DARBEDİLEN ÇOCUĞUN ANNE VE BABASI KONUŞTU

Karadeniz 05.02.2020 - 21:00, Güncelleme: 02.12.2022 - 09:38 2289+ kez okundu.
 

DARBEDİLEN ÇOCUĞUN ANNE VE BABASI KONUŞTU

DARBEDİLEN ÇOCUĞUN ANNE VE BABASI KONUŞTU   Kreşte şiddet gören çocuğun babası Selçuk Taşlı, olay anını anlatarak, "Oğlumuzu kreşe verdik. Kendi kişisel gelişiminin daha iyi olması için birinci gün eşim gitti, 1 saat birlikte oldular. Eşim dışarda veli bekleme alanında kameralar var, kameralardan çocuğu takip etti. Bir problem olmadı. İkinci gün işimden ben izin aldım ve ben gittim. Çocuğu kreş alanına bıraktım, montunu çıkardım. O sırada öğretmeni geldi. Hızlı bir şekilde ayakkabılarını giydirdi, bana bir şey demedi ve kendisini bana tanıtmadı. İçeri girdi bende kameradan oğlumu takip etmeye başladım. Diğer öğrencilerle durumu nasıl olacak, uyumu nasıl olacak? Her anne ve baba gibi bende merak ettim. Ben kameralardan oğlumu izliyordum, öğretmen nereye götürecek, ne yapacak diyerek. O sırada annem oğlumun çıkardığı montunu çantaya koymakla uğraşıyordu. Bir baktım daha vereli 1 dakika olmadan oğlumla öğretmen arasında bir mücadele var gibi geldi. O sırada kenara geldiler. Öğretmeni oğlumun üzerine çıktı ve darbetmeye başladı. Ben inanamadım. 'Anne Egemen’e mi vuruyor?' dedim. ‘Evet’ dedi. Koşa koşa direkt içeri gittim. Ben o ilk halini gördüm. Ben içeri gidene kadar, darp devam etmiş. Taki ben sınıfa girene kadar. Ben sınıfa girdim, oğlumu aldım ve oğlum çok şiddetli ağlıyordu. Daha önce böyle ağladığını görmedim. Oğlumu sakinleştirmeye uğraşırken, okul yetkileri bana oğlumun darp edilmediğini söyledi. Muhakkak bir yanlış anlaşılma vardır dediler. O esnada öğretmen 'ben oğlunuzu şu şekilde sevdim' dedi. Ben ısrarcı oldum ve güvenlik kameralarına geri dönüp izlemek istedim" dedi. Güvenlik kamerası kayıtlarını izlediklerini belirten Selçuk Taşlı, şöyle konuştu: "O sırada kurumun sahibi geldi ve 'bakalım' dedi. Öğretmenimizin bir şey yaptığına ihtimal vermiyoruz dediler. Geçtik kamera kayıtlarını ve görüntülerini görünce ben, 'Kusura bakmayın ben bu saatten sonra kurumu muhatap almıyorum, bundan sonra direk polise gidiyorum’ dedim ve polisi çağırdım. Polisten sonra adli süreçler başladı. Bu bizim başımıza geldi. Biz anne ve baba olarak büyük bir travma atlatıyoruz. Oğlum büyük bir travma atlatıyor. Birey olma yolunda attığı ilk adımda böyle bir süreçle karşılaştı. İlerleyen süreçlerde ne olur hiç bilmiyorum. Ben yandım, eşim üzüldü, oğlum çok büyük günler atlatıyor. Biz yandık başka aileler yanmasın.   " 'ÇOK KÖTÜ GÜNLER YAŞIYORUZ' Öğretmen olan anne Derya Tuba Taşlı ise "Çocuğumu bakan birisi vardı. Zaten babaannesi mutlu bir şekilde çocuğuma bakıyordu. Ben çocuğumu birey olsun, bu birey olma yolunda kendisini geliştirsin, akranları ile eğitim görsün, kendisini daha mutlu bir çocuk hissetsin diye okula yöneldim. Araştırma yaptığımda da güvenilebilir bir okul olduğunu düşündüm. Çünkü bana bunun sözünü verdiler. İlk gün gittiğimde bir sıkıntı yaşamadım daha doğrusu 1,5 saatlik kısa bir sürecimiz oldu, gözlemleyemedim. Sonra ki günde eşim tarafından aranıp sen bu öğretmeni hiç fark etmedin mi diye sorduğunda ben şok oldum. O gün görev yapıyordum ve dersteydim. Sonrasında okula gittiğimde çocuğumu gördüm ve sakinleştirmek istedim. Ağlıyordu. İnanın çocuk bizi evde ağlarken görmesin, kötü bir etki bırakmasın diye düşünüyoruz. Sonrasında kamera kayıtlarını gördük, polisler gelmiş kamera kayıtlarını izlettiler. Hangi anne çocuğu o şekilde darp edilirken sakin şekilde izleyebilir. İlla ki istemsiz cevaplarım oldu. Kimse bunu istemez. Çok kötü günler yaşıyoruz" diye konuştu.   'ÖFKE KONTROL TESTLERİNİN YAPILMASI GEREKLİ' Bir eğitimci olarak kesinlikle onaylamadığı bir durum olduğunu ifade eden Derya Tuba Taşlı, "Bir kurumun öğretmenini çalıştırırken ki küçük yaş grubu 2-6 yaş öğrencilerin bulunduğu bir kurumda oranın sahipleri, kurucuları, öğretmen seçimi noktasında seçici olmaları gerekiyordu. Çünkü ikinci günde ilk iki dakikada bunu yapan bir öğretmen, kendi öfke kontrolünü sağlayamayan bir öğretmen böyle bir şey mümkün olamaz. Böyle bir insan mesleğini yapmamalıdır. Bu tip özel kurumların denetlenmesi gerektiğini, öğretmenlerin öfke kontrol testlerinin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bugün bizim başımıza gelen bir olay, başka çocukların yaşamasını istemiyorum" dedi.   FETÖ SORUŞTURMASI KAPSAMINDA TUTUKLANMIŞ Bu arada, küçük çocuğu darbeden öğretmen Yeliz Keskinli’nin, 2018 yılında FETÖ soruşturması kapsamında polis olan eşi ile birlikte 'Bylock' kullandıkları gerekçesiyle tutuklandığı belirtildi. Bir süre sonra serbest kalan Yeliz Keskinli’nin öğretmenliğe devam ettiği öğrenildi.  

DARBEDİLEN ÇOCUĞUN ANNE VE BABASI KONUŞTU

 

Kreşte şiddet gören çocuğun babası Selçuk Taşlı, olay anını anlatarak, "Oğlumuzu kreşe verdik. Kendi kişisel gelişiminin daha iyi olması için birinci gün eşim gitti, 1 saat birlikte oldular. Eşim dışarda veli bekleme alanında kameralar var, kameralardan çocuğu takip etti. Bir problem olmadı. İkinci gün işimden ben izin aldım ve ben gittim. Çocuğu kreş alanına bıraktım, montunu çıkardım. O sırada öğretmeni geldi. Hızlı bir şekilde ayakkabılarını giydirdi, bana bir şey demedi ve kendisini bana tanıtmadı. İçeri girdi bende kameradan oğlumu takip etmeye başladım. Diğer öğrencilerle durumu nasıl olacak, uyumu nasıl olacak? Her anne ve baba gibi bende merak ettim. Ben kameralardan oğlumu izliyordum, öğretmen nereye götürecek, ne yapacak diyerek. O sırada annem oğlumun çıkardığı montunu çantaya koymakla uğraşıyordu. Bir baktım daha vereli 1 dakika olmadan oğlumla öğretmen arasında bir mücadele var gibi geldi. O sırada kenara geldiler. Öğretmeni oğlumun üzerine çıktı ve darbetmeye başladı. Ben inanamadım. 'Anne Egemen’e mi vuruyor?' dedim. ‘Evet’ dedi. Koşa koşa direkt içeri gittim. Ben o ilk halini gördüm. Ben içeri gidene kadar, darp devam etmiş. Taki ben sınıfa girene kadar. Ben sınıfa girdim, oğlumu aldım ve oğlum çok şiddetli ağlıyordu. Daha önce böyle ağladığını görmedim. Oğlumu sakinleştirmeye uğraşırken, okul yetkileri bana oğlumun darp edilmediğini söyledi. Muhakkak bir yanlış anlaşılma vardır dediler. O esnada öğretmen 'ben oğlunuzu şu şekilde sevdim' dedi. Ben ısrarcı oldum ve güvenlik kameralarına geri dönüp izlemek istedim" dedi. Güvenlik kamerası kayıtlarını izlediklerini belirten Selçuk Taşlı, şöyle konuştu: "O sırada kurumun sahibi geldi ve 'bakalım' dedi. Öğretmenimizin bir şey yaptığına ihtimal vermiyoruz dediler. Geçtik kamera kayıtlarını ve görüntülerini görünce ben, 'Kusura bakmayın ben bu saatten sonra kurumu muhatap almıyorum, bundan sonra direk polise gidiyorum’ dedim ve polisi çağırdım. Polisten sonra adli süreçler başladı. Bu bizim başımıza geldi. Biz anne ve baba olarak büyük bir travma atlatıyoruz. Oğlum büyük bir travma atlatıyor. Birey olma yolunda attığı ilk adımda böyle bir süreçle karşılaştı. İlerleyen süreçlerde ne olur hiç bilmiyorum. Ben yandım, eşim üzüldü, oğlum çok büyük günler atlatıyor. Biz yandık başka aileler yanmasın.

 

" 'ÇOK KÖTÜ GÜNLER YAŞIYORUZ' Öğretmen olan anne Derya Tuba Taşlı ise "Çocuğumu bakan birisi vardı. Zaten babaannesi mutlu bir şekilde çocuğuma bakıyordu. Ben çocuğumu birey olsun, bu birey olma yolunda kendisini geliştirsin, akranları ile eğitim görsün, kendisini daha mutlu bir çocuk hissetsin diye okula yöneldim. Araştırma yaptığımda da güvenilebilir bir okul olduğunu düşündüm. Çünkü bana bunun sözünü verdiler. İlk gün gittiğimde bir sıkıntı yaşamadım daha doğrusu 1,5 saatlik kısa bir sürecimiz oldu, gözlemleyemedim. Sonra ki günde eşim tarafından aranıp sen bu öğretmeni hiç fark etmedin mi diye sorduğunda ben şok oldum. O gün görev yapıyordum ve dersteydim. Sonrasında okula gittiğimde çocuğumu gördüm ve sakinleştirmek istedim. Ağlıyordu. İnanın çocuk bizi evde ağlarken görmesin, kötü bir etki bırakmasın diye düşünüyoruz. Sonrasında kamera kayıtlarını gördük, polisler gelmiş kamera kayıtlarını izlettiler. Hangi anne çocuğu o şekilde darp edilirken sakin şekilde izleyebilir. İlla ki istemsiz cevaplarım oldu. Kimse bunu istemez. Çok kötü günler yaşıyoruz" diye konuştu.

 

'ÖFKE KONTROL TESTLERİNİN YAPILMASI GEREKLİ' Bir eğitimci olarak kesinlikle onaylamadığı bir durum olduğunu ifade eden Derya Tuba Taşlı, "Bir kurumun öğretmenini çalıştırırken ki küçük yaş grubu 2-6 yaş öğrencilerin bulunduğu bir kurumda oranın sahipleri, kurucuları, öğretmen seçimi noktasında seçici olmaları gerekiyordu. Çünkü ikinci günde ilk iki dakikada bunu yapan bir öğretmen, kendi öfke kontrolünü sağlayamayan bir öğretmen böyle bir şey mümkün olamaz. Böyle bir insan mesleğini yapmamalıdır. Bu tip özel kurumların denetlenmesi gerektiğini, öğretmenlerin öfke kontrol testlerinin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bugün bizim başımıza gelen bir olay, başka çocukların yaşamasını istemiyorum" dedi.

 

FETÖ SORUŞTURMASI KAPSAMINDA TUTUKLANMIŞ Bu arada, küçük çocuğu darbeden öğretmen Yeliz Keskinli’nin, 2018 yılında FETÖ soruşturması kapsamında polis olan eşi ile birlikte 'Bylock' kullandıkları gerekçesiyle tutuklandığı belirtildi. Bir süre sonra serbest kalan Yeliz Keskinli’nin öğretmenliğe devam ettiği öğrenildi.  

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi