Mustafa Barış ÖZTÜRK
Köşe Yazarı
Mustafa Barış ÖZTÜRK
 

Cep telefonu, tablet, çocuk üçlüsü.

Kendine ait kelimeleri olanların az, ama emanet repliklerle hayat tüketenlerin çok olduğu ülkemde; Cep telefonu, tablet, çocuk üçlüsü. Ağlamaya başlayan çocuğun sıkıntısını anlamak için çaba sarf etmek yerine eline cep telefonu veren veya tablette oyun açan ebeveynleri görmekten, bizim yöresel söylemimizle BEZDUM diyorum. Çocuğun yanında teknolojiden mümkün olduğu kadar uzak durulması gerektiğini düşünenlerdenim. Ebeveynlerin teknolojik aletleri kullanırken çocuklarına örnek olması ve özellikle çocukların yanında sürekli telefon veya bilgisayarla zaman geçirmemeleri gerekir.  Çevremde bu şekilde davranan yok desem yalan olmaz. Teknoloji aletleri yasaklamak kesinlikle çözüm değil. Teknoloji aletler yasak edildikçe daha çok ilgi çekiyor. Bunu deneyen bizim gibi ebeveynler  muhakkak olmuştur. Lakin bunun bir çözüm olmadığını kısa zamanda hep birlikte anladık. Yasaklamak yerine çocuğun yaşına göre bir kullanım süresinin belirlenmesi daha doğru. Mesala, çocuğunuzun yaşına göre okul öncesi çağda yarım saati, ilkokul ve ortaokul çağında ise bir saati ve lise çağında ise bir-iki saati geçmemek üzere bir program yapılabilir. Çarşıda pazarda bu iş kontrolden çıkmış gözüküyor. Bir lokantaya giriyorum etrafa şöyle bir bakıyorum tüm çocukların önünde telefon, tüm dikkatlerini ekrana vermişler. Bir yandan da ebeveynleri ağızlarına yemek tıkıştırıyor. O an çocuğun ağzına böcek soksanız fark etmeyecek. O denli ! Çizgi film izlemeden aç karnını doyurabilen çocuk kalmamış yahu ! Çocuklu arkadaşlar ev ziyaretlerine gidiyorlar. Ev davetlerinde yanlarında çocuklarını da götürüyorlar doğal olarak; olması gereken çocukların yemesi  içmesi evi dağıtmaları değil mi? Yeter ki oyun oynasınlar eğlensinler... Ama bilin bakalım her çocuğun elinde mutlaka ne oluyor evet bildiniz tablet ! Ha tablet yoksa yeter ki sus pus otursunlar diye hemen telefon tutuşturuveriyorlar eline... Alışverişe çıkıyorum anne baba alışveriş yapıyor bilin bakalım çocuk bebek arabasında ne yapıyor. Tabi ki telefona bakıyor. O çocuk için AVM de olmanın ya da çöplükte olmanın hiçbir farkı yok çünkü o sanal bir dünyanın içinde bambaşka bir kafada o an. Pikniğe gidiyorlar aman çocuk üstünü başını batırmasın uslu uslu otursun şuracıkta ver eline telefonu ! Arabaya biniyorlar aman çocuk huysuzluk yapmasın yolda ver hemen telefonu çocuğa ! Misafir gelecek aman çocuk sohbeti bölmesin ver hemen telefonu ! Anne temizlik yapacak ver telefonu ! Baba işten gelmiş yorgun çocuk gürültüsü çekemez şimdi ver telefonu ! İşin en garip tarafı dedeler babaanneler de teknolojinin bu müthiş kolaylığına(!) çok çabuk alışmış. Kendi çocuklukları sokaklarda oyun oynayarak geçmiş, kendi çocuklarını da sokaklarda oyun oynatarak büyütmüş bu nesil ne yazıktır ki torunlarını bir parka götürmeyi çok görüp veriyorlar ellerine telefonu keyiflerine bakıyorlar. Ha bir de mesela anne baba sıkı sıkı tembihler aman anne telefon vermeyin diye onlar da aşırı torun sevgisi(!) yüzünden kıyamazlar torunlarına hemen verirler telefonlarını. Yeter ki evi dağıtmasın yeter ki ağlamasın diye. Acaba çocuklar telefon verilmediği için mi bu kadar ağlak oldular? Yoksa asıl o ağlamaların sebebi telefon mu bunu sorgulamak gerek önce. Yeni nesil çocuklardaki dil gelişimi geriliğinin farkında mısınız? Ya da dikkat eksikliğinin ne kadar arttığını gözlemliyor musunuz ? Bunun için çok fazla bilimsel makale yazı okumanıza ya da doktor doktor gezmenize de gerek şöyle bir etrafınıza bakmanız yeterli. Çocuklar 3-4 yaşına gelmiş hala net bir şekilde kendini ifade edemiyor ya da tam anlamıyla konuşamıyor bile. Ve çoğu ebeveyn bunu normal karşılıyor. Çocuğu ne zaman kreşe ana sınıfına başladı o zaman bir şeyler dank ediyor. Özellikle 2 yaş öncesi çocuğuna telefon veren ebeveynlere sesleniyorum lütfen basit bir deney yapın evde. Çocuğunuzu önce bi telefon vermediğiniz zaman gözlemleyin sonra bir de telefon verdiğiniz zaman gözlemleyin. Çok değil üstelik hani o masum sandığınız bir saat mesela! Telefondan/tabletten bir iki video izleyen çocuk bile resmen farklı bir karaktere bürünüyor. Video izlerken sorun yok gibi. Ama gözlemleyin lütfen: daha fazla öfke, daha yıkıcı davranışlar, dil gelişiminde azalma, uyku düzensizliği… Tek bahane şu: “Ama teknoloji çağındayız ne kadar sakınabiliriz ki çocuktan interneti.” Kimse size teknolojiden kaçın teknolojiyi lanetleyin demiyor. Yapmanız gereken teknolojiyi kontrollü bir şekilde kullanmayı öğretmek. Tabi önce kendimiz bunu öğrenmeliyiz. Elinden telefon düşmeyen tüm gün sosyal medyada vakit geçiren bir ebeveyn olursak çocuğa sana artık telefon yasak desek ne kadar ikna edici olabiliriz ki... Çocukları internetten uzak tutalım demiyorum. Ama telefonu/tableti/interneti bakıcı olarak görmekten vazgeçelim diyorum. Olması gerektiği gibi kullanalım diyorum. Bilim için yeni şeyler öğrenmek için kullanalım. Sırf sizin rahatınız kaçmasın diye özellikle küçücük çocuklara telefonu bakıcı olarak tutmak korkunç bir şey. Küçücük bir ekrana odaklanıp etrafındaki olaylara algılarını kapatan bir nesil yetişiyor maalesef. Teknolojiye maruz kaldığımız bir gerçek. Çocuklarımız da bundan nasibini alıyor tabi, almalılar da; fakat bu tablet kullanabilme olayına şaşırmak, bunu yapan çocukların süper akıllı ve becerikli olduğunu düşünmek anlamsız. Siz tableti 25 yaşında gördüğünüz için size çocuk oyuncağı değilmiş gibi geliyor. Halbuki tabletler ve akıllı telefonlar kullanımı son derece basit olan aygıtlar. Bu yüzden de zaten bilgisayar kullanamayan 70-80 yaşındaki insanlar akıllı telefon ve tablet kullanabiliyorlar. Bu kontrolsüz tablet telefon kullanımı yüzünden ilerde çocuklar kişilik problemleriyle karşılaştıklarında bugün her ağlayan çocuğun eline tablet sıkıştırmanın bedelini ödüyor olacağız. Çocukların sokakta parklarda olması lazım. Çocuklarınıza çocukluğun kıymetini anlatın ve gösterin. Hayatın içinde olmalarını sağlayın. Bırakın o da temizlesin sizinle birlikte yerleri. Bırakın kırsın, dökülsün, üstü kirlensin. Çamurla oynasın, kumda yuvarlansın, eğlensin. Benim canlarım, Elif Ecrin ve Asaf Barış'a duyrulur ? Anlaşıldı mı ? Selam saygılar.
Ekleme Tarihi: 09 Ekim 2022 - Pazar

Cep telefonu, tablet, çocuk üçlüsü.

Kendine ait kelimeleri olanların az, ama emanet repliklerle hayat tüketenlerin çok olduğu ülkemde;

Cep telefonu, tablet, çocuk üçlüsü.

Ağlamaya başlayan çocuğun sıkıntısını anlamak için çaba sarf etmek yerine eline cep telefonu veren veya tablette oyun açan ebeveynleri görmekten, bizim yöresel söylemimizle BEZDUM diyorum.

Çocuğun yanında teknolojiden mümkün olduğu kadar uzak durulması gerektiğini düşünenlerdenim.

Ebeveynlerin teknolojik aletleri kullanırken çocuklarına örnek olması ve özellikle çocukların yanında sürekli telefon veya bilgisayarla zaman geçirmemeleri gerekir.  Çevremde bu şekilde davranan yok desem yalan olmaz.

Teknoloji aletleri yasaklamak kesinlikle çözüm değil. Teknoloji aletler yasak edildikçe daha çok ilgi çekiyor. Bunu deneyen bizim gibi ebeveynler  muhakkak olmuştur.

Lakin bunun bir çözüm olmadığını kısa zamanda hep birlikte anladık.

Yasaklamak yerine çocuğun yaşına göre bir kullanım süresinin belirlenmesi daha doğru.
Mesala, çocuğunuzun yaşına göre okul öncesi çağda yarım saati, ilkokul ve ortaokul çağında ise bir saati ve lise çağında ise bir-iki saati geçmemek üzere bir program yapılabilir.

Çarşıda pazarda bu iş kontrolden çıkmış gözüküyor.

Bir lokantaya giriyorum etrafa şöyle bir bakıyorum tüm çocukların önünde telefon, tüm dikkatlerini ekrana vermişler.

Bir yandan da ebeveynleri ağızlarına yemek tıkıştırıyor. O an çocuğun ağzına böcek soksanız fark etmeyecek. O denli !

Çizgi film izlemeden aç karnını doyurabilen çocuk kalmamış yahu !

Çocuklu arkadaşlar ev ziyaretlerine gidiyorlar. Ev davetlerinde yanlarında çocuklarını da götürüyorlar doğal olarak; olması gereken çocukların yemesi  içmesi evi dağıtmaları değil mi?

Yeter ki oyun oynasınlar eğlensinler...

Ama bilin bakalım her çocuğun elinde mutlaka ne oluyor evet bildiniz tablet !

Ha tablet yoksa yeter ki sus pus otursunlar diye hemen telefon tutuşturuveriyorlar eline...
Alışverişe çıkıyorum anne baba alışveriş yapıyor bilin bakalım çocuk bebek arabasında ne yapıyor.

Tabi ki telefona bakıyor.

O çocuk için AVM de olmanın ya da çöplükte olmanın hiçbir farkı yok çünkü o sanal bir dünyanın içinde bambaşka bir kafada o an.

Pikniğe gidiyorlar aman çocuk üstünü başını batırmasın uslu uslu otursun şuracıkta ver eline telefonu !

Arabaya biniyorlar aman çocuk huysuzluk yapmasın yolda ver hemen telefonu çocuğa !
Misafir gelecek aman çocuk sohbeti bölmesin ver hemen telefonu !

Anne temizlik yapacak ver telefonu !

Baba işten gelmiş yorgun çocuk gürültüsü çekemez şimdi ver telefonu !

İşin en garip tarafı dedeler babaanneler de teknolojinin bu müthiş kolaylığına(!) çok çabuk alışmış.

Kendi çocuklukları sokaklarda oyun oynayarak geçmiş, kendi çocuklarını da sokaklarda oyun oynatarak büyütmüş bu nesil ne yazıktır ki torunlarını bir parka götürmeyi çok görüp veriyorlar ellerine telefonu keyiflerine bakıyorlar. Ha bir de mesela anne baba sıkı sıkı tembihler aman anne telefon vermeyin diye onlar da aşırı torun sevgisi(!) yüzünden kıyamazlar torunlarına hemen verirler telefonlarını.

Yeter ki evi dağıtmasın yeter ki ağlamasın diye. Acaba çocuklar telefon verilmediği için mi bu kadar ağlak oldular?

Yoksa asıl o ağlamaların sebebi telefon mu bunu sorgulamak gerek önce.

Yeni nesil çocuklardaki dil gelişimi geriliğinin farkında mısınız?

Ya da dikkat eksikliğinin ne kadar arttığını gözlemliyor musunuz ?

Bunun için çok fazla bilimsel makale yazı okumanıza ya da doktor doktor gezmenize de gerek şöyle bir etrafınıza bakmanız yeterli. Çocuklar 3-4 yaşına gelmiş hala net bir şekilde kendini ifade edemiyor ya da tam anlamıyla konuşamıyor bile.

Ve çoğu ebeveyn bunu normal karşılıyor. Çocuğu ne zaman kreşe ana sınıfına başladı o zaman bir şeyler dank ediyor. Özellikle 2 yaş öncesi çocuğuna telefon veren ebeveynlere sesleniyorum lütfen basit bir deney yapın evde. Çocuğunuzu önce bi telefon vermediğiniz zaman gözlemleyin sonra bir de telefon verdiğiniz zaman gözlemleyin. Çok değil üstelik hani o masum sandığınız bir saat mesela! Telefondan/tabletten bir iki video izleyen çocuk bile resmen farklı bir karaktere bürünüyor. Video izlerken sorun yok gibi. Ama gözlemleyin lütfen: daha fazla öfke, daha yıkıcı davranışlar, dil gelişiminde azalma, uyku düzensizliği…

Tek bahane şu: “Ama teknoloji çağındayız ne kadar sakınabiliriz ki çocuktan interneti.”

Kimse size teknolojiden kaçın teknolojiyi lanetleyin demiyor. Yapmanız gereken teknolojiyi kontrollü bir şekilde kullanmayı öğretmek. Tabi önce kendimiz bunu öğrenmeliyiz. Elinden telefon düşmeyen tüm gün sosyal medyada vakit geçiren bir ebeveyn olursak çocuğa sana artık telefon yasak desek ne kadar ikna edici olabiliriz ki...

Çocukları internetten uzak tutalım demiyorum. Ama telefonu/tableti/interneti bakıcı olarak görmekten vazgeçelim diyorum. Olması gerektiği gibi kullanalım diyorum. Bilim için yeni şeyler öğrenmek için kullanalım. Sırf sizin rahatınız kaçmasın diye özellikle küçücük çocuklara telefonu bakıcı olarak tutmak korkunç bir şey.

Küçücük bir ekrana odaklanıp etrafındaki olaylara algılarını kapatan bir nesil yetişiyor maalesef.
Teknolojiye maruz kaldığımız bir gerçek. Çocuklarımız da bundan nasibini alıyor tabi, almalılar da; fakat bu tablet kullanabilme olayına şaşırmak, bunu yapan çocukların süper akıllı ve becerikli olduğunu düşünmek anlamsız. Siz tableti 25 yaşında gördüğünüz için size çocuk oyuncağı değilmiş gibi geliyor. Halbuki tabletler ve akıllı telefonlar kullanımı son derece basit olan aygıtlar. Bu yüzden de zaten bilgisayar kullanamayan 70-80 yaşındaki insanlar akıllı telefon ve tablet kullanabiliyorlar.

Bu kontrolsüz tablet telefon kullanımı yüzünden ilerde çocuklar kişilik problemleriyle karşılaştıklarında bugün her ağlayan çocuğun eline tablet sıkıştırmanın bedelini ödüyor olacağız. Çocukların sokakta parklarda olması lazım.

Çocuklarınıza çocukluğun kıymetini anlatın ve gösterin. Hayatın içinde olmalarını sağlayın. Bırakın o da temizlesin sizinle birlikte yerleri. Bırakın kırsın, dökülsün, üstü kirlensin. Çamurla oynasın, kumda yuvarlansın, eğlensin.

Benim canlarım, Elif Ecrin ve Asaf Barış'a duyrulur ?

Anlaşıldı mı ?

Selam saygılar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi