Adnan ONAY
Köşe Yazarı
Adnan ONAY
 

RİZESPOR YÖNETİMİ

Profesyonel futbolda büyük paraların döndüğü bir gerçek.  Bunun ilk nedeni kulüplerin alt yapıdan futbolcu yetiştirmekten uzaklaşarak büyük paralarla futbolcu transfer etmeleri.  Yabancı ülkelerden yapılan transfer de işin içine katıldığında süper lig futbolunun sorunlarını halletmek oldukça zor. Zira, futbol ciddi paraların döndüğü bir pazar haline gelmiş durumda. O nedenle; eğer Anadolu’daki bir kulüp kendi yerel imkânlarıyla ayakta duramıyorsa yerinde kalabilmesi için borçlanmak, sonunda da paralı birine teslim edilmek zorunda. Paralı kişilerin kulübün başına getirilmiş olması borçları ödeyeceği anlamına gelmese de anlık nakitin dönmesi ve acil taahhütlerin yerine gelmesi için buna ihtiyaç var. Hal böyle olunca da kulüpler hep anlı, şanlı, paralı ve para toplamaya nazı ve gücü yetecek kimselerden seçiliyor. Ç.Rizespor, süper ligde her yıl seyircisini üzecek, hasta edecek bir kulüp olmasına rağmen, nasıl olmuşsa trilyonlarca borçlanmış! En başarılı olduğumuz dönemlerde dahi kulübün borcu yokken, son yıllarda borçlar üst üste yığılmış.  Haliyle bu durumdaki bir kulübe de zengin bir kulüp başkanı aranması zorunlu hale gelmiş. Rize gibi küçük bir ilde kulübü üstlenebilecek zenginler bulunamadığı için de kulüp başkanlarının dışarıdaki zenginlerden birinin olması, görevin ona verilmesi kaçınılmaz hale gelmiş. Bu durumda kulübün yerelle, seyirciyle bütünleşmesi hiçbir zaman mümkün olamaz. Zira yerel dinamikler hiçbir zaman bir öneme sahip olamayacağı, tek tabanca olarak dışarıdaki kulüp başkanı görüleceği için bu sonuç kaçınılmaz. Şehir takımlarının maddi döngüleri şehrin dinamikleriyle sağlanamadığı sürece bu tablonun değişmesi zor.  Bu durum nedeniyle eski Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı kulübün “akaryakıt istasyonu, HES vb.” gelir getiren şeylere sahip olması ve kendi kendini kavurması gerektiğini belirtiyordu ki bu doğru bir tespitti. Bir ara böyle bir çalışma yapıldı ve Rizespor AŞ’ye dönüştürüldü. AŞ ne yaptı derseniz, yaptığı belli! Deniz dolgusundaki yere stadyum yapma karşılığında şehir içindeki stadyumun çok değerli yerini aldı ve oraya AVM ve Rezidanslar dikti. Önce buranın Ç.Rizespor’a ait olacak bir yer olduğu sanılıyordu. Öyle ya şirketin adı Rizespor’du. Ancak, kazın ayağının hiç öyle olmadığı anlaşıldı. Bu yer birilerine ait hale geldi. Şimdilerde buranın ortaklarının Rizespor’la hukuki ilişkileri nedir, buranın rantını elde etmiş olanlar kimlerdir? Doğrusu bu soruların cevabını benim gibi birçok kişi de bilmiyor! Eski dönemlerde, (hatırlayanlar bilir) 1980 öncesinde zamanın Gümrük ve Tekel Bakanı Tuncay Mataracı kulübe gelir getirmesi için özel izinle ÇAYKUR’dan kulübe kuru çay sattırmış, Rizespor bu çayları kendi ismiyle paketleyip satarak gelir elde etmiş, borçlarını bununla kapatmıştı, kasasına da para koymuştu. Ancak, Mataracı ve bazı kişiler bundan dolayı cunta tarafından yargılanmış, bu iş suç olarak dava dosyasına konmuştu. Peki, bu saatten sonra Ç.Rizespor’u arzu ettiğimiz yere taşıyacak ne olabilir? İşe yaramaz transferlerle bu kadar borç altına sokulmuş bir kulübün (bu saatten sonra)dışarıdan yönetilecek hale gelmesini önlemek mümkün mü? Bunun cevabını ve neler yapılması gerektiğini de sizlere bırakayım. Umarım bir çare üretilir de şehrin takımı, şehrin dışındakilere muhtaç olmaz..
Ekleme Tarihi: 17 Mart 2022 - Perşembe

RİZESPOR YÖNETİMİ

Profesyonel futbolda büyük paraların döndüğü bir gerçek. 


Bunun ilk nedeni kulüplerin alt yapıdan futbolcu yetiştirmekten uzaklaşarak büyük paralarla futbolcu transfer etmeleri. 


Yabancı ülkelerden yapılan transfer de işin içine katıldığında süper lig futbolunun sorunlarını halletmek oldukça zor. Zira, futbol ciddi paraların döndüğü bir pazar haline gelmiş durumda.


O nedenle; eğer Anadolu’daki bir kulüp kendi yerel imkânlarıyla ayakta duramıyorsa yerinde kalabilmesi için borçlanmak, sonunda da paralı birine teslim edilmek zorunda.


Paralı kişilerin kulübün başına getirilmiş olması borçları ödeyeceği anlamına gelmese de anlık nakitin dönmesi ve acil taahhütlerin yerine gelmesi için buna ihtiyaç var.


Hal böyle olunca da kulüpler hep anlı, şanlı, paralı ve para toplamaya nazı ve gücü yetecek kimselerden seçiliyor.


Ç.Rizespor, süper ligde her yıl seyircisini üzecek, hasta edecek bir kulüp olmasına rağmen, nasıl olmuşsa trilyonlarca borçlanmış!


En başarılı olduğumuz dönemlerde dahi kulübün borcu yokken, son yıllarda borçlar üst üste yığılmış. 


Haliyle bu durumdaki bir kulübe de zengin bir kulüp başkanı aranması zorunlu hale gelmiş.


Rize gibi küçük bir ilde kulübü üstlenebilecek zenginler bulunamadığı için de kulüp başkanlarının dışarıdaki zenginlerden birinin olması, görevin ona verilmesi kaçınılmaz hale gelmiş.


Bu durumda kulübün yerelle, seyirciyle bütünleşmesi hiçbir zaman mümkün olamaz. Zira yerel dinamikler hiçbir zaman bir öneme sahip olamayacağı, tek tabanca olarak dışarıdaki kulüp başkanı görüleceği için bu sonuç kaçınılmaz.


Şehir takımlarının maddi döngüleri şehrin dinamikleriyle sağlanamadığı sürece bu tablonun değişmesi zor. 


Bu durum nedeniyle eski Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı kulübün “akaryakıt istasyonu, HES vb.” gelir getiren şeylere sahip olması ve kendi kendini kavurması gerektiğini belirtiyordu ki bu doğru bir tespitti.


Bir ara böyle bir çalışma yapıldı ve Rizespor AŞ’ye dönüştürüldü. AŞ ne yaptı derseniz, yaptığı belli! Deniz dolgusundaki yere stadyum yapma karşılığında şehir içindeki stadyumun çok değerli yerini aldı ve oraya AVM ve Rezidanslar dikti. Önce buranın Ç.Rizespor’a ait olacak bir yer olduğu sanılıyordu. Öyle ya şirketin adı Rizespor’du. Ancak, kazın ayağının hiç öyle olmadığı anlaşıldı. Bu yer birilerine ait hale geldi.
Şimdilerde buranın ortaklarının Rizespor’la hukuki ilişkileri nedir, buranın rantını elde etmiş olanlar kimlerdir? Doğrusu bu soruların cevabını benim gibi birçok kişi de bilmiyor!


Eski dönemlerde, (hatırlayanlar bilir) 1980 öncesinde zamanın Gümrük ve Tekel Bakanı Tuncay Mataracı kulübe gelir getirmesi için özel izinle ÇAYKUR’dan kulübe kuru çay sattırmış, Rizespor bu çayları kendi ismiyle paketleyip satarak gelir elde etmiş, borçlarını bununla kapatmıştı, kasasına da para koymuştu. Ancak, Mataracı ve bazı kişiler bundan dolayı cunta tarafından yargılanmış, bu iş suç olarak dava dosyasına konmuştu.


Peki, bu saatten sonra Ç.Rizespor’u arzu ettiğimiz yere taşıyacak ne olabilir?


İşe yaramaz transferlerle bu kadar borç altına sokulmuş bir kulübün (bu saatten sonra)dışarıdan yönetilecek hale gelmesini önlemek mümkün mü?


Bunun cevabını ve neler yapılması gerektiğini de sizlere bırakayım.


Umarım bir çare üretilir de şehrin takımı, şehrin dışındakilere muhtaç olmaz..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi