Mehmet Emin  TOPRAK
Köşe Yazarı
Mehmet Emin TOPRAK
 

“KUR’AN BİZE YETER” mi?

El-cevap: Yeter de artar bile… Yalnız, söz doğru olmakla birlikte, izahı yapılmaz ve içi doldurulmaz ise, çok tehlikeli ve zararlı olabilecek potansiyele sahip bir söz’dür. Çünkü, avam bu sözü şöyle anlar ve anlıyor: Kur’an’ın anlamını okuyorum ve dolayısıyla başka kaynaklara ihtiyacım olmadığı gibi, hadis-i şeriflere, alimlere, hocalara, müfessirlere, müçtehitlere ve hatta başka dini kitaplara da ihtiyaç hissetmiyor. Halbuki, Kur’an’ın içinde hadis-i şerifler, Peygamber Efendimizin fiili ve takriri sünnetleri, alimlerin sözleri, müfessirlerin tefsirleri, müçtehitlerin içtihatları ve bunun gibi faziletli insanların açıklamaları vardır. Kur’an bizi onlara yönlendirmekte ve sayılanların hepsi Kur’an’ın içindedir. Hani güzel bir örnek verirler ya, “Kur’an da her şey vardır” diyen bir kişiye adam demiş ki: “Ekmeğin yapılışı Kur’an da var mı?” diye… Var demişler kendisine… Nerede geçiyor demiş? Nahl suresi 43. Ayette demişler. Cenab-ı Hak ne buyuruyor Nahl 43’de? “Eğer bilmiyorsanız, ilim sahiplerine (bilenlere) sorun” Dolayısıyla Kur’an bizi, ekmeğin yapılışı konusunda fırıncıya yönlendirdiği gibi, bilgimiz olmadığı her hangi bir konuda da, bilenlere (alimlere), o konuda ehliyetli kişilere yönlendirmektedir. Sonuç olarak, “Kur’an bize yeter” fakat Kur’an’ın bu yönlendirmelerini yerine getirirsek… Şayet Kur’an’ın bu tavsiyelerine ve yönlendirmelerine uymaz isek, yani bilgimiz dahilinde olmadığı her hangi bir konuda bilenlere müracaat etmeyip sormaz isek, kendisi o işin ve o sahanın cahili olmasına rağmen, bir alim gibi hüküm vermeye başlıyor. “Kur’an bize yeter” doğru sözü, açıklaması yapılmadan, yani Kur’an ile Müslüman halk arasında köprü vazifesi gören, başta sünnetler, müfessirler, müçtehitler, alimler yok sayılmak suretiyle, bu doğru söz, farklı amaca hizmet etmeye başlar. Ve maalesef bazı din adamları da bilerek veya bilmeyerek buna alet olabilmektedir. Bunun sonucu olarak, günümüz dünyasında olduğu gibi ayaklar baş, başlar ayak olabiliyor… Her bir insan ve özellikle Müslüman, haddini ve kararını bilmeli, ihtisas’a, liyakat’a ve ehliyet’e saygı duymalıdır. O zaman işler rayını girebilir. Cenab-ı Hak ahir zaman fitnelerine karşı, Müslümanları uyanık olma konusunda daim eylesin… Saygılarımla…  
Ekleme Tarihi: 15 Nisan 2024 - Pazartesi

“KUR’AN BİZE YETER” mi?

El-cevap: Yeter de artar bile…

Yalnız, söz doğru olmakla birlikte, izahı yapılmaz ve içi doldurulmaz ise, çok tehlikeli ve zararlı olabilecek potansiyele sahip bir söz’dür.

Çünkü, avam bu sözü şöyle anlar ve anlıyor: Kur’an’ın anlamını okuyorum ve dolayısıyla başka kaynaklara ihtiyacım olmadığı gibi, hadis-i şeriflere, alimlere, hocalara, müfessirlere, müçtehitlere ve hatta başka dini kitaplara da ihtiyaç hissetmiyor.

Halbuki, Kur’an’ın içinde hadis-i şerifler, Peygamber Efendimizin fiili ve takriri sünnetleri, alimlerin sözleri, müfessirlerin tefsirleri, müçtehitlerin içtihatları ve bunun gibi faziletli insanların açıklamaları vardır. Kur’an bizi onlara yönlendirmekte ve sayılanların hepsi Kur’an’ın içindedir.

Hani güzel bir örnek verirler ya, “Kur’an da her şey vardır” diyen bir kişiye adam demiş ki:

“Ekmeğin yapılışı Kur’an da var mı?” diye…

Var demişler kendisine…

Nerede geçiyor demiş?

Nahl suresi 43. Ayette demişler.

Cenab-ı Hak ne buyuruyor Nahl 43’de?

“Eğer bilmiyorsanız, ilim sahiplerine (bilenlere) sorun”

Dolayısıyla Kur’an bizi, ekmeğin yapılışı konusunda fırıncıya yönlendirdiği gibi, bilgimiz olmadığı her hangi bir konuda da, bilenlere (alimlere), o konuda ehliyetli kişilere yönlendirmektedir.

Sonuç olarak, “Kur’an bize yeter” fakat Kur’an’ın bu yönlendirmelerini yerine getirirsek…

Şayet Kur’an’ın bu tavsiyelerine ve yönlendirmelerine uymaz isek, yani bilgimiz dahilinde olmadığı her hangi bir konuda bilenlere müracaat etmeyip sormaz isek, kendisi o işin ve o sahanın cahili olmasına rağmen, bir alim gibi hüküm vermeye başlıyor.

“Kur’an bize yeter” doğru sözü, açıklaması yapılmadan, yani Kur’an ile Müslüman halk arasında köprü vazifesi gören, başta sünnetler, müfessirler, müçtehitler, alimler yok sayılmak suretiyle, bu doğru söz, farklı amaca hizmet etmeye başlar. Ve maalesef bazı din adamları da bilerek veya bilmeyerek buna alet olabilmektedir.

Bunun sonucu olarak, günümüz dünyasında olduğu gibi ayaklar baş, başlar ayak olabiliyor…

Her bir insan ve özellikle Müslüman, haddini ve kararını bilmeli, ihtisas’a, liyakat’a ve ehliyet’e saygı duymalıdır. O zaman işler rayını girebilir.

Cenab-ı Hak ahir zaman fitnelerine karşı, Müslümanları uyanık olma konusunda daim eylesin…

Saygılarımla…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
AB
(29.04.2024 10:16 - #1501)
Amin YA MUİNU
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi