Seyfettin AFACANLAR
Köşe Yazarı
Seyfettin AFACANLAR
 

Yılmadan, yorulmadan başarı dolu 28 yıllık bir destan

Eğitim-Bir-Sen, vesayetin esas, hürriyetin tali; yasağın esas, yasanın lüks; yoksulluğun esas, yolsuzluğun sıradan; açlığın esas, tokluğun ayrıcalık; hak ihlalinin esas, hak aramanın gereksiz sayıldığı eski Türkiye’nin zor yıllarında, medeniyet değerlerimizin ruhuna uygun ve Anadolu irfanıyla bezeli bir anlayışla eğitimci, şair ve yazar Mehmet Akif İnan ve arkadaşları tarafından 14 Şubat 1992’de, eğitim çalışanlarının haklarının ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi, yasakların kaldırılması, özgürlük alanlarının genişletilmesi amacıyla kurulmuştur. Birlerle başlayan sendikal yürüyüşümüz, hakka ve haklılığa dayanan gücüyle 2011’de zirveye çıkarak eğitim çalışanlarının genel yetkili sendikası, bugün ise 450 bin üyesiyle Türkiye’nin en büyük sendikası ve sivil toplum örgütü olmuştur. Başarılarla dolu geçmişi, umut verici gelecek vizyonuyla Eğitim-Bir-Sen, kuruluş ilkeleri doğrultusunda 28 yıldır hak, emek ve özgürlük mücadelesini, birlik ve kardeşlik yolculuğunu sürdürmektedir. Bugünün sorumluluğunu yüklenerek yarınların ufkuna yürürken, medeniyet değerlerimize, kültür köklerimize, insanımızın yaşama biçimine saygı hassasiyetiyle gelişen hak arama anlayışımız ve mücadele yöntemimiz, sadece sendikacılığa yeni bir üslup kazandırmamış, çalışanlardan ve insanımızdan yoğun teveccüh gören örnekliği, sendikal örgütlenmede görülen tıkanıklığın aşılmasına da model olmuştur. Eğitim-Bir-Sen, alışılagelmiş sendikacılıktan bambaşka bir tarzla, sorunun değil, çözümün parçası olan bir tutumu hayata geçirmiş; söylemleri, eylemleri, duyarlılığı, sorumlu davranışı, araştırmacılığı, çözüm önerileriyle tam manasıyla hizmet, kültür, çözüm odaklı sendikacılığın merkezi, eğitim çalışanlarının güçlü sesi, kazanımların adresi olmuştur. Eğitim-Bir-Sen’in tarihi bir dönem sayılacak 28 yıllık mücadele geçmişi, Türkiye’nin karanlıklardan aydınlığa, darbe dönemlerinden demokrasiye, geri kalmışlıktan ilerlemeye geçiş tarihidir. Kurulduğundan bu yana, bilgi ve eğitim odaklı olarak demokratik alanın genişlemesi, hak ve özgürlüklerin yaygınlaşması için yoğun çaba gösteren Eğitim-Bir-Sen’in, Türkiye’nin her demokratik kazanımında teri, yeri ve payı vardır. Kısıtlanan veya genişleyen hak ve özgürlüklerin bir şekilde eğitimle ilgili olması, eğitimin toplumsal değişimin merkezi olması sebebiyledir. İnanca baskının sembolü hâline gelen başörtüsü yasağının kaldırılması, örgütlü kararlılığımızın sonucudur. Toplumu eğitim üzerinden şekillendirmek isteyen vesayet düzeninin dayatması olan sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitimden vazgeçilmesi Eğitim-Bir-Sen’in verdiği mücadeleyle mümkün olmuştur. Katsayı engeliyle çocuklarımızın mağdur edilmesinin önüne geçilmesinde Eğitim-Bir-Sen’in sözü yükseltmesinin, mücadelesinin payı büyüktür. İmam hatiplerin önünün açılmasından okullara Kur’an ve Siyer derslerinin konulmasına, apoletli eğitimin sınıftan çıkarılmasına kadar eğitimde birçok totaliter uygulamanın sonlanmasında Eğitim-Bir-Sen’in teri ve imzası vardır. Bütün söylem ve eylemlerimizde istiklal ve istikbal endişemiz, millet iradesi ve medeniyet değerlerine olan bağlılığımız temel hareket noktamız oldu, olmaya da devam edecektir. Egemenliğin millete ait olması temel ilkemizden hareketle, sivil toplum örgütlerinin yönetişimde daha etkili olmasını savunduk, savunmaktayız. 28 Şubat’ta ve 15 Temmuz’da olduğu gibi, uluslararası veya ulusötesi kirli, karanlık odakların içerideki iş birlikçileri ile tezgâhladıkları her bir hainlik ve ihanete, haklı olmanın verdiği güç ve cesaretle canımız, kanımız pahasına karşı durduk. Vatan, millî irade, istiklal ve istikbal söz konusu olduğu zaman varlığımız dâhil hiçbir şeyin hesabını yapmadık, yapmayacağız. Eğitim çalışanlarımızın temsilinin, Türkiye gerçekliğini oluşturan tarihin, kültürel aidiyetlerimizin ve sahip olduğumuz entelektüel birikimin bize yüklediği sorumlulukla, felsefi sorunlarından fiziki şartlarının iyileştirilmesine kadar eğitimin bütün temel konularıyla yakından ilgilendik, ilgileniyoruz. Meseleleri yakından izleyip tespit ve teşhis etmekle yetinmeyip, çözüm önerilerimizi de içeren titiz, ayrıntılı araştırmalarımızı, raporlarımızı, kitap ve dergilerimizi ilgililerin ve yetkililerin istifadesine sunduk. Düzenlediğimiz makale, hatıra, fotoğraf ve film yarışmaları farkındalık oluşturmuştur. ‘Bir Bilenle Bilge Nesil’ projemiz, öğrencilerimizi, bir kitap ekseninde yazarlarımız ve onların engin düşünceleri ile buluşturmuş, yazma kabiliyetinin gelişmesine büyük katkıda bulunmuş, Nurettin Topçu’nun ifadesiyle, bir ülkeyi baştan başa mektebe dönüştürmüştür. Nesilleri, bütün ülke sathında ilmin, bilginin, düşüncenin, erdemin, iyiliklerin, medeniyet değerlerinin aydınlığıyla buluşturmak nihai amacımız olmuştur. Küreselleşen dünyada dışımıza yaptığımız yolculukla hem başka tecrübelerden yararlandık hem de söylemimizle ve eylemlerimizle onlara katkıda bulunduk. İnsanlığı küresel ölçekte tehdit eden sorunlara karşı, hayata anlam verecek mahiyeti ile hak ve hakikat anlayışımızı, coğrafi sınırları aşarak küresel ölçekte ulaşabildiğimiz her yere taşıdık, taşıyoruz. Ait olduğumuz ve temsil ettiğimiz medeniyetin ahlaki vecibesi olarak, dünyanın neresinde olursa olsun, bize ihtiyacı olan hiçbir toplumdan ilgimizi, yakınlığımızı esirgemedik. Zulme maruz kalan, aç ve çaresiz bırakılan mazlumların çığlığına duyarsız kalmadık. ‘Alın terinin de gözyaşının da rengi aynıdır’ diyerek mazlumların ve mağdurların acısını acımız bildik. Yüreğimizi yakan her çığlığın imdadına koştuk. Yüreğimizi, kucağımızı, imkânlarımızı açtığımız mazlum ve mağdurların yüzlerini güldürmeyi, gözyaşlarını dindirmeyi en onurlu kazanç ve kazanım bildik. Yetimlerin başını okşadık. Mehmet Akif İnan’ın “Türkümüz dünyayı kardeş bilendir/ Gökleri insanın ortak tarlası” dizelerinde idealize edilen söylemi eyleme geçiren programımız, ülke sınırlarının ötesinde evrensel bir ilgi ve heyecanla karşılık bulmuştur. 100’ü aşkın ülkenin sendikalarıyla yaptığımız eğitim ve iş birliği anlaşması, kurduğumuz dostane ilişki, yeni ufukların yeni umutları yeşerttiğinin işaretidir. Bu duygu ve düşüncelerle, kuruluşundan bugüne kadar başkanlarımızdan temsilcilerimize, üyelerimize kadar hangi görev ve kademede bulunursa bulunsun, bu köklü ve kutlu davayı, dur durak bilmeksizin cefayla, vefayla önce zirveye, ardından yeni ufuklara, oradan da yeni umutlara taşıyan bütün dava arkadaşlarımıza teşekkür ediyor; başta Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan olmak üzere, genel başkanlarımız Niyazi Yavuz’a, Ahmet Gündoğdu’ya, yönetim kurulu üyelerine, bütün kardeşlerimize minnet duyuyor; vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlık ve huzur dolu bir ömür diliyoruz.                                                                    
Ekleme Tarihi: 13 Şubat 2020 - Perşembe

Yılmadan, yorulmadan başarı dolu 28 yıllık bir destan

Eğitim-Bir-Sen, vesayetin esas, hürriyetin tali; yasağın esas, yasanın lüks; yoksulluğun esas, yolsuzluğun sıradan; açlığın esas, tokluğun ayrıcalık; hak ihlalinin esas, hak aramanın gereksiz sayıldığı eski Türkiye’nin zor yıllarında, medeniyet değerlerimizin ruhuna uygun ve Anadolu irfanıyla bezeli bir anlayışla eğitimci, şair ve yazar Mehmet Akif İnan ve arkadaşları tarafından 14 Şubat 1992’de, eğitim çalışanlarının haklarının ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi, yasakların kaldırılması, özgürlük alanlarının genişletilmesi amacıyla kurulmuştur.


Birlerle başlayan sendikal yürüyüşümüz, hakka ve haklılığa dayanan gücüyle 2011’de zirveye çıkarak eğitim çalışanlarının genel yetkili sendikası, bugün ise 450 bin üyesiyle Türkiye’nin en büyük sendikası ve sivil toplum örgütü olmuştur. Başarılarla dolu geçmişi, umut verici gelecek vizyonuyla Eğitim-Bir-Sen, kuruluş ilkeleri doğrultusunda 28 yıldır hak, emek ve özgürlük mücadelesini, birlik ve kardeşlik yolculuğunu sürdürmektedir.


Bugünün sorumluluğunu yüklenerek yarınların ufkuna yürürken, medeniyet değerlerimize, kültür köklerimize, insanımızın yaşama biçimine saygı hassasiyetiyle gelişen hak arama anlayışımız ve mücadele yöntemimiz, sadece sendikacılığa yeni bir üslup kazandırmamış, çalışanlardan ve insanımızdan yoğun teveccüh gören örnekliği, sendikal örgütlenmede görülen tıkanıklığın aşılmasına da model olmuştur. Eğitim-Bir-Sen, alışılagelmiş sendikacılıktan bambaşka bir tarzla, sorunun değil, çözümün parçası olan bir tutumu hayata geçirmiş; söylemleri, eylemleri, duyarlılığı, sorumlu davranışı, araştırmacılığı, çözüm önerileriyle tam manasıyla hizmet, kültür, çözüm odaklı sendikacılığın merkezi, eğitim çalışanlarının güçlü sesi, kazanımların adresi olmuştur.


Eğitim-Bir-Sen’in tarihi bir dönem sayılacak 28 yıllık mücadele geçmişi, Türkiye’nin karanlıklardan aydınlığa, darbe dönemlerinden demokrasiye, geri kalmışlıktan ilerlemeye geçiş tarihidir. Kurulduğundan bu yana, bilgi ve eğitim odaklı olarak demokratik alanın genişlemesi, hak ve özgürlüklerin yaygınlaşması için yoğun çaba gösteren Eğitim-Bir-Sen’in, Türkiye’nin her demokratik kazanımında teri, yeri ve payı vardır.


Kısıtlanan veya genişleyen hak ve özgürlüklerin bir şekilde eğitimle ilgili olması, eğitimin toplumsal değişimin merkezi olması sebebiyledir. İnanca baskının sembolü hâline gelen başörtüsü yasağının kaldırılması, örgütlü kararlılığımızın sonucudur. Toplumu eğitim üzerinden şekillendirmek isteyen vesayet düzeninin dayatması olan sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitimden vazgeçilmesi Eğitim-Bir-Sen’in verdiği mücadeleyle mümkün olmuştur. Katsayı engeliyle çocuklarımızın mağdur edilmesinin önüne geçilmesinde Eğitim-Bir-Sen’in sözü yükseltmesinin, mücadelesinin payı büyüktür. İmam hatiplerin önünün açılmasından okullara Kur’an ve Siyer derslerinin konulmasına, apoletli eğitimin sınıftan çıkarılmasına kadar eğitimde birçok totaliter uygulamanın sonlanmasında Eğitim-Bir-Sen’in teri ve imzası vardır.


Bütün söylem ve eylemlerimizde istiklal ve istikbal endişemiz, millet iradesi ve medeniyet değerlerine olan bağlılığımız temel hareket noktamız oldu, olmaya da devam edecektir. Egemenliğin millete ait olması temel ilkemizden hareketle, sivil toplum örgütlerinin yönetişimde daha etkili olmasını savunduk, savunmaktayız. 28 Şubat’ta ve 15 Temmuz’da olduğu gibi, uluslararası veya ulusötesi kirli, karanlık odakların içerideki iş birlikçileri ile tezgâhladıkları her bir hainlik ve ihanete, haklı olmanın verdiği güç ve cesaretle canımız, kanımız pahasına karşı durduk. Vatan, millî irade, istiklal ve istikbal söz konusu olduğu zaman varlığımız dâhil hiçbir şeyin hesabını yapmadık, yapmayacağız.


Eğitim çalışanlarımızın temsilinin, Türkiye gerçekliğini oluşturan tarihin, kültürel aidiyetlerimizin ve sahip olduğumuz entelektüel birikimin bize yüklediği sorumlulukla, felsefi sorunlarından fiziki şartlarının iyileştirilmesine kadar eğitimin bütün temel konularıyla yakından ilgilendik, ilgileniyoruz. Meseleleri yakından izleyip tespit ve teşhis etmekle yetinmeyip, çözüm önerilerimizi de içeren titiz, ayrıntılı araştırmalarımızı, raporlarımızı, kitap ve dergilerimizi ilgililerin ve yetkililerin istifadesine sunduk. Düzenlediğimiz makale, hatıra, fotoğraf ve film yarışmaları farkındalık oluşturmuştur. ‘Bir Bilenle Bilge Nesil’ projemiz, öğrencilerimizi, bir kitap ekseninde yazarlarımız ve onların engin düşünceleri ile buluşturmuş, yazma kabiliyetinin gelişmesine büyük katkıda bulunmuş, Nurettin Topçu’nun ifadesiyle, bir ülkeyi baştan başa mektebe dönüştürmüştür. Nesilleri, bütün ülke sathında ilmin, bilginin, düşüncenin, erdemin, iyiliklerin, medeniyet değerlerinin aydınlığıyla buluşturmak nihai amacımız olmuştur.


Küreselleşen dünyada dışımıza yaptığımız yolculukla hem başka tecrübelerden yararlandık hem de söylemimizle ve eylemlerimizle onlara katkıda bulunduk. İnsanlığı küresel ölçekte tehdit eden sorunlara karşı, hayata anlam verecek mahiyeti ile hak ve hakikat anlayışımızı, coğrafi sınırları aşarak küresel ölçekte ulaşabildiğimiz her yere taşıdık, taşıyoruz. Ait olduğumuz ve temsil ettiğimiz medeniyetin ahlaki vecibesi olarak, dünyanın neresinde olursa olsun, bize ihtiyacı olan hiçbir toplumdan ilgimizi, yakınlığımızı esirgemedik. Zulme maruz kalan, aç ve çaresiz bırakılan mazlumların çığlığına duyarsız kalmadık. ‘Alın terinin de gözyaşının da rengi aynıdır’ diyerek mazlumların ve mağdurların acısını acımız bildik. Yüreğimizi yakan her çığlığın imdadına koştuk. Yüreğimizi, kucağımızı, imkânlarımızı açtığımız mazlum ve mağdurların yüzlerini güldürmeyi, gözyaşlarını dindirmeyi en onurlu kazanç ve kazanım bildik. Yetimlerin başını okşadık.


Mehmet Akif İnan’ın “Türkümüz dünyayı kardeş bilendir/ Gökleri insanın ortak tarlası” dizelerinde idealize edilen söylemi eyleme geçiren programımız, ülke sınırlarının ötesinde evrensel bir ilgi ve heyecanla karşılık bulmuştur. 100’ü aşkın ülkenin sendikalarıyla yaptığımız eğitim ve iş birliği anlaşması, kurduğumuz dostane ilişki, yeni ufukların yeni umutları yeşerttiğinin işaretidir.


Bu duygu ve düşüncelerle, kuruluşundan bugüne kadar başkanlarımızdan temsilcilerimize, üyelerimize kadar hangi görev ve kademede bulunursa bulunsun, bu köklü ve kutlu davayı, dur durak bilmeksizin cefayla, vefayla önce zirveye, ardından yeni ufuklara, oradan da yeni umutlara taşıyan bütün dava arkadaşlarımıza teşekkür ediyor; başta Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan olmak üzere, genel başkanlarımız Niyazi Yavuz’a, Ahmet Gündoğdu’ya, yönetim kurulu üyelerine, bütün kardeşlerimize minnet duyuyor; vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlık ve huzur dolu bir ömür diliyoruz.                                                                    

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi