Recep Ali AKSOYLU
Köşe Yazarı
Recep Ali AKSOYLU
 

İÇİMİZ DIŞIMIZ CORONA. HEPİMİZİ ALDI HORONA!

Günlerdir COVID-19 ile yatıyor kalkıyoruz. Lanet virüsle etkin mücadele kapsamında kalabalıkların toplandığı iş yerlerinin, mekanların, sanat ve sportif gösterilerin tatil edilmesini, sosyal ve ekonomik açıdan çokça etkileniyor olsak da ulusça destekliyor, 65 yaşa takılmasak da zorunlu olmadıkça “EVDE KALIYORUZ”. Suriye ve Libya’daki Mehmetçiklerimizin bile yer alamadığı tek gündemimiz; Corona. Sabahtan akşama içimiz dışımız virüsün dünyadaki etkileri, belirtileri, korunmaya dair hekimlerin videoları, “hep sağlam bir kaynaktan duymuş, eşimin kuzeni…” diye başlayan ses mesajları, Sayın Bakanın ve Bilim Kurulu Üyeleri’nin açıklayacağı bilgi ve tedbirlere ilişkin haberlerle dolu.  Çok ciddi boyutta bilgi kirliliği de mevcut. Ayıklamak bile büyük beceri gerektiriyor. Ama yaygın kanaat, bu virüsün doğal oluşmadığı yönünde. Hatta Fransız Pasteur Enstitüsü’nün 2004 yılında bu virüsü icat ettiği, aşısını bile yapıp beklettiği video viral oldu bile. Neticede Corona’ya bağlı her biri önemli ek gündemlerimiz de oluştu. Sağlık ve virüsten korunma en önemlisi şüphesiz. SAĞLIK VE SAĞLIK ÇALIŞANLARININ KIYMETİ Bu süreçte en riskli olanlarda kutsal meslekleri gereği “evde kalamayan” sağlık mensupları. Bakanlık hazırlıksız yakalanmış olmanın eksikliğini şimdi bu canlarla cansiperane çalışarak telafi etmeye çalışıyor. Ama Allah için doktorundan hemşiresine, teknikerine, yöneticisine kadar tüm sağlık çalışanları fedakârca hizmet veriyor. Salgın sonrası inşallah bu fedakârlıkları ve farklılıkları yönetenlerce de bahşiş kabili dışında dikkate alınır. Eğitim kaliteleri daha da yükseltilerek sayıları artırılır. Biraz gecikerek de olsa Corona ya tam konsantreyiz ama Korunma Tedbirleri konusunda pek başarılı olamadığımız kanaati yaygın. Kamunun yaptırımlarına gerek duymadan kişisel olarak evinde, iş yerinde tedbirini alan çok insanımız oldu. Ekonomik koşulları nedeniyle bu bilinçte olmasına rağmen kendini de, çevresini de riske atanlarda oldu, oluyor da. Ama en önemlisi bize bir şey olmaz, dua ediyoruz diyen vurdumduymazlarla belli bir yaşın üzerinde olduğundan, çoğu internet kullanıcısı olmayan Çin’i, İtalya’yı, diğer ülkelerdeki felaketleri yeterince izleyemeyenlerin sorumsuzca sosyalleşmelerini sürdürmeleri. “Evde Kal” çağrısına uymakla virüse yakalanma riskini azaltıyoruz ama bu seferde ay sonu ödenecek kira, doğalgaz, internet, elektrik vs. faturaları geliyor gözümüzün önüne. Evden siparişini, kartlarınızın da limiti uygunsa verebilirsiniz ama sabit – garanti gelirli değilsen o kartları yine siz ödeyeceksin. KAMUDA ÇALIŞMAYANIN EKMEĞİ Kamuda ya da kurumsal güçlü şirketlerde izinli sayılan ya da şimdilik evden çalışın denilen beyaz yakalıların sıkıntısı yok gibi. Ama işleri tatil edilen mavi yakalılar ile yevmiye ve sözleşme bazlı çalışan, hatta geçinebilmek için ek iş yapmak durumunda olan milyonların tuzu hiçte kuru değil. Onlar artık işsiz. Sadece çalışan değil, iş yeri sahipleri için de durum farklı değil. Ay dediğin hemen geliyor, en basitinden çalışmayan dükkânın kirası ödenecek. Kamu alacaklarını erteleyebilir ama mülk sahibine alma-erteleme diyemez; çünkü çoğunun da geliri, geçinmesi o kiraya bağlı. Dünyada bu tarz krizlere hazırlıklı, ekonomisi güçlü olan ülkelerde çalışanına, çalıştıranına yönelik toplumu ferahlatıcı tedbirleri ilk ağızdan duymak moral, huzur, güven verdi. Bizde büyük ve güçlü bir ulusuz. Umuyor dersimizi alır, ilime – bilime gereken önemi daha çok ve öncelikli verir, kısa vadede kısmen de olsa ekonomik yaraları da halledebiliriz. FIRSATÇILARI TANIMAK İSTİYORUZ Bu süreçte en büyük sıkıntımız aramızda yeşeren fırsatçılar. Televizyoncu Süleyman Usta dostum olsa tahmin edebiliyorum çok ağır ifadeler kullanabilirdi ama ben beceremiyorum, onları vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum. Gerçi vicdanları olsa 1 liralık kolonyayı, maskeyi 20 liraya satmaya kalkmazlardı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün "Maske üreticilerinin bir bölümü, depolarında maskeleri tutuyor. Dün sabah saat 08.00 itibarıyla Türkiye'deki bütün üreticilere eş zamanlı baskın yaptık. Sağlık Bakanlığımızla sözleşme yapmaları için onları tekrar uyardık. Gerekirse yasanın verdiği hakla fabrikalarına, iş yerlerine el koyabileceğiz" dedi. Doğru yaklaşım. Keşke bu fırsatçıların adları yayınlansa da kamuoyu bilse, kriz sonrası onların ürettiği hiç bir emtiaya alıcı olmasak. KIZILAY’I SAHADA GÖREMEMEK ÜZDÜ Noktalayayım diyordum ama aklıma geldi, bizim bir anlı şanlı Kızılay’ımız vardı. Gerçi son zamanlarda hep idarecilerinin israfları, ücretleri, çalıştırdıkları kimlikler ve özel bağışlara aracı olmaları gündeme geldi ama kökleri çok sağlam bir kurumumuzdu. En son Elazığ depreminde para toplama mesajlarını görmüştük. Şimdi tam sahaya inmeleri gereken bir dönem ve ortada yoklar. Bildiğim kadarıyla Kızılay’ın tekstil deneyimi var, özel kumaşını temin edip süratle Sağlık Bakanlığının ve vatandaşın maske gereksinimini karşılayabilirlerdi. Evde olup, kimsesi olmayanlara, dahası işini kaybetmişlere sıcak yemek de sunabilirlerdi. Kısacası ülke olarak tarihimizin en kötü günlerini yaşarken Kızılay’ımız bir kolonya bile tutamadı! “Evde Kal”manın dolu tarafı yok mu? Olmaz olur mu? Aile bağlarımızı kuvvetlendirdi. Aynı ev içinde hengâmeden birbirine zaman ayıramayanlar şimdi ihmal ettikleri birçok şeyi yaşıyorlar, evde erteledikleri tadilat, düzenleme birçok detayı telafi etme şansını değerlendiriyorlar. Böylelikle her işin başının sağlık olduğunu bir kez daha hatırlamış olduk. Ama kabul edelim ki ülke olarak her yönüyle adeta sırat köprüsündeyiz. Zor bir süreç bekliyor bizi. Virüs belasından ne kadar erken kurtulursak o kadar ekonomiye erken odaklanabileceğiz belli ki. Onun için zaman şimdi krizi yönetenlerimize bu kör kuyudan bir an önce çıkmak için yardımcı olmak, yapıcı – yol gösterici eleştirilerde bulunmak zamanı. Sağlık, umut, huzur dolu günlere.
Ekleme Tarihi: 24 Mart 2020 - Salı

İÇİMİZ DIŞIMIZ CORONA. HEPİMİZİ ALDI HORONA!

Günlerdir COVID-19 ile yatıyor kalkıyoruz. Lanet virüsle etkin mücadele kapsamında kalabalıkların toplandığı iş yerlerinin, mekanların, sanat ve sportif gösterilerin tatil edilmesini, sosyal ve ekonomik açıdan çokça etkileniyor olsak da ulusça destekliyor, 65 yaşa takılmasak da zorunlu olmadıkça “EVDE KALIYORUZ”.


Suriye ve Libya’daki Mehmetçiklerimizin bile yer alamadığı tek gündemimiz; Corona. Sabahtan akşama içimiz dışımız virüsün dünyadaki etkileri, belirtileri, korunmaya dair hekimlerin videoları, “hep sağlam bir kaynaktan duymuş, eşimin kuzeni…” diye başlayan ses mesajları, Sayın Bakanın ve Bilim Kurulu Üyeleri’nin açıklayacağı bilgi ve tedbirlere ilişkin haberlerle dolu. 


Çok ciddi boyutta bilgi kirliliği de mevcut. Ayıklamak bile büyük beceri gerektiriyor. Ama yaygın kanaat, bu virüsün doğal oluşmadığı yönünde. Hatta Fransız Pasteur Enstitüsü’nün 2004 yılında bu virüsü icat ettiği, aşısını bile yapıp beklettiği video viral oldu bile.


Neticede Corona’ya bağlı her biri önemli ek gündemlerimiz de oluştu. Sağlık ve virüsten korunma en önemlisi şüphesiz.


SAĞLIK VE SAĞLIK ÇALIŞANLARININ KIYMETİ


Bu süreçte en riskli olanlarda kutsal meslekleri gereği “evde kalamayan” sağlık mensupları. Bakanlık hazırlıksız yakalanmış olmanın eksikliğini şimdi bu canlarla cansiperane çalışarak telafi etmeye çalışıyor. Ama Allah için doktorundan hemşiresine, teknikerine, yöneticisine kadar tüm sağlık çalışanları fedakârca hizmet veriyor. Salgın sonrası inşallah bu fedakârlıkları ve farklılıkları yönetenlerce de bahşiş kabili dışında dikkate alınır. Eğitim kaliteleri daha da yükseltilerek sayıları artırılır.


Biraz gecikerek de olsa Corona ya tam konsantreyiz ama Korunma Tedbirleri konusunda pek başarılı olamadığımız kanaati yaygın. Kamunun yaptırımlarına gerek duymadan kişisel olarak evinde, iş yerinde tedbirini alan çok insanımız oldu. Ekonomik koşulları nedeniyle bu bilinçte olmasına rağmen kendini de, çevresini de riske atanlarda oldu, oluyor da. Ama en önemlisi bize bir şey olmaz, dua ediyoruz diyen vurdumduymazlarla belli bir yaşın üzerinde olduğundan, çoğu internet kullanıcısı olmayan Çin’i, İtalya’yı, diğer ülkelerdeki felaketleri yeterince izleyemeyenlerin sorumsuzca sosyalleşmelerini sürdürmeleri.


“Evde Kal” çağrısına uymakla virüse yakalanma riskini azaltıyoruz ama bu seferde ay sonu ödenecek kira, doğalgaz, internet, elektrik vs. faturaları geliyor gözümüzün önüne. Evden siparişini, kartlarınızın da limiti uygunsa verebilirsiniz ama sabit – garanti gelirli değilsen o kartları yine siz ödeyeceksin.


KAMUDA ÇALIŞMAYANIN EKMEĞİ


Kamuda ya da kurumsal güçlü şirketlerde izinli sayılan ya da şimdilik evden çalışın denilen beyaz yakalıların sıkıntısı yok gibi. Ama işleri tatil edilen mavi yakalılar ile yevmiye ve sözleşme bazlı çalışan, hatta geçinebilmek için ek iş yapmak durumunda olan milyonların tuzu hiçte kuru değil. Onlar artık işsiz. Sadece çalışan değil, iş yeri sahipleri için de durum farklı değil. Ay dediğin hemen geliyor, en basitinden çalışmayan dükkânın kirası ödenecek. Kamu alacaklarını erteleyebilir ama mülk sahibine alma-erteleme diyemez; çünkü çoğunun da geliri, geçinmesi o kiraya bağlı.


Dünyada bu tarz krizlere hazırlıklı, ekonomisi güçlü olan ülkelerde çalışanına, çalıştıranına yönelik toplumu ferahlatıcı tedbirleri ilk ağızdan duymak moral, huzur, güven verdi. Bizde büyük ve güçlü bir ulusuz. Umuyor dersimizi alır, ilime – bilime gereken önemi daha çok ve öncelikli verir, kısa vadede kısmen de olsa ekonomik yaraları da halledebiliriz.


FIRSATÇILARI TANIMAK İSTİYORUZ


Bu süreçte en büyük sıkıntımız aramızda yeşeren fırsatçılar. Televizyoncu Süleyman Usta dostum olsa tahmin edebiliyorum çok ağır ifadeler kullanabilirdi ama ben beceremiyorum, onları vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum. Gerçi vicdanları olsa 1 liralık kolonyayı, maskeyi 20 liraya satmaya kalkmazlardı.


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün "Maske üreticilerinin bir bölümü, depolarında maskeleri tutuyor. Dün sabah saat 08.00 itibarıyla Türkiye'deki bütün üreticilere eş zamanlı baskın yaptık. Sağlık Bakanlığımızla sözleşme yapmaları için onları tekrar uyardık. Gerekirse yasanın verdiği hakla fabrikalarına, iş yerlerine el koyabileceğiz" dedi.


Doğru yaklaşım. Keşke bu fırsatçıların adları yayınlansa da kamuoyu bilse, kriz sonrası onların ürettiği hiç bir emtiaya alıcı olmasak.


KIZILAY’I SAHADA GÖREMEMEK ÜZDÜ


Noktalayayım diyordum ama aklıma geldi, bizim bir anlı şanlı Kızılay’ımız vardı. Gerçi son zamanlarda hep idarecilerinin israfları, ücretleri, çalıştırdıkları kimlikler ve özel bağışlara aracı olmaları gündeme geldi ama kökleri çok sağlam bir kurumumuzdu. En son Elazığ depreminde para toplama mesajlarını görmüştük. Şimdi tam sahaya inmeleri gereken bir dönem ve ortada yoklar.


Bildiğim kadarıyla Kızılay’ın tekstil deneyimi var, özel kumaşını temin edip süratle Sağlık Bakanlığının ve vatandaşın maske gereksinimini karşılayabilirlerdi. Evde olup, kimsesi olmayanlara, dahası işini kaybetmişlere sıcak yemek de sunabilirlerdi. Kısacası ülke olarak tarihimizin en kötü günlerini yaşarken Kızılay’ımız bir kolonya bile tutamadı!


“Evde Kal”manın dolu tarafı yok mu?


Olmaz olur mu? Aile bağlarımızı kuvvetlendirdi. Aynı ev içinde hengâmeden birbirine zaman ayıramayanlar şimdi ihmal ettikleri birçok şeyi yaşıyorlar, evde erteledikleri tadilat, düzenleme birçok detayı telafi etme şansını değerlendiriyorlar.


Böylelikle her işin başının sağlık olduğunu bir kez daha hatırlamış olduk. Ama kabul edelim ki ülke olarak her yönüyle adeta sırat köprüsündeyiz. Zor bir süreç bekliyor bizi. Virüs belasından ne kadar erken kurtulursak o kadar ekonomiye erken odaklanabileceğiz belli ki. Onun için zaman şimdi krizi yönetenlerimize bu kör kuyudan bir an önce çıkmak için yardımcı olmak, yapıcı – yol gösterici eleştirilerde bulunmak zamanı.


Sağlık, umut, huzur dolu günlere.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi