yüzde 140 artınca, yeni konut üretilemez bir hale gelmiş, her şeye rağmen inşa edilenler de erişilebilir olmaktan çıkmıştır.


Yeni konut yapan müteahhitler yerli alıcılardan ümidini kesmiş, yabancılara yönelmiştir. Özellikle İstanbul gibi deprem riski dolayısıyla müthiş bir yeni ve sağlam konut ihtiyacı duyulan büyük kentlerde 2-3 milyondan başlayan fiyatlar tabiri caizse akıllara kedi- ciğer benzetmesini getirmektedir. Bu durum kiralama sektörünü de doğrudan etkilemiş, ev kiraları tahammül edilemez bir düzeyde artış kaydederken, ev sahibi kiracı barışı bozulmuş, mahkemelerde dağ gibi tahliye dava  dosyaları yığılmıştır. İşin akla ziyan tarafı ise ne satılan , ne de kiraya verilen yüzbinlerce konut olmasıdır.


İkinci neden de, ülke içine denetimsiz yayılan yabancı göçünün (Artık bu işin sığınmacı, ensar mensar olmakla bir ilgisi kalmamıştır. Türkiye dünyanın insan deposu haline getirilmiştir) “son derece ucuzlayan vatandaşlığın da teşvikiyle “ konut fiyatlarını yukarı çekmiştir. Çoğu müteahhit tek tek daire satışıyla uğraşma yerine, pazarlamayı toptan Arap emlakçılara devretmekte, onlar da “Petro-dolarlarla” gelen yabancı müşterilere şişirerek satmaktadır. E, benzer bir dairenin 700 bin liradan 2 milyona fırladığını gören bizim uyanık ev sahipleri durur mu, onlar da aynı fiyatı koymakta ve bütün sektöre zincirleme yayılan bu ateşleme mevcut yangını giderek harlamaktadır.


Üçüncü neden olarak da önümüze kanunlardaki eksiklik ve boşluklar çıkar. Bugün için sektörü regüle eden, mağduriyetleri önleyen bir yasalar bütünü yoktur. Bu durum hem konut talep edenleri, hem de ev sahiplerini büyük güçlükler içine sokmaktadır. Kimi ev sahipleri sözleşme süresi sona ermeden zam yapmaya kalkarken, kimi kiracıların da kötü kullandığı, çıkarken harap ettiği konutun zararını karşılayabilmek neredeyse imkansızdır.

 

Peki çare nedir?


Nedenleri anlatırken çareler de belliydi ama kısaca özetleyecek olursak,


-İlk önce herşeyi berbat eden bu enflasyon belasından ülke acilen kurtarılmalıdır. Gayriresmi enflasyon yüzde 100’lerin üzerindeyse ne dersek boştur!


-Konut sektörünü regüle eden, mağduriyetleri önleyen, tarafları asgari müştereklerde buluşturan bir yasa çıkarılmalıdır. Bu yasa ben yaptım oldu, torba yasa şeklinde değil, toplumun ilgili tüm kesimleriyle görüşülerek hazırlanmalıdır.


-Kasten boş bırakılan konut faciasını önlemek için belli bir sürede satılmayan ya da kiralanmayan konutlara, makul bir neden gösterilmedikçe rayiç kira bedeli kadar ceza uygulanmalıdır. Bu ceza bu tür konutların emlak vergisinin 2-3 kat arttırılması şeklinde de olabilir. Tabii mal sahiplerini de düşünerek, konutun satılması halinde kiracının belli bir süre sonra tahliyesi kayıt altına alınacaktır. Güçlü bir kontrol mekanizması kurularak, konutu kasten bitirmeme, muvazaalı bir şekilde sözleşme yaparak kiralanmış gibi gösterme durumlarına da fırsat verilmemelidir.


-Hem deprem riskini azaltmak, hem de arz eksiğini giderebilmek için TOKİ ve KİPTAŞ gibi konut üretim kuruluşları tam kapasite ile devreye girmeli, büyük çaplı ve dönüşüm amaçlı inşaatlar yapılmaya başlanmalıdır. Bu meyanda yeni inşaat teknikleri uygulanmalı ( ucuz arsa üretimi, 3 D inşaat malzemesi üretimi, çok hızlı inşaat teknikleri) bu konuda çok ilerde olan Çin’den teknoloji  transferi yapılmalıdır.


Konut sektöründe büyük bir yangın var. Tüm mahalleyi sarmadan ilgili herkes iş başına!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi