Mustafa Semih  ARICI
Köşe Yazarı
Mustafa Semih ARICI
 

SAAT BAŞI ARTAN FİYATLAR- HİPERENFLASYON

Ne yazık ki ülkemizde yüksek enflasyon hiperenflasyona evrilmiş bir durumdadır. Fiyatlar genel seviyesinin ölçüsüz, sınırsız ve hatta saat başı arttığı hiper enflasyonda işçisinden iş adamına, memurundan bakanına kadar kimse önünü göremez, politika üretemez, karar veremez  bir hale gelir. Çünkü fiyatlar genel seviyesi belli bir noktada sabit tutulamadığı, demir tarayan gemi misali, ekonomiyi ardından sürüklediği için alınan hiçbir karar ya da uygulama geçerli olmaz, aksine durumu eskisinden daha vahim bir hale getirebilir. İşte “Faiz sebep, enflasyon sonuç” inadının ülkeyi götürdüğü nokta. Hiç kimse “Faizler ne olursa olsun bana göre hava hoş” demez. Parayla para kazananlar hariç. Yüksek faizin ne gibi olumsuz sonuçlara ve hatta felaketlere neden olduğunu hepimiz biliriz. Zaten bu yüzden de faiz (riba) dinimizce de yasaklanmıştır. Ancak ekonomi biliminin yüzlerce senedir (1700’lerde Adam Simith’ten bu yana) bilinen, genel kabul görmüş kurallarına ters olan bu meşhur, kişiye mahsus sebep-sonuç ilişkisi, her tarafı yangın yerine çevirdi. Marketlerdeki özel görevliler habire etiket değiştirirken, Sahibinden.Com’daki daire satış fiyatları saat başı değişiyor. Pompada akaryakıt fiyatlarını bir günden öbür güne değişmemiş görmek olası değil. Elektrik –doğalgaz zamlarının meydana getirdiği artçı şoklar hâlâ devam ediyor.             Çılgın bir at gibi dörtnala koşan enflasyonun tek nedeni bu değil aslında. Gösterilenin aksine, hammadde teminindeki güçlükler, çılgınca artan enerji fiyatları ve hatta enerji iletiminde meydana gelen kesintiler nedeniyle sanayi üretiminde ciddi düşüşler var. Bunun yanında iç piyasadaki daralma( özellikle inşaat sektöründe) ihracata yönelen fabrikalar yurtiçi arz miktarında azalmaya neden oldular. Özellikle bu gelişme, ağzındaki ipi çözülüp, havası hızla boşalmakta olan bir balonun ağzından  çıkan hava akımı gibi ekonomiyi ters yönde yani hiperenflasyon olarak harekete geçirmiş durumdadır. Üstelik böyle bir balon nasıl bir yere çarpmadan durmazsa, ekonomi için de aynı şey söz konusudur. Geçmişte 1994 ve 2001 yıllarında da bu olay aynen gerçekleşmiş, duvara toslayan ekonomi İMF’nin içirdiği çok acı ilaçlarla kendine gelmişti.  Yüksek lisans çalışmamızda bu tezimizi “Enflasyonda Jet Teorisi” olarak formülize etmiştim. Sözün kısası, “Fevkalâde günler” yaşıyoruz. Böyle zamanlarda kısır siyaseti ve körü körüne dogmatik düşünmeyi bir yana bırakıp, ülke ve dünya gerçeklerine dönmenin, bilimin sesine kulak vermenin sırasıdır.
Ekleme Tarihi: 08 Şubat 2022 - Salı

SAAT BAŞI ARTAN FİYATLAR- HİPERENFLASYON

Ne yazık ki ülkemizde yüksek enflasyon hiperenflasyona evrilmiş bir durumdadır.


Fiyatlar genel seviyesinin ölçüsüz, sınırsız ve hatta saat başı arttığı hiper enflasyonda işçisinden iş adamına, memurundan bakanına kadar kimse önünü göremez, politika üretemez, karar veremez  bir hale gelir.


Çünkü fiyatlar genel seviyesi belli bir noktada sabit tutulamadığı, demir tarayan gemi misali, ekonomiyi ardından sürüklediği için alınan hiçbir karar ya da uygulama geçerli olmaz, aksine durumu eskisinden daha vahim bir hale getirebilir.


İşte “Faiz sebep, enflasyon sonuç” inadının ülkeyi götürdüğü nokta.


Hiç kimse “Faizler ne olursa olsun bana göre hava hoş” demez. Parayla para kazananlar hariç. Yüksek faizin ne gibi olumsuz sonuçlara ve hatta felaketlere neden olduğunu hepimiz biliriz. Zaten bu yüzden de faiz (riba) dinimizce de yasaklanmıştır.


Ancak ekonomi biliminin yüzlerce senedir (1700’lerde Adam Simith’ten bu yana) bilinen, genel kabul görmüş kurallarına ters olan bu meşhur, kişiye mahsus sebep-sonuç ilişkisi, her tarafı yangın yerine çevirdi. Marketlerdeki özel görevliler habire etiket değiştirirken, Sahibinden.Com’daki daire satış fiyatları saat başı değişiyor. Pompada akaryakıt fiyatlarını bir günden öbür güne değişmemiş görmek olası değil. Elektrik –doğalgaz zamlarının meydana getirdiği artçı şoklar hâlâ devam ediyor.

           
Çılgın bir at gibi dörtnala koşan enflasyonun tek nedeni bu değil aslında. Gösterilenin aksine, hammadde teminindeki güçlükler, çılgınca artan enerji fiyatları ve hatta enerji iletiminde meydana gelen kesintiler nedeniyle sanayi üretiminde ciddi düşüşler var. Bunun yanında iç piyasadaki daralma( özellikle inşaat sektöründe) ihracata yönelen fabrikalar yurtiçi arz miktarında azalmaya neden oldular.


Özellikle bu gelişme, ağzındaki ipi çözülüp, havası hızla boşalmakta olan bir balonun ağzından  çıkan hava akımı gibi ekonomiyi ters yönde yani hiperenflasyon olarak harekete geçirmiş durumdadır. Üstelik böyle bir balon nasıl bir yere çarpmadan durmazsa, ekonomi için de aynı şey söz konusudur. Geçmişte 1994 ve 2001 yıllarında da bu olay aynen gerçekleşmiş, duvara toslayan ekonomi İMF’nin içirdiği çok acı ilaçlarla kendine gelmişti.  Yüksek lisans çalışmamızda bu tezimizi “Enflasyonda Jet Teorisi” olarak formülize etmiştim.


Sözün kısası, “Fevkalâde günler” yaşıyoruz. Böyle zamanlarda kısır siyaseti ve körü körüne dogmatik düşünmeyi bir yana bırakıp, ülke ve dünya gerçeklerine dönmenin, bilimin sesine kulak vermenin sırasıdır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi