Bircan  ŞAKİR ÇELİK
Köşe Yazarı
Bircan ŞAKİR ÇELİK
 

DEMOS KRATOS (ÇOĞUNLUĞUN HÜKMÜ)

"Bilge olmak nelere göz yumulacağını bilmektir. Bir seçim yapmanız gerektiğinde, seçmemek de bir seçimdir." sözlerinde William James, insanlık için hiçbir zaman çözümsüz bir çözümün olmadığını nitelendirmiş. Bir sorunun çözümü bazen o sorunun yok sayılması bile olabilir buna göre!   DEMOKRASİ ÇILGINLIĞI   Demokrasi, dünya tarihinde rüştünü ispatlamış hükmetme yöntemlerinden biri. Hükmetme yöntemi ancak yönetme biçimi değil. Demokrasiye uygun çeşitli yönetim biçimleri var. Ülkemizde uygulanan Cumhuriyet bunlardan yalnızca biri.   Her ne yöntemle yönetilirse yönetilsin demokratik kurumların başında seçim gelir. Sandık, seçmen, seçilen bir demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Ancak devlet kavramını yeni baştan yaratan Platon, demokrasinin en yılmaz muhaliflerinden biridir. Platon'a göre demokrasi; çoğunluğun, kamu yararının çıkarlarını değil sınıfsal çıkarları gözeten bir hükmetme tarzıdır.   Ünlü eseri Politika ’da Platon’un öğrencisi Aristo demokrasi için şu ifadeleri kullanır: “Timokrasi erdemli bir halk yönetimidir. Timokrasi bozulduğunda sokaktaki güruh yönetimi eline alır. İşte bu demokrasi olur ki uçuruma yaklaşmanın başlangıcıdır.”   SOSYAL DEVLET   Türkler, ata yurtlarından çıkmadan evvel köklü medeniyetlerinin temellerini Türkistan’da atmıştır. Teşkilatlı devletlerin yanı sıra sosyal hayatta da bugünkü örneklere oldukça yakın toplumsal kurumlar oluşturduklarını görüyoruz.   Eski Türk devletlerinde devlet tek elden merkezi bir yönetimle idare edilmesine karşın bu idareyi kısıtlayan birçok kuruma rastlanır. Bunlardan en önemlisi “Kurultay” adı verilen, boy ve aile örgütlerinde dahi görülebilen danışma meclisleridir. Kurultayların yanı sıra özellikle Hunlardan itibaren Türk devletlerinde yönetim mekanizmalarının başına bakan konumunda yüksek görevlilere rastlanır.   Eski Türklerde devletin önemli görevlerinden biri de adaletli bir şekilde iç barışı sağlamaktır. Bu durum “İl” yani devlet olmanın gereğidir. Adaleti sağlayacak meşru, tanınmış bir kanun otoritesinin gerekliliği törenin günün şartlarına göre düzenlenmesini ve bu düzenlemenin bir encümen tarafından yapıldığını gösterir.   Burada ifade etmeye yetmeyecek daha nice kurumlar vasıtasıyla Türk devlet geleneği bugüne kadar gelmiştir. Bugün üzerinde yaşadığımız adına Türkiye dediğimiz Batı Türkeli devlet geleneği de eski Türk devletlerinden çok farklı değildir. Adına “demokrasi” dedikleri ve bunu en iyi uyguladıklarını iddia ettikleri modern Batı toplumu, Fransa örneğinde gördüğümüz gibi Aristo’yu haklı çıkarmaya niyetlidir. Demokrasi kavramının içini boşaltan Batı medeniyeti, bu kavrama Ortaçağ Otuz Yıl Savaşlarından kalma bütün mezhebi duygularını yüklemiş görünüyor. Devlet çıkarını gözetmek elbette her örgütlü devletin hakkıdır lakin bunu “demokrasi” adı altında icra etmek ve işine geldiği gün bazılarını demokratik işine gelmediğinde aynılarını ise “anti-demokratik” olarak nitelendirmek ancak Napolyon’un Fransa’sına yakışık alırdı elbette!   Her ne kadar bize uygulanan sistemler Batı’dan nakledilmiş diye anlatılsa da tarihin derinliklerine indiğimizde günümüzde insani erdemlerin başında gelen birçok olgunluğun hâlihazırda ata topraklarında uygulandığını görüyoruz. Unutmamamız gereken asli kuralı Mustafa Kemal aslında çok da iyi özetlemiş: “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” Kanındaki asillikten şüphe etmemek gerek. Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir unutma Türk genci!
Ekleme Tarihi: 08 Aralık 2020 - Salı

DEMOS KRATOS (ÇOĞUNLUĞUN HÜKMÜ)

"Bilge olmak nelere göz yumulacağını bilmektir. Bir seçim yapmanız gerektiğinde, seçmemek de bir seçimdir." sözlerinde William James, insanlık için hiçbir zaman çözümsüz bir çözümün olmadığını nitelendirmiş. Bir sorunun çözümü bazen o sorunun yok sayılması bile olabilir buna göre!

 

DEMOKRASİ ÇILGINLIĞI

 

Demokrasi, dünya tarihinde rüştünü ispatlamış hükmetme yöntemlerinden biri. Hükmetme yöntemi ancak yönetme biçimi değil. Demokrasiye uygun çeşitli yönetim biçimleri var. Ülkemizde uygulanan Cumhuriyet bunlardan yalnızca biri.

 

Her ne yöntemle yönetilirse yönetilsin demokratik kurumların başında seçim gelir. Sandık, seçmen, seçilen bir demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Ancak devlet kavramını yeni baştan yaratan Platon, demokrasinin en yılmaz muhaliflerinden biridir. Platon'a göre demokrasi; çoğunluğun, kamu yararının çıkarlarını değil sınıfsal çıkarları gözeten bir hükmetme tarzıdır.

 

Ünlü eseri Politika ’da Platon’un öğrencisi Aristo demokrasi için şu ifadeleri kullanır: “Timokrasi erdemli bir halk yönetimidir. Timokrasi bozulduğunda sokaktaki güruh yönetimi eline alır. İşte bu demokrasi olur ki uçuruma yaklaşmanın başlangıcıdır.”

 

SOSYAL DEVLET

 

Türkler, ata yurtlarından çıkmadan evvel köklü medeniyetlerinin temellerini Türkistan’da atmıştır. Teşkilatlı devletlerin yanı sıra sosyal hayatta da bugünkü örneklere oldukça yakın toplumsal kurumlar oluşturduklarını görüyoruz.

 

Eski Türk devletlerinde devlet tek elden merkezi bir yönetimle idare edilmesine karşın bu idareyi kısıtlayan birçok kuruma rastlanır. Bunlardan en önemlisi “Kurultay” adı verilen, boy ve aile örgütlerinde dahi görülebilen danışma meclisleridir. Kurultayların yanı sıra özellikle Hunlardan itibaren Türk devletlerinde yönetim mekanizmalarının başına bakan konumunda yüksek görevlilere rastlanır.

 

Eski Türklerde devletin önemli görevlerinden biri de adaletli bir şekilde iç barışı sağlamaktır. Bu durum “İl” yani devlet olmanın gereğidir. Adaleti sağlayacak meşru, tanınmış bir kanun otoritesinin gerekliliği törenin günün şartlarına göre düzenlenmesini ve bu düzenlemenin bir encümen tarafından yapıldığını gösterir.

 

Burada ifade etmeye yetmeyecek daha nice kurumlar vasıtasıyla Türk devlet geleneği bugüne kadar gelmiştir. Bugün üzerinde yaşadığımız adına Türkiye dediğimiz Batı Türkeli devlet geleneği de eski Türk devletlerinden çok farklı değildir. Adına “demokrasi” dedikleri ve bunu en iyi uyguladıklarını iddia ettikleri modern Batı toplumu, Fransa örneğinde gördüğümüz gibi Aristo’yu haklı çıkarmaya niyetlidir. Demokrasi kavramının içini boşaltan Batı medeniyeti, bu kavrama Ortaçağ Otuz Yıl Savaşlarından kalma bütün mezhebi duygularını yüklemiş görünüyor. Devlet çıkarını gözetmek elbette her örgütlü devletin hakkıdır lakin bunu “demokrasi” adı altında icra etmek ve işine geldiği gün bazılarını demokratik işine gelmediğinde aynılarını ise “anti-demokratik” olarak nitelendirmek ancak Napolyon’un Fransa’sına yakışık alırdı elbette!

 

Her ne kadar bize uygulanan sistemler Batı’dan nakledilmiş diye anlatılsa da tarihin derinliklerine indiğimizde günümüzde insani erdemlerin başında gelen birçok olgunluğun hâlihazırda ata topraklarında uygulandığını görüyoruz. Unutmamamız gereken asli kuralı Mustafa Kemal aslında çok da iyi özetlemiş: “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” Kanındaki asillikten şüphe etmemek gerek. Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir unutma Türk genci!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi