RİZE'DE YAŞANMIŞ FIKRA GİBİ OLAYLAR

Rize 21.03.2025 - 14:07, Güncelleme: 21.03.2025 - 14:07 7617+ kez okundu.
 

RİZE'DE YAŞANMIŞ FIKRA GİBİ OLAYLAR

Karadeniz’den bi haber olanlar, televizyonlarda, sinemalarda Karadenizli’yi canlandırdı yıllarca..
Kafalarda, uydurma Temel fıkraları ile farklı Karadenizli tiplemeleri çizildi. Oysa Karadeniz’le, Karadenizli’yle ilgili fıkra üretmek gereksiz bir uğraştı. Çünkü hayata hep güzel tarafından bakan Rizelilerin gündelik hayatı doğal fıkralarla doludur. İşte bu fıkralardan oluşturduğum ve 2008 yılında yayınlanan ve alanında bir ilk olma özelliği taşıyan Rize’de Yaşanmış Fıkra Gibi Olaylar kitabından bir seçki: Pazar’i rezil etmeyelum Pazarlılar tarafında çok sevilen Pazar’ın renkli is Çamlı Hakkı nasıl olduysa bir gün Ankara’ya gider. Sokakta karşılaştığı Pazarlı: -Hakkı, sen burada ne yapıyorsun? der ve para vermeye kalkar. Hakkı başını kaldırır ve kendisini tanıdığını belli etmemesini isteyerek: -Sus der, Pazar’i rezil etmeyelum.   Vali’ye oğlum diyemem Rize Valisi Fikret Ersanlı ile Ekrem Orhon, vilayet konağından hareket edip Turist Otel’e doğru araba ile yol almaktadırlar. Vali, sürekli Ekrem Orhon’a takılır. Orhon da lafın altında kalmaz, taşı gediğine koyardı. O sıralar Orhon’un evlenme durumu var. Hastahane başhekimi Mazhar Basa da işin içinde. Vali Ersanlı, Orhon’a : -Yahu Ekrem, bu işin olacağı yok, gel ben sana anamı vereyim de bu iş bitsin, der. Rahmetli Orhon : - Anani almam bir şey değil da koskoca valiye nasıl “Oğlum” diyeceğim, onu hesap ediyorum. Bu arada rahmetli Seyfi direksiyonu şaşırır ve zılgıtı yer.   1950’ye ancak Gelduk Yaz ayları Turist Otel’in bahçesi oldukça renkli simaların bulunduğu rakı sofralarının saatlerce sohbet edildiği serin bir yer olarak revaçtadır. Yine böyle bir akşam Hüseyin Memişoğlu eski bir arkadaşı Hamza Demirel’i yemeğe davet eder. Hamza dinlemede, Hüseyin ise devamlı anlatmaktadır. Yan masada Arif Suyabatmaz, Hamza’ya seslenir. -Allah sabırlar versin Hamza ne alemdesin? Hamza Demirel: -Ancak 1950’lere geldik. Daha kırk senemiz var.   İş değil fiş istedim Rize TV Haber müdürü Kemal Akçan televizyonundan ayrılmış, yine basın camiasında iş aramaktadır. Ardeşen’den hemşehrisi olan Çay TV Genel Yayın Yönetmeni Arif Akmermer’e uğrar ve iş ister. Akmermer, kendisine uygun bir işin olmadığını belirtir. Ayrıca birkaç yerde Kemal Akçan benden iş istedi, yardımcı olamadım der. Bu durumu öğrenen Akçan, bir gün Rize belediye parkında karşılaştığı Akmermer’e: -Ben senden iş değil fiş istedim, vergi iadesinde kullanacaktım der.   Bir şey yapamaz mıyız? Çay TV Genel Yayın Yönetmeni Arif Akmermer, televizyonu adına açık havada bir müzik programı düzenleyecektir. Programın yapılacağı gün havanın nasıl olacağını öğrenmek için Meteoroloji Müdürü’nü arar: -Hocam Salı günü hava nasıl? -Yağışlı. -Bir şey yapamaz mıyız?   Yağabilur da... Medet Rakıcı, Denizcilik Yüksek Okulundan ayrılmış fakat denizciliğe karşı olan sevgisini kaybetmemişti. Arkadaşları onun bu konuda merak ve kabiliyetini bildikleri için bir gün hava tahmininde bulunmasını isterler. O da ufuklara bakar bakar ve şu cevabı verir: —Yağabilur da yağmayabilur da...   Babam da dedemden hatıra idi Yılmaz Arayıcı, arkadaşını yazıhanesinde ziyaret eder. Oldukça lüks döşenmiş olan yazıhanenin duvarında bulunan tablo kazayla yere düşer ve kırılır. Yazıhane sahibi: -Eyvah hatırası vardı, diye yakınır. Yılmaz Arayıcı da cevabı yapıştırır: -Babam da dedemden hatıra kalmıştı. Götürürken kimse bana sormadı.   Perhiz Milli güreşçi Necati Morgül bir ara kalbinden rahatsızlanır. Doktorlar kesin ve sıkı perpiz uygulamasını isterler. Ayrıca istirahat ve yorulmamak da var tabii. Yemeklerin tarifinde iki adet ızgara köfte ve salata vardır, kesinlikle ağır yemek, fazla yemek yasak. Necati ne yapsın dayanamaz. Doktorun tarifesini uygulamak için kendince bir yol bulur: Yarım kilo kıymadan ikiyüz ellişer gramlık iki köfte.   Köpek bilmezse... Ali Sırtlı üniversitede okurken burs alması için kendisine kefil olan armatör Ziya Kalkavan’ın evine gitmesi gerekir. Saat dokuzda gelmesi söylenen Sırtlı eve gelir, ama bahçenin girişinde kocaman bir kangalla karşılaşır. Korktuğu için bir süre içeri giremez. Ziya Kalkavan durumu görünce içeriden seslenir: -Uşağum nerdesun? Hane dokuzda gelecektun? -Bey amca ben dokuzda geldim ama bir saattir içeri giremiyorum. Köpek bana havlayıp duruyor. -Oğlum korkma bi şe etmez. Hem sen bilmeyi misun ki havlayan köpek isirmaz. -Bey amca ben bilmesine biliyorum da köpek biliyor mu?   Fatih  Sultan KAR
Karadeniz’den bi haber olanlar, televizyonlarda, sinemalarda Karadenizli’yi canlandırdı yıllarca..

Kafalarda, uydurma Temel fıkraları ile farklı Karadenizli tiplemeleri çizildi. Oysa Karadeniz’le, Karadenizli’yle ilgili fıkra üretmek gereksiz bir uğraştı. Çünkü hayata hep güzel tarafından bakan Rizelilerin gündelik hayatı doğal fıkralarla doludur. İşte bu fıkralardan oluşturduğum ve 2008 yılında yayınlanan ve alanında bir ilk olma özelliği taşıyan Rize’de Yaşanmış Fıkra Gibi Olaylar kitabından bir seçki:

Pazar’i rezil etmeyelum

Pazarlılar tarafında çok sevilen Pazar’ın renkli is Çamlı Hakkı nasıl olduysa bir gün Ankara’ya gider. Sokakta karşılaştığı Pazarlı:

-Hakkı, sen burada ne yapıyorsun? der ve para vermeye kalkar.

Hakkı başını kaldırır ve kendisini tanıdığını belli etmemesini

isteyerek:

-Sus der, Pazar’i rezil etmeyelum.

 

Vali’ye oğlum diyemem

Rize Valisi Fikret Ersanlı ile Ekrem Orhon, vilayet konağından

hareket edip Turist Otel’e doğru araba ile yol almaktadırlar.

Vali, sürekli Ekrem Orhon’a takılır. Orhon da lafın altında

kalmaz, taşı gediğine koyardı. O sıralar Orhon’un evlenme durumu

var. Hastahane başhekimi Mazhar Basa da işin içinde.

Vali Ersanlı, Orhon’a :

-Yahu Ekrem, bu işin olacağı yok, gel ben sana anamı vereyim

de bu iş bitsin, der.

Rahmetli Orhon :

- Anani almam bir şey değil da koskoca valiye nasıl “Oğlum”

diyeceğim, onu hesap ediyorum.

Bu arada rahmetli Seyfi direksiyonu şaşırır ve zılgıtı yer.

 

1950’ye ancak Gelduk

Yaz ayları Turist Otel’in bahçesi oldukça renkli simaların

bulunduğu rakı sofralarının saatlerce sohbet edildiği serin bir

yer olarak revaçtadır. Yine böyle bir akşam Hüseyin Memişoğlu

eski bir arkadaşı Hamza Demirel’i yemeğe davet eder.

Hamza dinlemede, Hüseyin ise devamlı anlatmaktadır. Yan

masada Arif Suyabatmaz, Hamza’ya seslenir.

-Allah sabırlar versin Hamza ne alemdesin?

Hamza Demirel:

-Ancak 1950’lere geldik. Daha kırk senemiz var.

 

İş değil fiş istedim

Rize TV Haber müdürü Kemal Akçan televizyonundan ayrılmış,

yine basın camiasında iş aramaktadır.

Ardeşen’den hemşehrisi olan Çay TV Genel Yayın Yönetmeni

Arif Akmermer’e uğrar ve iş ister. Akmermer, kendisine

uygun bir işin olmadığını belirtir. Ayrıca birkaç yerde Kemal

Akçan benden iş istedi, yardımcı olamadım der. Bu durumu

öğrenen Akçan, bir gün Rize belediye parkında karşılaştığı Akmermer’e:

-Ben senden iş değil fiş istedim, vergi iadesinde kullanacaktım

der.

 

Bir şey yapamaz mıyız?

Çay TV Genel Yayın Yönetmeni Arif Akmermer, televizyonu

adına açık havada bir müzik programı düzenleyecektir.

Programın yapılacağı gün havanın nasıl olacağını öğrenmek

için Meteoroloji Müdürü’nü arar:

-Hocam Salı günü hava nasıl?

-Yağışlı.

-Bir şey yapamaz mıyız?

 

Yağabilur da...

Medet Rakıcı, Denizcilik Yüksek Okulundan ayrılmış fakat

denizciliğe karşı olan sevgisini kaybetmemişti. Arkadaşları

onun bu konuda merak ve kabiliyetini bildikleri için bir gün

hava tahmininde bulunmasını isterler. O da ufuklara bakar

bakar ve şu cevabı verir:

—Yağabilur da yağmayabilur da...

 

Babam da dedemden hatıra idi

Yılmaz Arayıcı, arkadaşını yazıhanesinde ziyaret eder. Oldukça

lüks döşenmiş olan yazıhanenin duvarında bulunan

tablo kazayla yere düşer ve kırılır. Yazıhane sahibi:

-Eyvah hatırası vardı, diye yakınır.

Yılmaz Arayıcı da cevabı yapıştırır:

-Babam da dedemden hatıra kalmıştı. Götürürken kimse

bana sormadı.

 

Perhiz

Milli güreşçi Necati Morgül bir ara kalbinden rahatsızlanır.

Doktorlar kesin ve sıkı perpiz uygulamasını isterler. Ayrıca

istirahat ve yorulmamak da var tabii. Yemeklerin tarifinde iki

adet ızgara köfte ve salata vardır, kesinlikle ağır yemek, fazla

yemek yasak.

Necati ne yapsın dayanamaz. Doktorun tarifesini uygulamak

için kendince bir yol bulur: Yarım kilo kıymadan ikiyüz

ellişer gramlık iki köfte.

 

Köpek bilmezse...

Ali Sırtlı üniversitede okurken burs alması için kendisine

kefil olan armatör Ziya Kalkavan’ın evine gitmesi gerekir. Saat

dokuzda gelmesi söylenen Sırtlı eve gelir, ama bahçenin girişinde

kocaman bir kangalla karşılaşır. Korktuğu için bir süre

içeri giremez. Ziya Kalkavan durumu görünce içeriden seslenir:

-Uşağum nerdesun? Hane dokuzda gelecektun?

-Bey amca ben dokuzda geldim ama bir saattir içeri giremiyorum.

Köpek bana havlayıp duruyor.

-Oğlum korkma bi şe etmez. Hem sen bilmeyi misun ki havlayan

köpek isirmaz.

-Bey amca ben bilmesine biliyorum da köpek biliyor mu?

 

Fatih  Sultan KAR

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (1 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yaşar Engin Emekli öğretmen Çayeli
(22.03.2025 12:51 - #17306)
Teşekkürler Sayın Kar. Güzel adamsın vesselam.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi