Adnan ONAY
Köşe Yazarı
Adnan ONAY
 

RİZE VE SİYASETLE ZENGİNLEŞENLER

Akpartiden iki dönem Rize Belediye Başkanlığı yapmış olan Halil Bakırcı’nın Cuma kutlamasında yıkılmış olan eski Orta Camii görsel olarak kullanırken, Caminin yıkımına karar verenlerin tarihin vicdanında yargılanacağını belirtmesiyle başlayan tartışmalar bir başka tartışmaya kapı araladı.   Bakırcı, yaptığı bu paylaşımla ilgili yazdığım yazı üzerine telefonla bana ulaşarak her ne kadar; “Ben bu sözümle benden sonra Belediye Başkanı olan Reşat Kasap’ı değil, ona bu kararı dayatan siyasetçiyi kastettim” dese de kamuoyu bu sözün Reşat Kasap’a yönelik olduğunda hemfikirdi.  Nitekim Kasap da bu açıklamanın ardından paylaşımımın altında yorum yaparak kendisinin birilerince hedef yapılmak istendiğine değindi ve konuya kendince açıklık getirdi. Ancak, yorumda kullandığı bazı cümleler herkes gibi benim de dikkatimi çekti. Eski Başkan Kasap, yaptığı yorumun satır aralarında şöyle diyordu; “Sadece şunu belirtmek isterim ki biz Rize'de, maaşı ile çalışarak hizmet ettik… Hizmet ederken kendimizi düşünecek zamanımız olmadı. Bu nedenle Rize merkezde evi olmayan tek belediye başkanı olarak tarihe geçtik. Belki beceriksizligimizden(!) olacak müteahhitlik yapamadığımız için Üniversiteye hocalık mesleğimize döndük ve hizmetimizi ve geçimimizi böyle sağlıyoruz.” Eski Başkan Kasap bu açıklamasıyla açıkça ‘bazı belediye başkanlarının görev yaparken kendi çıkarları İçin yatırım yaptığını ve mütahitlikle zenginleştiklerini’ ima ediyordu. Paylaşım sayfamda yapılan bu yorumun ardından birçok kişi de eski Başkan Kasap’a ima ettiği tespitle ilgili hak verdi. Belli ki Kasap’ın bu sözleri öncelikle mütahitlik yapan kendinden önceki Belediye Başkanı Halil Bakırcı’ya yönelikti ancak Kasap, bu sözleriyle aynı zamanda da genel bir manzarayı dile getirmişti. Halil Bakırcı Belediye Başkanlığı döneminde ve sonrasında bu yönde çeşitli eleştirilere konu olmuş bir isim. Bakırcı ile ilgili tartışmalar; kurduğu doğalgaz firması üzerinden aldığı ihalelerin yanı sıra mütahitlik yaptığı işlerle ilgili.  Bakırcı’nın imtiyazını kullanarak bazı kişileri koruduğu, işlerini büyütmek için çeşitli hesaplı adımlar attığı, bunun İçin çeşitli çevrelerle ilişkiler geliştirdiği şehirde hep konuşuldu ve hala konuşuluyor. Bakırcı’nın Rize Belediye Başkanı seçildiğinde mal varlığı ne idi, bugün nedir, mal varlığındaki büyük artışın içinde öne sürülen iddiaların ne gibi etkisi vardır bilemem. Çalışkan bir kişi olduğu, önüne düşen fırsatları birçok iş adamı gibi değerlendirmeye çalıştığı bilinen bir gerçek. Belediye Başkanlığı üzerinden bir menfaat elde edip etmediği konusu bir başka tartışma konusu. Tabii bu tip iddialar her zaman dilden dola dolaşır. Hatta Bakırcı da vaktiyle başkaları için bu tip iddiaları dost meclislerinde dile getirirdi.  Mesela, Bakırcı vaktiyle sonradan zengin olan bir bildik siyasi için “ siyasete girdiğinde eski bir arabası vardı, o serveti nasıl elde etti.” derdi. Bu sözlerini sanırım birçok kişi hatırlıyordur.. Aynı siyasi kulvarda yarışanlar birbir haklarında bu gibi şeyleri konuşmaktan hiç imtina etmezler. Bu durum siyasetin doğasında var olan iç rekabetin bir yansıması. Bu tür sözlerle, böylesi kulislerle siyasiler rakip gördüklerini toplum önündeki kişiler nezdinde itibarsızlaştırıp, bu yollarla önlerini kesmek isterler. Neredeyse yarım asra yaklaşan basın hayatımda bu ve benzeri çeşitli iddialara şahit oldum.  Siyasilerin özel sohbetlerde birbirleri aleyhine anlattıklarını yazmaya kalksam inanın insanların siyaset makamına olan güveni iyice sarsılır.  Oysa, vatandaş oy verdiği, desteklediği siyasilere güven duymak ister. Güven ise ancak dürüstlükle sağlanabileceği için siyasilerden dürüst davranmaları beklenir. Son zamanlarda Rize’de olup, bitenlerle ilgili bana öyle iddialar, öyle garip bilgiler ulaşıyor ki insan bu iddialar karşısında ne diyeceğini şaşırıyor.! Bu iddialara göre; ranta dönüştürülen inşaatlar, arsalar, ihaleler, gizli ortaklıklar, devlet üzerinden zenginleşme, haksız kazanç elde etme, farklı siyasilerin alttan alta çıkar için paslaşmaları vs. vs. son sürat ilerliyormuş! Hatta, bu tip ilişkiler içerisinde olanların bazılarının bazı cemaat paralarını piyasada kullandığı, sistem dışı paraların birilerinin eliyle inşaatlarda, fabrikalarda, şurda, burda çeşitli ticari işlerle piyasaya sokulduğu bile öne sürülmekte.  Son zamanlarda Ç.Rizespor’un da bu tür iddialara konu olması ise oldukça düşündürücü.! Bunlar, bizler için birer duyum olmanın ötesine geçmese dahi devletin ilgili birimlerinin her iddiayı titizlikle takip ettiğini düşünüyorum. Eğer bu tip şeyler varsa bunlar gün gelir ortaya çıkarlar.. Yer yüzünde hiçbir şey gizli kalmaz ve zamanla her şey gözler önüne serilir. Halka hizmet adına siyasete soyunanların siyaseti rant kapısına dönüştürmesini engelleyecek yasalarımız yok maalesef. O nedenle bu tür konular bu gidişle gündemimizden hiç düşmeyecek.  Bunları yazıp, çizmek oldukça rizikolu olduğu için siyasetteki kirlenmenin yeterince dile getirilmemesi ise bu işlerin önünü iyice açıyor. Bu tür şeylere, “böyle geldi, böyle gidecek” denilip geçiliyor. Oysa, siyasetin kirlilikten arınması için bilinen gerçekler kamuoyundan saklanmamalı ve herkes üzerine düşeni yapmalı. Bu ülke başka türlü kirliliklerden arınamaz..
Ekleme Tarihi: 29 Eylül 2022 - Perşembe

RİZE VE SİYASETLE ZENGİNLEŞENLER

Akpartiden iki dönem Rize Belediye Başkanlığı yapmış olan Halil Bakırcı’nın Cuma kutlamasında yıkılmış olan eski Orta Camii görsel olarak kullanırken, Caminin yıkımına karar verenlerin tarihin vicdanında yargılanacağını belirtmesiyle başlayan tartışmalar bir başka tartışmaya kapı araladı.
 

Bakırcı, yaptığı bu paylaşımla ilgili yazdığım yazı üzerine telefonla bana ulaşarak her ne kadar; “Ben bu sözümle benden sonra Belediye Başkanı olan Reşat Kasap’ı değil, ona bu kararı dayatan siyasetçiyi kastettim” dese de kamuoyu bu sözün Reşat Kasap’a yönelik olduğunda hemfikirdi. 

Nitekim Kasap da bu açıklamanın ardından paylaşımımın altında yorum yaparak kendisinin birilerince hedef yapılmak istendiğine değindi ve konuya kendince açıklık getirdi. Ancak, yorumda kullandığı bazı cümleler herkes gibi benim de dikkatimi çekti. Eski Başkan Kasap, yaptığı yorumun satır aralarında şöyle diyordu;


“Sadece şunu belirtmek isterim ki biz Rize'de, maaşı ile çalışarak hizmet ettik…
Hizmet ederken kendimizi düşünecek zamanımız olmadı. Bu nedenle Rize merkezde evi olmayan tek belediye başkanı olarak tarihe geçtik. Belki beceriksizligimizden(!) olacak müteahhitlik yapamadığımız için Üniversiteye hocalık mesleğimize döndük ve hizmetimizi ve geçimimizi böyle sağlıyoruz.”


Eski Başkan Kasap bu açıklamasıyla açıkça ‘bazı belediye başkanlarının görev yaparken kendi çıkarları İçin yatırım yaptığını ve mütahitlikle zenginleştiklerini’ ima ediyordu. Paylaşım sayfamda yapılan bu yorumun ardından birçok kişi de eski Başkan Kasap’a ima ettiği tespitle ilgili hak verdi. Belli ki Kasap’ın bu sözleri öncelikle mütahitlik yapan kendinden önceki Belediye Başkanı Halil Bakırcı’ya yönelikti ancak Kasap, bu sözleriyle aynı zamanda da genel bir manzarayı dile getirmişti.


Halil Bakırcı Belediye Başkanlığı döneminde ve sonrasında bu yönde çeşitli eleştirilere konu olmuş bir isim. Bakırcı ile ilgili tartışmalar; kurduğu doğalgaz firması üzerinden aldığı ihalelerin yanı sıra mütahitlik yaptığı işlerle ilgili. 

Bakırcı’nın imtiyazını kullanarak bazı kişileri koruduğu, işlerini büyütmek için çeşitli hesaplı adımlar attığı, bunun İçin çeşitli çevrelerle ilişkiler geliştirdiği şehirde hep konuşuldu ve hala konuşuluyor.


Bakırcı’nın Rize Belediye Başkanı seçildiğinde mal varlığı ne idi, bugün nedir, mal varlığındaki büyük artışın içinde öne sürülen iddiaların ne gibi etkisi vardır bilemem. Çalışkan bir kişi olduğu, önüne düşen fırsatları birçok iş adamı gibi değerlendirmeye çalıştığı bilinen bir gerçek. Belediye Başkanlığı üzerinden bir menfaat elde edip etmediği konusu bir başka tartışma konusu.


Tabii bu tip iddialar her zaman dilden dola dolaşır. Hatta Bakırcı da vaktiyle başkaları için bu tip iddiaları dost meclislerinde dile getirirdi. 


Mesela, Bakırcı vaktiyle sonradan zengin olan bir bildik siyasi için “ siyasete girdiğinde eski bir arabası vardı, o serveti nasıl elde etti.” derdi. Bu sözlerini sanırım birçok kişi hatırlıyordur..
Aynı siyasi kulvarda yarışanlar birbir haklarında bu gibi şeyleri konuşmaktan hiç imtina etmezler. Bu durum siyasetin doğasında var olan iç rekabetin bir yansıması. Bu tür sözlerle, böylesi kulislerle siyasiler rakip gördüklerini toplum önündeki kişiler nezdinde itibarsızlaştırıp, bu yollarla önlerini kesmek isterler.

Neredeyse yarım asra yaklaşan basın hayatımda bu ve benzeri çeşitli iddialara şahit oldum. 
Siyasilerin özel sohbetlerde birbirleri aleyhine anlattıklarını yazmaya kalksam inanın insanların siyaset makamına olan güveni iyice sarsılır. 

Oysa, vatandaş oy verdiği, desteklediği siyasilere güven duymak ister. Güven ise ancak dürüstlükle sağlanabileceği için siyasilerden dürüst davranmaları beklenir.


Son zamanlarda Rize’de olup, bitenlerle ilgili bana öyle iddialar, öyle garip bilgiler ulaşıyor ki insan bu iddialar karşısında ne diyeceğini şaşırıyor.!


Bu iddialara göre; ranta dönüştürülen inşaatlar, arsalar, ihaleler, gizli ortaklıklar, devlet üzerinden zenginleşme, haksız kazanç elde etme, farklı siyasilerin alttan alta çıkar için paslaşmaları vs. vs. son sürat ilerliyormuş!

Hatta, bu tip ilişkiler içerisinde olanların bazılarının bazı cemaat paralarını piyasada kullandığı, sistem dışı paraların birilerinin eliyle inşaatlarda, fabrikalarda, şurda, burda çeşitli ticari işlerle piyasaya sokulduğu bile öne sürülmekte. 

Son zamanlarda Ç.Rizespor’un da bu tür iddialara konu olması ise oldukça düşündürücü.!

Bunlar, bizler için birer duyum olmanın ötesine geçmese dahi devletin ilgili birimlerinin her iddiayı titizlikle takip ettiğini düşünüyorum. Eğer bu tip şeyler varsa bunlar gün gelir ortaya çıkarlar.. Yer yüzünde hiçbir şey gizli kalmaz ve zamanla her şey gözler önüne serilir.


Halka hizmet adına siyasete soyunanların siyaseti rant kapısına dönüştürmesini engelleyecek yasalarımız yok maalesef. O nedenle bu tür konular bu gidişle gündemimizden hiç düşmeyecek. 

Bunları yazıp, çizmek oldukça rizikolu olduğu için siyasetteki kirlenmenin yeterince dile getirilmemesi ise bu işlerin önünü iyice açıyor. Bu tür şeylere, “böyle geldi, böyle gidecek” denilip geçiliyor.


Oysa, siyasetin kirlilikten arınması için bilinen gerçekler kamuoyundan saklanmamalı ve herkes üzerine düşeni yapmalı.


Bu ülke başka türlü kirliliklerden arınamaz..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi