Mustafa Barış ÖZTÜRK
Köşe Yazarı
Mustafa Barış ÖZTÜRK
 

Dünya makarna günün kutlu olsun,

Dünyada en kutsal sayılan iki gıda ürünü bilirim. Birisi zeytin, ikincisi de makarnadır.  Napoli belediye başkanı: cennetteki melekler sadece makarna ile beslenmektedir diye söylemişti.  Günümüzde zeytin ve yağı, altın değerinde olduğu için, düğünlerde takı olarak görsekte malesef sofralarda çok yer bulamasa da bu yazıda sarışın makarnanın serüveninden bahsedeceğiz.  Gerçi ben esmer undan yapılmıştır olan esmer Makarnayı tercih ederim. Un ve yumurtanın birleşiminden yaratılan bu tat, kimin tarafından bulunduysa o şahsın ruhunu buradan defalarca öpüyorum.  Makarna önemli bir beslenme unsuru olarak binlerce yıldır her zaman sevilerek tüketilmiş bir yiyecek. Makarnanın ayrıcalıklı yeri durum buğdayından üretiliyor olmasıyla yakından ilişkili görünüyor, hamur unun sadece suyla karıştırılmasıyla hazırlanıyor ve ardından kurutuluyor. Eski zamanlarda sadece bu şekilde ya da çorbaların içerisine katılarak yenirken, özellikle domates sosunun kullanımıyla apayrı bir noktaya taşınıyor. Dışarıda yediğimiz makarnaların neden bu kadar lezzetli olduğunu hiç düşündünüz mü?   Ya da hiç İtalyanlar’ın makarna konusunda en hassas oldukları noktanın ne olduğunu merak ettiniz mi?   Yıllara dayanan gözlemlerimle şunu net olarak söyleyebilirim ki, insanlığın çok büyük bir kısmı makarnalara resmen eziyet ediyor!   Özellikle şu anda orta yaşına ulaşmış ve Türk yemekleri konusunda harikalar yaratan ev hanımları, söz konusu makarna olunca bu garibanların gözünün yaşına bakmıyor... Makarnayı haşlamıyorlar, adeta yok ediyorlar. Kutuların üzerinde ideal pişirme süresi 7-8 dk olarak belirtilse de, o makarnalar karakterini kaybedene dek su içinde pişiriliyor ve üstüne üstlük, bir de süzüldükten sonra daha da hamurlaşmasına neden olacak çeşitli ısı müdahalelerine maruz bırakılıyorlar!  Sonuçta masada servis edilen şey; şeklini ve duruşunu kaybetmiş, yapısı bozulmuş, tadı hamurlaşmış değişik bir şey oluyor.  Ah bilseniz bu kulaklar neler duydu, düdüklü tencerede makarna pişirene bile denk geldim!  O makarnanın dili olsa konuşacak neredeyse, “Beni ne hale getirdin vicdansız, oysa her şey çok bambaşka olabilirdi, bana bir hayat borçlusun, şimdi bir güzel midene oturayım da gör” diyecek. Biliyorum yapar da, yani mideye oturur. Ama doğru şekilde pişmiş ve hamurlaşmadan, karakterini muhafaza ederek servis edilen bir makarna, 2 tabak yeseniz de kolay kolay midenize oturmaz. Bir ömür boyu yenilebilir...  Makarnayı, makarna yapan en önemli şey “Al Dente” yani dişe gelir şekilde olması. Dolayısıyla onu hunharca pişirince, maalesef tüm karakterini kaybediyor. Bunun için de ideal pişme süresine sadık kalmanız çok önemli. Benden söylemesi, tecrübe ile sabittir.  Sonra bir diğer konu da, nedense Türk kadınları makarnayı süzerken kesinlikle soğuk sudan geçirmiyor. Bu hareketin sebebi soğuk su ile makarnanın pişmesini durdurarak Al Dente kıvamını yakalayabilmek. Soğuk sudan geçirmediğinizde kaynar sudan çıkan makarna, bir süre daha kendi buharı ile usul usul pişmeye devam ediyor.  Yani korkmayınız, sudan geçiriniz.  Dünyanın en ucuz gıdası olarak bilinen makarnayı layıkı ile bir restoranda yemek de artık küçük bir servet değerinde oldu. Oysa aynı tadı evde yakalayabilirsiniz, İşte size çok basit ama tüm gustoluğunuzu değiştirecek, makarnaya bakış açınıza takla attıracak ipuçları… Makarnayı mutlaka geniş bir tencerede haşlayın! Makarnayı hiçbir zaman pilav gibi demlemeyin, her zaman kaynar suda haşlayın ve süzün. Makarnanın yapısı demlenmek için uygun değil. Haşlama suyu iyice fokur fokur kaynamadan makarnaları eklemeyin. Bu da hamurlaşmaya neden olacak kusurlu bir hareket! Haşlama suyuna mutlaka 1 tatlı kaşığı tuz ekleyin. Korkmayın, çok demeyin. Elinizi korkar alıştırmayın, evet ölçü 1 tatlı kaşığı! Makarnanın haşlama suyu, tıpkı deniz suyu kadar tuzlu olmalı. Haşlama suyuna yağ koyarsanız, makarnanın yüzeyi bu yağla kaplanır ve sosu emme yeteneği ortadan kalkar.  Bu konuyu sizlerin vicdanına ve damak zevkine bırakıyorum. Ben soslu makarna yapacaksam, asla haşlama suyuna yağ koymam. Ancak peynirli makarna yapacaksam, o zaman suyuna yağ ekliyorum. Pişirme süresi için kimselerin aklına uymayınız, makarnanızın şekli ve kalınlığı için belirlenmiş ideal pişirme süresine sadık kalınız. Eğer soslu makarna hazırlayacaksanız içine mutlaka haşlama suyundan 1 kepçe ilave edin. Bu suya makarnanın kendi nişanstası geçtiği için, sosların çok daha lezzetli olmasını sağlarsınız.    Makarnayı sosla birleştirmek için geç kalmayın. Sevenler ne kadar erken kavuşursa, o kadar iyi.   Sos makarnayı özlemiştir, özlemek aslında, aslına dönmektir. Kısacası makarnaya sevginizi katın mutlaka!  Spagettiler, burgu, midye, penne, kelebek gibi daha etli makarnalar sıvı yağ ve domates sosunu çok daha iyi emer. Bu saydıklarım bolca taze domates, zeytinyağı, kuru soğan, baharat ile hazırlanan napoliten sosla harika uyum sağlar.   Ülkeden ülkeye isimleri değişse de kalabalık sofraların, keyifli sohbetlerin baş tacı yine makarna! Anlayacağınız, bu sarı şahaneyi sevmeyen, yemeyen, ticaretini yapmayan, üzerinden nemalanmayan neredeyse yoktur.   Hatta yeri geldiğinde … bile olabilir makarna! Düşünsenize, uzun makarnayı (spagetti) dudağınızla hüp diye çekerek yerken, ağzın yağlanır ve garip…,bir hal alır bin yıllık makarna :)   Sanırım dünyada makarnayı benden daha çok seven yoktur.( Doğan şef)  Bu kadar sözden  sonra bir makarna yenir, yakışır. Haydi mutfağa ! Şimdiden afiyet olsun .
Ekleme Tarihi: 03 Ekim 2023 - Salı

Dünya makarna günün kutlu olsun,

Dünyada en kutsal sayılan iki gıda ürünü bilirim. Birisi zeytin, ikincisi de makarnadır. 

Napoli belediye başkanı: cennetteki melekler sadece makarna ile beslenmektedir diye söylemişti. 

Günümüzde zeytin ve yağı, altın değerinde olduğu için, düğünlerde takı olarak görsekte malesef sofralarda çok yer bulamasa da bu yazıda sarışın makarnanın serüveninden bahsedeceğiz. 
Gerçi ben esmer undan yapılmıştır olan esmer Makarnayı tercih ederim. Un ve yumurtanın birleşiminden yaratılan bu tat, kimin tarafından bulunduysa o şahsın ruhunu buradan defalarca öpüyorum. 
Makarna önemli bir beslenme unsuru olarak binlerce yıldır her zaman sevilerek tüketilmiş bir yiyecek. Makarnanın ayrıcalıklı yeri durum buğdayından üretiliyor olmasıyla yakından ilişkili görünüyor, hamur unun sadece suyla karıştırılmasıyla hazırlanıyor ve ardından kurutuluyor. Eski zamanlarda sadece bu şekilde ya da çorbaların içerisine katılarak yenirken, özellikle domates sosunun kullanımıyla apayrı bir noktaya taşınıyor.
Dışarıda yediğimiz makarnaların neden bu kadar lezzetli olduğunu hiç düşündünüz mü?  

Ya da hiç İtalyanlar’ın makarna konusunda en hassas oldukları noktanın ne olduğunu merak ettiniz mi?  

Yıllara dayanan gözlemlerimle şunu net olarak söyleyebilirim ki, insanlığın çok büyük bir kısmı makarnalara resmen eziyet ediyor!  

Özellikle şu anda orta yaşına ulaşmış ve Türk yemekleri konusunda harikalar yaratan ev hanımları, söz konusu makarna olunca bu garibanların gözünün yaşına bakmıyor... Makarnayı haşlamıyorlar, adeta yok ediyorlar. Kutuların üzerinde ideal pişirme süresi 7-8 dk olarak belirtilse de, o makarnalar karakterini kaybedene dek su içinde pişiriliyor ve üstüne üstlük, bir de süzüldükten sonra daha da hamurlaşmasına neden olacak çeşitli ısı müdahalelerine maruz bırakılıyorlar! 
Sonuçta masada servis edilen şey; şeklini ve duruşunu kaybetmiş, yapısı bozulmuş, tadı hamurlaşmış değişik bir şey oluyor. 
Ah bilseniz bu kulaklar neler duydu, düdüklü tencerede makarna pişirene bile denk geldim! 
O makarnanın dili olsa konuşacak neredeyse, “Beni ne hale getirdin vicdansız, oysa her şey çok bambaşka olabilirdi, bana bir hayat borçlusun, şimdi bir güzel midene oturayım da gör” diyecek. Biliyorum yapar da, yani mideye oturur. Ama doğru şekilde pişmiş ve hamurlaşmadan, karakterini muhafaza ederek servis edilen bir makarna, 2 tabak yeseniz de kolay kolay midenize oturmaz. Bir ömür boyu yenilebilir... 

Makarnayı, makarna yapan en önemli şey “Al Dente” yani dişe gelir şekilde olması. Dolayısıyla onu hunharca pişirince, maalesef tüm karakterini kaybediyor. Bunun için de ideal pişme süresine sadık kalmanız çok önemli. Benden söylemesi, tecrübe ile sabittir. 

Sonra bir diğer konu da, nedense Türk kadınları makarnayı süzerken kesinlikle soğuk sudan geçirmiyor. Bu hareketin sebebi soğuk su ile makarnanın pişmesini durdurarak Al Dente kıvamını yakalayabilmek. Soğuk sudan geçirmediğinizde kaynar sudan çıkan makarna, bir süre daha kendi buharı ile usul usul pişmeye devam ediyor. 

Yani korkmayınız, sudan geçiriniz. 
Dünyanın en ucuz gıdası olarak bilinen makarnayı layıkı ile bir restoranda yemek de artık küçük bir servet değerinde oldu. Oysa aynı tadı evde yakalayabilirsiniz,
İşte size çok basit ama tüm gustoluğunuzu değiştirecek, makarnaya bakış açınıza takla attıracak ipuçları… Makarnayı mutlaka geniş bir tencerede haşlayın! Makarnayı hiçbir zaman pilav gibi demlemeyin, her zaman kaynar suda haşlayın ve süzün. Makarnanın yapısı demlenmek için uygun değil. Haşlama suyu iyice fokur fokur kaynamadan makarnaları eklemeyin. Bu da hamurlaşmaya neden olacak kusurlu bir hareket! Haşlama suyuna mutlaka 1 tatlı kaşığı tuz ekleyin. Korkmayın, çok demeyin. Elinizi korkar alıştırmayın, evet ölçü 1 tatlı kaşığı! Makarnanın haşlama suyu, tıpkı deniz suyu kadar tuzlu olmalı. Haşlama suyuna yağ koyarsanız, makarnanın yüzeyi bu yağla kaplanır ve sosu emme yeteneği ortadan kalkar. 
Bu konuyu sizlerin vicdanına ve damak zevkine bırakıyorum. Ben soslu makarna yapacaksam, asla haşlama suyuna yağ koymam. Ancak peynirli makarna yapacaksam, o zaman suyuna yağ ekliyorum. Pişirme süresi için kimselerin aklına uymayınız, makarnanızın şekli ve kalınlığı için belirlenmiş ideal pişirme süresine sadık kalınız. Eğer soslu makarna hazırlayacaksanız içine mutlaka haşlama suyundan 1 kepçe ilave edin. Bu suya makarnanın kendi nişanstası geçtiği için, sosların çok daha lezzetli olmasını sağlarsınız.   

Makarnayı sosla birleştirmek için geç kalmayın. Sevenler ne kadar erken kavuşursa, o kadar iyi.  
Sos makarnayı özlemiştir, özlemek aslında, aslına dönmektir. Kısacası makarnaya sevginizi katın mutlaka! 
Spagettiler, burgu, midye, penne, kelebek gibi daha etli makarnalar sıvı yağ ve domates sosunu çok daha iyi emer. Bu saydıklarım bolca taze domates, zeytinyağı, kuru soğan, baharat ile hazırlanan napoliten sosla harika uyum sağlar.  
Ülkeden ülkeye isimleri değişse de kalabalık sofraların, keyifli sohbetlerin baş tacı yine makarna! Anlayacağınız, bu sarı şahaneyi sevmeyen, yemeyen, ticaretini yapmayan, üzerinden nemalanmayan neredeyse yoktur.  

Hatta yeri geldiğinde … bile olabilir makarna! Düşünsenize, uzun makarnayı (spagetti) dudağınızla hüp diye çekerek yerken, ağzın yağlanır ve garip…,bir hal alır bin yıllık makarna :)  

Sanırım dünyada makarnayı benden daha çok seven yoktur.( Doğan şef) 

Bu kadar sözden  sonra bir makarna yenir, yakışır. Haydi mutfağa !
Şimdiden afiyet olsun .

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi