SENDİKACILIK BU MU? ÇALIŞANLARIN HAKKINI KİM SAVUNACAK?

Sendika 02.05.2025 - 15:22, Güncelleme: 02.05.2025 - 15:22 8119 kez okundu.
 

SENDİKACILIK BU MU? ÇALIŞANLARIN HAKKINI KİM SAVUNACAK?

Türkiye'de Sendikacılığın Siyasallaşması ve Emekçinin Hak Mücadelesi: Sessiz Sendikalar, Suskun Emek Mücadelesi
Sendikalar, demokratik toplumların en önemli yapı taşlarından biridir. İşçilerin ve emekçilerin haklarını savunmak, çalışma koşullarını iyileştirmek ve sosyal adaleti sağlamak adına tarih boyunca önemli roller üstlenmişlerdir. Ancak sendikaların bu asli görevlerini yerine getirebilmesi için bağımsızlıklarını korumaları şarttır. Türkiye’de ise özellikle son yıllarda sendikaların büyük bir kısmının siyasal iktidarın çizdiği sınırlar içinde hareket ettiği ve özellikle memur sendikalarının iktidarla paralel bir tutum sergilediği yönünde ciddi eleştiriler mevcuttur. Bu durum, sendikaların asli görevlerini yapmalarını engellemekte ve emekçinin hak mücadelesinde büyük bir boşluk yaratmaktadır. Sendikaların Tarihsel Rolü ve Muhalefet Görevi Sendikalar, tarih boyunca işçi sınıfının haklarını korumak adına genellikle iktidarlara karşı dengeleyici ve gerektiğinde muhalif bir pozisyon almışlardır. Bu muhalefet, siyasi değil, sınıfsal temellidir: işverenin ve devletin, iş gücü üzerindeki baskısını dengelemek amacı taşır. Bu nedenle sendikalar, sosyal devlet anlayışının bir parçası olarak görülür. Ancak Türkiye’de bu denge, özellikle 2000’li yılların ortasından itibaren bozulmaya başlamıştır. İktidara yakın sendikaların kurulması teşvik edilmiş, kamu çalışanlarının büyük kısmı bu sendikalara yönlendirilmiş ve bağımsız sendikalar giderek marjinalleştirilmiştir. En çarpıcı örneklerden biri Memur-Sen’in iktidarla olan yakın ilişkisi ve bu sendikanın, çoğu zaman kamu çalışanlarının taleplerinden çok siyasi iktidarın söylemleriyle örtüşen bir pozisyon almasıdır. Seyyanen Zam Meselesi: Sessizlik ve Çifte Standart Son dönemde kamuoyunun gündeminde olan en somut örneklerden biri, memura verilen seyyanen zammın emeklilere yansıtılmaması meselesidir. En üst düzeydeki devlet yetkilileri tarafından "emeklilere de verilecek" denmesine rağmen, bu zam iki yıldır emeklilere uygulanmamıştır. Bu durum, milyonlarca emeklinin gelirinde ciddi kayıplara yol açarken, memur sendikalarının özellikle Memur-Sen’in bu konuda herhangi bir ciddi tepki göstermemesi, ciddi bir güvensizlik yaratmıştır. Memur-Sen’in bu sessizliği, üyeleri arasında dahi tartışmalara neden olmaktadır. Zira bir sendikanın görevi, yalnızca mevcut üyelerinin değil, emeklilik gibi doğrudan ilişki içinde olduğu kesimlerin de haklarını savunmaktır. Emeklilik, kamu çalışanları için doğal bir sürecin parçası olduğuna göre, emeklilerin haklarının bu kadar sessiz geçiştirilmesi, sendikanın görev tanımıyla çelişmektedir. Sendikaların Siyasallaşması: Bağımsızlık Sorunu Sendikaların siyasal iktidara yakınlaşması, sadece suskunlukla sınırlı değildir. Pek çok sendika, toplu sözleşme süreçlerinde hükümetin tekliflerini sorgulamadan kabul etmekte, protesto eylemlerinden kaçınmakta ve üyelerine alternatif bir mücadele hattı sunamamaktadır. Bu durum, sendikaların iktidarın "arka bahçesi" haline gelmesi yönündeki eleştirileri haklı kılmaktadır. Bağımsız sendikacılığın zayıflaması, kamu emekçilerini örgütsüz ve savunmasız hale getirmektedir. Alternatif sendikalar ise hem medyada yer bulamamakta hem de kamu kurumları tarafından dolaylı baskılarla karşılaşmaktadır. Bu koşullarda sendikal rekabet adil değildir ve özgür sendikacılık kültürü zayıflamaktadır. Kim Hak Arayacak? Bu sorunun cevabı, demokrasinin ve sivil toplumun geleceği açısından hayati önemdedir. Eğer sendikalar görevlerini yapmazsa, hak arama mücadelesi bireylerin omzuna yüklenir ki bu da örgütsüz, etkisiz ve dağınık bir direniş anlamına gelir. Oysa kolektif mücadele, sendikal hareketin temelidir. Sessiz kalan, üyelerine hesap vermeyen ve siyasi iktidarın çizgisinde yürüyen sendikaların yerine, taban inisiyatifiyle hareket eden, bağımsız ve demokratik sendikacılığın güçlendirilmesi gerekmektedir. Türkiye'de sendikaların büyük kısmının siyasal iktidara yakın durması, sendikal mücadelenin niteliğini zayıflatmakta ve emekçilerin haklarının savunulmasında ciddi boşluklar yaratmaktadır. Memur sendikalarının özellikle emeklilikle ilgili konularda sessiz kalması, sendikal güveni sarsmaktadır. Bu nedenle, sendikaların yeniden yapılandırılması, bağımsızlıklarının sağlanması ve tabanla olan bağlarının güçlendirilmesi elzemdir. Aksi takdirde “sendikacılık” sadece tabelalarda kalacak, emekçinin sesi ise bir kez daha susturulacaktır.
Türkiye'de Sendikacılığın Siyasallaşması ve Emekçinin Hak Mücadelesi: Sessiz Sendikalar, Suskun Emek Mücadelesi

Sendikalar, demokratik toplumların en önemli yapı taşlarından biridir. İşçilerin ve emekçilerin haklarını savunmak, çalışma koşullarını iyileştirmek ve sosyal adaleti sağlamak adına tarih boyunca önemli roller üstlenmişlerdir. Ancak sendikaların bu asli görevlerini yerine getirebilmesi için bağımsızlıklarını korumaları şarttır. Türkiye’de ise özellikle son yıllarda sendikaların büyük bir kısmının siyasal iktidarın çizdiği sınırlar içinde hareket ettiği ve özellikle memur sendikalarının iktidarla paralel bir tutum sergilediği yönünde ciddi eleştiriler mevcuttur. Bu durum, sendikaların asli görevlerini yapmalarını engellemekte ve emekçinin hak mücadelesinde büyük bir boşluk yaratmaktadır.

Sendikaların Tarihsel Rolü ve Muhalefet Görevi

Sendikalar, tarih boyunca işçi sınıfının haklarını korumak adına genellikle iktidarlara karşı dengeleyici ve gerektiğinde muhalif bir pozisyon almışlardır. Bu muhalefet, siyasi değil, sınıfsal temellidir: işverenin ve devletin, iş gücü üzerindeki baskısını dengelemek amacı taşır. Bu nedenle sendikalar, sosyal devlet anlayışının bir parçası olarak görülür.

Ancak Türkiye’de bu denge, özellikle 2000’li yılların ortasından itibaren bozulmaya başlamıştır. İktidara yakın sendikaların kurulması teşvik edilmiş, kamu çalışanlarının büyük kısmı bu sendikalara yönlendirilmiş ve bağımsız sendikalar giderek marjinalleştirilmiştir. En çarpıcı örneklerden biri Memur-Sen’in iktidarla olan yakın ilişkisi ve bu sendikanın, çoğu zaman kamu çalışanlarının taleplerinden çok siyasi iktidarın söylemleriyle örtüşen bir pozisyon almasıdır.

Seyyanen Zam Meselesi: Sessizlik ve Çifte Standart

Son dönemde kamuoyunun gündeminde olan en somut örneklerden biri, memura verilen seyyanen zammın emeklilere yansıtılmaması meselesidir. En üst düzeydeki devlet yetkilileri tarafından "emeklilere de verilecek" denmesine rağmen, bu zam iki yıldır emeklilere uygulanmamıştır. Bu durum, milyonlarca emeklinin gelirinde ciddi kayıplara yol açarken, memur sendikalarının özellikle Memur-Sen’in bu konuda herhangi bir ciddi tepki göstermemesi, ciddi bir güvensizlik yaratmıştır.

Memur-Sen’in bu sessizliği, üyeleri arasında dahi tartışmalara neden olmaktadır. Zira bir sendikanın görevi, yalnızca mevcut üyelerinin değil, emeklilik gibi doğrudan ilişki içinde olduğu kesimlerin de haklarını savunmaktır. Emeklilik, kamu çalışanları için doğal bir sürecin parçası olduğuna göre, emeklilerin haklarının bu kadar sessiz geçiştirilmesi, sendikanın görev tanımıyla çelişmektedir.

Sendikaların Siyasallaşması: Bağımsızlık Sorunu

Sendikaların siyasal iktidara yakınlaşması, sadece suskunlukla sınırlı değildir. Pek çok sendika, toplu sözleşme süreçlerinde hükümetin tekliflerini sorgulamadan kabul etmekte, protesto eylemlerinden kaçınmakta ve üyelerine alternatif bir mücadele hattı sunamamaktadır. Bu durum, sendikaların iktidarın "arka bahçesi" haline gelmesi yönündeki eleştirileri haklı kılmaktadır.

Bağımsız sendikacılığın zayıflaması, kamu emekçilerini örgütsüz ve savunmasız hale getirmektedir. Alternatif sendikalar ise hem medyada yer bulamamakta hem de kamu kurumları tarafından dolaylı baskılarla karşılaşmaktadır. Bu koşullarda sendikal rekabet adil değildir ve özgür sendikacılık kültürü zayıflamaktadır.

Kim Hak Arayacak?

Bu sorunun cevabı, demokrasinin ve sivil toplumun geleceği açısından hayati önemdedir. Eğer sendikalar görevlerini yapmazsa, hak arama mücadelesi bireylerin omzuna yüklenir ki bu da örgütsüz, etkisiz ve dağınık bir direniş anlamına gelir. Oysa kolektif mücadele, sendikal hareketin temelidir. Sessiz kalan, üyelerine hesap vermeyen ve siyasi iktidarın çizgisinde yürüyen sendikaların yerine, taban inisiyatifiyle hareket eden, bağımsız ve demokratik sendikacılığın güçlendirilmesi gerekmektedir.

Türkiye'de sendikaların büyük kısmının siyasal iktidara yakın durması, sendikal mücadelenin niteliğini zayıflatmakta ve emekçilerin haklarının savunulmasında ciddi boşluklar yaratmaktadır. Memur sendikalarının özellikle emeklilikle ilgili konularda sessiz kalması, sendikal güveni sarsmaktadır. Bu nedenle, sendikaların yeniden yapılandırılması, bağımsızlıklarının sağlanması ve tabanla olan bağlarının güçlendirilmesi elzemdir. Aksi takdirde “sendikacılık” sadece tabelalarda kalacak, emekçinin sesi ise bir kez daha susturulacaktır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (2 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Erdal
(02.05.2025 19:04 - #18161)
Yutkunuyorlar.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Tarafsız
(02.05.2025 15:27 - #18155)
Bunlar kukla. İp ise başkalarının elinde. Google a buçuk Ali yazinca bunun adı çıkıyor düşünün
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi