Tahir ORHAN
Köşe Yazarı
Tahir ORHAN
 

ARINÇ KENDİ İRADESİYLE KONUŞMUŞ OLAMAZ MI?

Bülent Arınç, nev-i şahsına münhasır bir insandır. Her daim gündemde olmasını bilen ender insanlardan hem de… Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın görevi bırakmasında Cumhurbaşkanına, “30-40 milletvekili partiden ayrılacak” dediğine dair bir ifade kullanması etkili oldu dendi ama o bunu reddediyor. Ancak Selahattin Demirtaş’ın yazdığı “Devran” adlı kitabı okuduğunu, insanların da mutlaka okuması gerektiğini söylediğini inkâr etmiyor. Osman Kavala’nın da hâlâ neden tutuklu kaldığına akıl erdiremediğini de… Kullandığı ironik bir cümle de şu: “Osman Kavala 2017’den beri üç buçuk yıldır tutuklu. Ben iddianameyi okudum. Hala tutuklu kalmasına hayret ediyorum. Tahliye edilmesi lazım.” Geçen hafta bunlar olurken, yaygın medyada, Bülent Arınç’ın bu sözleri kendi başına etmeyeceği, bundan mutlaka Cumhurbaşkanının haberi olduğu yazıldı. Oysa Bülent Arınç, bu tür çıkışları yapmayı seven birisi. Hatırlayın, geçmişte Başbakan Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen uzun bir konuşmayı yalanlamış, 12 saat geçmeden bu kez Recep Tayyip Erdoğan, Arınç’ı yalanlamıştı. Boşluğa düşen Bülent Arınç da Kasım 2013’te TRT’ye verdiği bir mülakatta “Benim bir özgül ağırlığım var ve bu özgül ağırlığım başkalarından farklıdır” demişti. Bu yüzden, yukarıdaki ifadeleri kullanabilecek bir insandır ve bunlardan Cumhurbaşkanının hiçbir haberi olmayabilir. Olabilir de… Siyasette bir gün bile çok uzun bir zamandır. Bu yüzden temkini de elden bırakmayalım. Bülent Arınç’ı biraz daha hatırlayalım. 1 Mart 2003'te AK Parti henüz iktidarının başındayken, ABD ordusunun Irak işgali sırasında Türk topraklarını kullanmasına izin veren Meclis tezkeresi reddedildi. Erdoğan'ın tezkerenin onaylanması talebine rağmen Bülent Arınç ve Abdullah Gül gibi isimler kendilerine yakın vekillerden bu tezkereye "hayır" denmesini istedi. Sonunda tezkere 4 oy farkla reddedildi. 2012’de tutuklu milletvekillerinin, milletvekilliğini arazide çalışıp kazanmadığını, bu yüzden meclise gelip yemin ettirilmeleri gerektiğini savundu.  Aynı Arınç, 29 Mayıs 2013’te başlayan Gezi Parkı olaylarında Başbakan vekili olarak “Burada AVM istemiyoruz' diyenlere biber gazı sıkmak yerine ikna edici çalışmalar yapılmasını faydalı görüyorum." diyecekti. Bu yüzden Erdoğan ile tartışıp istifa etmeye kalkışmış, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül araya girerek olayı yatıştırmıştı. Çözüm sürecinde BDP milletvekilleriyle Öcalan'ın yaptığı görüşmenin tutanakları Milliyet gazetesinde yayınlandığında, Arınç bunu "gazetecilik başarısı" olarak değerlendirdi. Başbakan Erdoğan ise açıkça, "Bülent Bey böyle bir şey söylediyse yanlış yapmıştır" dedi. Devam edelim efendim! Haziran 2014’te Diyarbakır’ın Lice ilçesinde, askeri bölgede bir Türk bayrağı PKK taraftarlarınca indirildi. Askerin buna neden engel olmadığı tartışması üzerine Arınç şunu söyledi: "Devlet Bahçeli 'vurmak haktır, helâldir' diyor. Helâlliğine karışmam ama hukuk bu değildir. Türkiye’de idam cezası kalkmıştır, bayrak indirmenin cezası da alnının çatından vurmak değildir." Arınç’ın bu sözleri yine Erdoğan tarafından şu sözlerle reddedilmişti: “Çocuk olması bizi ilgilendirmez. Bir çocuk bizim kutsalımız olan bayrağı alma mahareti gösteriyorsa karşılığı mutlaka olacaktır. Bedeli neyse, onu oraya gönderenler de bunu ödeyecektir.” 2003'ten 2015'e değin ağırlığını az ya da çok ortaya koyan Bülent Arınç'ın bunlar dışında da Erdoğan ile farklı düşündüğü noktalar oldu. AK Parti tarihinde hiç kimse, Erdoğan'ın bazı tercihlerinde farklı düşünmek ve bunu ifade edebilmek konusunda Arınç kadar önde ve etkili olamadı. "Ben de sadece bakan değilim. Meclis başkanlığı yapmışım; demokrasi yolunda gençliğimi, ailemi, siyasi hayatımı feda etmişim; ben çok şeyi temsil ediyorum. Benim yıpranmamam, hiçe sayılmamam lazım." diyen bir adamla karşı karşıyayız. Arınç, Konya merkezli Kanal 42’de yayına katılarak; “Ekonomide sıkıntılar mutlaka var. Hatta sayın bakanımız ‘Yok canım ekonomide sıkıntı yok, bu psikolojik’ dediği zaman hem kendisine itiraz ettim hem de kamuoyuna… Ne psikolojik… Hepimiz elimizde tutuyormuş gibi görüyoruz bu ekonomik sıkıntıyı. Önemli olan sıkıntının varlığını inkâr etmek değil, kabul ederek bunu gidermek için yapılacak çalışmalardır. ‘Sıkıntı küçük müdür, büyük müdür’ derseniz, elbette büyüktür ama krize dönüşmemiştir, sözünden bir gün sonra Berat Albayrak istifa etmişti. Dolayısıyla söyledikleri her zaman gündem olmuş, hiçbir zaman sıradan olmamış bir şahsiyettir Bülent Arınç. Bu yüzden Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala ile ilgili sözleri için Erdoğan’dan izin almamış olması muhtemeldir. Zaten alacak olsa, özgül ağırlığını kaybetmiş olmaz mı? Muhabbetle efendim!
Ekleme Tarihi: 22 Kasım 2020 - Pazar

ARINÇ KENDİ İRADESİYLE KONUŞMUŞ OLAMAZ MI?

Bülent Arınç, nev-i şahsına münhasır bir insandır. Her daim gündemde olmasını bilen ender insanlardan hem de…


Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın görevi bırakmasında Cumhurbaşkanına, “30-40 milletvekili partiden ayrılacak” dediğine dair bir ifade kullanması etkili oldu dendi ama o bunu reddediyor. Ancak Selahattin Demirtaş’ın yazdığı “Devran” adlı kitabı okuduğunu, insanların da mutlaka okuması gerektiğini söylediğini inkâr etmiyor. Osman Kavala’nın da hâlâ neden tutuklu kaldığına akıl erdiremediğini de… Kullandığı ironik bir cümle de şu:


“Osman Kavala 2017’den beri üç buçuk yıldır tutuklu. Ben iddianameyi okudum. Hala tutuklu kalmasına hayret ediyorum. Tahliye edilmesi lazım.”


Geçen hafta bunlar olurken, yaygın medyada, Bülent Arınç’ın bu sözleri kendi başına etmeyeceği, bundan mutlaka Cumhurbaşkanının haberi olduğu yazıldı. Oysa Bülent Arınç, bu tür çıkışları yapmayı seven birisi. Hatırlayın, geçmişte Başbakan Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen uzun bir konuşmayı yalanlamış, 12 saat geçmeden bu kez Recep Tayyip Erdoğan, Arınç’ı yalanlamıştı. Boşluğa düşen Bülent Arınç da Kasım 2013’te TRT’ye verdiği bir mülakatta “Benim bir özgül ağırlığım var ve bu özgül ağırlığım başkalarından farklıdır” demişti. Bu yüzden, yukarıdaki ifadeleri kullanabilecek bir insandır ve bunlardan Cumhurbaşkanının hiçbir haberi olmayabilir. Olabilir de… Siyasette bir gün bile çok uzun bir zamandır. Bu yüzden temkini de elden bırakmayalım.


Bülent Arınç’ı biraz daha hatırlayalım.


1 Mart 2003'te AK Parti henüz iktidarının başındayken, ABD ordusunun Irak işgali sırasında Türk topraklarını kullanmasına izin veren Meclis tezkeresi reddedildi. Erdoğan'ın tezkerenin onaylanması talebine rağmen Bülent Arınç ve Abdullah Gül gibi isimler kendilerine yakın vekillerden bu tezkereye "hayır" denmesini istedi. Sonunda tezkere 4 oy farkla reddedildi.


2012’de tutuklu milletvekillerinin, milletvekilliğini arazide çalışıp kazanmadığını, bu yüzden meclise gelip yemin ettirilmeleri gerektiğini savundu.


 Aynı Arınç, 29 Mayıs 2013’te başlayan Gezi Parkı olaylarında Başbakan vekili olarak “Burada AVM istemiyoruz' diyenlere biber gazı sıkmak yerine ikna edici çalışmalar yapılmasını faydalı görüyorum." diyecekti. Bu yüzden Erdoğan ile tartışıp istifa etmeye kalkışmış, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül araya girerek olayı yatıştırmıştı.


Çözüm sürecinde BDP milletvekilleriyle Öcalan'ın yaptığı görüşmenin tutanakları Milliyet gazetesinde yayınlandığında, Arınç bunu "gazetecilik başarısı" olarak değerlendirdi. Başbakan Erdoğan ise açıkça, "Bülent Bey böyle bir şey söylediyse yanlış yapmıştır" dedi.


Devam edelim efendim!


Haziran 2014’te Diyarbakır’ın Lice ilçesinde, askeri bölgede bir Türk bayrağı PKK taraftarlarınca indirildi. Askerin buna neden engel olmadığı tartışması üzerine Arınç şunu söyledi: "Devlet Bahçeli 'vurmak haktır, helâldir' diyor. Helâlliğine karışmam ama hukuk bu değildir. Türkiye’de idam cezası kalkmıştır, bayrak indirmenin cezası da alnının çatından vurmak değildir." Arınç’ın bu sözleri yine Erdoğan tarafından şu sözlerle reddedilmişti: “Çocuk olması bizi ilgilendirmez. Bir çocuk bizim kutsalımız olan bayrağı alma mahareti gösteriyorsa karşılığı mutlaka olacaktır. Bedeli neyse, onu oraya gönderenler de bunu ödeyecektir.”


2003'ten 2015'e değin ağırlığını az ya da çok ortaya koyan Bülent Arınç'ın bunlar dışında da Erdoğan ile farklı düşündüğü noktalar oldu. AK Parti tarihinde hiç kimse, Erdoğan'ın bazı tercihlerinde farklı düşünmek ve bunu ifade edebilmek konusunda Arınç kadar önde ve etkili olamadı.


"Ben de sadece bakan değilim. Meclis başkanlığı yapmışım; demokrasi yolunda gençliğimi, ailemi, siyasi hayatımı feda etmişim; ben çok şeyi temsil ediyorum. Benim yıpranmamam, hiçe sayılmamam lazım." diyen bir adamla karşı karşıyayız.


Arınç, Konya merkezli Kanal 42’de yayına katılarak; “Ekonomide sıkıntılar mutlaka var. Hatta sayın bakanımız ‘Yok canım ekonomide sıkıntı yok, bu psikolojik’ dediği zaman hem kendisine itiraz ettim hem de kamuoyuna… Ne psikolojik… Hepimiz elimizde tutuyormuş gibi görüyoruz bu ekonomik sıkıntıyı. Önemli olan sıkıntının varlığını inkâr etmek değil, kabul ederek bunu gidermek için yapılacak çalışmalardır. ‘Sıkıntı küçük müdür, büyük müdür’ derseniz, elbette büyüktür ama krize dönüşmemiştir, sözünden bir gün sonra Berat Albayrak istifa etmişti.


Dolayısıyla söyledikleri her zaman gündem olmuş, hiçbir zaman sıradan olmamış bir şahsiyettir Bülent Arınç. Bu yüzden Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala ile ilgili sözleri için Erdoğan’dan izin almamış olması muhtemeldir. Zaten alacak olsa, özgül ağırlığını kaybetmiş olmaz mı?

Muhabbetle efendim!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi