Osman YAZICI
Köşe Yazarı
Osman YAZICI
 

Yaz biterken ülkemizde iki konu kapıya dayanır;

Okullar açılırken…Veliler dertlenirken…    Yaz biterken ülkemizde iki konu kapıya dayanır;  Bir; Okulların açılması,  İki; Kışın gelmesi…  Okul tercihlerinde; Özel mi? Devlet mi?  Kış, aile bütçesini delip geçer, külfetlidir.  Doğalgaz, elektrik, kömür maliyetleri. Gelire göre aşırı yükselmesi aile büyüklerini kara kara düşündürüyor.  Bu kış da zor geçecek…  Her şey paraya dayanıyor!.  *   Yaz tatilinden yeni dönen her ailenin işi zor.  Okullar açıldı. Dersler başladı.Ama sorunlar bitmedi..  İyi okul. Kaliteli öğretmen. Kayıt parası.   Bağış ve yemek konuları. Yurt sorunu..  Yanılmıyorsam 20 milyonun üzerinde gencimiz okuyor.  Hangisinden başlayalım?    *  Okul servisleri ikiye ayırmak lazım.  Bir: Özel okul servisleri..  İki: Devlet okul Servisleri..  Özel okullar, devlet tarifesinin tam iki katını alıyor.  Ankara’da 5-7 kilometrelik mesafe için, devletin tarifesi 1900TL, özel okullar da  3800 TL  Devlet ise buna seyirci..  Özel okullar, her anlamda çok şımardılar..  Servisler mutlaka denetlenmeli.  Çocuklarımızı; Kaçak araçlar, liyakatsiz şoförlere emanet..   Ankara’nın çok başarılı Emniyet Müdürü var.   Ercüment Yılmaz ,bakan Soylu’nun destek ve talimatları ile, servisler konusunda çok duyarlı..  Kaçaklara  göz açtırmıyor..    *  Devlet okullarında durum ne?  Sınıflar kalabalık, okullar yetersiz,  Ankara’nın merkezinde 50 kişilik sınıflar var.  “Yok “ diyenler varsa,gelsinler,dolaşalım..  Öğretmenler de dertli, veliler de… Hatta öğrenciler de.  Eğitim kalitesini değil, ‘kayıt parası var mı, yok mu?’ diye tartışıyoruz!  Kayıt parasında her yıl aynı tiyatro oynanıyor.  Nasıl mı?  Bakanlık: “Velilerden kayıt parası alınmayacak” diyor.  Okullar bal gibi alıyor.  Almakta zorunda..  Çünkü devlet, kendi okullarına,su,elektrik,yakıt ve temizlik ve bakım giderleri için ödenek vermiyor..  Durum böyle olunca, okulun tuvaletini, sınıflarını kim temizleyecek?  Diğer giderler nasıl karşılanacak?  Çocuğunu devlet okullarına verecek aileler, imkânları ölçüsünde bağış yapmak zorunda.    *  Kalabalık sınıfta yeterli eğitim olmaz.  Bahçesiz bir okulda öğrenci, fiziksel ve ruhsal gelişimini tamamlayamaz.  Spor salonu olmayan okulda gelişimden bahsedilemez.  Laboratuvarız eğitim, öğretim, bilim ve sanat yapılamaz.  Yetersiz beslenme ile öğrenme gerçekleşemez.   Öğrenciler kantinlerin insafına terk edilemez.  Yemekhaneler ,ticarete dönüştürülmez..  Ayrıca öğretmenlerin mutsuz olduğu bir okulda öğrenci ve aileler mutlu olabilir mi?..  *  Öğretmen mutlu olacak. Ekonomik sıkıntısı olmayacak. Kafası rahat olacak..  Şu kadar okul yapıldı, bu kadar para harcandı, ne denilirse denilsin eğitim sorunlu.  Çare diye getirilen her model kısa bir süre sonra terk ediliyor, çünkü yöneticiler eğitim için uygun olanı değil ,olmayanı denemeye çalışıyorlar..  Eğitimciler, sendikalar, veliler, akademisyenler ve öğrenciler; karar alma süreçlerine katılmalı, fikirleri sorulmalı…  Yıllardır sürdürülen ‘ben yaptım oldu’ metodu terk edilemezse, kolektif akla, işbirliğine, zamanın ruhuna uygun davranılmazsa eğitim düzeyi, ne yazık ki yerlerde sürünmeye devam eder…  *  Bazı meslektaşlarım yazdılar, devamını getireyim istedim..  Üniversite meselesi’ de başlı başına büyük bir sorun;  206 üniversitemiz oldu. oldu da ne oldu?  Bilimsel gelişme ve araştırmalarımız mı arttı?  Kalite mi yükseldi?  Buluş üstüne buluş mu yaptık?. Mezun öğrencilerimize iş mi bulduk?  Öğrencilerin ‘güvenli’ konaklaması ihmal edilmemeli, yurt sorununun vakıf ve dernekler, cemaat ve tarikatlar eliyle çözülemeyeceği anlaşılmalı, mesele devlet tarafından sahiplenilmeli.  Öğrenci kapasitesi kadar yurt inşa etmeli ve işletmeli, ayrıca kamu ya da özel, tüm yurtlar ‘ekin’ denetlenmeli!..  Gençlik ortada bırakılmamalı, zararlı ellere teslim edilmemeli.  Sosyal, kültürel, fiziksel, ruhsal ve bilim yönünden yarınları garanti altına alınmalı…   *  2018 yılında yayınlanan istatistiklere göre;  Dünya genelinde ki 8000 üniversite arasında durumumuz ne biliyor musunuz?  İlk 100 üniversite içerisinde yokuz,  İlk 500 de de yokuz,  1000 üniversite içerisinde 13 okulumuz var…  Fena bir haldeyiz!  Buna karşılık;  ABD 214, Çin 107, İngiltere 62, Fransa 58, Japonya 56, Almanya 54, İtalya 45, İspanya 38, Güney Kore 35, Kanada 28, Brezilya 20, Hindistan 17 üniversite ile bu listede yer alıyor.  Kendimizi övmeyi, reklam yapmayı bir yana bırakmalı, laf değil, iş üretmeliyiz.  Düşünen, sorgulayan, proje üreten, dünya ile yarışan bilim yuvaları haline dönüştürmeliyiz..      
Ekleme Tarihi: 11 Eylül 2019 - Çarşamba

Yaz biterken ülkemizde iki konu kapıya dayanır;

Okullar açılırken…Veliler dertlenirken… 

 

Yaz biterken ülkemizde iki konu kapıya dayanır; 
Bir; Okulların açılması, 
İki; Kışın gelmesi… 

Okul tercihlerinde; Özel mi? Devlet mi? 
Kış, aile bütçesini delip geçer, külfetlidir. 
Doğalgaz, elektrik, kömür maliyetleri. Gelire göre aşırı yükselmesi aile büyüklerini kara kara düşündürüyor. 
Bu kış da zor geçecek… 
Her şey paraya dayanıyor!. 

* 

 Yaz tatilinden yeni dönen her ailenin işi zor. 

Okullar açıldı. Dersler başladı.Ama sorunlar bitmedi.. 

İyi okul. Kaliteli öğretmen. Kayıt parası. 

 Bağış ve yemek konuları. Yurt sorunu.. 

Yanılmıyorsam 20 milyonun üzerinde gencimiz okuyor. 

Hangisinden başlayalım? 

 

* 

Okul servisleri ikiye ayırmak lazım. 

Bir: Özel okul servisleri.. 

İki: Devlet okul Servisleri.. 

Özel okullar, devlet tarifesinin tam iki katını alıyor. 

Ankara’da 5-7 kilometrelik mesafe için, devletin tarifesi 1900TL, özel okullar da  3800 TL 

Devlet ise buna seyirci.. 

Özel okullar, her anlamda çok şımardılar.. 

Servisler mutlaka denetlenmeli. 

Çocuklarımızı; Kaçak araçlar, liyakatsiz şoförlere emanet..  

Ankara’nın çok başarılı Emniyet Müdürü var. 

 Ercüment Yılmaz ,bakan Soylu’nun destek ve talimatları ile, servisler konusunda çok duyarlı.. 

Kaçaklara  göz açtırmıyor.. 

 

* 

Devlet okullarında durum ne? 

Sınıflar kalabalık, okullar yetersiz, 
Ankara’nın merkezinde 50 kişilik sınıflar var. 

“Yok “ diyenler varsa,gelsinler,dolaşalım.. 
Öğretmenler de dertli, veliler de… Hatta öğrenciler de. 
Eğitim kalitesini değil, ‘kayıt parası var mı, yok mu?’ diye tartışıyoruz! 
Kayıt parasında her yıl aynı tiyatro oynanıyor. 

Nasıl mı? 

Bakanlık: “Velilerden kayıt parası alınmayacak” diyor. 

Okullar bal gibi alıyor. 

Almakta zorunda.. 

Çünkü devlet, kendi okullarına,su,elektrik,yakıt ve temizlik ve bakım giderleri için ödenek vermiyor.. 

Durum böyle olunca, okulun tuvaletini, sınıflarını kim temizleyecek? 

Diğer giderler nasıl karşılanacak? 

Çocuğunu devlet okullarına verecek aileler, imkânları ölçüsünde bağış yapmak zorunda. 

 

* 

Kalabalık sınıfta yeterli eğitim olmaz. 
Bahçesiz bir okulda öğrenci, fiziksel ve ruhsal gelişimini tamamlayamaz. 
Spor salonu olmayan okulda gelişimden bahsedilemez. 
Laboratuvarız eğitim, öğretim, bilim ve sanat yapılamaz. 
Yetersiz beslenme ile öğrenme gerçekleşemez. 

 Öğrenciler kantinlerin insafına terk edilemez. 
Yemekhaneler ,ticarete dönüştürülmez.. 
Ayrıca öğretmenlerin mutsuz olduğu bir okulda öğrenci ve aileler mutlu olabilir mi?.. 

* 

Öğretmen mutlu olacak. Ekonomik sıkıntısı olmayacak. Kafası rahat olacak.. 

Şu kadar okul yapıldı, bu kadar para harcandı, ne denilirse denilsin eğitim sorunlu. 
Çare diye getirilen her model kısa bir süre sonra terk ediliyor, çünkü yöneticiler eğitim için uygun olanı değil ,olmayanı denemeye çalışıyorlar.. 

Eğitimciler, sendikalar, veliler, akademisyenler ve öğrenciler; karar alma süreçlerine katılmalı, fikirleri sorulmalı… 
Yıllardır sürdürülen ‘ben yaptım oldu’ metodu terk edilemezse, kolektif akla, işbirliğine, zamanın ruhuna uygun davranılmazsa eğitim düzeyi, ne yazık ki yerlerde sürünmeye devam eder… 

* 

Bazı meslektaşlarım yazdılar, devamını getireyim istedim.. 

Üniversite meselesi’ de başlı başına büyük bir sorun; 
206 üniversitemiz oldu. oldu da ne oldu? 
Bilimsel gelişme ve araştırmalarımız mı arttı? 
Kalite mi yükseldi? 
Buluş üstüne buluş mu yaptık?. Mezun öğrencilerimize iş mi bulduk? 

Öğrencilerin ‘güvenli’ konaklaması ihmal edilmemeli, yurt sorununun vakıf ve dernekler, cemaat ve tarikatlar eliyle çözülemeyeceği anlaşılmalı, mesele devlet tarafından sahiplenilmeli. 
Öğrenci kapasitesi kadar yurt inşa etmeli ve işletmeli, ayrıca kamu ya da özel, tüm yurtlar ‘ekin’ denetlenmeli!.. 
Gençlik ortada bırakılmamalı, zararlı ellere teslim edilmemeli. 
Sosyal, kültürel, fiziksel, ruhsal ve bilim yönünden yarınları garanti altına alınmalı… 

 * 

2018 yılında yayınlanan istatistiklere göre; 
Dünya genelinde ki 8000 üniversite arasında durumumuz ne biliyor musunuz? 
İlk 100 üniversite içerisinde yokuz, 
İlk 500 de de yokuz, 
1000 üniversite içerisinde 13 okulumuz var… 
Fena bir haldeyiz! 

Buna karşılık; 
ABD 214, Çin 107, İngiltere 62, Fransa 58, Japonya 56, Almanya 54, İtalya 45, İspanya 38, Güney Kore 35, Kanada 28, Brezilya 20, Hindistan 17 üniversite ile bu listede yer alıyor. 
Kendimizi övmeyi, reklam yapmayı bir yana bırakmalı, laf değil, iş üretmeliyiz. 

Düşünen, sorgulayan, proje üreten, dünya ile yarışan bilim yuvaları haline dönüştürmeliyiz.. 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi