Onur ÇOLAK
Köşe Yazarı
Onur ÇOLAK
 

OLAN ASLINDA GELECEĞİMİZE OLUYOR

Hani Ecevit'in meşhur bir videosu vardı. Seyretmeyeniniz yoktur. Yaşı yetenler canlı bir şekilde, benim gibi yaşı yetmeyenler ise video kayıtlarından muhakkak izlemiştir. Bülent Ecevit, 1980 yılında Demirel Hükümeti kurduktan sonra yaptığı basın toplantısında "Gaza, Kömüre, Fuel olie, Benzine, Mazota 100 zam, Demir  ve Çelik ürünlerine 100 zam, Çimentoya çok büyük zam, peşinden bir büyük zam daha, Kağıda 400, Tuza 550, Gübreye 500 ile 750 zam, Ekmeğe, Süte, Ete yüksek oranlarda zam, Sigaraya, Beze, Şekere zam, PTT ye, Demiryoluna, Uçağa, Otobüse  ve daha nicelerine zam. Yurttaşlarımız soruyor olmalılar; "Ne zaman arkası kesilecek bu zamların" diye... Acı gerçek o ki arkası kesilmeyecek. Bunlar daha başlangıç" ifadelerini kullanmıştı.  Mevcut iktidar ise geçmişteki bu zamlardan, kuyruklardan ve yoksulluktan bahsederek yıllardır oy toplamıştı vatandaştan. Hatırlarsanız AKP kurulurken 3 Y ile mücadele mottoları vardı. Bu 3 Y'den birisi de yoksulluk idi. Fakat gelin görün ki 20 yıl sonra ülkeyi aynı yoksulluk batağına sapladılar. Her gün ekmek, yağ, yakıt veya diğer temel geçim maddelerine gelen zamları konuşur olduk. Pahalılığı geçtik, ürünlerin olmadığı, yakında bulunamayacağı bilgisini iktidar yetkilileri bile onaylıyor. Kriz derinleştikçe derinleşiyor. Zamlar ne zaman duracak hiçbir açıklama veya bilgi yok.  Ülkemizdeki durum kötüleşmeye devam ettikçe; bir kesim insan, bu kötüye gidişin sebebinin yanlış ve akıl dışı yönetimden kaynaklı değil de dış güçlerden kaynaklı olduğuna inanıyor. Durum böyle olunca ne kadar kötüye gidersek bu kitle iktidara o kadar sıkı bir şekilde sarılıyor ve marjinal bir şekilde savunuyor.  Diğer bir kitle ise bu kötüye gidişi görmesine ve iliklerine kadar yaşamasına rağmen, bu kötü yönetimin sonuçlarını sadece iktidara destek verenler yaşıyormuş da destek vermeyenler yaşamıyormuş gibi "Ohh olsun, bunlara oy verirseniz olacağı budur. Şimdi bakın başınızın çaresine" diyor ve sitemini bu şekilde dile getiriyor. Halbuki olan tüm vatandaşlara oluyor. Daha başka bir kitle ise ipleri koparmış. Olan bitenden sorumlu tuttukları iktidarı ağza alınmayacak laflarla eleştiriyorlar. Deyimi yerindeyse sayıp sövüyorlar. Tahammülleri kalmamış. Halk arasında bunlara "karşıya geçmişler" de diyoruz.  Bu anlattıklarımdan asıl çıkarımım ise şu; bu üç kategoriye ayırdığım insan topluluklarının hepsi bir şekilde hallerinden memnun. Bir şekilde kendilerini teskin ediyorlar. Birileri daha sıkı savunarak, birileri "oh olsun" diyerek ve birileri de sayıp söverek rahatlayabiliyor.  Fakat bu üç kategorinin dışında başka bir kitle daha var ki olan hep onlara oluyor. Bu insanlar yönetimdeki yanlışları gören fakat bu yanlış yönetime destek verenlere "oh olsun" diyemeyen, üslubunu da bozamayan ve de sadece eleştirmeyip, ortaya somut çözüm önerileri de sunmaya çalışan tarzda insanlar. Yani duyarlı insanlar.  Olan en çokta bu duyarlı insanlara oluyor. Olan bu kötü yönetimin sonuçlarını iliklerine kadar yaşayan ve aklı ile dalga geçilmeye çalışıldığını bile bile bu ülke için bir şeyler yapmaya çalışan samimi insanlara oluyor.  Olan geleceğe dair umutları tükenen, önünü göremeyen, hiçbir şekilde kendisini teskin edemeyen, sürekli kaygılanan, derdini de anlatamayan ve anlatsa da anlaşılamayan gençlerimize oluyor.  Farkında mısınız bilmiyorum ama olan aslında hepimize ve geleceğimize oluyor.  Herkesi daha duyarlı olmaya, nesiller arası adalet bilincini yaymaya ve gençlerimizi anlamaya davet ediyorum. Kalın sağlıcakla.  Onur ÇOLAK - DEVA Partisi Rize İl Gençlik Çalışmaları Başkanı
Ekleme Tarihi: 09 Mart 2022 - Çarşamba

OLAN ASLINDA GELECEĞİMİZE OLUYOR

Hani Ecevit'in meşhur bir videosu vardı. Seyretmeyeniniz yoktur. Yaşı yetenler canlı bir şekilde, benim gibi yaşı yetmeyenler ise video kayıtlarından muhakkak izlemiştir. Bülent Ecevit, 1980 yılında Demirel Hükümeti kurduktan sonra yaptığı basın toplantısında "Gaza, Kömüre, Fuel olie, Benzine, Mazota 100 zam, Demir  ve Çelik ürünlerine 100 zam, Çimentoya çok büyük zam, peşinden bir büyük zam daha, Kağıda 400, Tuza 550, Gübreye 500 ile 750 zam, Ekmeğe, Süte, Ete yüksek oranlarda zam, Sigaraya, Beze, Şekere zam, PTT ye, Demiryoluna, Uçağa, Otobüse  ve daha nicelerine zam. Yurttaşlarımız soruyor olmalılar; "Ne zaman arkası kesilecek bu zamların" diye... Acı gerçek o ki arkası kesilmeyecek. Bunlar daha başlangıç" ifadelerini kullanmıştı. 


Mevcut iktidar ise geçmişteki bu zamlardan, kuyruklardan ve yoksulluktan bahsederek yıllardır oy toplamıştı vatandaştan. Hatırlarsanız AKP kurulurken 3 Y ile mücadele mottoları vardı. Bu 3 Y'den birisi de yoksulluk idi. Fakat gelin görün ki 20 yıl sonra ülkeyi aynı yoksulluk batağına sapladılar. Her gün ekmek, yağ, yakıt veya diğer temel geçim maddelerine gelen zamları konuşur olduk. Pahalılığı geçtik, ürünlerin olmadığı, yakında bulunamayacağı bilgisini iktidar yetkilileri bile onaylıyor. Kriz derinleştikçe derinleşiyor. Zamlar ne zaman duracak hiçbir açıklama veya bilgi yok. 


Ülkemizdeki durum kötüleşmeye devam ettikçe; bir kesim insan, bu kötüye gidişin sebebinin yanlış ve akıl dışı yönetimden kaynaklı değil de dış güçlerden kaynaklı olduğuna inanıyor. Durum böyle olunca ne kadar kötüye gidersek bu kitle iktidara o kadar sıkı bir şekilde sarılıyor ve marjinal bir şekilde savunuyor. 


Diğer bir kitle ise bu kötüye gidişi görmesine ve iliklerine kadar yaşamasına rağmen, bu kötü yönetimin sonuçlarını sadece iktidara destek verenler yaşıyormuş da destek vermeyenler yaşamıyormuş gibi "Ohh olsun, bunlara oy verirseniz olacağı budur. Şimdi bakın başınızın çaresine" diyor ve sitemini bu şekilde dile getiriyor. Halbuki olan tüm vatandaşlara oluyor.


Daha başka bir kitle ise ipleri koparmış. Olan bitenden sorumlu tuttukları iktidarı ağza alınmayacak laflarla eleştiriyorlar. Deyimi yerindeyse sayıp sövüyorlar. Tahammülleri kalmamış. Halk arasında bunlara "karşıya geçmişler" de diyoruz. 


Bu anlattıklarımdan asıl çıkarımım ise şu; bu üç kategoriye ayırdığım insan topluluklarının hepsi bir şekilde hallerinden memnun. Bir şekilde kendilerini teskin ediyorlar. Birileri daha sıkı savunarak, birileri "oh olsun" diyerek ve birileri de sayıp söverek rahatlayabiliyor. 


Fakat bu üç kategorinin dışında başka bir kitle daha var ki olan hep onlara oluyor. Bu insanlar yönetimdeki yanlışları gören fakat bu yanlış yönetime destek verenlere "oh olsun" diyemeyen, üslubunu da bozamayan ve de sadece eleştirmeyip, ortaya somut çözüm önerileri de sunmaya çalışan tarzda insanlar. Yani duyarlı insanlar. 


Olan en çokta bu duyarlı insanlara oluyor. Olan bu kötü yönetimin sonuçlarını iliklerine kadar yaşayan ve aklı ile dalga geçilmeye çalışıldığını bile bile bu ülke için bir şeyler yapmaya çalışan samimi insanlara oluyor. 


Olan geleceğe dair umutları tükenen, önünü göremeyen, hiçbir şekilde kendisini teskin edemeyen, sürekli kaygılanan, derdini de anlatamayan ve anlatsa da anlaşılamayan gençlerimize oluyor. 


Farkında mısınız bilmiyorum ama olan aslında hepimize ve geleceğimize oluyor. 


Herkesi daha duyarlı olmaya, nesiller arası adalet bilincini yaymaya ve gençlerimizi anlamaya davet ediyorum. Kalın sağlıcakla. 


Onur ÇOLAK - DEVA Partisi Rize İl Gençlik Çalışmaları Başkanı

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi