Adnan ONAY
Köşe Yazarı
Adnan ONAY
 

ORTADOĞU SATRANCI

Osmanlı İmparatorluğunun parçalanmasının ardından bugün Ortadoğu diye adlandırılan  Osmanlı Coğrafyasında kurulan devletciklerin başına ABD/İngiltere güdümlü birer vali yani krallar atandı.  Türkiye ise Osmanlı Devletinin borçlarından sorumlu tutulan bir devlet olsa da Osmanlı ile tarihsel ilişkiyi reddederek batı ile entegrasyon arayışına girdi. Bu süreçte göçlerle İsrail’in Filistin topraklarında nüfusunun artması sağlandı. Hitler’in Yahudi politikaları bu göçleri hızlandırdı. İsrail, 1948 yılında kurulduğunda nüfusu bir milyona yaklaşmıştı. İsrail’in Filistin topraklarına yerleşmesi, bu yolda nice Müslüman kanı akıtması Türkiye’yi gereğince ilgilendirmedi. Hatta, Batı destekli İsrail Devleti’nin kuruluşu Batı’nın desteğini almak isteyen Türkiye için bir fırsat olarak görüldü.  Türkiye Cumhuriyeti, Mart 1949'da İsrail Devleti'ni tanıdı ve İsrail'i tanıyan ilk Müslüman ülke oldu. Türkiye, İsrail’i tanımakla Batı içerisindeki yerini güçlendireceğini hesap etti. Ancak, 1949 yılında kurulan NATO’ya girmek istememize rağmen alınmak istenmedik. Nihayetinde Kore’ye asker göndermemiz üzerine 1952’de NATO’ya kabul edildik.  Her ne kadar Araplar’ın Sovyetler Birliği safına geçmemesi için ABD tarafından İsrail’in NATO’ya katılmasına sıcak bakılmamış olunsa da İsrail tüm NATO üyesi Batı ülkeleriyle iyi ilişkiler geliştirdi, onların şemsiyesi altına girdi. 1967 yılındaki Arap-İsrail savaşında ise ABD açıkça İsrail’i koruması altına aldı. Böylece, NATO üyesi Türkiye’nin  ABD’nin, Batı’nın sahip çıktığı İsrail ile ortak paydaları oluştu ve İsrail ile ilişkilerini geliştirdi. Bu durum karşısında İsrail’e yenilen Araplar, Batı destekli İsrail ile iyi ilişkili seküler Türkiye’ye karşı cephe aldılar.  Humeyni devrimiyle birlikte İran, Şii bir teokratik devlet olarak sahneye çıktı. Böylece, bölgede; Siyonist devlet İsrail’in yanı sıra, Sünni Arap cephesi, Seküler Sünni Türkiye ve Şii İran ayrı hatlar oluşturdu.. Bir Şii teokratik devleti olan İran’ın şii yayılmacılığı bölgede şiiliği güçlendirdi. ABD, İran’ın bu politikasına göz yumdu. Şiiliğin bölgede güçlenmesini bir denge unsuru, bir korku unsuru olarak kullanmak istedi. Şii İran, (seküler veya teokratik)Şii olmayan İslam ülkelerini zayıflatmak hesabında.  ABD/Batı karşıtlığı üzerinden iktidara gelen mollalar Batı ile ilişkili bütün Sünni dünyasını kendilerine rakip görüyor. O nedenle Körfez ülkelerini zaman zaman tehdit ediyorlar, Türkiye’ye de iyi gözle bakmıyorlar. ABD, ise ortadaki tablodan menfaat devşirme peşinde. İran’a ve İsrail’e karşı zengin körfez ülkelerini korur gibi yapıp onların milyon dolarlarını ABD’ye aktarıyor. Sonsuz destek verdiği İsrail’le ise hem Arapları, hem İran’ı , hem de Türkiye’yi örtülü şekilde tehdit ediyor. Bölgenin en güçlü ülkesi konumundaki Türkiye, sosyal/siyasal yapısı nedeniyle İran ve Arap ülkelerinin zayıf düşürmeye çalıştığı, Müslüman bir ülke olması nedeniyle de İsrail’in dost görmediği ülkeler arasında.  Ayrıca, Türkiye İsrail’in dini rüyası olan Arz-ı Mevud(vadedilmiş topraklar)  üzerinde  bulunan bir ülke. Bir gün bu toprakları ele geçireceklerine inanıyorlar. İşte, ABD, bütün bu farklılıkları körüklüyor ve birini, diğerine düşmanlaştırarak  veya İsrail’e vurdurarak, İsrail ‘le korkutarak bölge ülkelerini dizayn edip, tekelinde tutuyor. Bugün, bölge ülkeleri öyle bir hale gemiş ki; İsrail yok olsa dahi, Sünni ve Şii İslam dünyası düşmanlıkta birbirine yeter. Böylesi bir düşmanlık üzerinden ABD yine çıkarlarını kolaylıkla korur. O nedenle;  Bölge ülkelerinin bir araya gelip, ihtilafları azaltarak, ortak çıkarlarını korumanın yollarını genişletmeleri gerek. Bu, mevcut tablo içerisinde gerçekleştirilmesi oldukça zor bir şey ancak  bölge ülkelerinin geleceği açısından zorunlu.. Birlik ve beraberlik içinde, güçlü bir blok görüntüsü verilemediği sürece  Bölgeye huzur gelmez…
Ekleme Tarihi: 14 June 2025 - Saturday

ORTADOĞU SATRANCI

Osmanlı İmparatorluğunun parçalanmasının ardından bugün Ortadoğu diye adlandırılan  Osmanlı Coğrafyasında kurulan devletciklerin başına ABD/İngiltere güdümlü birer vali yani krallar atandı. 

Türkiye ise Osmanlı Devletinin borçlarından sorumlu tutulan bir devlet olsa da Osmanlı ile tarihsel ilişkiyi reddederek batı ile entegrasyon arayışına girdi.

Bu süreçte göçlerle İsrail’in Filistin topraklarında nüfusunun artması sağlandı. Hitler’in Yahudi politikaları bu göçleri hızlandırdı. İsrail, 1948 yılında kurulduğunda nüfusu bir milyona yaklaşmıştı.

İsrail’in Filistin topraklarına yerleşmesi, bu yolda nice Müslüman kanı akıtması Türkiye’yi gereğince ilgilendirmedi. Hatta, Batı destekli İsrail Devleti’nin kuruluşu Batı’nın desteğini almak isteyen Türkiye için bir fırsat olarak görüldü. 
Türkiye Cumhuriyeti, Mart 1949'da İsrail Devleti'ni tanıdı ve İsrail'i tanıyan ilk Müslüman ülke oldu.

Türkiye, İsrail’i tanımakla Batı içerisindeki yerini güçlendireceğini hesap etti. Ancak, 1949 yılında kurulan NATO’ya girmek istememize rağmen alınmak istenmedik. Nihayetinde Kore’ye asker göndermemiz üzerine 1952’de NATO’ya kabul edildik. 

Her ne kadar Araplar’ın Sovyetler Birliği safına geçmemesi için ABD tarafından İsrail’in NATO’ya katılmasına sıcak bakılmamış olunsa da İsrail tüm NATO üyesi Batı ülkeleriyle iyi ilişkiler geliştirdi, onların şemsiyesi altına girdi. 1967 yılındaki Arap-İsrail savaşında ise ABD açıkça İsrail’i koruması altına aldı.
Böylece, NATO üyesi Türkiye’nin  ABD’nin, Batı’nın sahip çıktığı İsrail ile ortak paydaları oluştu ve İsrail ile ilişkilerini geliştirdi.

Bu durum karşısında İsrail’e yenilen Araplar, Batı destekli İsrail ile iyi ilişkili seküler Türkiye’ye karşı cephe aldılar. 

Humeyni devrimiyle birlikte İran, Şii bir teokratik devlet olarak sahneye çıktı.
Böylece, bölgede; Siyonist devlet İsrail’in yanı sıra, Sünni Arap cephesi, Seküler Sünni Türkiye ve Şii İran ayrı hatlar oluşturdu..

Bir Şii teokratik devleti olan İran’ın şii yayılmacılığı bölgede şiiliği güçlendirdi. ABD, İran’ın bu politikasına göz yumdu. Şiiliğin bölgede güçlenmesini bir denge unsuru, bir korku unsuru olarak kullanmak istedi.

Şii İran, (seküler veya teokratik)Şii olmayan İslam ülkelerini zayıflatmak hesabında. 
ABD/Batı karşıtlığı üzerinden iktidara gelen mollalar Batı ile ilişkili bütün Sünni dünyasını kendilerine rakip görüyor. O nedenle Körfez ülkelerini zaman zaman tehdit ediyorlar, Türkiye’ye de iyi gözle bakmıyorlar.

ABD, ise ortadaki tablodan menfaat devşirme peşinde. İran’a ve İsrail’e karşı zengin körfez ülkelerini korur gibi yapıp onların milyon dolarlarını ABD’ye aktarıyor. Sonsuz destek verdiği İsrail’le ise hem Arapları, hem İran’ı , hem de Türkiye’yi örtülü şekilde tehdit ediyor.

Bölgenin en güçlü ülkesi konumundaki Türkiye, sosyal/siyasal yapısı nedeniyle İran ve Arap ülkelerinin zayıf düşürmeye çalıştığı, Müslüman bir ülke olması nedeniyle de İsrail’in dost görmediği ülkeler arasında. 
Ayrıca, Türkiye İsrail’in dini rüyası olan Arz-ı Mevud(vadedilmiş topraklar)  üzerinde  bulunan bir ülke. Bir gün bu toprakları ele geçireceklerine inanıyorlar.

İşte, ABD, bütün bu farklılıkları körüklüyor ve birini, diğerine düşmanlaştırarak  veya İsrail’e vurdurarak, İsrail ‘le korkutarak bölge ülkelerini dizayn edip, tekelinde tutuyor.

Bugün, bölge ülkeleri öyle bir hale gemiş ki; İsrail yok olsa dahi, Sünni ve Şii İslam dünyası düşmanlıkta birbirine yeter. Böylesi bir düşmanlık üzerinden ABD yine çıkarlarını kolaylıkla korur.

O nedenle; 
Bölge ülkelerinin bir araya gelip, ihtilafları azaltarak, ortak çıkarlarını korumanın yollarını genişletmeleri gerek.

Bu, mevcut tablo içerisinde gerçekleştirilmesi oldukça zor bir şey ancak  bölge ülkelerinin geleceği açısından zorunlu..
Birlik ve beraberlik içinde, güçlü bir blok görüntüsü verilemediği sürece 
Bölgeye huzur gelmez…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi