Recep Ali AKSOYLU
Köşe Yazarı
Recep Ali AKSOYLU
 

DÜNYA YILDIZI MESUT ÖZİL LİGİMİZE RENK KATACAK

Her ne kadar 92’si A takımı düzeyinde olmak üzere 119 kez Alman Milli Takımı forması giymiş, Alman Milli Takımları adına 32 gol (A Milli de 40 de asisti var) olsa da hiçbir zaman Türklüğünü geri planda tutmamış, hatta Türk kimliğinden ötürü Alman şovenlerin saldırılarına maruz kaldığı için 2018 yılında henüz 30 yaşında iken kendi isteğiyle Alman Milli Takımında futbol oynamama kararı olan Zonguldak Devrek kökenli Mesut Özil, gece yarısı ailesi ile özel uçakla İstanbul’a geldi. Gelmiş geçmiş Türk kökenli en kariyerli futbolcu olan Mesut Özil, bir süredir çocukluğundan beri gönül verdiği sarı lacivertli formayı giymek için Fenerbahçe Kulübü yöneticiler ile temas halinde olduğu bilinmekteydi.   Kariyeri bireysel ve kulüp bazında başarılarla dolu olan Mesut Özil 2018 yılında Alman Milli Takımında oynamama kararı aldıktan sonra son kulübü olan, daha önce bir çok başarısında imzası olan Arsenal’de de adeta istenmeyen adam konumuna düşürülmüş, sezon öncesinde de 20 milyon Euro lük maaşından emir vaki olarak yapılan indirim talebine olumlu yaklaşmayınca kadro dışı bırakılmıştı. 2005 yılında Shalke 04’de başlayan profesyonel futbol kariyerini Werder Bremen, Real Madrid ve Arsenal gibi dev takımlarda forma giyerek sürdüren Mesut Özil, şimdi de prensip anlaşmasına vardığı Fenerbahçe’nin formasını giyecek. Türkiye süper ligine renk katacak, ligimizin dünya genelinde ki popülaritesinin artmasını sağlayacak.  Mesut Özil’i 2007-2008 sezonunun devre arasında transfer olduğu Werder Bremen yıllarında tanıdım. Bremen’in en güzel bistrolarından biri olan Delano amca oğlumundu, Werder’li futbolcularda genelde oraya takılırlardı. O dönem takımın yıldızı kariyerinin son dönemlerinde yolu yine Fenerbahçe ile kesişen Diego Ribas idi. Delano’da ki sohbetlerden anımsıyorum Diego, Juventus’a transfer olunca 20 yaşındaki bizim “messi” Mesut’un Brezilyalıyı aratmayacağı konuşuluyordu. Nitekim o sezonun sonunda Diego'nun Juventus'a transfer olmasıyla birlikte, takımın dümenine geçen Mesut, kısa sürede taraftarın sevgilisi oldu ve yıldızı Werder Bremen’de hızla parladı. Antrenmanlara Fenerbahçe formasıyla gelmesinden dolayı Schalke ile ipleri kopma noktasına geldiğini Bremen’deki hemşerilerimizden duyduğum Mesut, Bremen’de Diego’dan sonra dümeni üstlendiği gibi Schalke’de de ikinci yılında iken takımın yıldızı Lincoln ’ün Galatasaray’a transfer olmasıyla banko oynamaya başlamıştı. İlginç tesadüf demekle yetineceğim. Mesut Özil’i İstanbul’da Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda da canlı izleme şansım olmuştu. UEFA Kupası Finali’nde Shakhtar Donetsk'e yenildikleri müsabakada Werder Bremen’ın 10 numarası Mesut’tu. Almanya’dan gelen akrabalarımla yenilgiye üzülmüştük. Üzülmüştük, çünkü benimde Bundesliga’daki favori takımım Werder Bremen olmuştu. Mesut, Alman Milli Takımı ile 2010 Dünya Kupası'nda gösterdiği performans sonucu Ağustos 2010'da transfer olduğu dünya devi Real Madrid'de forma giyen ilk Türk oldu. Dahası José Mourinho’nun takımın kilit oyuncusu olarak bir çok başarıya ortak oldu. 2013 yazında Premier League takımlarından Arsenal'e, kulüp tarihinde bir oyuncu için ödenen en yüksek bonservis bedeli olan 42,5 milyon pound karşılığında transfer oldu. Mesut için yeni bir başlangıç olan bu transfere Real Madrid’deki takım arkadaşları üzülmüştü. En çok da Ronaldo ve Ramos. Mesut Özil’in Fenerbahçeliliği hep bilinirdi ama onun düzeyinde bir oyuncunun maaşını bizim ligimiz, ligimizde her hangi bir kulübün karşılayabilmesi mümkün olamayacağından bir gün Süper Ligde forma giyeceği düşünülemezdi. Arsenal Kulübü ile olan ihtilafı, futbol oynama arzusu, Türkiye sevgisi, eşinin İstanbul özlemi derken astronomik rakamlardan kolayca vazgeçip ligimize renk katmaya geldi. Mesut Özil’in aslında Türkiye’de ki takımlarla yolu futbola ilk başladığı yıllarda da kesişmiş ama beğenilmemişti. Bremen yıllarımdan anımsadığım kadarıyla henüz Schalke’de genç düzeyinde oynarken manejerler Galatasaray’a önermiş, ancak fiziki gelişimini tamamlamamış Mesut’u denemeye bile gerek görmemişlerdi. Bizim takımların böyle örneklerde sicil karneleri zaten çok kabarık, kimleri kaçırmadık ki! Almanya Milli Takımı tercihini profesyonelce düşünerek yapmış, o forma altında anavatanda ve gurbetteki Türkleri gururlandırmış Türkçe konuşan, Türk gibi düşünen ve kimliğinden gurur duyan Mesut Özil’e futbol kariyerinde açtığı yeni sayfada sakatlıktan, nazardan uzak başarılar diliyorum. Fenerbahçe’ye, Süper Lige hayırlı olsun. Hoş Geldin Mesut Özil.
Ekleme Tarihi: 18 Ocak 2021 - Pazartesi

DÜNYA YILDIZI MESUT ÖZİL LİGİMİZE RENK KATACAK

Her ne kadar 92’si A takımı düzeyinde olmak üzere 119 kez Alman Milli Takımı forması giymiş, Alman Milli Takımları adına 32 gol (A Milli de 40 de asisti var) olsa da hiçbir zaman Türklüğünü geri planda tutmamış, hatta Türk kimliğinden ötürü Alman şovenlerin saldırılarına maruz kaldığı için 2018 yılında henüz 30 yaşında iken kendi isteğiyle Alman Milli Takımında futbol oynamama kararı olan Zonguldak Devrek kökenli Mesut Özil, gece yarısı ailesi ile özel uçakla İstanbul’a geldi.


Gelmiş geçmiş Türk kökenli en kariyerli futbolcu olan Mesut Özil, bir süredir çocukluğundan beri gönül verdiği sarı lacivertli formayı giymek için Fenerbahçe Kulübü yöneticiler ile temas halinde olduğu bilinmekteydi.  


Kariyeri bireysel ve kulüp bazında başarılarla dolu olan Mesut Özil 2018 yılında Alman Milli Takımında oynamama kararı aldıktan sonra son kulübü olan, daha önce bir çok başarısında imzası olan Arsenal’de de adeta istenmeyen adam konumuna düşürülmüş, sezon öncesinde de 20 milyon Euro lük maaşından emir vaki olarak yapılan indirim talebine olumlu yaklaşmayınca kadro dışı bırakılmıştı.


2005 yılında Shalke 04’de başlayan profesyonel futbol kariyerini Werder Bremen, Real Madrid ve Arsenal gibi dev takımlarda forma giyerek sürdüren Mesut Özil, şimdi de prensip anlaşmasına vardığı Fenerbahçe’nin formasını giyecek. Türkiye süper ligine renk katacak, ligimizin dünya genelinde ki popülaritesinin artmasını sağlayacak. 


Mesut Özil’i 2007-2008 sezonunun devre arasında transfer olduğu Werder Bremen yıllarında tanıdım. Bremen’in en güzel bistrolarından biri olan Delano amca oğlumundu, Werder’li futbolcularda genelde oraya takılırlardı. O dönem takımın yıldızı kariyerinin son dönemlerinde yolu yine Fenerbahçe ile kesişen Diego Ribas idi. Delano’da ki sohbetlerden anımsıyorum Diego, Juventus’a transfer olunca 20 yaşındaki bizim “messi” Mesut’un Brezilyalıyı aratmayacağı konuşuluyordu. Nitekim o sezonun sonunda Diego'nun Juventus'a transfer olmasıyla birlikte, takımın dümenine geçen Mesut, kısa sürede taraftarın sevgilisi oldu ve yıldızı Werder Bremen’de hızla parladı.


Antrenmanlara Fenerbahçe formasıyla gelmesinden dolayı Schalke ile ipleri kopma noktasına geldiğini Bremen’deki hemşerilerimizden duyduğum Mesut, Bremen’de Diego’dan sonra dümeni üstlendiği gibi Schalke’de de ikinci yılında iken takımın yıldızı Lincoln ’ün Galatasaray’a transfer olmasıyla banko oynamaya başlamıştı. İlginç tesadüf demekle yetineceğim.


Mesut Özil’i İstanbul’da Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda da canlı izleme şansım olmuştu. UEFA Kupası Finali’nde Shakhtar Donetsk'e yenildikleri müsabakada Werder Bremen’ın 10 numarası Mesut’tu. Almanya’dan gelen akrabalarımla yenilgiye üzülmüştük. Üzülmüştük, çünkü benimde Bundesliga’daki favori takımım Werder Bremen olmuştu.


Mesut, Alman Milli Takımı ile 2010 Dünya Kupası'nda gösterdiği performans sonucu Ağustos 2010'da transfer olduğu dünya devi Real Madrid'de forma giyen ilk Türk oldu. Dahası José Mourinho’nun takımın kilit oyuncusu olarak bir çok başarıya ortak oldu.


2013 yazında Premier League takımlarından Arsenal'e, kulüp tarihinde bir oyuncu için ödenen en yüksek bonservis bedeli olan 42,5 milyon pound karşılığında transfer oldu. Mesut için yeni bir başlangıç olan bu transfere Real Madrid’deki takım arkadaşları üzülmüştü. En çok da Ronaldo ve Ramos.


Mesut Özil’in Fenerbahçeliliği hep bilinirdi ama onun düzeyinde bir oyuncunun maaşını bizim ligimiz, ligimizde her hangi bir kulübün karşılayabilmesi mümkün olamayacağından bir gün Süper Ligde forma giyeceği düşünülemezdi. Arsenal Kulübü ile olan ihtilafı, futbol oynama arzusu, Türkiye sevgisi, eşinin İstanbul özlemi derken astronomik rakamlardan kolayca vazgeçip ligimize renk katmaya geldi.


Mesut Özil’in aslında Türkiye’de ki takımlarla yolu futbola ilk başladığı yıllarda da kesişmiş ama beğenilmemişti. Bremen yıllarımdan anımsadığım kadarıyla henüz Schalke’de genç düzeyinde oynarken manejerler Galatasaray’a önermiş, ancak fiziki gelişimini tamamlamamış Mesut’u denemeye bile gerek görmemişlerdi. Bizim takımların böyle örneklerde sicil karneleri zaten çok kabarık, kimleri kaçırmadık ki!


Almanya Milli Takımı tercihini profesyonelce düşünerek yapmış, o forma altında anavatanda ve gurbetteki Türkleri gururlandırmış Türkçe konuşan, Türk gibi düşünen ve kimliğinden gurur duyan Mesut Özil’e futbol kariyerinde açtığı yeni sayfada sakatlıktan, nazardan uzak başarılar diliyorum. Fenerbahçe’ye, Süper Lige hayırlı olsun. Hoş Geldin Mesut Özil.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi