Tahir ORHAN
Köşe Yazarı
Tahir ORHAN
 

MEĞER NE ZENGİNMİŞİZ

Bölgede başlayan ikinci sürgün çayını toplamak için bahçelerine giren üreticilere bir selâm söyleyip, çay toplama ücretleri ile fındık toplama ücretlerini kıyaslayarak yazımıza başlayalım. Fındığın kilogram fiyatı ile çayı karşılaştırdığımız zaman ortaya uçuk bir rakam çıkıyor. Fındık en az 15-18 lira (Bu arada fiyat tahminini de yapmış oldum) Çay 3 lira 40 kuruş… Çay işçisinin yevmiyesi 250 lira, fındık işçisinin yevmiyesi 100 lira… Meğer biz ne zenginmişiz. Daha bitmedi. Çay toplamak çok kolay, fındık toplamak çok zor… Fındık işçisinin alacağı ücreti devlet belirlerken, çay işçisinin alacağı ücrete kimselerin karışmaması da düşündürücü değil mi? İşçi fazla ücret almasın mı? Alsın tabii. Üstelik bu yıl Gürcüler de yok; kendi işçimiz. Onlar da nemalansın bu işten. Yalnız bir başka gerçeği de vurgulamadan geçmeyelim. Bir dekar fındık bahçesinden 100 kg. fındık alınırken bir dekar çay bahçesinden bir tonun üzerinde çay toplanabilir. Bir ton çay 3 bin 300 lira, 100 kg fındık en çok bin 500-bin 800 lira… Eğer Türkiye, fındık ekim alanlarında bir ıslah çalışması yapıp, ocak sisteminden vazgeçer de tek dal sistemine dönerse, o zaman bir dekar bahçeden 400 kg’a kadar fındık alması mümkün olur. Bu da çok daha fazla kazanç anlamına gelecektir. Dünya fındığının en az yüzde 70’ini elinde bulunduran bir ülkenin, halen geleneksel usullerle fındık tarımı yapması düşündürücüdür. Konunun başlığına dönersek, şunları söyleyebiliriz: Çay, en azından bir zamanlar bölge insanını zengin ediyordu. Bir kg çayla bir kg şeker alındığı, hatta zeytin alındığı zamanları biliriz. Türkiye’de Rizeli müteahhitlerin varlığı ve namı, çay kaynaklıdır. Hesap basit; bir sürgünde 10 ton, üç sürgünde 30 ton çay satan bir kimse, bunu bir de ailesiyle birlikte yapıp işçi ücreti ödemeden kotarmışsa, yılda yaklaşık 100 bin lira gelir elde eder. 3 yılda 300 bin lirası olur, dördüncü, beşinci yılda pek âlâ inşaat sektörüne bodoslama dalabilir. Hele bir de çok daha iyi para ettiği o eski zamanları düşünün. Benim gibi para işlerinden anlamayanlar hariç… Fındık ve çaydan söz açmışken, bir başka önemli konuya daha parmak basıp konumuzu kapatalım. Çay için bir konsey, bir borsa varken, fındığın borsası Almanya’nın Hamburg kentindedir. Sebebini bilir misiniz? Aralarında 40 kilometre olan Giresun ile Ordu ilinin inadından efendim. Giresun, “Fındıkla ilgili en büyük kuruluş olan Fiskobirlik bizdedir; borsa da burada olmalıdır” derken, Ordu da, “Türkiye’nin en çok fındık üreten ili Ordu’dur; dolayısıyla borsa da Ordu’da olmalıdır” diyor. Bu kavga yüzünden, fındığın fiyatını, en büyük alıcı ülke olan Almanya belirliyor. Siz hiç bakkala gidip 2 kilo pirinç aldıktan sonra al sana 10 lira deyip dışarı çıkabilir misiniz? Fiskobirlik’e de bir bahis açalım. 28 Temmuz 1938’de kurulan Fiskobirlik, 70 yıldan fazla bir zamandır fındıkta en önemli aktör konumundayken, birkaç yıl önce, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin fındık alım işine girmesiyle birliğin gücü iyice kırıldı. Bir zamanlar yıllık ortalama 250 bin ton kabuklu fındık satın alan kuruluş, şimdi 20 bin ton fındık alabilirse kendini kârlı sayıyor. Oysa Fiskobirlik, sadece fındık için kurulmuştu; TMO ise buğday için. Fiskobirlik fındığı çok iyi bilirken, TMO hiç bilmiyordu. Bu sırada üretici, tüccarın insafına terk edilmişti. Yerkürenin en büyük fındık entegre tesisi olan Trabzon’daki Oltan Fındık, 17 Temmuz 2014’ten beri İtalyanların elindedir ve artık Ferrero diye anılmaktadır. Yılda 500 milyon dolar kadar gelir elde etmektedir. Her gün bir avuç fındık iyi gelir. Yiyen ahbaplara afiyet olsun! Muhabbetle efendim!        
Ekleme Tarihi: 20 Temmuz 2020 - Pazartesi

MEĞER NE ZENGİNMİŞİZ

Bölgede başlayan ikinci sürgün çayını toplamak için bahçelerine giren üreticilere bir selâm söyleyip, çay toplama ücretleri ile fındık toplama ücretlerini kıyaslayarak yazımıza başlayalım.


Fındığın kilogram fiyatı ile çayı karşılaştırdığımız zaman ortaya uçuk bir rakam çıkıyor. Fındık en az 15-18 lira (Bu arada fiyat tahminini de yapmış oldum) Çay 3 lira 40 kuruş… Çay işçisinin yevmiyesi 250 lira, fındık işçisinin yevmiyesi 100 lira… Meğer biz ne zenginmişiz. Daha bitmedi. Çay toplamak çok kolay, fındık toplamak çok zor…


Fındık işçisinin alacağı ücreti devlet belirlerken, çay işçisinin alacağı ücrete kimselerin karışmaması da düşündürücü değil mi? İşçi fazla ücret almasın mı? Alsın tabii. Üstelik bu yıl Gürcüler de yok; kendi işçimiz. Onlar da nemalansın bu işten.


Yalnız bir başka gerçeği de vurgulamadan geçmeyelim. Bir dekar fındık bahçesinden 100 kg. fındık alınırken bir dekar çay bahçesinden bir tonun üzerinde çay toplanabilir. Bir ton çay 3 bin 300 lira, 100 kg fındık en çok bin 500-bin 800 lira…


Eğer Türkiye, fındık ekim alanlarında bir ıslah çalışması yapıp, ocak sisteminden vazgeçer de tek dal sistemine dönerse, o zaman bir dekar bahçeden 400 kg’a kadar fındık alması mümkün olur. Bu da çok daha fazla kazanç anlamına gelecektir. Dünya fındığının en az yüzde 70’ini elinde bulunduran bir ülkenin, halen geleneksel usullerle fındık tarımı yapması düşündürücüdür.


Konunun başlığına dönersek, şunları söyleyebiliriz: Çay, en azından bir zamanlar bölge insanını zengin ediyordu. Bir kg çayla bir kg şeker alındığı, hatta zeytin alındığı zamanları biliriz. Türkiye’de Rizeli müteahhitlerin varlığı ve namı, çay kaynaklıdır. Hesap basit; bir sürgünde 10 ton, üç sürgünde 30 ton çay satan bir kimse, bunu bir de ailesiyle birlikte yapıp işçi ücreti ödemeden kotarmışsa, yılda yaklaşık 100 bin lira gelir elde eder. 3 yılda 300 bin lirası olur, dördüncü, beşinci yılda pek âlâ inşaat sektörüne bodoslama dalabilir. Hele bir de çok daha iyi para ettiği o eski zamanları düşünün. Benim gibi para işlerinden anlamayanlar hariç…


Fındık ve çaydan söz açmışken, bir başka önemli konuya daha parmak basıp konumuzu kapatalım.


Çay için bir konsey, bir borsa varken, fındığın borsası Almanya’nın Hamburg kentindedir. Sebebini bilir misiniz? Aralarında 40 kilometre olan Giresun ile Ordu ilinin inadından efendim. Giresun, “Fındıkla ilgili en büyük kuruluş olan Fiskobirlik bizdedir; borsa da burada olmalıdır” derken, Ordu da, “Türkiye’nin en çok fındık üreten ili Ordu’dur; dolayısıyla borsa da Ordu’da olmalıdır” diyor. Bu kavga yüzünden, fındığın fiyatını, en büyük alıcı ülke olan Almanya belirliyor. Siz hiç bakkala gidip 2 kilo pirinç aldıktan sonra al sana 10 lira deyip dışarı çıkabilir misiniz?

Fiskobirlik’e de bir bahis açalım.


28 Temmuz 1938’de kurulan Fiskobirlik, 70 yıldan fazla bir zamandır fındıkta en önemli aktör konumundayken, birkaç yıl önce, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin fındık alım işine girmesiyle birliğin gücü iyice kırıldı. Bir zamanlar yıllık ortalama 250 bin ton kabuklu fındık satın alan kuruluş, şimdi 20 bin ton fındık alabilirse kendini kârlı sayıyor. Oysa Fiskobirlik, sadece fındık için kurulmuştu; TMO ise buğday için. Fiskobirlik fındığı çok iyi bilirken, TMO hiç bilmiyordu. Bu sırada üretici, tüccarın insafına terk edilmişti.


Yerkürenin en büyük fındık entegre tesisi olan Trabzon’daki Oltan Fındık, 17 Temmuz 2014’ten beri İtalyanların elindedir ve artık Ferrero diye anılmaktadır. Yılda 500 milyon dolar kadar gelir elde etmektedir.


Her gün bir avuç fındık iyi gelir. Yiyen ahbaplara afiyet olsun!


Muhabbetle efendim!

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi