Mustafa Barış ÖZTÜRK
Köşe Yazarı
Mustafa Barış ÖZTÜRK
 

Dost Kervanı

Ofiste radyomu açtım,  TRT Türkü çalıyor. İncebelli bardağa çay doldurdum saat sabahın yedisi. Pencereyi soluma alıp oturdum. Karşıda helikopter manzaralı Rize Meydanı, çayın buğusuna Sabahat Akkiraz’ın duru sesi karışıyor: “... güzel sevdası serimde tüter...”Çaydan bir yudum içtim.. Önümde bir sehpa, sehpanın üstünde bir kitap: Geçti Dost Kervanı.  Gelde yazma şimdi Barış dedim içimden,    *** Kendine ait kelimeleri az olanların, emanet repliklerle hayat tüketenlerin ve iki yakası bir türlü bir araya gelemeyenlerin çok olduğu ülkemde; Etrafımıza huzur saçan gözlerinin içi gülen insanlar istiyoruz. Hani şu eskilerin tabiriyle öyle dostlar arkadaşlar arıyoruz ki ömrümüze ömür katsın!  Dostluk kısa bir cümleyle tanımlanamayacak kadar derin bir kavramdır. Dostluk kişisel çıkar karşısında kurulan bir ilişki değildir. Hiç beklenmedik bir anında kalbine doğan sıcacık bir duygudur. Sevinçtir, üzüntüdür, anlamaktır, hatırlanmaktır, sonsuza dek olan arkadaşlıktır. Gerçek dostluğa önem veriyorsan herkese dostum deme ve o kavramın içini boşaltma...  Kendimizle çeliştiğimiz zamanlar olur, hiç yok yere boşu boşuna efkarlandığımız günler yaşarız. İşte o anda yanınızda olmasını istediğiniz kişilerdir dostlarımız. Hayatın bize sunduğu en büyük süprizdir bence Dost.. Çünkü böyle tam dibe vurduğun anlarda artık herşey bitti dediğin anda uzatır sana elini! Alır ve çeker seni her şeyin herkesin arasından. Dostluk güvenilirlik alanını oluşturmak için kurulmamıştır; bu güvenilirlik alanı o dostluğun amaçlanmamış sonucu olarak var olur.  Yıllar ilerledikçe insan olgunlaştıkça o zaman gerçekten seçici davranıyor. Büyüdükçe daha çok düşünmeye, öğrendikçe daha özenli seçmeye başlar insan yakınındakileri. Ne çocuk acemiliği kalmıştır artık, ne gençliğin körpe heyecanı. Artık kazanmış olur insan gerçek dostluğun anlamını, manasını.. İşte bu yüzden diyorum yeniler daha özeldir hayatımızda...  Kimileri öylesine umutsuzluğa kapılır ki dostluğa olan inancını kaybeder, gerçekte dostluğun olup olmadığını sorgular duruma gelir. Umutsuzluğa kapılmamak gerekiyor. Çünkü hiç tahmin etmediğiniz bir anda karşınıza çıkıyor ve sizin o zor günlerinizde yüzünüzü güldürebiliyor. Genellemek istemiyorum ama hayatımızın olmazsa olmazı...Yaşadığımız yüzyılda sahip olduğumuz en büyük lükstür dostluk. Çok zor bulunuyor, aramakla da bulunmuyor o gelip o zor anınızda sizi buluyor bunu öğrendim. Ama gerçekten o samimiyeti hissettiğinizde onu kaybetmekten korkmalısınız. Yada düşündüm de korkmamalısınız...Dost bu ya kaybetme korkusu onda son bulmalı. Ağzımıza her geleni de söylesek, moralini de bozsak demediğimizi bırakmasak bile dost bu umurunda değildir ki ? Zaten gerçek dostlar birbirlerini hiçbir zaman gerçekten kıramazlar. Karakterlerine bağlı olarak çok kötü sözler de söyleseler o sözlerin hiçbirini içten söylememişlerdir. O kadar laf söyler bi sırıtır sende sırıtırsın olay orda biter işte..İyi bilirler dostlar bunları… Kaybetme korkusu olmaz ama değerlerini çok iyi bilmek gerekir. Böyle her iyi anlaştığın her iyi vakit geçirip beraber gülüp eğlendiğin dostun değildir. Arkadaşın olabilir yada yakın arkadaş denebilir ama dost diyorsan eğer o senin en berbat halini de bilip kabullenebilen kişidir. Bir insanı böyle her haliyle en iyi gününde olduğu gibi en kötü anında da kabul etmek herkesin yapabileceği bir şey değildir. Herkes yapamadığından dostlukların sayısı az, özü fazladır. 3-5 dostum var dememeli ! Bu yanılgıya düşmemeli insan. Hepsi işte “ sanal “ insanları “ reel “ gördüğümüz geçici körlüğümüzdür. Bu dost sıfatını öyle olmadık insana/insanlara yakıştırıp sonra kendimizi de değerli sanabiliyoruz bazen. Ne kadar dost dersen de laftan öteye geçmiyor. Sadece ortak yaşantıların bir araya getirdiği insanlar olarak zamanın gerektirdiklerini yaşıyoruz. O hani beraber dökülen gözyaşları, birlikte yapılan salaklıklar herşey işte herşey bir cümle ile çıkıverir hayatınızdan. İşte o zaman geride sadece mide bulantısı bırakır.  Her önümüze gelene, her güzel vakit geçirdiğimiz bişeyler paylaştığımız, en çok vakit geçirdiğimiz kişilere hemen “ dost “ sıfatını yakıştırıp o bu saf kavramı kirletmiyelim.  Hani denebilir dost olmak yıllar sürer diye ama hiçte öyle değilmiş. Gerçek dost samimiyetine o anda inandığın o denli de güvendiğin kişiyi karşında görmektir. O en zor anında onun varlığını her zaman yanında hissetmektir. Çevrendeki herkese geçirdiğin süreyle orantılı olarak yakınlaşırsın ya dost böyle değil işte, farklı çok farklı bişey.. Belki tanışmanın üzerinden bir hafta geçer ama yılların arkadaşlığını samimiyetini yaşayabilirsin o kişiyle. İnsana tüm yaşanan yalan arkadaşlıkları, çıkara dayalı dostlukları bir anda silip attırabiliyor. Nasıl oluyor bilmiyorum ama kendine güvendiğinden çok güvenebiliyorsun, o dost yerine koyduğun kişiye. Kendinden bile şüphe ettiğinde ondan edemiyorsun. Şimdi yazsan yazılmaz anlatsan anlatılmaz. Dost öyle bişey ki umutsuz bir vakaya dönüşeceğimiz anda bizi gece gece güldürmeyi başarabiliyor. Kan bağınız olmadığı halde kardeşiniz yerine koyabiliyorsunuz. Bazen kardeşinizden yakın bile olabiliyor bu dost !  Niye diyecek olursanız kardeş zorunlu kardeşlik ama dost seçilmiş kardeş oluyor. İnsan gerçekten o kadar masumane bir sevgi ile seviyor ki dostunu kimseyle paylaşası gelmiyor. O dost ki işte gülmeyi unuttuğumuz anda bize gülmeyi tekrar hatırlatabiliyor. Şu dünyada bir insanın herşeyidir dostları. Saçmaladığımız zamanda sıkılmadan dinleyebiliyor. Gerçekten böyle 100 kere anlatsan birdaha ki anlatmanda tavana bakmaz eminim. Ne kadar saçmalarsan saçmala sabırla dinliyor ve öğüt verebiliyor. Diyecek sözü kalmadı mı ağlıyor, ağlayabiliyor.. Daha ne olsun değil mi ? İşte canın yandığında onun da canı yanıyor, hissettiğin acıyı benim kadar belki benden daha fazla yüreğinde hissedebiliyor.. Aynı şekilde ben mutlu olduğumda benim başarılarıma benden çok mutlu olabiliyor. Oysa bir başkasının sevincine, başarılı olmasından doğan mutluluğuna kıskanmadan ortak olmak her babayiğidin harcı değildir. Dost ya hani bu git dersiniz gitmez, ittiğinde sarılır insana. Herkesten kaçmak istediğinizde sizi hiç bırakmaz, hayır diyemezsiniz dostlarınıza. Bunların hepsini içten ve menfaat beklemeksizin sevgiyle yaparlar. Hani karşında işte konuşurken birşeyler anlatma gayreti içine girmene de gerek kalmıyor. Çünkü gözlerinden anlayabiliyor. Ses tonundan ne demek istediğini ne halde olduğunu o kadar iyi anlıyor, beni en az benim kadar düşünebiliyor. Canın sıkkın moralin bozuk olur ya hani herkes sorar “ Nasılsın ? “ diye.. “ İyiyim yok bişeyim “ der az bi tebessüm edersin geçer gider. Ama dost öyle değil abi...Nasılsın dan önce gördüğü anda ( görmese bile hissedebiliyor ) “ İyi misin ? “ sorusunu yöneltiyor. “ İyiyim gerçekten iyiyim “ diyip kahkahalar bile atsan biliyor içini iyi olmadığını biliyor anlıyor…  Sadece iyi gününde yanında mutluluğunu paylaştığın insanlar gibi değiller. Asıl için kan ağlarken yanında olup tüm derdini, tasanı paylaşır, acını gerçekten hissedebilir. Sizi böyle sadece işi düştüğünde aramıyor/mesaj atmıyor çünkü ne çıkarı var nede altında yatan başka bir sebep.. Sırf merak ettiği için sesinizi duymak istediği için yada bir mesajınızla iyi olup olmadığınızı kontrol etmek için hepsi.. Çok saçma bir konu hakkında yersiz bir yerde mesaj atabiliyor. Mesela sırf acaba nasıl diye merak ederek.. Dost? her zaman yanınızda olmayabiliyor. Belki haftada bir belki ayda bir görüşüyor olabilirsiniz. Her gün konuşup görüşmeseniz de varlıklarının huzur ve mutluluk veriyor ve her zaman var olacaklarını biliyorsunuz. Arkadaşlarınız gibi belki dostunuzla gülüp eğlenemiyorsunuz, arkadaşlarınızla geçirdiğiniz zamanın binde birini bile geçirseniz dostunuzla yinede hiçbir sorun yoktur. Yanınızda olmasa bile hissettirebiliyor size her zaman yanında olduğunu. Velhasıl her insana nasip olmayacak hazinelerdendir. Her insanın hayatında en azından bir yahut iki tane olmasını dilediğimdir. Çok olmasına lüzum yok, zaten olamaz da.  Tarifi imkansız bişey işte yazdıkça yazdırıyor. Dost bu işte oturup bunları yazdırabiliyor insana...  Yanımda olan, değerli olduğumu, önemli olduğumu, ne yaparsam yapayım bu durumun değişmeyeceğini bana asla unutturmayan “3” dostuma selam olsun! ÇAÖ, İM,TO sevgiyle ve dostça... #SamsunSarpDemiryolu
Ekleme Tarihi: 16 Kasım 2023 - Perşembe

Dost Kervanı

Ofiste radyomu açtım,  TRT Türkü çalıyor. İncebelli bardağa çay doldurdum saat sabahın yedisi.
Pencereyi soluma alıp oturdum. Karşıda helikopter manzaralı Rize Meydanı, çayın buğusuna Sabahat Akkiraz’ın duru sesi karışıyor: “... güzel sevdası serimde tüter...”Çaydan bir yudum içtim.. Önümde bir sehpa, sehpanın üstünde bir kitap: Geçti Dost Kervanı. 

Gelde yazma şimdi Barış dedim içimden,
   ***
Kendine ait kelimeleri az olanların, emanet repliklerle hayat tüketenlerin ve iki yakası bir türlü bir araya gelemeyenlerin çok olduğu ülkemde;
Etrafımıza huzur saçan gözlerinin içi gülen
insanlar istiyoruz. Hani şu eskilerin tabiriyle öyle dostlar arkadaşlar
arıyoruz ki ömrümüze ömür katsın! 

Dostluk kısa bir cümleyle tanımlanamayacak kadar derin bir kavramdır. Dostluk kişisel çıkar karşısında kurulan bir ilişki değildir. Hiç beklenmedik bir anında kalbine doğan sıcacık bir duygudur. Sevinçtir, üzüntüdür,
anlamaktır, hatırlanmaktır, sonsuza dek olan arkadaşlıktır. Gerçek dostluğa önem veriyorsan herkese dostum deme ve o kavramın içini boşaltma... 

Kendimizle çeliştiğimiz zamanlar olur, hiç yok yere boşu boşuna efkarlandığımız günler yaşarız. İşte o anda yanınızda olmasını istediğiniz kişilerdir dostlarımız. Hayatın bize sunduğu en büyük süprizdir bence Dost.. Çünkü böyle tam dibe vurduğun anlarda artık herşey bitti dediğin anda uzatır sana elini! Alır ve çeker seni her şeyin herkesin arasından.
Dostluk güvenilirlik alanını oluşturmak için kurulmamıştır;
bu güvenilirlik alanı o dostluğun
amaçlanmamış sonucu olarak var olur. 
Yıllar ilerledikçe insan olgunlaştıkça o zaman gerçekten seçici davranıyor. Büyüdükçe daha çok düşünmeye, öğrendikçe daha özenli seçmeye başlar insan yakınındakileri. Ne çocuk acemiliği kalmıştır artık, ne gençliğin körpe heyecanı. Artık kazanmış olur insan gerçek dostluğun anlamını, manasını.. İşte bu yüzden diyorum yeniler daha özeldir hayatımızda... 

Kimileri öylesine umutsuzluğa kapılır ki dostluğa olan inancını kaybeder, gerçekte dostluğun olup olmadığını sorgular duruma gelir. Umutsuzluğa kapılmamak gerekiyor. Çünkü hiç tahmin etmediğiniz bir anda karşınıza çıkıyor ve sizin o zor günlerinizde yüzünüzü güldürebiliyor. Genellemek istemiyorum ama hayatımızın olmazsa olmazı...Yaşadığımız yüzyılda sahip olduğumuz en büyük lükstür dostluk. Çok zor bulunuyor, aramakla da bulunmuyor o gelip o zor anınızda sizi buluyor bunu öğrendim. Ama gerçekten o samimiyeti hissettiğinizde onu kaybetmekten korkmalısınız. Yada düşündüm de korkmamalısınız...Dost bu ya kaybetme korkusu onda son bulmalı. Ağzımıza her geleni de söylesek, moralini de bozsak demediğimizi bırakmasak bile dost bu umurunda değildir ki ? Zaten gerçek dostlar birbirlerini hiçbir zaman gerçekten kıramazlar. Karakterlerine bağlı olarak çok kötü sözler de söyleseler o sözlerin hiçbirini içten söylememişlerdir. O kadar laf söyler bi sırıtır sende sırıtırsın olay orda biter işte..İyi bilirler dostlar bunları… Kaybetme korkusu olmaz ama değerlerini çok iyi bilmek gerekir.
Böyle her iyi anlaştığın her iyi vakit geçirip beraber gülüp eğlendiğin dostun değildir. Arkadaşın olabilir yada yakın arkadaş denebilir ama dost diyorsan eğer o senin en berbat halini de bilip kabullenebilen kişidir. Bir insanı böyle her haliyle en iyi gününde olduğu gibi en kötü anında da kabul etmek herkesin yapabileceği bir şey değildir. Herkes yapamadığından dostlukların sayısı az, özü fazladır. 3-5 dostum var dememeli !
Bu yanılgıya düşmemeli insan. Hepsi işte “ sanal “ insanları “ reel “ gördüğümüz geçici körlüğümüzdür. Bu dost sıfatını öyle olmadık insana/insanlara yakıştırıp sonra kendimizi de değerli sanabiliyoruz bazen. Ne kadar dost dersen de laftan öteye geçmiyor. Sadece ortak yaşantıların bir araya getirdiği insanlar olarak zamanın gerektirdiklerini yaşıyoruz. O hani beraber dökülen gözyaşları, birlikte yapılan salaklıklar herşey işte herşey bir cümle ile çıkıverir hayatınızdan. İşte o zaman geride sadece mide bulantısı bırakır. 
Her önümüze gelene, her güzel vakit geçirdiğimiz bişeyler paylaştığımız, en çok vakit geçirdiğimiz kişilere hemen “ dost “ sıfatını yakıştırıp o bu saf kavramı kirletmiyelim. 

Hani denebilir dost olmak yıllar sürer diye ama hiçte öyle değilmiş. Gerçek dost samimiyetine o anda inandığın o denli de güvendiğin kişiyi karşında görmektir. O en zor anında onun varlığını her zaman yanında hissetmektir. Çevrendeki herkese geçirdiğin süreyle orantılı olarak yakınlaşırsın ya dost böyle değil işte, farklı çok farklı bişey.. Belki tanışmanın üzerinden bir hafta geçer ama yılların arkadaşlığını samimiyetini yaşayabilirsin o kişiyle. İnsana tüm yaşanan yalan arkadaşlıkları, çıkara dayalı dostlukları bir anda silip attırabiliyor.
Nasıl oluyor bilmiyorum ama kendine güvendiğinden çok güvenebiliyorsun, o dost yerine koyduğun kişiye. Kendinden bile şüphe ettiğinde ondan edemiyorsun.
Şimdi yazsan yazılmaz anlatsan anlatılmaz. Dost öyle bişey ki umutsuz bir vakaya dönüşeceğimiz anda bizi gece gece güldürmeyi başarabiliyor. Kan bağınız olmadığı halde kardeşiniz yerine koyabiliyorsunuz. Bazen kardeşinizden yakın bile olabiliyor bu dost ! 
Niye diyecek olursanız kardeş zorunlu kardeşlik ama dost seçilmiş kardeş oluyor. İnsan gerçekten o kadar masumane bir sevgi ile seviyor ki dostunu kimseyle paylaşası gelmiyor. O dost ki işte gülmeyi unuttuğumuz anda bize gülmeyi tekrar hatırlatabiliyor. Şu dünyada bir insanın herşeyidir dostları. Saçmaladığımız zamanda sıkılmadan dinleyebiliyor. Gerçekten böyle 100 kere anlatsan birdaha ki anlatmanda tavana bakmaz eminim. Ne kadar saçmalarsan saçmala sabırla dinliyor ve öğüt verebiliyor. Diyecek sözü kalmadı mı ağlıyor, ağlayabiliyor.. Daha ne olsun değil mi ? İşte canın yandığında onun da canı yanıyor, hissettiğin acıyı benim kadar belki benden daha fazla yüreğinde hissedebiliyor.. Aynı şekilde ben mutlu olduğumda benim başarılarıma benden çok mutlu olabiliyor. Oysa bir başkasının sevincine, başarılı olmasından doğan mutluluğuna kıskanmadan ortak olmak her babayiğidin harcı değildir. Dost ya hani bu git dersiniz gitmez, ittiğinde sarılır insana. Herkesten kaçmak istediğinizde sizi hiç bırakmaz, hayır diyemezsiniz dostlarınıza. Bunların hepsini içten ve menfaat beklemeksizin sevgiyle yaparlar.
Hani karşında işte konuşurken birşeyler anlatma gayreti içine girmene de gerek kalmıyor. Çünkü gözlerinden anlayabiliyor. Ses tonundan ne demek istediğini ne halde olduğunu o kadar iyi anlıyor, beni en az benim kadar düşünebiliyor. Canın sıkkın moralin bozuk olur ya hani herkes sorar “ Nasılsın ? “ diye.. “ İyiyim yok bişeyim “ der az bi tebessüm edersin geçer gider. Ama dost öyle değil abi...Nasılsın dan önce gördüğü anda ( görmese bile hissedebiliyor ) “ İyi misin ? “ sorusunu yöneltiyor. “ İyiyim gerçekten iyiyim “ diyip kahkahalar bile atsan biliyor içini iyi olmadığını biliyor anlıyor… 

Sadece iyi gününde yanında mutluluğunu paylaştığın insanlar gibi değiller. Asıl için kan ağlarken yanında olup tüm derdini, tasanı paylaşır, acını gerçekten hissedebilir.
Sizi böyle sadece işi düştüğünde aramıyor/mesaj atmıyor çünkü ne çıkarı var nede altında yatan başka bir sebep.. Sırf merak ettiği için sesinizi duymak istediği için yada bir mesajınızla iyi olup olmadığınızı kontrol etmek için hepsi.. Çok saçma bir konu hakkında yersiz bir yerde mesaj atabiliyor. Mesela sırf acaba nasıl diye merak ederek..
Dost? her zaman yanınızda olmayabiliyor. Belki haftada bir belki ayda bir görüşüyor olabilirsiniz. Her gün konuşup görüşmeseniz de varlıklarının huzur ve mutluluk veriyor ve her zaman var olacaklarını biliyorsunuz. Arkadaşlarınız gibi belki dostunuzla gülüp eğlenemiyorsunuz, arkadaşlarınızla geçirdiğiniz zamanın binde birini bile geçirseniz dostunuzla yinede hiçbir sorun yoktur. Yanınızda olmasa bile hissettirebiliyor size her zaman yanında olduğunu.
Velhasıl her insana nasip olmayacak hazinelerdendir. Her insanın hayatında en azından bir yahut iki tane olmasını dilediğimdir. Çok olmasına lüzum yok, zaten olamaz da. 
Tarifi imkansız bişey işte yazdıkça yazdırıyor. Dost bu işte oturup bunları yazdırabiliyor insana... 

Yanımda olan, değerli olduğumu, önemli olduğumu, ne yaparsam yapayım bu durumun değişmeyeceğini bana asla unutturmayan “3” dostuma selam olsun! ÇAÖ, İM,TO sevgiyle ve dostça...
#SamsunSarpDemiryolu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi