Osman YAZICI
Köşe Yazarı
Osman YAZICI
 

Gelişiniz bir rüya, gidişiniz ise…

Geçtiğimiz Mayıs ayının ikinci haftası “ Anneler Günü’ydü”.Seçimlerin birinci tur nedeniyle arada kaynadı. Hepinizin anneler gününü kutluyorum. Ölenlere rahmet, sağ olanları minnet ve saygıyla anıyorum.Benim gibi hem yetim, hem öksüz kalanlara armağan ediyorum bu yazımı.. Ayrılık kolay mı zannediyorsun annem. Aslan gibi evlatlarını arkadan bırakarak nereye gittin? Daha babamın yokluğuna alışamadan sen niye gittin annem. Yetimdik, sen gidince hem yetim, hem de öksüz kaldık annem. Ateş değiliz ki, yanıp kül olalım, yağmur değiliz ki, ıslanıp Güneş’te kuruyalım. Kuş değiliz ki, uzak diyara uçup, yanına gelelim. Ayrılık o kadar zor ki annem, kurumuş yaprak gibi daldan dala savurur insanı. Bak özenle büyüttüğün çocukların büyüdü, iş sahibi oldular. Torunlarından evlenecek yaşa gelenler bile var. Var diyorum, Meryem, Ayşe, Nurten evlendiler bile. Sende haklısın. Bu kadar güzellikleri bırakıp gitmek senin için de çok zor olmuştur Annem.! Babamı yalnız bırakmak doğru olmazdı elbette. Hayat arkadaşına koştun, onu bilinmeyen yerlerde yalnız bırakmadın. *** Bak  annem,..,Ata, Liseyi bitirmek üzereçç.. Hande ise ,yi bir hukukçu oldu. Eskisi gibi huysuz değil, çok duygulu ve güzel bir kız oldu. Beni merak ediyorsan aynıyım. Kendini başkasına adamış birinden ne beklenir ki. Dallarından mutluluk saçıp, içi yanan çınar ağacı gibiyim. Hormonsuz, entrikasız yaşamı çok özledim annem.’  Büyük şehirdeki entrikalar, bizim oralara benzemez. İnsanlar çok acımasız oldular. Menfaatleri için yapmayacakları şey yoktur annem’!. Göçmen kuşlar alttan uçuyor, serçeler yuva yapmaya başladılar, baharı müjdeliyorlar. Biliyormuşsun annem, böyle özel günleri sevmiyorum, Annesi olanları kıskanıyorum. Bazen uyuyamıyorum. Çünkü sizinle buluşacak,. Kollarına girecek, ellerinizi öpecek gibi oluyorum, ve heyecanlanıyorum. Nasıl uyuyabilirim ki. Yüreğim öylesine serindi ki ;içim içime yine sığmadı. Kirpiklerim kapanmadı  dün gece bir türlü. Heyecanla yeni doğan Güneş’i selamlamayı bekledim. Yıllar sonra ilk kez buluşacaktım. Seninle. Hasret dolu yüzlerinizi, boğulu gözlerinizi ilk kez görecektim. Elinizin sıcaklığını hissedecektim annem. Dudaklarınızda yine tebessüm olacak mıydı, odamda asılı duran resimlerinizdeki gibi? Yine titreyen sesin savrulacak mıydı Trabzon sokaklarına, çocukluğunun geçtiği Arafıl boyuna. Kaçkarın eteklerinde. Uyuyamadım işte bir türlü, sabahın ilk ışıklarıydı,  dün sabah, ne kadar uzun sürmüştü, bulabildiğim en güzel kıyafetleri giyerek sizin için yola koyuldum. Tıpkı, çocukluğumda bayram sabahları giydiklerim, yastık altında sakladığım en güzel elbiselerim gibi. Gelişiniz öylesine bir huzurdu ki, geceler boyu hayâlını kurduğum düşlerinden bile daha güzeldi. Uzaktan gördüm seni. Eskisi gibi sanki akşam olmuş, elin dolu bir şekilde eve geliyordun. Âdeta herkesi kıskandıracak güzellikteydiniz. Gözleriniz nasıl aydınlıktı öyle.Renga renk giysileriniz, sıcak bakışlarınız ve   insanın  içini rahatlatan gülüşünüz ne güzeldi. Oysa sizden önce hüzün yağdı  düşlerime. Hem öksüz, hem yetim olmanın ezikliği vardı üzerimde. Önce sizi seyrede durdum uzun uzun, içime  akıttım doyumsuz hasretinizi.Sizin gözlerinizde yaş vardı, hasret gözlerinizin ardından.. Nereye gideceğimizi konuşmadan yürümeye başlamıştık, Rize’nin sahillerinde. Mutluluk rüzgârları sürüklüyordu bizi, nereye varacağınızı bilmeden. Bazen oturdunuz, bazen yürüdünüz eskisi gibi. Hep torunlarını sordun. Hande’den sonra hep ikinci bir torun olsun istiyordun. Duaların kabul oldu annem. Ata’yı tanımanı çok isterdim. Artık. Seninde göğüs ağrıların geçmiş, şikâyet etmiyordun Zamanın durmasını istedim, çünkü siz gidecektiniz. Çocukların yine yalnız kalacaklardı. Sabah başlayan güneş’te batmak üzereydi. Siz gitmeliydiniz bilinmeyen yere. Ne beni götürdünüz, ne de siz benimle kaldınız. Ayrılığın hüznü yansımıştı gözlerimize, o gün bir hayal gibiydi.  Siz giderken tutku sahilimden yaşlı gözleriniz. Siz kayboluncaya dek ardınızdan baktım annem. Gözlerimi alamadım bir türlü, sizi uzaklaştıran sokaklardan. Gelişiniz bir rüya, gidişiniz isyan.  Bu rüyadan  eşim  Meliha” geç kalıyorsunuz” diyerek uyandırdı beni.. Uyandığımda yine sen yoktun. Annesini babasını kaybedenlere armağan ediyorum.  
Ekleme Tarihi: 29 Mayıs 2023 - Pazartesi

Gelişiniz bir rüya, gidişiniz ise…

Geçtiğimiz Mayıs ayının ikinci haftası “ Anneler Günü’ydü”.Seçimlerin birinci tur nedeniyle arada kaynadı. Hepinizin anneler gününü kutluyorum. Ölenlere rahmet, sağ olanları minnet ve saygıyla anıyorum.Benim gibi hem yetim, hem öksüz kalanlara armağan ediyorum bu yazımı..

Ayrılık kolay mı zannediyorsun annem. Aslan gibi evlatlarını arkadan bırakarak nereye gittin?

Daha babamın yokluğuna alışamadan sen niye gittin annem. Yetimdik, sen gidince hem yetim, hem de öksüz kaldık annem.

Ateş değiliz ki, yanıp kül olalım, yağmur değiliz ki, ıslanıp Güneş’te kuruyalım. Kuş değiliz ki, uzak diyara uçup, yanına gelelim. Ayrılık o kadar zor ki annem, kurumuş yaprak gibi daldan dala savurur insanı.

Bak özenle büyüttüğün çocukların büyüdü, iş sahibi oldular. Torunlarından evlenecek yaşa gelenler bile var. Var diyorum, Meryem, Ayşe, Nurten evlendiler bile. Sende haklısın. Bu kadar güzellikleri bırakıp gitmek senin için de çok zor olmuştur Annem.!

Babamı yalnız bırakmak doğru olmazdı elbette. Hayat arkadaşına koştun, onu bilinmeyen yerlerde yalnız bırakmadın.

***

Bak  annem,..,Ata, Liseyi bitirmek üzereçç.. Hande ise ,yi bir hukukçu oldu. Eskisi gibi huysuz değil, çok duygulu ve güzel bir kız oldu. Beni merak ediyorsan aynıyım. Kendini başkasına adamış birinden ne beklenir ki. Dallarından mutluluk saçıp, içi yanan çınar ağacı gibiyim. Hormonsuz, entrikasız yaşamı çok özledim annem.’

 Büyük şehirdeki entrikalar, bizim oralara benzemez. İnsanlar çok acımasız oldular. Menfaatleri için yapmayacakları şey yoktur annem’!.

Göçmen kuşlar alttan uçuyor, serçeler yuva yapmaya başladılar, baharı müjdeliyorlar. Biliyormuşsun annem, böyle özel günleri sevmiyorum, Annesi olanları kıskanıyorum. Bazen uyuyamıyorum. Çünkü sizinle buluşacak,. Kollarına girecek, ellerinizi öpecek gibi oluyorum, ve heyecanlanıyorum.

Nasıl uyuyabilirim ki. Yüreğim öylesine serindi ki ;içim içime yine sığmadı. Kirpiklerim kapanmadı  dün gece bir türlü. Heyecanla yeni doğan Güneş’i selamlamayı bekledim. Yıllar sonra ilk kez buluşacaktım. Seninle. Hasret dolu yüzlerinizi, boğulu gözlerinizi ilk kez görecektim. Elinizin sıcaklığını hissedecektim annem.

Dudaklarınızda yine tebessüm olacak mıydı, odamda asılı duran resimlerinizdeki gibi? Yine titreyen sesin savrulacak mıydı Trabzon sokaklarına, çocukluğunun geçtiği Arafıl boyuna. Kaçkarın eteklerinde.

Uyuyamadım işte bir türlü, sabahın ilk ışıklarıydı,  dün sabah, ne kadar uzun sürmüştü, bulabildiğim en güzel kıyafetleri giyerek sizin için yola koyuldum. Tıpkı, çocukluğumda bayram sabahları giydiklerim, yastık altında sakladığım en güzel elbiselerim gibi.

Gelişiniz öylesine bir huzurdu ki, geceler boyu hayâlını kurduğum düşlerinden bile daha güzeldi. Uzaktan gördüm seni. Eskisi gibi sanki akşam olmuş, elin dolu bir şekilde eve geliyordun. Âdeta herkesi kıskandıracak güzellikteydiniz. Gözleriniz nasıl aydınlıktı öyle.Renga renk giysileriniz, sıcak bakışlarınız ve   insanın  içini rahatlatan gülüşünüz ne güzeldi. Oysa sizden önce hüzün yağdı  düşlerime. Hem öksüz, hem yetim olmanın ezikliği vardı üzerimde. Önce sizi seyrede durdum uzun uzun, içime  akıttım doyumsuz hasretinizi.Sizin gözlerinizde yaş vardı, hasret gözlerinizin ardından..

Nereye gideceğimizi konuşmadan yürümeye başlamıştık, Rize’nin sahillerinde. Mutluluk rüzgârları sürüklüyordu bizi, nereye varacağınızı bilmeden. Bazen oturdunuz, bazen yürüdünüz eskisi gibi. Hep torunlarını sordun. Hande’den sonra hep ikinci bir torun olsun istiyordun. Duaların kabul oldu annem. Ata’yı tanımanı çok isterdim. Artık. Seninde göğüs ağrıların geçmiş, şikâyet etmiyordun

Zamanın durmasını istedim, çünkü siz gidecektiniz. Çocukların yine yalnız kalacaklardı. Sabah başlayan güneş’te batmak üzereydi. Siz gitmeliydiniz bilinmeyen yere. Ne beni götürdünüz, ne de siz benimle kaldınız. Ayrılığın hüznü yansımıştı gözlerimize, o gün bir hayal gibiydi.

 Siz giderken tutku sahilimden yaşlı gözleriniz. Siz kayboluncaya dek ardınızdan baktım annem. Gözlerimi alamadım bir türlü, sizi uzaklaştıran sokaklardan. Gelişiniz bir rüya, gidişiniz isyan.  Bu rüyadan  eşim  Melihageç kalıyorsunuz” diyerek uyandırdı beni.. Uyandığımda yine sen yoktun.

Annesini babasını kaybedenlere armağan ediyorum.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Meryem deniz
(01.06.2023 21:48 - #507)
Ölüme uzulmuyoruz , kaderde ölüm var. Ama dostlardan ayrılmaya dayanamıyorum.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi