Adnan ONAY
Köşe Yazarı
Adnan ONAY
 

İmamoğlu bir restorasyon projesinin ürünüdür.

Türkiye önce başkanlık sistemine geçti.    Şimdi ise iki partili bir siyasal sisteme geçiş için siyasi cepheler azaltılıyor...   Bunun için; Bir süredir yürütülen çatı ittifaklarıyla siyasi parti taraftarları arasındaki  uçlar törpülenerek iki ayrı pota içinde eritildi..   Hatırlanacağı gibi önce başkanlık sistemine karşı çıkan Devlet Bahçeli daha sonra aynı şeye Cumhur-Başkanlığı siyasal sistemi adı altında destek vermiş, Bahçeli’nin desteğiyle fiiliyatta (kendine has) başkanlık sistemine geçilmişti.   Öncesinde ise; Bahçeli, 2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a karşı Kılıçdaroğlu ile birlikte Ekmeleddin İhsanoğlu ismi üzerinde karar kılmış, İhsanoğlu seçimi kaybedince de İhsanoğlu’nu MHP’den milletvekili seçtirmişti.   Kahire doğumlu, İslam teşkilatı Genel Sekreterliği görevinde bulunmuş olan Ekmeleddin İhsanoğlu'nun isminin Amerika'dan geldiği, İhsanoğlu'nu Kılıçdaroğlu'na, Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı Kemal Derviş’in önermiş olduğu öne sürülmüş olsa da İhsanoğlu’nun sonradan CHP değil de MHP tarafından aday gösterilmesi bu ismin öne çıkmasının asıl adresinin Bahçeli olduğu iddia edilmişti.   Öyle anlaşıyordu ki, “milliyetçi/islamcı” diye nitelendirilen bu ismin CHP üzerinden gündeme getirilmesiyle sol seçmen avlanmak istenmişti.   Sol’un sağcı bir adaya destek verip vermeyeceği ilk kez İhsanoğlu’yla test edildi.    CHP seçmeni Erdoğan’a karşı neredeyse firesiz şekilde İhsanoğlu’na oy verdi ve İhsanoğlu 40’a yakın oy aldı.   Sonrasında saf değiştirerek Erdoğan tarafına geçen Bahçeli, Cumhur-Başkanlık sistemini ortaya atmış, Cumhur İttifakı adı altında yapılan ittifak sonucu (Farklı bir)başkanlık sistemine geçilmiş, Erdoğan Cumhur-Başkanı ismi altında Başkan seçilmişti.   Şimdi Başkanlık sistemi,ABD modelinde olduğu gibi iki partili bir siyasal sistemle kalıcı hale getirilmek isteniyor..   Bunun için; Kendilerini muhafazakar/demokrat olarak nitelendiren Akparti (ya da bu zemine oturacak içinde islamcı, milliyetçi, muhafazakarların bulunduğu bir parti) ile birlikte, ona benzer Cumhuriyetçi bir partiye ihtiyaç duyulmakta.   Bu nedenle bu yapıya uygun bir isim olarak sağcı bir aileden gelen ancak CHP’den siyasete girerek kendini muhafazakar, cumhuriyetçi bir pozisyona yerleştiren İmamoğlu  ismi öne çıktı.   Bahçeli-Kılıçdaroğlu birlikteliğiyle start alıp, Bahçeli-Erdoğan birlikteliğiyle başkanlık sistemi için oluşturulan Cumhur ittifakının karşısına, yine Bahçeli’den koparılan milliyetçi Akşener birlikteliğiyle millet ittifakı oluşturuldu. Bu birliğe de milli görüşün uzantısı bir partiyle, çeşitli üç solcular ile etnik bir parti dolaylı yollarla eklemlendirildi ve bu birlik İmamoğlu gibi sağ kökenli bir çatı adayının altında toplandı.   Böylece birbirine benzemez, hatta çatışır görünen seçmen kitlesinin bir başka ittifak karşısında aynı havuzda bir araya getirilmesi sağlandı..   31 Mart seçimlerinde Ak parti İBB seçiminde kazandıkları seçimin ellerinden alındığını öne sürerek oyların yeniden sayımını istedi, ancak ne yaptıysa bunu sağlayamadı!   Bu kez devreye Bahçeli girdi ve oyların yeniden sayılmasını bir kenara bırakarak, “seçimin yenilenmesi” gerektiğini ortaya attı. Böylece oyların yeniden sayılmasını isteyen ancak bunu başaramayan Akpartiyi ortaya attığı bu amaç peşinde sürükledi.    İddialara göre Erdoğan, seçimin tekrarından değil, oyların yeniden sayımından yana olup, bunun gerçekleşmemesi halinde yeniden seçim taraftarı değildi. Ancak Bahçeli’nin bu açıklamasından sonra bundan kaçınma imkânı kalmamıştı..   Seçimin yenilenmesiyle İmamoğlu , hiç kimsenin beklemediği oranla seçimi farklı şekilde kazandı.   Bu sonuçla birlikte İmamoğlu cephesindeki sevinçte PKK sloganlarıyla, Kurt işaretleri yan yana yer aldı, aşırı solcusu, aşırı sağcısı, dincisi birlikte sevinç naraları attı.   Özetle; Başkanlık sisteminden sonra, İmamoğlu üzerinden iki partili sistem uygulamasına geçilmiş durumda.   Şimdi, bu her iki cephe partisinin kimlerden oluşturulacağının son rötuşları yapılıyor.   İki Başkan adayı ve seçimde yarışacak iki partinin kimlerden oluşacağı sanırım bir süre sonra netleşecek..   İmamoğlu’yla birlikte solun ortadan kaldırıldığını , aşırı uçların merkeze kaldırıldığını daha önce vurgulamıştım.  Bu yeni duruma uyum için belirli bir süre daha zamana ihtiyaç var..   Türkiye solu dünden bugüne başkalarının tercihlerini kendi tercihleri sandığı için hiçbir zaman olup bitenin farkına varamadı, farkına varamayacak.    O nedenle merkez dışında kalan sol sistem içinde önemsiz bir güce sahip.   Demirtaş’la birlikte merkezden dışa doğru uzanan solu HDP konsolide etmekte. HDP’nin havuz içerisinde kontrol altına alınmasıyla bu kitle tamamen etkisiz hale gelecek..   Önümüzdeki dönem siyaset yeni gelişmelere sahne olacak. Ortaya yeni isimlerin çıkmasıyla siyasetin iki bloğunu kimlerin temsil edeceği netleşecek.   Bu arada gündeme kabine değişikliği geleceği gibi Başkanlık sistemi de yeni duruma uygun hale getirilecek.   Artık bu saatten sonra eski sisteme dönme ihtimali yok. Tıpkı askerlik sürelerinin kısaltılmasında olduğu gibi sistemin yol haritasını siyasi partiler birlikte belirleyecekler.   Siyasette yeniden yapılanma için İstanbul seçimi bir milattı.    Artık sıra yeni siyasi aktörlerin belirginleşmesi ve yeni siyasal düzenin yerleşmesinde.   Umarım, bu değişimler gerilimsiz, sancısız gerçekleşir....
Ekleme Tarihi: 26 Haziran 2019 - Çarşamba

İmamoğlu bir restorasyon projesinin ürünüdür.

Türkiye önce başkanlık sistemine geçti. 
 
Şimdi ise iki partili bir siyasal sisteme geçiş için siyasi cepheler azaltılıyor...
 
Bunun için; Bir süredir yürütülen çatı ittifaklarıyla siyasi parti taraftarları arasındaki  uçlar törpülenerek iki ayrı pota içinde eritildi..
 
Hatırlanacağı gibi önce başkanlık sistemine karşı çıkan Devlet Bahçeli daha sonra aynı şeye Cumhur-Başkanlığı siyasal sistemi adı altında destek vermiş, Bahçeli’nin desteğiyle fiiliyatta (kendine has) başkanlık sistemine geçilmişti.
 
Öncesinde ise; Bahçeli, 2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a karşı Kılıçdaroğlu ile birlikte Ekmeleddin İhsanoğlu ismi üzerinde karar kılmış, İhsanoğlu seçimi kaybedince de İhsanoğlu’nu MHP’den milletvekili seçtirmişti.
 
Kahire doğumlu, İslam teşkilatı Genel Sekreterliği görevinde bulunmuş olan Ekmeleddin İhsanoğlu'nun isminin Amerika'dan geldiği, İhsanoğlu'nu Kılıçdaroğlu'na, Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı Kemal Derviş’in önermiş olduğu öne sürülmüş olsa da İhsanoğlu’nun sonradan CHP değil de MHP tarafından aday gösterilmesi bu ismin öne çıkmasının asıl adresinin Bahçeli olduğu iddia edilmişti.
 
Öyle anlaşıyordu ki, “milliyetçi/islamcı” diye nitelendirilen bu ismin CHP üzerinden gündeme getirilmesiyle sol seçmen avlanmak istenmişti.
 
Sol’un sağcı bir adaya destek verip vermeyeceği ilk kez İhsanoğlu’yla test edildi. 
 
CHP seçmeni Erdoğan’a karşı neredeyse firesiz şekilde İhsanoğlu’na oy verdi ve İhsanoğlu 40’a yakın oy aldı.
 
Sonrasında saf değiştirerek Erdoğan tarafına geçen Bahçeli, Cumhur-Başkanlık sistemini ortaya atmış, Cumhur İttifakı adı altında yapılan ittifak sonucu (Farklı bir)başkanlık sistemine geçilmiş, Erdoğan Cumhur-Başkanı ismi altında Başkan seçilmişti.
 
Şimdi Başkanlık sistemi,ABD modelinde olduğu gibi iki partili bir siyasal sistemle kalıcı hale getirilmek isteniyor..
 
Bunun için; Kendilerini muhafazakar/demokrat olarak nitelendiren Akparti (ya da bu zemine oturacak içinde islamcı, milliyetçi, muhafazakarların bulunduğu bir parti) ile birlikte, ona benzer Cumhuriyetçi bir partiye ihtiyaç duyulmakta.
 
Bu nedenle bu yapıya uygun bir isim olarak sağcı bir aileden gelen ancak CHP’den siyasete girerek kendini muhafazakar, cumhuriyetçi bir pozisyona yerleştiren İmamoğlu  ismi öne çıktı.
 
Bahçeli-Kılıçdaroğlu birlikteliğiyle start alıp, Bahçeli-Erdoğan birlikteliğiyle başkanlık sistemi için oluşturulan Cumhur ittifakının karşısına, yine Bahçeli’den koparılan milliyetçi Akşener birlikteliğiyle millet ittifakı oluşturuldu. Bu birliğe de milli görüşün uzantısı bir partiyle, çeşitli üç solcular ile etnik bir parti dolaylı yollarla eklemlendirildi ve bu birlik İmamoğlu gibi sağ kökenli bir çatı adayının altında toplandı.
 
Böylece birbirine benzemez, hatta çatışır görünen seçmen kitlesinin bir başka ittifak karşısında aynı havuzda bir araya getirilmesi sağlandı..
 
31 Mart seçimlerinde Ak parti İBB seçiminde kazandıkları seçimin ellerinden alındığını öne sürerek oyların yeniden sayımını istedi, ancak ne yaptıysa bunu sağlayamadı!
 
Bu kez devreye Bahçeli girdi ve oyların yeniden sayılmasını bir kenara bırakarak, “seçimin yenilenmesi” gerektiğini ortaya attı. Böylece oyların yeniden sayılmasını isteyen ancak bunu başaramayan Akpartiyi ortaya attığı bu amaç peşinde sürükledi. 
 
İddialara göre Erdoğan, seçimin tekrarından değil, oyların yeniden sayımından yana olup, bunun gerçekleşmemesi halinde yeniden seçim taraftarı değildi. Ancak Bahçeli’nin bu açıklamasından sonra bundan kaçınma imkânı kalmamıştı..
 
Seçimin yenilenmesiyle İmamoğlu , hiç kimsenin beklemediği oranla seçimi farklı şekilde kazandı.
 
Bu sonuçla birlikte İmamoğlu cephesindeki sevinçte PKK sloganlarıyla, Kurt işaretleri yan yana yer aldı, aşırı solcusu, aşırı sağcısı, dincisi birlikte sevinç naraları attı.
 
Özetle; Başkanlık sisteminden sonra, İmamoğlu üzerinden iki partili sistem uygulamasına geçilmiş durumda.
 
Şimdi, bu her iki cephe partisinin kimlerden oluşturulacağının son rötuşları yapılıyor.
 
İki Başkan adayı ve seçimde yarışacak iki partinin kimlerden oluşacağı sanırım bir süre sonra netleşecek..
 
İmamoğlu’yla birlikte solun ortadan kaldırıldığını , aşırı uçların merkeze kaldırıldığını daha önce vurgulamıştım.  Bu yeni duruma uyum için belirli bir süre daha zamana ihtiyaç var..
 
Türkiye solu dünden bugüne başkalarının tercihlerini kendi tercihleri sandığı için hiçbir zaman olup bitenin farkına varamadı, farkına varamayacak. 
 
O nedenle merkez dışında kalan sol sistem içinde önemsiz bir güce sahip.
 
Demirtaş’la birlikte merkezden dışa doğru uzanan solu HDP konsolide etmekte. HDP’nin havuz içerisinde kontrol altına alınmasıyla bu kitle tamamen etkisiz hale gelecek..
 
Önümüzdeki dönem siyaset yeni gelişmelere sahne olacak. Ortaya yeni isimlerin çıkmasıyla siyasetin iki bloğunu kimlerin temsil edeceği netleşecek.
 
Bu arada gündeme kabine değişikliği geleceği gibi Başkanlık sistemi de yeni duruma uygun hale getirilecek.
 
Artık bu saatten sonra eski sisteme dönme ihtimali yok. Tıpkı askerlik sürelerinin kısaltılmasında olduğu gibi sistemin yol haritasını siyasi partiler birlikte belirleyecekler.
 
Siyasette yeniden yapılanma için İstanbul seçimi bir milattı. 
 
Artık sıra yeni siyasi aktörlerin belirginleşmesi ve yeni siyasal düzenin yerleşmesinde.
 
Umarım, bu değişimler gerilimsiz, sancısız gerçekleşir....
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi