Alim işi gücü bıraktı Öğrencilerin taleplerini karşıladı.

Eğitim 17.05.2019 - 18:18, Güncelleme: 02.12.2022 - 09:38 1913+ kez okundu.
 

Alim işi gücü bıraktı Öğrencilerin taleplerini karşıladı.

Rize İmam  hatip Ortaokulu Öğrencileri  “Kariyer Avcılığı” Projesi kapsamında Rize Çaykur Genel Müdürü Sayın Yusuf Ziya Alim’i ziyaret etti. Ziyaret sırasında öğrencilerle samimi bir görüşme ortamı oluştu. Rize İ.H Ortaokulundan yapılan açıklamada; sayın Yusuf Ziya Alim, yoğun iş temposunda  çok değerli vakitlerini ayırdığı, önemli işlerini kısa bir süreliğine öteleyerek öğrencilerimizin hayallerine ve ufuklarına yeni bir nefes üflediği ve tecrübelerini bizimle samimi olarak paylaştığı için çok teşekkür ediyoruz. “Kariyer Avcılığı” Projesi başlangıç aşamasında bir başarıya imza attı. Rize Çaykur Genel Müdürü Sayın Yusuf Ziya Alim Beyle röportaj yapan Rize İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri Mustafa Avni KARA, Mehmet Fatih DEMET, Dursun BİLGİN, Hale ALTUN, Sude YILMAZ, Gamze KARATAŞ,Mustafa Miraç ÇAKIR, Eray VARLI, Ravza Nur KÖROĞLU ve Zeynep OSMANOĞLU, Şükran ZENGİNOĞLU ve  Sibel KORUCU  koordinatörlüğünde  müdürümüze sorularını yönelttiler. Zayıf olan yönüm, birazcık personel çıkmadan önce insanların her anlattığına inanıyordum. İnsanların anlattıklarına kolay inanırdım.  Bana göre zayıf yönümdü. Personele çıkıncı insanları daha yakından tanıyınca, bakışından, kapıdan girişinden ne olduğunu anlıyorsun. O zaman aynı güçsüz tarafım olmadı, acıma hissim biraz daha değişti, güçlendim. Mustafa Avni KARA: İyi günler efendim, bizler Rize İmam Hatip Ortaokulu öğrencileriyiz. Bizleri kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Buraya geliş amacımız sizleri tanımak, okulumuzu ve çevremizi size tanıtmak, sizinle tanışmak için gelmiş bulunmaktayız. İzniniz olursa size birkaç soru yöneltmek istiyoruz. Mustafa Avni KARA:  Yusuf Ziya Alim Kimdir? Sizleri tanımak istiyoruz. Kendinizi bize anlatırsanız çok memnun oluruz. Yusuf Ziya Alim: Yusuf Ziya Âlim kimdir? zor bir soru, kendimi tarif etmem daha da zor. Rize doğumluyum. Rize imam hatip lisesi mezunuyum, akabinde ihtisas mezunu oldum. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinde 2 yıl yüksek lisans yaptım. 1992 yılında Çaykur’a girdim. Hiç aklımın ucunda Çaykur veya memuriyet diye bir olay yoktu. Babam ticaretle uğraştığı için ticari alanda kalmayı hep düşünmüştüm. Akrabamızda da pek yoktur hepsi ticaretle uğraşıyor. Ne hikmettir ki memuriyette kalınca bir daha da ayrılamadık. 25 yıldır Çaykur’ dayım. Cami dağı fabrikasında başladım, muhasebe memuru olarak. Genel müdürlüğe 1997 de şef olarak geldim. Daha sonra genel müdürlükte maliyet muhasebesi şube müdürlüğünde şube müdürü olarak çalıştım. Nasip oradan personel dairesi başkanlığına geçtim. Kurumun en uzun personel daire başkanlığını yaptım, 7 seneyi aşkın bir süre personel dairesi başkanlığını yaptım. 2015 yılında genel müdür yardımcısı oldum. 2018 yılında hem genel müdür vekili hem de yönetim kurulu üyesi oldum. Halende vekâleti yönetim kurulu üyeliği hâsıl olarak devam ediyor ama genel müdür olarak vekâleten devam ediyorum. Ama bu vekâlet benim için asıl olmuşum vekâlet olmuşum fark etmiyor, ne yapmam gerekiyorsa yapması gereken her şeyi yapıyorum. Mehmet Fatih DEMET:  Yönetici olmak aile hayatınızı nasıl etkiliyor? Yusuf Ziya Alim:  En kötü tarafı da orası memurken kızım ilkokul okuyordu eve gittiğimiz zaman dersleri beraber yapıyorduk, çok güzel oluyordu onlar da istiyordu öyle olsun diye. İkincisine sıra gelince personel daire başkanıydım yavaş yavaş geç gitmeye başladık dersleri kendileri yapmaya başladılar. Genel müdür ve yönetim kurulu başkanı olunca şimdi de küçük bir oğlum var hiç dersiyle alakam olmuyor, ben eve gittiğimde o yatmış oluyor zaten. Tamamıyla uzak kalıyorsun. Büyük kızım öğretmendir şimdi zaman zaman söyler “o biz eski memur olduğun dönemdeki babamızı arıyoruz bekliyoruz “ diye.  Dursun BİLGİN:  İlkokul ve ortaokulda nasıl bir öğrenciydiniz? Yusuf Ziya Alim: Dediğim gibi kendimi tarif etmek biraz zor. Kendimi övmek gibi olmayayım da ilkokulda süper bir öğrenciydim. Bir öğretmenim vardı. “Mevlut SARI” diye kamu işverenler sendikasında uzmandı. Ankara’da personel dairesi başkanı olduğum zaman orda denk geldik öğretmenim o dur budur derken ya dedi “sen Yusuf değil misin? Evet, dedim ben demiştim dedi “ bir gün gelecek benim öğrencim karşıma yetkili olarak çıkacak “ diye, o kendisi anlattı orda beni diğer arkadaşlara dedi ki “Her ne varsa her dersin birincisi Yusuf’ tu, sınıf başkanı olacak Yusuf, bir kol başkanı olacak Yusuf, bir örnek defter gösterilecek veya her hangi bir durum olacak Yusuf “diye. Dedim hocam öyle oldu 1.sınıf ilkokul iyi olunca daha sonra yavaş yavaş bizde geri gelmeye başladık. İlkokuldaki durumum çok değişikti, benim anlatmam değil hocamın yıllar sonra 2009 2010 yıllarında da beni anlattığı şekli size anlattım. Hale ALTUN: Size göre başarı nedir? Yusuf Ziya Alim: Bana göre başarı çalışmaktır, düzenli çalışmaktır. Bazıları bir saat çalışır başarılı olur, başarı elde eder. Bir başkası bir gün çalışır başarı elde der ama devamlı çalışmak gerekiyor. İbadette de öyle ya, az da olsa devamlı olan makbuldür, diye. Gerisi başarının kendiliğinden geliyor zaten. Sude YILMAZ:  Şu ana kadar gerçekleştirdiğiniz başarılardan bize bahseder misiniz? Yusuf Ziya Alim: Yaptığınız iş hangi iş olursa olsun hiç önemli değil basit bir iş de olabilir. Oradaki işe bağımlılığınız,, işe bakışınız o işi en iyi yapmanız gerekiyor. En iyi yaptığınızda olduğunuz yerin en üstüne çok rahat gelme şansınız var. Bir yerden başlarsanız şurayı geçersem daha iyi olur burayı geçersem daha iyi olur, derken hepsi bir tarafa kalabilir. Berbersin azimle orda kaldığın zaman o işin en üstüne gelirsin, herkesin istediği herkesin örnek göstereceği bir berber olursun. Ben memur olarak başladım cami dağına hiçbir şekilde de kalıcı niyetim yoktu en çok idealimde mali müşaviri olmaktı. Ama bir, iki, üç, beş yıl derken, zaten ondan sonrada ayrılamıyorsun işinden memurdum, genel müdür oldum. Bu sıradan bir şeyle olmuyor. Hem yaptığın işte azimli olacaksın, gerçi bunları siyasi şeylere de bağlarlar ama öyle düşünceniz varsa öyle değil benim durumum. Kardeşim il başkanı olmadan önce ben genel müdür yardımcısıydım zaten, il başkanı olmadan da vekâlet verilmişti bana. Yani onunla ilgisi yoktu. Tam tersi kardeşimin il başkanı olması benim genel müdür olmamı biraz da engelliyor gibi, çünkü kardeşi il başkanı genel müdür olursa hoş olmaz diyorlar bende birisi gelsin beni kurtarın diyorum, hiçbir görevimde zoraki ille de ben olacağım düşüncesiyle gitmedim. Merkez muhasebede çalışırken o zamanki şube müdürümüz Turan KÖSELECİ diye birisi.  Orda Maliye Şube Müdürü birisi aranıyor Maliye Şube Müdürlüğü kolay bir iş değil.  Tüm işlemlerin maliyetiyle ilgili ders verilecek dendi o yapılacak dendi, ben yaparım dedim. Tamam, dediler Yusuf’u verelim. Öyle gittim Maliye Şube Müdürü oldum personel dairesi başkanı hiçbir şekilde kendim istememiştim. Görevlendirildiğim personel dairesine gittim ve kurumda kuruluşunda en uzun yedi seneye aşkın Personel Dairesi Başkanlığı yaptım. Cumhur Başkanımızın onayıyla da Genel Müdür olarak görevlendirildim. Gamze KARATAŞ:  Bizim gibi ileride seçim yapacak kişilere neler söylemek istersiniz? Yusuf Ziya Alim: Seçtiğiniz mesleğin en iyisi olmasını isterim ne istiyorsunuz diyelim ki savcılık. Savcılıkta en iyi savcı olacaksın, en iyi savcı olduğunda senin zaten bir şekilde yolun kendiliğinden gidiyor,  Yargıtay üyesi olursun Danıştay üyesi olursun, bir savcının gideceği her yol açılır sıradan ben bir savcı olayım da vasat bir savcı olayım dedim mi 25 yıl her 3 yılda 5 yılda bir tayini çıkıyor devamlı gezer dolaşır, Savcılığı orda savcı olarak bitirirsin.   Bu her yerde öyledir sadece savcılıkta değil. Eray VARLI:  Mesleki hayatınızda sizi en çok etkileyen durum nedir? Yusuf Ziya Alim: Muhasebeden personele geçişim. Muhasebede gelir gider zarar tablosu çıkartıyorsun onların sonucunu bulduğun zaman, sanki büyük bir iş yapmışsın gibi oh ne güzel buldum gibi ve benim rüyama girerdi rüyamda şu şuradaydı bu buradaydı he buldum derdim sabahlığın kalkar giderdim gerçekten de bulmuşum. Personele gidince muhasebeden uzak kaldım tabii ki. Personelde de hiç böyle hoş olmayan kişileri yükseltirsen çok iyidir derler uzağa sürersen çok kötüdür derler kimseye kendini beğendiremezsin doğruyu da uygulayamazsın böyle bir işlem oluyor benim için bence bir dönüm noktası gibi oldu. Mustafa Miraç ÇAKIR:Size göre yönetici olmanın zor ve güzel yönleri nelerdir? Yusuf Ziya Alim:  Adil ve adaletli olabiliyorsanız en güzel iş o bence. Yapmanız lazım kaçmamanız lazım ama birileri diyor diye veya yanlış karar veriyorsanız en kötü tarafı da o.  Yine Hz. Ömer’in bir sözü var “doğruluk sizi ölüme dahi götürse doğruluktan vazgeçmeyin”,  diye yani doğru karar verdikten sonra bir sıkıntı yok verebilmek önemli tabi ama veremiyorsanız da maalesef sıkıntılar oluyor. Hem dünyevi hem uhrevi ikisi içinde sadece dünyada genel müdürüm falancayı falan yere verdim gitti tamam o kadar bitti ama bir de öbür taraf var orada da onun niye verdin gerekiyor muydu doğrumu karar verdin, çok önemli bunlar.  Kurum içinde sevmediğin insan olabilir, seni sevmeyen olabilir yani herkesi sevmek zorunda değilim veya herkes de beni sevmek zorunda değil. Kişi beni sevmiyor, diye veya ben onu sevmiyorum, diye ona ayrı bir muamele yapma şansım yok. Dışarda merhabam olmayabilir, dışarda merhaban olmaz ama burada oturuyorsan seven de sevmesen de hepsine adil olman lazım doğru kararlar vermen lazım. Ravza Nur KÖROĞLU:  Başarmak isteyip ama belli sebeplerden dolayı başaramadığınız var mı ? Yusuf Ziya Alim: İmam Hatip Lisesi bittikten sonra 87-88’li yıllarda Amerika’ya öğrenci gönderiliyordu. Ben de tüm işlemlerimi yapmıştım. Babama da vereceği parayı da söyledim “tamam” dedi ticaretle uğraşıyordu babam. Her şeyi hallettik daha sonra babama birileri dedi ki Amerika’ya giderse bir daha geri dönmez, kaçırırsın oğlunu gibi o zaman ki fikrimde değişikti bilgisayar mühendisliği düşünüyordum olmadı orda hevesim vardı, keşke olsaydı. Zeynep OSMANOĞLU:  Güçlü ve zayıf olan yönleriniz nelerdir? Yusuf Ziya Alim: Zayıf olan yönüm, birazcık personel çıkmadan önce insanların her anlattığına inanıyordum. Bir memur talepte bulundu. Hali içimi acıttı. Merkezdeyiz yardım edelim şunu yapalım bunu yapalım dedim ve memurun talebini yerine getirdik. Daha sonra öğrendik ki izah ettiği durum gerçek değildi. İnsanların anlattıklarına kolay inanırdım.  Bana göre zayıf yönümdü. Personele çıkıncı insanları daha yakından tanıyınca, bakışından, kapıdan girişinden ne olduğunu anlıyorsun. O zaman aynı güçsüz tarafım olmadı, acıma hissim biraz daha değişti, güçlendim.  Gamze KARATAŞ: Çaykur’un ülke ekonomisine katkıları nelerdir? Yusuf Ziya Alim:  Çaykur’un ülke ekonomisine katkısı vardır yurt dışı olarak senede 2.500 3.000 ton ihracat yapıyoruz. Türkiye’nin tanıtımına faydası oluyor, Türk çayı onun haricinde Türkiye Cumhuriyetinin her tarafına Çaykur çayı çay olarak girdisi var.  Türkiye de Rize’yi Trabzon Artvin’i tanıtıyor. Ayrıca çay olmadığını düşünün bu sefer çay yurt dışından ithalat şeklinde alınacaktı. Bunun haricinde bölge insanının 50- 60’lı yıllarında olduğu gibi hepsi bir şekilde para kazanmak, geçimini sağlamak için genelde il dışına çıkma mecburiyetleri vardı. Herkes Zonguldak, İstanbul, Ankara, İzmir vb Rize dışında çıkardı. Ama çayın gelişiyle insanlar çayla geçimini sağladı. Sayın Yusuf Ziya Alim Bey’e, yoğun temposunda bizlere çok değerli vakitlerini ayırdığı, önemli işlerini kısa bir süreliğine öteleyerek öğrencilerimizin hayallerine ve ufuklarına yeni bir nefes üflediği ve tecrübelerini bizimle samimi olarak paylaştığı için çok teşekkür ediyoruz.(RİHO)

Rize İmam  hatip Ortaokulu Öğrencileri  “Kariyer Avcılığı” Projesi kapsamında Rize Çaykur Genel Müdürü Sayın Yusuf Ziya Alim’i ziyaret etti. Ziyaret sırasında öğrencilerle samimi bir görüşme ortamı oluştu.


Rize İ.H Ortaokulundan yapılan açıklamada; sayın Yusuf Ziya Alim, yoğun iş temposunda  çok değerli vakitlerini ayırdığı, önemli işlerini kısa bir süreliğine öteleyerek öğrencilerimizin hayallerine ve ufuklarına yeni bir nefes üflediği ve tecrübelerini bizimle samimi olarak paylaştığı için çok teşekkür ediyoruz.


“Kariyer Avcılığı” Projesi başlangıç aşamasında bir başarıya imza attı. Rize Çaykur Genel Müdürü Sayın Yusuf Ziya Alim Beyle röportaj yapan Rize İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri Mustafa Avni KARA, Mehmet Fatih DEMET, Dursun BİLGİN, Hale ALTUN, Sude YILMAZ, Gamze KARATAŞ,Mustafa Miraç ÇAKIR, Eray VARLI, Ravza Nur KÖROĞLU ve Zeynep OSMANOĞLU, Şükran ZENGİNOĞLU ve  Sibel KORUCU  koordinatörlüğünde  müdürümüze sorularını yönelttiler.


Zayıf olan yönüm, birazcık personel çıkmadan önce insanların her anlattığına inanıyordum. İnsanların anlattıklarına kolay inanırdım.  Bana göre zayıf yönümdü. Personele çıkıncı insanları daha yakından tanıyınca, bakışından, kapıdan girişinden ne olduğunu anlıyorsun. O zaman aynı güçsüz tarafım olmadı, acıma hissim biraz daha değişti, güçlendim.


Mustafa Avni KARA: İyi günler efendim, bizler Rize İmam Hatip Ortaokulu öğrencileriyiz. Bizleri kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Buraya geliş amacımız sizleri tanımak, okulumuzu ve çevremizi size tanıtmak, sizinle tanışmak için gelmiş bulunmaktayız. İzniniz olursa size birkaç soru yöneltmek istiyoruz.


Mustafa Avni KARA:  Yusuf Ziya Alim Kimdir? Sizleri tanımak istiyoruz. Kendinizi bize anlatırsanız çok memnun oluruz.


Yusuf Ziya Alim: Yusuf Ziya Âlim kimdir? zor bir soru, kendimi tarif etmem daha da zor. Rize doğumluyum. Rize imam hatip lisesi mezunuyum, akabinde ihtisas mezunu oldum. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinde 2 yıl yüksek lisans yaptım. 1992 yılında Çaykur’a girdim. Hiç aklımın ucunda Çaykur veya memuriyet diye bir olay yoktu. Babam ticaretle uğraştığı için ticari alanda kalmayı hep düşünmüştüm. Akrabamızda da pek yoktur hepsi ticaretle uğraşıyor. Ne hikmettir ki memuriyette kalınca bir daha da ayrılamadık. 25 yıldır Çaykur’ dayım. Cami dağı fabrikasında başladım, muhasebe memuru olarak. Genel müdürlüğe 1997 de şef olarak geldim. Daha sonra genel müdürlükte maliyet muhasebesi şube müdürlüğünde şube müdürü olarak çalıştım. Nasip oradan personel dairesi başkanlığına geçtim. Kurumun en uzun personel daire başkanlığını yaptım, 7 seneyi aşkın bir süre personel dairesi başkanlığını yaptım. 2015 yılında genel müdür yardımcısı oldum. 2018 yılında hem genel müdür vekili hem de yönetim kurulu üyesi oldum. Halende vekâleti yönetim kurulu üyeliği hâsıl olarak devam ediyor ama genel müdür olarak vekâleten devam ediyorum. Ama bu vekâlet benim için asıl olmuşum vekâlet olmuşum fark etmiyor, ne yapmam gerekiyorsa yapması gereken her şeyi yapıyorum.


Mehmet Fatih DEMET:  Yönetici olmak aile hayatınızı nasıl etkiliyor?


Yusuf Ziya Alim:  En kötü tarafı da orası memurken kızım ilkokul okuyordu eve gittiğimiz zaman dersleri beraber yapıyorduk, çok güzel oluyordu onlar da istiyordu öyle olsun diye. İkincisine sıra gelince personel daire başkanıydım yavaş yavaş geç gitmeye başladık dersleri kendileri yapmaya başladılar. Genel müdür ve yönetim kurulu başkanı olunca şimdi de küçük bir oğlum var hiç dersiyle alakam olmuyor, ben eve gittiğimde o yatmış oluyor zaten. Tamamıyla uzak kalıyorsun. Büyük kızım öğretmendir şimdi zaman zaman söyler “o biz eski memur olduğun dönemdeki babamızı arıyoruz bekliyoruz “ diye. 


Dursun BİLGİN:  İlkokul ve ortaokulda nasıl bir öğrenciydiniz?


Yusuf Ziya Alim: Dediğim gibi kendimi tarif etmek biraz zor. Kendimi övmek gibi olmayayım da ilkokulda süper bir öğrenciydim. Bir öğretmenim vardı. “Mevlut SARI” diye kamu işverenler sendikasında uzmandı. Ankara’da personel dairesi başkanı olduğum zaman orda denk geldik öğretmenim o dur budur derken ya dedi “sen Yusuf değil misin? Evet, dedim ben demiştim dedi “ bir gün gelecek benim öğrencim karşıma yetkili olarak çıkacak “ diye, o kendisi anlattı orda beni diğer arkadaşlara dedi ki “Her ne varsa her dersin birincisi Yusuf’ tu, sınıf başkanı olacak Yusuf, bir kol başkanı olacak Yusuf, bir örnek defter gösterilecek veya her hangi bir durum olacak Yusuf “diye. Dedim hocam öyle oldu 1.sınıf ilkokul iyi olunca daha sonra yavaş yavaş bizde geri gelmeye başladık. İlkokuldaki durumum çok değişikti, benim anlatmam değil hocamın yıllar sonra 2009 2010 yıllarında da beni anlattığı şekli size anlattım.


Hale ALTUN: Size göre başarı nedir?


Yusuf Ziya Alim: Bana göre başarı çalışmaktır, düzenli çalışmaktır. Bazıları bir saat çalışır başarılı olur, başarı elde eder. Bir başkası bir gün çalışır başarı elde der ama devamlı çalışmak gerekiyor. İbadette de öyle ya, az da olsa devamlı olan makbuldür, diye. Gerisi başarının kendiliğinden geliyor zaten.


Sude YILMAZ:  Şu ana kadar gerçekleştirdiğiniz başarılardan bize bahseder misiniz?


Yusuf Ziya Alim: Yaptığınız iş hangi iş olursa olsun hiç önemli değil basit bir iş de olabilir. Oradaki işe bağımlılığınız,, işe bakışınız o işi en iyi yapmanız gerekiyor. En iyi yaptığınızda olduğunuz yerin en üstüne çok rahat gelme şansınız var. Bir yerden başlarsanız şurayı geçersem daha iyi olur burayı geçersem daha iyi olur, derken hepsi bir tarafa kalabilir. Berbersin azimle orda kaldığın zaman o işin en üstüne gelirsin, herkesin istediği herkesin örnek göstereceği bir berber olursun. Ben memur olarak başladım cami dağına hiçbir şekilde de kalıcı niyetim yoktu en çok idealimde mali müşaviri olmaktı. Ama bir, iki, üç, beş yıl derken, zaten ondan sonrada ayrılamıyorsun işinden memurdum, genel müdür oldum. Bu sıradan bir şeyle olmuyor. Hem yaptığın işte azimli olacaksın, gerçi bunları siyasi şeylere de bağlarlar ama öyle düşünceniz varsa öyle değil benim durumum. Kardeşim il başkanı olmadan önce ben genel müdür yardımcısıydım zaten, il başkanı olmadan da vekâlet verilmişti bana. Yani onunla ilgisi yoktu. Tam tersi kardeşimin il başkanı olması benim genel müdür olmamı biraz da engelliyor gibi, çünkü kardeşi il başkanı genel müdür olursa hoş olmaz diyorlar bende birisi gelsin beni kurtarın diyorum, hiçbir görevimde zoraki ille de ben olacağım düşüncesiyle gitmedim. Merkez muhasebede çalışırken o zamanki şube müdürümüz Turan KÖSELECİ diye birisi.  Orda Maliye Şube Müdürü birisi aranıyor Maliye Şube Müdürlüğü kolay bir iş değil.  Tüm işlemlerin maliyetiyle ilgili ders verilecek dendi o yapılacak dendi, ben yaparım dedim. Tamam, dediler Yusuf’u verelim. Öyle gittim Maliye Şube Müdürü oldum personel dairesi başkanı hiçbir şekilde kendim istememiştim. Görevlendirildiğim personel dairesine gittim ve kurumda kuruluşunda en uzun yedi seneye aşkın Personel Dairesi Başkanlığı yaptım. Cumhur Başkanımızın onayıyla da Genel Müdür olarak görevlendirildim.


Gamze KARATAŞ:  Bizim gibi ileride seçim yapacak kişilere neler söylemek istersiniz?


Yusuf Ziya Alim: Seçtiğiniz mesleğin en iyisi olmasını isterim ne istiyorsunuz diyelim ki savcılık. Savcılıkta en iyi savcı olacaksın, en iyi savcı olduğunda senin zaten bir şekilde yolun kendiliğinden gidiyor,  Yargıtay üyesi olursun Danıştay üyesi olursun, bir savcının gideceği her yol açılır sıradan ben bir savcı olayım da vasat bir savcı olayım dedim mi 25 yıl her 3 yılda 5 yılda bir tayini çıkıyor devamlı gezer dolaşır, Savcılığı orda savcı olarak bitirirsin.   Bu her yerde öyledir sadece savcılıkta değil.


Eray VARLI:  Mesleki hayatınızda sizi en çok etkileyen durum nedir?


Yusuf Ziya Alim: Muhasebeden personele geçişim. Muhasebede gelir gider zarar tablosu çıkartıyorsun onların sonucunu bulduğun zaman, sanki büyük bir iş yapmışsın gibi oh ne güzel buldum gibi ve benim rüyama girerdi rüyamda şu şuradaydı bu buradaydı he buldum derdim sabahlığın kalkar giderdim gerçekten de bulmuşum. Personele gidince muhasebeden uzak kaldım tabii ki. Personelde de hiç böyle hoş olmayan kişileri yükseltirsen çok iyidir derler uzağa sürersen çok kötüdür derler kimseye kendini beğendiremezsin doğruyu da uygulayamazsın böyle bir işlem oluyor benim için bence bir dönüm noktası gibi oldu.


Mustafa Miraç ÇAKIR:Size göre yönetici olmanın zor ve güzel yönleri nelerdir?


Yusuf Ziya Alim:  Adil ve adaletli olabiliyorsanız en güzel iş o bence. Yapmanız lazım kaçmamanız lazım ama birileri diyor diye veya yanlış karar veriyorsanız en kötü tarafı da o.  Yine Hz. Ömer’in bir sözü var “doğruluk sizi ölüme dahi götürse doğruluktan vazgeçmeyin”,  diye yani doğru karar verdikten sonra bir sıkıntı yok verebilmek önemli tabi ama veremiyorsanız da maalesef sıkıntılar oluyor. Hem dünyevi hem uhrevi ikisi içinde sadece dünyada genel müdürüm falancayı falan yere verdim gitti tamam o kadar bitti ama bir de öbür taraf var orada da onun niye verdin gerekiyor muydu doğrumu karar verdin, çok önemli bunlar.  Kurum içinde sevmediğin insan olabilir, seni sevmeyen olabilir yani herkesi sevmek zorunda değilim veya herkes de beni sevmek zorunda değil. Kişi beni sevmiyor, diye veya ben onu sevmiyorum, diye ona ayrı bir muamele yapma şansım yok. Dışarda merhabam olmayabilir, dışarda merhaban olmaz ama burada oturuyorsan seven de sevmesen de hepsine adil olman lazım doğru kararlar vermen lazım.


Ravza Nur KÖROĞLU:  Başarmak isteyip ama belli sebeplerden dolayı başaramadığınız var mı ?


Yusuf Ziya Alim: İmam Hatip Lisesi bittikten sonra 87-88’li yıllarda Amerika’ya öğrenci gönderiliyordu. Ben de tüm işlemlerimi yapmıştım. Babama da vereceği parayı da söyledim “tamam” dedi ticaretle uğraşıyordu babam. Her şeyi hallettik daha sonra babama birileri dedi ki Amerika’ya giderse bir daha geri dönmez, kaçırırsın oğlunu gibi o zaman ki fikrimde değişikti bilgisayar mühendisliği düşünüyordum olmadı orda hevesim vardı, keşke olsaydı.


Zeynep OSMANOĞLU:  Güçlü ve zayıf olan yönleriniz nelerdir?


Yusuf Ziya Alim: Zayıf olan yönüm, birazcık personel çıkmadan önce insanların her anlattığına inanıyordum. Bir memur talepte bulundu. Hali içimi acıttı. Merkezdeyiz yardım edelim şunu yapalım bunu yapalım dedim ve memurun talebini yerine getirdik. Daha sonra öğrendik ki izah ettiği durum gerçek değildi. İnsanların anlattıklarına kolay inanırdım.  Bana göre zayıf yönümdü. Personele çıkıncı insanları daha yakından tanıyınca, bakışından, kapıdan girişinden ne olduğunu anlıyorsun. O zaman aynı güçsüz tarafım olmadı, acıma hissim biraz daha değişti, güçlendim. 


Gamze KARATAŞ: Çaykur’un ülke ekonomisine katkıları nelerdir?


Yusuf Ziya Alim:  Çaykur’un ülke ekonomisine katkısı vardır yurt dışı olarak senede 2.500 3.000 ton ihracat yapıyoruz. Türkiye’nin tanıtımına faydası oluyor, Türk çayı onun haricinde Türkiye Cumhuriyetinin her tarafına Çaykur çayı çay olarak girdisi var. 


Türkiye de Rize’yi Trabzon Artvin’i tanıtıyor. Ayrıca çay olmadığını düşünün bu sefer çay yurt dışından ithalat şeklinde alınacaktı. Bunun haricinde bölge insanının 50- 60’lı yıllarında olduğu gibi hepsi bir şekilde para kazanmak, geçimini sağlamak için genelde il dışına çıkma mecburiyetleri vardı. Herkes Zonguldak, İstanbul, Ankara, İzmir vb Rize dışında çıkardı. Ama çayın gelişiyle insanlar çayla geçimini sağladı.


Sayın Yusuf Ziya Alim Bey’e, yoğun temposunda bizlere çok değerli vakitlerini ayırdığı, önemli işlerini kısa bir süreliğine öteleyerek öğrencilerimizin hayallerine ve ufuklarına yeni bir nefes üflediği ve tecrübelerini bizimle samimi olarak paylaştığı için çok teşekkür ediyoruz.(RİHO)

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi