GÜÇLÜ ÜLKE DIŞA BAĞIMLI OLMAYN ÜLKEDİR.

Ekonomi 17.04.2021 - 11:55, Güncelleme: 02.12.2022 - 09:39 2708+ kez okundu.
 

GÜÇLÜ ÜLKE DIŞA BAĞIMLI OLMAYN ÜLKEDİR.

İTHALATA DUR DEMEK LAZIM Biraz ithalat üzerinde konuşalım mı. Dışa bağımlılığı azaltmak lazım. Yöneticilerimiz dış ticaret konusu açıldığında ihracat şu kadar arttı, rekor kırdık derler de ithalat arttı, neden arttı demezler. Aslında her ikisi birbirleriyle de bağlantılı. 2019 yılında dış ticaret açığımız 29.5 milyar usd iken, 2020 yılında ihracatın düşüp, ithalatın artmasıyla açık 50 milyar usd ye çıktı. 2019 yılı başarılı kabul edebileceğimiz bir yıldı. Turizm gelirlerimizin etkisiyle carı açığı pozitif yönde kapatmıştık. 2020 yılında neden böyle yüksek bir dış ticaret açığı verdik. Üstelik turizm geliri de olmayınca cari açık içinde olumsuz bir sonuç oldu. Genel teoriye göre ekonominin büyüdüğü yıllarda dış ticaretin büyümesine paralel, açığın da artması beklenir. Oysa 2020 pandemi krizinin olduğu, büyümediğimiz bir yıldı. Savunma sanayine para harcamıyorduk. Petrol fiyatlarının 20 usd ye düşmesinin pozitif etkisiyle de mineral yakıtlar giderimiz bir önceki yıla göre 41.7 milyar usd den 28,9 milyar usd ye düşmüş ve sonuçta 12.8 milyar usd daha az para harcamıştık. Sorun neydi. İlk 3 aylık ( ocak-mart ) verilere bakarsak, nereye gittiğimizi görebiliriz. 2019 yılı İthalat   50.133 milyar usd İhracat  43.816 milyar usd Fark         -6.317 milyar usd 2020 yılı İthalat   55.684 milyar usd İhracat  42.844 milyar usd Fark.     -12.840 milyar usd 2021 yılı İthalat    61.110 milyar usd İhracat  50.042 milyar usd Fark       -11.068 milyar usd 2021 ilk 3 ay 11.068 milyar usd açıkla birlikte, mart ayındaki yükselen açık rakamı 4.7 milyar usd ye de baktığımızda yıl sonunda yine 50 milyar usd açığa doğru gidiyor görünüyoruz. Turizm geliri de yeterli olmayacağından yıl sonu cari açık fazla olacaktır. Ülke yönetimimizin çözüm aradığını düşünerek, düşüncelerimizi paylaşmaya çalışalım, bazı kalemleri kısa kısa inceleyelim. Neler yapıldı, neler yapılabilir. En çok para harcadığımız MİNERAL YAKITLAR dır. 2019 yılına göre 12.8 milyar usd daha az olacak şekilde 2020 yılında 28.925 milyar usd harcamışız. Petrol fiyatlarının tekrar artması ve eğilimin yukarı yönde olması bizim aleyhimizedir. Avrupa ülkelerine göre daha yüksek fiyata kullandığımız doğalgazın bazı anlaşmalarının yakında yenilenecek olmasını düşündüğümüzde, fiyatların  geri çekilmesini umut ediyoruz. Rüzgar enerjisi de dahil olmak üzere enerjide çeşitlemeye gitmek, yatırımların hızını artırmak destek olacaktır. 2020 yılında en çok para harcadığımız kalemlerden biride ELEKTRİKLİ MAKİNA VE CİHAZLAR dır. 17.139 milyar usd harcamışız. Hayat standardı arttıkça yaşamın her aşamasında bunları daha çok kullanır oluyoruz. Bazılarını dışardan ucuza mal ettiğimizden, kolayımıza geldiği için ÇİN gibi ülkelerden aldığımız bu ürünleri yurt içinde de üretebiliriz. Ancak bir elin yönlendirmesi de şart. MOTORLU KARA TAŞITLARI da önemli bir fasıladır. 2020 yılında 15.291 milyar usd harcadık. İnsanımızın en iyisini elde etme, aşırı lüks arzusu bu kalemi de yükseltiyor. 2020 de ötv oranlarının artması öncesi yüksek alımların ve düşük faizli kredi kullanımı bunda etken oldu. 2021 yılına baktığımızda bu eğilim artarak devam ediyor. Geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 42 lik artış var. Devletin yurt içinde üretilen taşıtların alımı için destekleme yapması şart. Aksi takdirde yıl sonunda 20 milyar usd üzerinde bir rakam görebiliriz. Yerli üretim çalışmaları önemlidir. Bununla birlikte mevcut üretim üssü olduğumuz yabancı markalı araçlarında üretim ve ihracat rakamlarının 30 milyar usd üzerinde olması, 35 milyar usd yi yakalaması çok çok önemlidir. Ancak son aylarda dünyada çıkan chip üretim problemi sebebiyle bir çok otomobil fabrikasında üretimin durduğu, yavaşladığı bilgisi geliyor ki en son gelen bilgi Türkiye Ford üretiminin de duracağı, işçilere izin vereceği yönünde. Bu olumsuzluklar üretim ve ihracatımıza umarım fazla zarar vermez. KIYMETLİ VE YARI KIYMETLİ TAŞLAR. 2020 yılında rekor kırılmış ve 26.591 milyar usd harcanmıştır. İthalatımızı en çok artıran kalem olmuştur. Altına neden böyle bir talep artışı oldu.  2020 de dünyadaki covid-19 krizi ve güven ortamının azalması, altın emtia fiyatlarının artış eğilimi Türkiye’ dede insanların güvenli liman  olarak altına yönelmesine neden oldu. Merkez bankasının altın stoğu da bu dönemde 421 tondan 583 tona çıktı. 2021’de daha stabil giden altına talep önceki yıl hızında olmasa bile yaklaşık 20 azalışla devam etmekte. Bazı kaynaklara göre yastık altında yaklaşık 200 milyar usd civarı ( bana göre daha fazla ) altın bulunmakta. Temennim güven ortamının oluşması ve insanımızın TL mevduat , gayri menkul, ticari olan yatırımların artması. Yoksa yine 20 milyar usd civarında bir ithalat bizi bekliyor. HUBUBAT en çok ithalat yaptığımız 2020 yılında 3.281 milyar usd ithalat ile 12. sıradaki kalemdir. Üzerinde durulmalıdır. Zira ülkemiz tarım ülkesidir. Buradaki sorunu aşmak için tarım, buğday ekim alanlarını eski seviyeye çıkarmak önemli. Örneğin buğday ekim alanları 2000 yılında 9,4 milyon hektardan 2019 yılında 6,8 milyon hektar alana düşmüştür. 2020 yılında yurt içi üretim yaklaşık 20.5 milyon ton iken neredeyse yarısı kadar 9 milyon 750 bin ton buğday ithal etmiş, 2.365 milyar usd ödemişiz. Bir kısmını un ve makarna olarak dışarıya satsak, ihracat etsek te üretim alanlarını, verimliliği artırarak bu kalemin ithalatını çok fazla azaltabiliriz. Neden tarım alanları azalıyor diye baktığımızda; -Sulama yatırımı yeterli değil -Tarımsal destekler az -Dövize bağlı ilaç, gübre gibi yüksek girdiler. -Uygun kredilerin verilmemesi, sonuçta bankalara borçlanılıyor, sayısız batık krediler, hacizler. Diğer bir düşündürücü durumda ithal alım fiyatının TMO alım fiyatından yüksek oluşudur. Bunların değerlendirilip, düzeltilmesi, desteklenmesi önemlidir. PAMUK, PAMUK İPLİĞİ VE PAMUKLU MENSUCAT ürünleri de Türkiye için bir kayıptır. 2020 yılında bu kalemlere harcanan para 2.543 milyar usd dir. Bunun çoğu ülkemizde kalabilirdi. Buradaki sıkıntının ana kaynağı yine pamuk ekim alanlarının daraltılmasıdır. Örneğin 1998 de 7,6 milyon dekar iken 2019 yılında 5 milyon dekar altına inmiştir. 2002 yılında yaptığımız pamuk ithalatı sadece 0.497 milyar usd idi. Komşumuz Yunanistan’ ın dahi ihracat yapan bir ülke olduğunu düşünürsek, buğday için verdiğimiz destek, örnekleri burada da uygulayıp ithalatı azaltabiliriz. Azaltmalıyız. Burada kapanan Sümerbank Fabrikaları aklımıza da geliyor. KAĞIT VE KARTON ürünleri de 2.429 milyar usd ödediğimiz başka bir kaybımızdır. Cumhuriyetimizin kuruluşuyla beraber kağıdın önemi anlaşılmış, konunun üzerinde durulmuş, uzman yetişmesi için Almanya’ ya dahi değerli bir insanımızı (Mehmet Ali Kağıtçı ) göndermişiz. 1936’da ilk kağıt fabrikamız ( İzmit Kağıt Fabrikası ) açıldı. Sonraki yıllarda fabrika sayıları arttı. Seka’lar 1998 yılında özelleştirilme kapsamına alındılar. Ve düzenli bir şekilde kapatılmaya, satılmaya başlandılar. Satış fiyatları arsa fiyatlarının dahi altındaydı. Örneğin 198 milyon usd ye mal olan Balıkesir Fabrikası 2003 yılında yalnızca 1,1 milyon usd ye satıldı. Fabrikaların kapanması ile yayıncılar dahil tüm ilgili sektörler yurt dışına bağımlı oldu. 1936 yılında dahi açıp işletebildiğimiz selüloz, kağıt, karton fabrikalarını bugün çok rahatlıkla açıp işletebilir, dış bağımlılığı sıfırlayabilir, hatta ihraç yapar duruma gelebiliriz. Devletin ithalat bağımlılığı olan kanalları desteklemesi çok önemli. Bazı sektörler teşvik edilmeli. Bunların bir kısmı; -Otomotiv yan sanayi -Sağlık -Haberleşme -Tarım -Teknoloji -Enerji -Metalurji -Petrokimya Ara Malı bağımlılığı ithalatta çok yüksek. Yurt içi ve ihracat içinde önemli olan bu bağımlılığı azaltmak lazım. Türkiye’ de bir ürünü pazara sunarken neredeyse işçilik, kira ve su gideri harç neredeyse tamamı ithal edilen çok ürünümüz var.  Amaç bu şekilde dahi olsa üretilen ürünlerin bir kısmını ihraç edebilmek. Bu durumda artıya geçebiliyoruz. Örneğin sıvı sabun veya kolonya üreteceğiz. Bu durumda esansı, plastiği, pompası, alkolü vs yurt dışından geldiği gibi kağıdı, etiketi, kartonu, üzerlerindeki matbaa boyaları da yurt dışından geliyor. İthalata çözüm bulamazsak, ithal ettiğimizi katma değerli ürünlerle yurt dışına satamaz isek her geçen gün ülkemiz dış bağımlı olmaya devam edecek. Her konuda GÜÇLÜ ÜLKE ekonomisi iyi olan, dışa bağlı olmayandır.

İTHALATA DUR DEMEK LAZIM


Biraz ithalat üzerinde konuşalım mı. Dışa bağımlılığı azaltmak lazım.


Yöneticilerimiz dış ticaret konusu açıldığında ihracat şu kadar arttı, rekor kırdık derler de ithalat arttı, neden arttı demezler. Aslında her ikisi birbirleriyle de bağlantılı.


2019 yılında dış ticaret açığımız 29.5 milyar usd iken, 2020 yılında ihracatın düşüp, ithalatın artmasıyla açık 50 milyar usd ye çıktı.


2019 yılı başarılı kabul edebileceğimiz bir yıldı. Turizm gelirlerimizin etkisiyle carı açığı pozitif yönde kapatmıştık.


2020 yılında neden böyle yüksek bir dış ticaret açığı verdik. Üstelik turizm geliri de olmayınca cari açık içinde olumsuz bir sonuç oldu.


Genel teoriye göre ekonominin büyüdüğü yıllarda dış ticaretin büyümesine paralel, açığın da artması beklenir.


Oysa 2020 pandemi krizinin olduğu, büyümediğimiz bir yıldı. Savunma sanayine para harcamıyorduk. Petrol fiyatlarının 20 usd ye düşmesinin pozitif etkisiyle de mineral yakıtlar giderimiz bir önceki yıla göre 41.7 milyar usd den 28,9 milyar usd ye düşmüş ve sonuçta 12.8 milyar usd daha az para harcamıştık.


Sorun neydi.


İlk 3 aylık ( ocak-mart ) verilere bakarsak, nereye gittiğimizi görebiliriz.


2019 yılı


İthalat   50.133 milyar usd


İhracat  43.816 milyar usd


Fark         -6.317 milyar usd


2020 yılı


İthalat   55.684 milyar usd


İhracat  42.844 milyar usd


Fark.     -12.840 milyar usd


2021 yılı


İthalat    61.110 milyar usd


İhracat  50.042 milyar usd


Fark       -11.068 milyar usd


2021 ilk 3 ay 11.068 milyar usd açıkla birlikte, mart ayındaki yükselen açık rakamı 4.7 milyar usd ye de baktığımızda yıl sonunda yine 50 milyar usd açığa doğru gidiyor görünüyoruz. Turizm geliri de yeterli olmayacağından yıl sonu cari açık fazla olacaktır.


Ülke yönetimimizin çözüm aradığını düşünerek, düşüncelerimizi paylaşmaya çalışalım, bazı kalemleri kısa kısa inceleyelim. Neler yapıldı, neler yapılabilir.


En çok para harcadığımız MİNERAL YAKITLAR dır. 2019 yılına göre 12.8 milyar usd daha az olacak şekilde 2020 yılında 28.925 milyar usd harcamışız.


Petrol fiyatlarının tekrar artması ve eğilimin yukarı yönde olması bizim aleyhimizedir. Avrupa ülkelerine göre daha yüksek fiyata kullandığımız doğalgazın bazı anlaşmalarının yakında yenilenecek olmasını düşündüğümüzde, fiyatların  geri çekilmesini umut ediyoruz.


Rüzgar enerjisi de dahil olmak üzere enerjide çeşitlemeye gitmek, yatırımların hızını artırmak destek olacaktır.


2020 yılında en çok para harcadığımız kalemlerden biride ELEKTRİKLİ MAKİNA VE CİHAZLAR dır. 17.139 milyar usd harcamışız. Hayat standardı arttıkça yaşamın her aşamasında bunları daha çok kullanır oluyoruz. Bazılarını dışardan ucuza mal ettiğimizden, kolayımıza geldiği için ÇİN gibi ülkelerden aldığımız bu ürünleri yurt içinde de üretebiliriz. Ancak bir elin yönlendirmesi de şart.


MOTORLU KARA TAŞITLARI da önemli bir fasıladır. 2020 yılında 15.291 milyar usd harcadık. İnsanımızın en iyisini elde etme, aşırı lüks arzusu bu kalemi de yükseltiyor. 2020 de ötv oranlarının artması öncesi yüksek alımların ve düşük faizli kredi kullanımı bunda etken oldu.


2021 yılına baktığımızda bu eğilim artarak devam ediyor. Geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 42 lik artış var. Devletin yurt içinde üretilen taşıtların alımı için destekleme yapması şart. Aksi takdirde yıl sonunda 20 milyar usd üzerinde bir rakam görebiliriz.


Yerli üretim çalışmaları önemlidir. Bununla birlikte mevcut üretim üssü olduğumuz yabancı markalı araçlarında üretim ve ihracat rakamlarının 30 milyar usd üzerinde olması, 35 milyar usd yi yakalaması çok çok önemlidir. Ancak son aylarda dünyada çıkan chip üretim problemi sebebiyle bir çok otomobil fabrikasında üretimin durduğu, yavaşladığı bilgisi geliyor ki en son gelen bilgi Türkiye Ford üretiminin de duracağı, işçilere izin vereceği yönünde. Bu olumsuzluklar üretim ve ihracatımıza umarım fazla zarar vermez.


KIYMETLİ VE YARI KIYMETLİ TAŞLAR. 2020 yılında rekor kırılmış ve 26.591 milyar usd harcanmıştır. İthalatımızı en çok artıran kalem olmuştur. Altına neden böyle bir talep artışı oldu. 


2020 de dünyadaki covid-19 krizi ve güven ortamının azalması, altın emtia fiyatlarının artış eğilimi Türkiye’ dede insanların güvenli liman  olarak altına yönelmesine neden oldu.


Merkez bankasının altın stoğu da bu dönemde 421 tondan 583 tona çıktı.


2021’de daha stabil giden altına talep önceki yıl hızında olmasa bile yaklaşık 20 azalışla devam etmekte. Bazı kaynaklara göre yastık altında yaklaşık 200 milyar usd civarı ( bana göre daha fazla ) altın bulunmakta. Temennim güven ortamının oluşması ve insanımızın TL mevduat , gayri menkul, ticari olan yatırımların artması. Yoksa yine 20 milyar usd civarında bir ithalat bizi bekliyor.


HUBUBAT en çok ithalat yaptığımız 2020 yılında 3.281 milyar usd ithalat ile 12. sıradaki kalemdir. Üzerinde durulmalıdır. Zira ülkemiz tarım ülkesidir.


Buradaki sorunu aşmak için tarım, buğday ekim alanlarını eski seviyeye çıkarmak önemli. Örneğin buğday ekim alanları 2000 yılında 9,4 milyon hektardan 2019 yılında 6,8 milyon hektar alana düşmüştür.


2020 yılında yurt içi üretim yaklaşık 20.5 milyon ton iken neredeyse yarısı kadar 9 milyon 750 bin ton buğday ithal etmiş, 2.365 milyar usd ödemişiz. Bir kısmını un ve makarna olarak dışarıya satsak, ihracat etsek te üretim alanlarını, verimliliği artırarak bu kalemin ithalatını çok fazla azaltabiliriz.


Neden tarım alanları azalıyor diye baktığımızda;


-Sulama yatırımı yeterli değil


-Tarımsal destekler az


-Dövize bağlı ilaç, gübre gibi yüksek girdiler.


-Uygun kredilerin verilmemesi, sonuçta bankalara borçlanılıyor, sayısız batık krediler, hacizler.


Diğer bir düşündürücü durumda ithal alım fiyatının TMO alım fiyatından yüksek oluşudur.


Bunların değerlendirilip, düzeltilmesi, desteklenmesi önemlidir.


PAMUK, PAMUK İPLİĞİ VE PAMUKLU MENSUCAT ürünleri de Türkiye için bir kayıptır. 2020 yılında bu kalemlere harcanan para 2.543 milyar usd dir. Bunun çoğu ülkemizde kalabilirdi.


Buradaki sıkıntının ana kaynağı yine pamuk ekim alanlarının daraltılmasıdır. Örneğin 1998 de 7,6 milyon dekar iken 2019 yılında 5 milyon dekar altına inmiştir. 2002 yılında yaptığımız pamuk ithalatı sadece 0.497 milyar usd idi.


Komşumuz Yunanistan’ ın dahi ihracat yapan bir ülke olduğunu düşünürsek, buğday için verdiğimiz destek, örnekleri burada da uygulayıp ithalatı azaltabiliriz. Azaltmalıyız.


Burada kapanan Sümerbank Fabrikaları aklımıza da geliyor.


KAĞIT VE KARTON ürünleri de 2.429 milyar usd ödediğimiz başka bir kaybımızdır.


Cumhuriyetimizin kuruluşuyla beraber kağıdın önemi anlaşılmış, konunun üzerinde durulmuş, uzman yetişmesi için Almanya’ ya dahi değerli bir insanımızı (Mehmet Ali Kağıtçı ) göndermişiz. 1936’da ilk kağıt fabrikamız ( İzmit Kağıt Fabrikası ) açıldı. Sonraki yıllarda fabrika sayıları arttı.


Seka’lar 1998 yılında özelleştirilme kapsamına alındılar. Ve düzenli bir şekilde kapatılmaya, satılmaya başlandılar. Satış fiyatları arsa fiyatlarının dahi altındaydı. Örneğin 198 milyon usd ye mal olan Balıkesir Fabrikası 2003 yılında yalnızca 1,1 milyon usd ye satıldı.


Fabrikaların kapanması ile yayıncılar dahil tüm ilgili sektörler yurt dışına bağımlı oldu.


1936 yılında dahi açıp işletebildiğimiz selüloz, kağıt, karton fabrikalarını bugün çok rahatlıkla açıp işletebilir, dış bağımlılığı sıfırlayabilir, hatta ihraç yapar duruma gelebiliriz.


Devletin ithalat bağımlılığı olan kanalları desteklemesi çok önemli.


Bazı sektörler teşvik edilmeli. Bunların bir kısmı;


-Otomotiv yan sanayi


-Sağlık


-Haberleşme


-Tarım


-Teknoloji


-Enerji


-Metalurji


-Petrokimya


Ara Malı bağımlılığı ithalatta çok yüksek. Yurt içi ve ihracat içinde önemli olan bu bağımlılığı azaltmak lazım.


Türkiye’ de bir ürünü pazara sunarken neredeyse işçilik, kira ve su gideri harç neredeyse tamamı ithal edilen çok ürünümüz var.  Amaç bu şekilde dahi olsa üretilen ürünlerin bir kısmını ihraç edebilmek. Bu durumda artıya geçebiliyoruz.


Örneğin sıvı sabun veya kolonya üreteceğiz. Bu durumda esansı, plastiği, pompası, alkolü vs yurt dışından geldiği gibi kağıdı, etiketi, kartonu, üzerlerindeki matbaa boyaları da yurt dışından geliyor.


İthalata çözüm bulamazsak, ithal ettiğimizi katma değerli ürünlerle yurt dışına satamaz isek her geçen gün ülkemiz dış bağımlı olmaya devam edecek.


Her konuda GÜÇLÜ ÜLKE ekonomisi iyi olan, dışa bağlı olmayandır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi