Mustafa Semih  ARICI
Köşe Yazarı
Mustafa Semih ARICI
 

AÇLIK SINIRINDA SABRETMEK

Özellikle son bir yılda ortalığı kasıp kavuran hiperenflasyon, dar gelirli insanların canına tak dedi. Marketlerde, çarşı pazarlarda hangi mal olursa olsun gün geçmiyor ki zam görmesin. O denli bir fasit daire içine girilmiş ki dolar kuru geri gitse bile zamlar otomatiğe bağlanmış gibi devam ediyor. Tüik’e göre yüzde 80 olan yıllık enflasyonun gerçek oranı yüzde 170’lere kadar çıkıyor. Hatta bazı inşaat malzemeleri, gıda ürünleri, gübre gibi tarım girdilerinde yüzde 300’ü aşmış durumda..   Böyle bir tablo karşısında işçiler, köylüler, memurlar ve emekliler başta olmak üzere toplumun dar gelirli kesimi derin bir yoksulluğa itilmiş durumda. Bunu Türk-İş’in yayınladığı açlık ve/veya yoksulluk sınırı rakamlarında görmek mümkün.   Başta hükümet ve paramızın değerini korumakla yükümlü Merkez Bankası bu gemi azıya almış enflasyonu önleyemeyeceklerini anlamış olacaklar ki başka başka argümanlara sarılmaya başladılar. ( Bu meyanda Merkez Bankamızın eskisi gibi bağımsız olmadığını, emir talimat baskısı altında olduğunu göz önüne alalım. Yoksa Dünyada bile hâlâ hatırı sayılır uzmanları bulunan Merkez Bankası, işin bu renge bürünmesine fırsat vermezdi)     Bu argümanların biri ve başta geleni dini söylemlere başvurmaktır. Enflasyonun Allah’tan geldiğini, insanların çok fazla günah işlemesinden kaynaklandığını, artık şükretme diye bir şey kalmadığını iddia ediyorlar. Ağır bir geçim zorluğu altında ezilen insanlara sabrı tavsiye ediyorlar. Mesela biri çıkıyor “Keşke bizde fakir olup Allah’a daha yakın olabilseydik” diye hayıflanıyor.    Dinle imanla pek alakası olmayan İskandinav ülkelerini bilim, teknoloji ve akıllı ekonominin dibine vurarak enflasyonu hayatlarından sildiklerini görmemezlikten gelerek, çaresizliğe yama yapmaya çalışıyorlar. Üstelik bu tavsiyeleri yapanlar halkın neler yaşadığını pek fazla bilmiyor. Lüks mekânlarda yaşayıp, lüks arabalara biniyorlar ve yüksek gelir grubundalar.    Evet, aynı tavsiyeleri Hadislerinde Hazreti Peygamber de yapardı ama isterse saraylar yaptırabileceği halde iki göz bir evde oturur, yer yatağında yatardı. Yani halkının yaşadığı yoksulluğu o da birebir yaşadığından sözleri tesirli olurdu. Halbuki bizimkiler lüks yaşantılarından taviz vermeye pek yanaşamadıkları için sözleri insanlara vızıltı gibi geliyor.    Enflasyonun çaresi asla bu değildir ama insanlara sabır tavsiye edenlerin önce kendi yaşantılarını gözden geçirmelerinde büyük yarar var.
Ekleme Tarihi: 09 Eylül 2022 - Cuma

AÇLIK SINIRINDA SABRETMEK

Özellikle son bir yılda ortalığı kasıp kavuran hiperenflasyon, dar gelirli insanların canına tak dedi. Marketlerde, çarşı pazarlarda hangi mal olursa olsun gün geçmiyor ki zam görmesin. O denli bir fasit daire içine girilmiş ki dolar kuru geri gitse bile zamlar otomatiğe bağlanmış gibi devam ediyor. Tüik’e göre yüzde 80 olan yıllık enflasyonun gerçek oranı yüzde 170’lere kadar çıkıyor. Hatta bazı inşaat malzemeleri, gıda ürünleri, gübre gibi tarım girdilerinde yüzde 300’ü aşmış durumda..
 
Böyle bir tablo karşısında işçiler, köylüler, memurlar ve emekliler başta olmak üzere toplumun dar gelirli kesimi derin bir yoksulluğa itilmiş durumda. Bunu Türk-İş’in yayınladığı açlık ve/veya yoksulluk sınırı rakamlarında görmek mümkün.
 
Başta hükümet ve paramızın değerini korumakla yükümlü Merkez Bankası bu gemi azıya almış enflasyonu önleyemeyeceklerini anlamış olacaklar ki başka başka argümanlara sarılmaya başladılar. ( Bu meyanda Merkez Bankamızın eskisi gibi bağımsız olmadığını, emir talimat baskısı altında olduğunu göz önüne alalım. Yoksa Dünyada bile hâlâ hatırı sayılır uzmanları bulunan Merkez Bankası, işin bu renge bürünmesine fırsat vermezdi)  
 
Bu argümanların biri ve başta geleni dini söylemlere başvurmaktır. Enflasyonun Allah’tan geldiğini, insanların çok fazla günah işlemesinden kaynaklandığını, artık şükretme diye bir şey kalmadığını iddia ediyorlar. Ağır bir geçim zorluğu altında ezilen insanlara sabrı tavsiye ediyorlar. Mesela biri çıkıyor “Keşke bizde fakir olup Allah’a daha yakın olabilseydik” diye hayıflanıyor. 
 
Dinle imanla pek alakası olmayan İskandinav ülkelerini bilim, teknoloji ve akıllı ekonominin dibine vurarak enflasyonu hayatlarından sildiklerini görmemezlikten gelerek, çaresizliğe yama yapmaya çalışıyorlar. Üstelik bu tavsiyeleri yapanlar halkın neler yaşadığını pek fazla bilmiyor. Lüks mekânlarda yaşayıp, lüks arabalara biniyorlar ve yüksek gelir grubundalar. 
 
Evet, aynı tavsiyeleri Hadislerinde Hazreti Peygamber de yapardı ama isterse saraylar yaptırabileceği halde iki göz bir evde oturur, yer yatağında yatardı. Yani halkının yaşadığı yoksulluğu o da birebir yaşadığından sözleri tesirli olurdu. Halbuki bizimkiler lüks yaşantılarından taviz vermeye pek yanaşamadıkları için sözleri insanlara vızıltı gibi geliyor. 
 
Enflasyonun çaresi asla bu değildir ama insanlara sabır tavsiye edenlerin önce kendi yaşantılarını gözden geçirmelerinde büyük yarar var.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi