Sevgi TOPRAK
Köşe Yazarı
Sevgi TOPRAK
 

Azınlık İçin

Bazen sessizliği silah olarak kullanıyorum. Kaçıyorum, anladıklarımı anlatmaktan korkuyorum. Etrafı izlemek, öylece bakakalmak, şaşkınlığın perdesini bir kez daha aralamak...               Sonumuzu düşünüp insanlık nereye gidiyor diye dertlenmek bana mı kaldı? Sevgisizliğimize, çaresizliğimize ve bunu fark edemeyişimize yürekten karalar bağlıyorum. Zaman su olup akıyor, boşa geçen hayatlar birbirini kovalıyor, akrep ve yelkovan her girdiği iddiayı kazanıyor. Gün geçtikçe umudum tükeniyor. Yaradılış gayemi bulamadan yok olacağıma olan inancım yeniden nüksediyor. Ah bu hastalık, ah bu karamsarlık, ah bu yabancılık...                 Kendini bir yere ait hissedememek ne zor. Kolayı seçmek, vazgeçmek, her vazgeçtiğinde boş bir sayfayla yeniden hayata tutunabilmek. Anlaşılmayı beklemiyorum. Anlaşılmak için yazmıyorum. Tek istediğim, var olduğumu hissetmek.                   Kötü sözler dillere pelesenk olmuş. Herkes birbirinin arkasından atıp tutuyor. Kimi siyaseti kimi ekonomiyi kimi bozulan düzeni kimi kaybettiğimiz değerleri konuşuyor, herkesin bir konusu var, herkesin konuşmaya değer bir derdi var. Derdi olmayanlar da konuşuyor aslında başkalarının dertlerini dert edinerek. Bazen hayvan haklarını, bazen çocukları, bazen kadınları, bazen savaşı, acıların propagandasını yaparak gündemde kalmaya çalışan, gündüz ağlayıp gece eğlendiği mekandan post atan tahammül edemediklerim. Nasıl bir virüs bu sosyal medya, zararlı olduğu halde vücutta olması gereken cinsten. Bilmeden bağışıklık kazandığın, hasta eden ama yataklara düşürmeyen cinsten.                  Pastoral bir şiir olmak isterdim. Dağ olmak, dere olmak, belki de derenin taşı olmak, ya da çoban olmak hiç olmadı koyun olmak. Şimdi olduğumdan farksız...  Sövüp saydıklarımdan tek farkım kafamın içindekiler. Kimseye faydası olmayan hayaller. Gücümün yetmeyeceğini bildiğimden sesimi çıkarmaya cesaret edemiyorum işte. Sessizlik silahı burada devreye giriyor. Kabus göreceğini bile bile uyumak, uyanıkken gördüklerinden iyidir. Milyonlarca insan yitirmiş kendini ben arasam ne aramasam ne?  Bulacağımdan korkarım...                 Aslında dolaylı yollardan değil de doğrudan anlatmak isterdim, pat diye söylemek, pat diye söyledikleri için mi patavatsız kelimesi ortaya çıkmış acaba merak ettim. Ama pat diye söylemek yerine saçmalamayı tercih ediyorum. Benim gibi sıkılanlar için aynı şeyleri okumaktan aynı masalları dinlemekten aynı filmleri izlemekten sıkılmış olanlar için. Azınlık için...
Ekleme Tarihi: 24 Aralık 2023 - Pazar

Azınlık İçin

Bazen sessizliği silah olarak kullanıyorum. Kaçıyorum, anladıklarımı anlatmaktan korkuyorum. Etrafı izlemek, öylece bakakalmak, şaşkınlığın perdesini bir kez daha aralamak...
             
Sonumuzu düşünüp insanlık nereye gidiyor diye dertlenmek bana mı kaldı? Sevgisizliğimize, çaresizliğimize ve bunu fark edemeyişimize yürekten karalar bağlıyorum. Zaman su olup akıyor, boşa geçen hayatlar birbirini kovalıyor, akrep ve yelkovan her girdiği iddiayı kazanıyor. Gün geçtikçe umudum tükeniyor. Yaradılış gayemi bulamadan yok olacağıma olan inancım yeniden nüksediyor. Ah bu hastalık, ah bu karamsarlık, ah bu yabancılık...
               
Kendini bir yere ait hissedememek ne zor. Kolayı seçmek, vazgeçmek, her vazgeçtiğinde boş bir sayfayla yeniden hayata tutunabilmek. Anlaşılmayı beklemiyorum. Anlaşılmak için yazmıyorum. Tek istediğim, var olduğumu hissetmek.
                 
Kötü sözler dillere pelesenk olmuş. Herkes birbirinin arkasından atıp tutuyor. Kimi siyaseti kimi ekonomiyi kimi bozulan düzeni kimi kaybettiğimiz değerleri konuşuyor, herkesin bir konusu var, herkesin konuşmaya değer bir derdi var. Derdi olmayanlar da konuşuyor aslında başkalarının dertlerini dert edinerek. Bazen hayvan haklarını, bazen çocukları, bazen kadınları, bazen savaşı, acıların propagandasını yaparak gündemde kalmaya çalışan, gündüz ağlayıp gece eğlendiği mekandan post atan tahammül edemediklerim. Nasıl bir virüs bu sosyal medya, zararlı olduğu halde vücutta olması gereken cinsten. Bilmeden bağışıklık kazandığın, hasta eden ama yataklara düşürmeyen cinsten. 
               
Pastoral bir şiir olmak isterdim. Dağ olmak, dere olmak, belki de derenin taşı olmak, ya da çoban olmak hiç olmadı koyun olmak. Şimdi olduğumdan farksız...  Sövüp saydıklarımdan tek farkım kafamın içindekiler. Kimseye faydası olmayan hayaller. Gücümün yetmeyeceğini bildiğimden sesimi çıkarmaya cesaret edemiyorum işte. Sessizlik silahı burada devreye giriyor. Kabus göreceğini bile bile uyumak, uyanıkken gördüklerinden iyidir. Milyonlarca insan yitirmiş kendini ben arasam ne aramasam ne?  Bulacağımdan korkarım...
               
Aslında dolaylı yollardan değil de doğrudan anlatmak isterdim, pat diye söylemek, pat diye söyledikleri için mi patavatsız kelimesi ortaya çıkmış acaba merak ettim. Ama pat diye söylemek yerine saçmalamayı tercih ediyorum. Benim gibi sıkılanlar için aynı şeyleri okumaktan aynı masalları dinlemekten aynı filmleri izlemekten sıkılmış olanlar için. Azınlık için...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi