Prof.Dr.Ahmet Berhan YILMAZ
Köşe Yazarı
Prof.Dr.Ahmet Berhan YILMAZ
 

DERDİMİZ BÜYÜK…

Geçenlerde uzun yıllardır Erzurum dışında yaşayan bir dostum ile telefonda konuşurken hatırlattığı, aslında benim de unutamadığım bir anı birçok konuyu düşünmeme vesile oldu. Yıl 1977, Ortaokul son sınıfta okullar arası bilgi yarışması Erzurum finali. Cumhuriyet döneminin ilk binalarından biri olan, kültür varlığı olarak tescilli ve Erzurum’un hatıralarını, hafızasını taşıyan binalardan biri olmasına rağmen 2012 yılında, bir hınçla ve gereksiz yere, yıkılan Halk Eğitim Merkezi Binasının gösteri salonunda okul takımları olarak yarışıyoruz. Sorulardan biri diğer okula ve şu; ‘‘Peygamber Efendimizin Mezarı nerededir ve adı nedir?’’ Cevap yok, cevap olmayınca cevap hakkı bize geçiyor, takımın sözcüsüyüm ve cevabı çok iyi bildiğim için seviniyorum ama öte yandan sorunun cevabının bilinmemesine üzülüyorum. Ve ayağa fırlayıp, bugün olsa böyle anlamsız, gereksiz ve hatta hadsiz bir karşılaştırma yapmam ama o günlerdeki heyecanımla önce mikrofona cevabı söylüyor ve sonra diyorum ki; “Atatürk’ün mezarı sorulsa bütün salon hep birden cevabı haykırırdı ama konu Sevgili Peygamber Efendimiz olunca hiç kimseden ses çıkmıyor. Bir de Müslüman olacaksınız!” Yüzlerce kişi, protokol, öğretmenler, veliler, öğrenciler önünde gerçekleşen bu isyanın sebep olduğu şaşkınlık ve sonrasında yaşananları anlatmayacağım çünkü konumuz bu değil. İlginç ama o günkü isyanım ve yaşananlar daha sonraları bende bir farkındalığa, bir uyanışa sebep oldu. O günden sonra Özdemir Asaf’ın ‘‘Bir kez geçer, bir insan bir karşı'ya, Ondan sonra artık her şey karşı'dır.’’ Şiiri beni anlatır oldu, karşıdan bakmaya başladım kişilere ve olaylara. Bu karşıdan bakışa da; karşı gibi düşünmek, karşı gibi yaşamak değil de bağnazlıktan, yobazlıktan, gözleri kör, kulakları sağır eden fanatik tarafgirlikten kurtulmak çabası diyelim. O günlerde okul dışında kalan zamanımızda sokaklarda top, gındıllik peşinde koşuyor, bilye, çelik çomak, aşşık, kuka oynuyor ama eve gelir gelmez de Sezai Karakoç, Cemil Meriç, Necip Fazıl, Nurettin Topçu, Erol Güngör gibi yazarları okuyor, camide Kur’an ve ilmihal dersi alıyorduk. Öyle bir hâletiruhiyemiz vardı ki kendimizi ülkemizin, milletimizin, İslâm’ın, imanın kurtarıcısı olarak görüyorduk. Zamanla Allah’ın aslında bizlerden ne istediğini, Kur’an Ahlâkını, Peygamber Sünnetinde terbiyeyi, insan olmanın gereklerini öğrenip, cehaletin, tarafgirliğin, taassubun, bağnazlığın, yobazlığın karanlığını, günlük siyasetin değerlerimizi ve insanlarımızı nasıl kullandığını anlayınca kendimle, çevremle, değerlerimizi ve milletimizi çıkarları için kullanan herkesle hesaplaşmaya başladım. Doğrudur benim derdim büyüktür, hesaplaşmam önce kendimle, sonra kendi mahallemde benimle aynı değerleri paylaştığını iddia eden ama tarafı adına bağnaz, tarafgir, merhametsiz, vicdansız, adaletsiz olan kişilerledir. İyi insan olmadan Müslüman olunamayacağına göre Müslüman; kul hakkı yemeyen, ahlaklı, dürüst, güvenilir, merhametli, vicdanlı, adaletli, sevgi dolu, merhametli olmalı, hak hukuk gözetmeli, bağnaz, yobaz, fanatik olmamalıdır. Özetle Müslüman insan olmalıdır, iyi insan. Müslüman insanlara korku değil, güven vermeli, barışçı olmalı, insanların kalbini kazanmalı, görüşü, yaşantısı ne olursa olsun her bir insanın güven içinde olması ve güven içinde hissetmesi, yaşaması için çalışmalıdır. Bu yüzden bunları ihlal edenleri eleştirmek, uyarmak, onlarla mücadele etmek her insanın, her Müslümanın görevidir. Bilinsin ki; beni bağlayan tek şey her insanda olması gerektiği gibi hakikattir. Hatalarım olabilir ama vatanım, milletim, dinim ile ilgili niyetimde ve verdiğim mücadelede asla kötülük yoktur ve Allah’tan gayrı hiç kimseden de hiçbir beklentim yoktur. Ve haykırışlarımın, eleştirilerimin, mücadelemin sebebi; Kur’an ve Peygamber Efendimizin hayatından, atalarımdan, anamdan, babamdan, okumalarımdan, araştırmalarımdan yüreğime, beynime, hayatıma nakşetmiş olan vatan, millet, bayrak sevgim, Allah, Peygamber aşkım ve bütün bu değerlere dair sorumluluk hissimdir.
Ekleme Tarihi: 28 Şubat 2024 - Çarşamba

DERDİMİZ BÜYÜK…

Geçenlerde uzun yıllardır Erzurum dışında yaşayan bir dostum ile telefonda konuşurken hatırlattığı, aslında benim de unutamadığım bir anı birçok konuyu düşünmeme vesile oldu.

Yıl 1977, Ortaokul son sınıfta okullar arası bilgi yarışması Erzurum finali. Cumhuriyet döneminin ilk binalarından biri olan, kültür varlığı olarak tescilli ve Erzurum’un hatıralarını, hafızasını taşıyan binalardan biri olmasına rağmen 2012 yılında, bir hınçla ve gereksiz yere, yıkılan Halk Eğitim Merkezi Binasının gösteri salonunda okul takımları olarak yarışıyoruz.

Sorulardan biri diğer okula ve şu; ‘‘Peygamber Efendimizin Mezarı nerededir ve adı nedir?’’ Cevap yok, cevap olmayınca cevap hakkı bize geçiyor, takımın sözcüsüyüm ve cevabı çok iyi bildiğim için seviniyorum ama öte yandan sorunun cevabının bilinmemesine üzülüyorum.

Ve ayağa fırlayıp, bugün olsa böyle anlamsız, gereksiz ve hatta hadsiz bir karşılaştırma yapmam ama o günlerdeki heyecanımla önce mikrofona cevabı söylüyor ve sonra diyorum ki; “Atatürk’ün mezarı sorulsa bütün salon hep birden cevabı haykırırdı ama konu Sevgili Peygamber Efendimiz olunca hiç kimseden ses çıkmıyor. Bir de Müslüman olacaksınız!”

Yüzlerce kişi, protokol, öğretmenler, veliler, öğrenciler önünde gerçekleşen bu isyanın sebep olduğu şaşkınlık ve sonrasında yaşananları anlatmayacağım çünkü konumuz bu değil.

İlginç ama o günkü isyanım ve yaşananlar daha sonraları bende bir farkındalığa, bir uyanışa sebep oldu. O günden sonra Özdemir Asaf’ın ‘‘Bir kez geçer, bir insan bir karşı'ya, Ondan sonra artık her şey karşı'dır.’’ Şiiri beni anlatır oldu, karşıdan bakmaya başladım kişilere ve olaylara.

Bu karşıdan bakışa da; karşı gibi düşünmek, karşı gibi yaşamak değil de bağnazlıktan, yobazlıktan, gözleri kör, kulakları sağır eden fanatik tarafgirlikten kurtulmak çabası diyelim.

O günlerde okul dışında kalan zamanımızda sokaklarda top, gındıllik peşinde koşuyor, bilye, çelik çomak, aşşık, kuka oynuyor ama eve gelir gelmez de Sezai Karakoç, Cemil Meriç, Necip Fazıl, Nurettin Topçu, Erol Güngör gibi yazarları okuyor, camide Kur’an ve ilmihal dersi alıyorduk. Öyle bir hâletiruhiyemiz vardı ki kendimizi ülkemizin, milletimizin, İslâm’ın, imanın kurtarıcısı olarak görüyorduk.

Zamanla Allah’ın aslında bizlerden ne istediğini, Kur’an Ahlâkını, Peygamber Sünnetinde terbiyeyi, insan olmanın gereklerini öğrenip, cehaletin, tarafgirliğin, taassubun, bağnazlığın, yobazlığın karanlığını, günlük siyasetin değerlerimizi ve insanlarımızı nasıl kullandığını anlayınca kendimle, çevremle, değerlerimizi ve milletimizi çıkarları için kullanan herkesle hesaplaşmaya başladım.

Doğrudur benim derdim büyüktür, hesaplaşmam önce kendimle, sonra kendi mahallemde benimle aynı değerleri paylaştığını iddia eden ama tarafı adına bağnaz, tarafgir, merhametsiz, vicdansız, adaletsiz olan kişilerledir.

İyi insan olmadan Müslüman olunamayacağına göre Müslüman; kul hakkı yemeyen, ahlaklı, dürüst, güvenilir, merhametli, vicdanlı, adaletli, sevgi dolu, merhametli olmalı, hak hukuk gözetmeli, bağnaz, yobaz, fanatik olmamalıdır. Özetle Müslüman insan olmalıdır, iyi insan.

Müslüman insanlara korku değil, güven vermeli, barışçı olmalı, insanların kalbini kazanmalı, görüşü, yaşantısı ne olursa olsun her bir insanın güven içinde olması ve güven içinde hissetmesi, yaşaması için çalışmalıdır. Bu yüzden bunları ihlal edenleri eleştirmek, uyarmak, onlarla mücadele etmek her insanın, her Müslümanın görevidir.

Bilinsin ki; beni bağlayan tek şey her insanda olması gerektiği gibi hakikattir. Hatalarım olabilir ama vatanım, milletim, dinim ile ilgili niyetimde ve verdiğim mücadelede asla kötülük yoktur ve Allah’tan gayrı hiç kimseden de hiçbir beklentim yoktur.

Ve haykırışlarımın, eleştirilerimin, mücadelemin sebebi; Kur’an ve Peygamber Efendimizin hayatından, atalarımdan, anamdan, babamdan, okumalarımdan, araştırmalarımdan yüreğime, beynime, hayatıma nakşetmiş olan vatan, millet, bayrak sevgim, Allah, Peygamber aşkım ve bütün bu değerlere dair sorumluluk hissimdir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (4)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Kemal derya
(03.03.2024 11:49 - #1438)
Dünya insanlığı dertli...Dünya insanligini çizgileri ile tanımaya çalışalım ...Alımları fikir çizgili,kalbleri ceylan,iradeleri çelik,imanları volkan ,irfanlari tarla,İdrakleri bıçak,edalari şiir,diyalektikleri ipekten örgü dünya yildizlari...Ramazan ve Hacca yaklaşıyoruz...Ruhumuza doğru bir yol arayalım...Bir senfoni duyacağız...Seslerin terkibi manasına geliyor...Bu senfoni göklerden gelmektedir...Göklerden gelen senfoni...Yedi renk tanıyoruz...Birbiri üstünde dönen yedi gök...Dünya ahiretin tarlası...Burada ne ekersen orana onu biçilmiş bulacaksın,burada zaman içinde inlerken orada zaman üstü huzura ereceksin....Dünyanın en büyük zulmü Filistin'de devam ederken ramazan ve hacca yaklasiyoruz...Ruhlarımız temizleyelim.Citileyelim...Terorle 40 yıldır mücadele eden Necip ve Soylu Türk Milleti.,..Allah ve Resul diyenler...Diyarbakır halkını İsrail zulmünü görmeli...Dem Partisi dağdaki eşkıya ile İsrail ortaklığı ile bölge halkını öldürüyor...Bu gerçekleri görerek çalışalım...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
a.a
(05.03.2024 09:31 - #1440)
Yazık! Daha küçükken kapatmışsınız düşünce kapılarınızı. İnanca dayalı bir anlayış ,bilmek, öğrenmek, şüphe etmek ,anlamak gibi zihin faaliyetlerine kilit vurmak demektir. Çünkü iman mutlak kabulu gerektirir,şüpheye yer yoktur. İman edilen mutlak doğrudur.Artık herşey iman edilen neyse onun etrafında şekillenir,ona göre değer alır.Sizinde ne yazık ki bu sarmal içinde ''insani''bir nesnel değerlendirme yapabilme yetinizin kaybolduğu görülmektedir.Bu yol insanı kamil yapmaz.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Meryem karadeniz
(07.03.2024 15:08 - #1444)
Sn.yazarimiz büyüdü,olgunlaştı.Kâmil insanlık çizgisinde yürüyor...Dertlerimizin başında Suriye ve Irak sorunu...Terör devletine karşı hükümetimiz gece gündüz çalışıyor..Gayret ediyor...Engelleri aşmaya calisiyor. Muhalefet,Dem Partisi ile gizli gorusmeler yapıyor... Muhalefet, Dağdaki eşkıya ile Dem Psrtisi yani PKK gizli çalışmalar yapiyor...Gizli çalışmaları Hükümetimiz ve devletimiz daha iyisini bilir....CHP ekonomi bilmez.Sanayi hiç bilmez...Bildiği şey, Hükümete,Orduya,Türk Milletine TBMM kursulerinden soylenmedik söz kalmadı...Sn.Bahceli bu konularda TBMM temizlenmeli...Katkı sağlayıcı önerileriniz hakkinda yazılarınızı okumak isteriz...Eden kaliniz
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Yildiz
(10.03.2024 14:23 - #1450)
Dertlerimiz çok derinden..Dertlerimizi analar anlar...Kalabalık demek , şuur ve idrak demek değil...Sokak ne şuur,nefe fikir demektir...Milli şuur ise , hiç değildir...Çünkü milli şuur,vicdanlarda teşekkür eder...Orada yaşar...Halk ekmek fabrikası İstanbul'da,Ankara'da,İzmir'de ekmek ve pideyi 6 liraya satmaktadır...Ekonomik çizgi, ziraata dayalı tarım ve hayvancilik ve sınai kalkınma....Hak ve hakikatlerin üzerini örterek,kendi anlayini kabul ettirmeye çalışanlar ,güneşin batisindan sonra gelecek gecenin karanliklaridir....Oruçlu 31 Mart da yanilanlar olacak...İlacı zekâdir....Zeka bütün Anadolu'da var....
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi