İrfan COŞKUN
Köşe Yazarı
İrfan COŞKUN
 

HİCRETİN ROTASINDA-2

Mescid-i Nebevi’de Müstesna Bir Bölüm Ravza-i Mütahhara   Mescid-i Nebevi; Mescid-i Haram’dan sonra yeryüzündeki en faziletli mescittir. “Bu Mescid’in içinde bir bölüm var ki, Peygamberimizin hücre-i saadetleri ile minberi arasında kalan 22x15m ölçüsündeki  bölüme Ravza-i Mutahhara denir” “Peygamber Efendimiz (s.a.s) bu bölümle ilgili olarak ‘Evimle Minberimin arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim de Kevser Havuzunun üzerindedir” buyurmuştur. Böyle olunca Mescid-i Nebeviye giden Müslümanlar Ravza’da mutlaka namaz kılmak, dua etmek isterler. Haliyle bu talep ciddi bir yoğunluk oluşturuyor, izdihama neden oluyordu. Bir de Ravza’ya girmeyi başaranlar uzun süre kalıyor, bazı ziyaretçiler bu bölüme hiç giremiyordu. Oysa Müslüman kendisi için istediğini, kardeşi için de istemeli. “Sizden biriniz kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe (kamil manada) iman etmiş olamaz” Hadisi doğrultusunda davranmalı.   Ravza ziyareti randevulu yapılmış. Kafilemize gece 01 00 de verilen ziyaret randevusu için hep birlikte Mescidin avlusunda, yoğun kalabalık arasında sıramızı beklemeye koyulduk. Görevli memurlar sırası gelen grubu içeri alıyor, belirli bir süre müsaade ettikten sonra çıkmalarını ikaz ediyorlar. Bu arada gecikme olunca, yatsı namazını avluda, Kafile Başkanının imametinde eda ediyoruz.    Seccade kullanmadan kılanlar olsa da, bizler yanımızdan ayırmadığımız (içerisinde terlik ve seccadenin bulunduğu) küçük sırt çantalarımızdan seccademizi çıkarıp, onlar üzerinde namazımızı kılıyoruz. En önemli ihtiyaçlardan olan terlikleri de muhafaza için bu çantalara koyuyoruz. Terliklerinizi iyi muhafaza etmezseniz, o kalabalıkta kaybolup gideceğinden, her gün yeni bir terlik almak zorunda kalırsınız. Randevu Saatimiz gelince Ravza’ya giriyoruz, rahat bir şekilde iki rekat namaz kıldıktan sonra duamızı yine rahat bir şekilde yapma imkanı buluyoruz. Çıkmak istemediğiniz için ister istemez asker uyarısıyla karşılaşıyorsunuz. “Yallah Hacı” Doğrusunu söylemek gerekirse Ravza’ya randevulu giriş düzenlemesini beğendim. Daha önce umre ziyaretinde bile o bölüme girmek çok zordu, çok sıkışıktı. Şimdi size ayrılan süre içerisinde rahat hareket edebiliyorsunuz. Ravza’dan ayrılıp “Hücre-i Saadet”, Peygamber Efendimizin Kabrinin bulunduğu bölüme geçiyoruz. “Efendimiz vefat etmeden önce son günlerini Hz.Aişe’ye ait olan evde geçirmiş ve ruhunu teslim ettiği yerde defnedilmiştir. Peygamberimiz (s.a.s) min kabrinin bulunduğu bu oda, daha sonra “Hücre-i Saadet” olarak isimlendirilmiştir. Hz.Ebubekir ve Hz.Ömer de vasiyetleri gereği buraya defnedilmiştir”. Hz.peygamberimiz (s.a.s.) min kabri, üzeri yeşil kubbeyle kaplı, Mescid-i Nebevinin içinde kalmış bir bölümdür.   Selamlıyoruz, biz geldik diyoruz içimizden ya Resulallah, hürmetlerimizi arz ediyoruz, Fatiha okuyoruz. Biraz fazla oyalanınca, askerlerden uyarı gecikmiyor. Biraz daha fazla kalabilmek için ağır adımlarla mecburen selamlamamızı tamamlayıp, Mescidin dışına çıkıyoruz. Saat 11 00 de buluştuğumuz Esenboğa’dan itibaren heyecanla ayaktayız. Saat 02 30, fark etmek istemediğimiz bir uykusuzluk, yorgunluk olsa da, çok farklı bir manevi atmosfer içinde devam ediyoruz.   Sabah namazını Mescid-i Nebevi’de cemaatle eda edip, otelin yoluna ram oluyoruz. Başladığımız günün devamına hazır olabilmek için birazcık soluklanma vakti. Medeniyetin anası Medine’de oteller güzel ve hemen hepsi Mescid-i Nebevi’ye yürüme mesafesinde. Burada kalındığı süre içerisinde vakit namazlarını Peygamber (s.a.s) Mescidinde kılmaya gayret edilmeli. Yirmi dört saat hayat devam ediyor. Siz dinlenmek için otelinize giderken, kafile kafile Mescid’in yoluna ram olan insanlar görürsünüz.  Güvercinler hareketli ve mutlu gözüküyor. Sevr Mağarasında yumurtladıktan bu yana öyleler sanıyorum. Kediler zayıf, belli ki sıcağa adapte olamamışlar, kim bilir belki de Sevr’de düşman gözleri perdeleyen güvercinlere dokunmak istemiyorlardır.  Kuşlar aynı dili konuşuyor, kediler bizimkiler gibi miyavlıyor. Medine’nin gül çocukları bizim çocuklar gibi ağlıyor, bizimkiler gibi oynayıp gülümsüyor. Bütün bunlar aynı Usta’nın eseri olduklarını haykırıyorlar. Adeta “Yok ayrı gayrınız, hepiniz Adem’in çocuklarısınız, anlayın, kardeşsiniz işte, bakın ve görün” diyorlar sanki Medine’de ziyaretlerimizi sürdüreceğiz, gözlemlerimizi sade bir dille anlatmaya devam edeceğiz. Dedem Abdülhamit Han’ın inşa ettirdiği Medine Tren Garına gideceğiz.  
Ekleme Tarihi: 31 Temmuz 2022 - Pazar

HİCRETİN ROTASINDA-2

Mescid-i Nebevi’de Müstesna Bir Bölüm

Ravza-i Mütahhara
 
Mescid-i Nebevi; Mescid-i Haram’dan sonra yeryüzündeki en faziletli mescittir.

“Bu Mescid’in içinde bir bölüm var ki, Peygamberimizin hücre-i saadetleri ile minberi arasında kalan 22x15m ölçüsündeki  bölüme Ravza-i Mutahhara denir”

“Peygamber Efendimiz (s.a.s) bu bölümle ilgili olarak ‘Evimle Minberimin arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim de Kevser Havuzunun üzerindedir” buyurmuştur.

Böyle olunca Mescid-i Nebeviye giden Müslümanlar Ravza’da mutlaka namaz kılmak, dua etmek isterler. Haliyle bu talep ciddi bir yoğunluk oluşturuyor, izdihama neden oluyordu. Bir de Ravza’ya girmeyi başaranlar uzun süre kalıyor, bazı ziyaretçiler bu bölüme hiç giremiyordu.

Oysa Müslüman kendisi için istediğini, kardeşi için de istemeli.

“Sizden biriniz kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe (kamil manada) iman etmiş olamaz” Hadisi doğrultusunda davranmalı.
 
Ravza ziyareti randevulu yapılmış. Kafilemize gece 01 00 de verilen ziyaret randevusu için hep birlikte Mescidin avlusunda, yoğun kalabalık arasında sıramızı beklemeye koyulduk. Görevli memurlar sırası gelen grubu içeri alıyor, belirli bir süre müsaade ettikten sonra çıkmalarını ikaz ediyorlar. Bu arada gecikme olunca, yatsı namazını avluda, Kafile Başkanının imametinde eda ediyoruz. 
 
Seccade kullanmadan kılanlar olsa da, bizler yanımızdan ayırmadığımız (içerisinde terlik ve seccadenin bulunduğu) küçük sırt çantalarımızdan seccademizi çıkarıp, onlar üzerinde namazımızı kılıyoruz. En önemli ihtiyaçlardan olan terlikleri de muhafaza için bu çantalara koyuyoruz. Terliklerinizi iyi muhafaza etmezseniz, o kalabalıkta kaybolup gideceğinden, her gün yeni bir terlik almak zorunda kalırsınız.

Randevu Saatimiz gelince Ravza’ya giriyoruz, rahat bir şekilde iki rekat namaz kıldıktan sonra duamızı yine rahat bir şekilde yapma imkanı buluyoruz. Çıkmak istemediğiniz için ister istemez asker uyarısıyla karşılaşıyorsunuz. “Yallah Hacı”

Doğrusunu söylemek gerekirse Ravza’ya randevulu giriş düzenlemesini beğendim. Daha önce umre ziyaretinde bile o bölüme girmek çok zordu, çok sıkışıktı. Şimdi size ayrılan süre içerisinde rahat hareket edebiliyorsunuz.

Ravza’dan ayrılıp “Hücre-i Saadet”, Peygamber Efendimizin Kabrinin bulunduğu bölüme geçiyoruz. “Efendimiz vefat etmeden önce son günlerini Hz.Aişe’ye ait olan evde geçirmiş ve ruhunu teslim ettiği yerde defnedilmiştir. Peygamberimiz (s.a.s) min kabrinin bulunduğu bu oda, daha sonra “Hücre-i Saadet” olarak isimlendirilmiştir. Hz.Ebubekir ve Hz.Ömer de vasiyetleri gereği buraya defnedilmiştir”. Hz.peygamberimiz (s.a.s.) min kabri, üzeri yeşil kubbeyle kaplı, Mescid-i Nebevinin içinde kalmış bir bölümdür.
 
Selamlıyoruz, biz geldik diyoruz içimizden ya Resulallah, hürmetlerimizi arz ediyoruz, Fatiha okuyoruz. Biraz fazla oyalanınca, askerlerden uyarı gecikmiyor. Biraz daha fazla kalabilmek için ağır adımlarla mecburen selamlamamızı tamamlayıp, Mescidin dışına çıkıyoruz.

Saat 11 00 de buluştuğumuz Esenboğa’dan itibaren heyecanla ayaktayız. Saat 02 30, fark etmek istemediğimiz bir uykusuzluk, yorgunluk olsa da, çok farklı bir manevi atmosfer içinde devam ediyoruz.  

Sabah namazını Mescid-i Nebevi’de cemaatle eda edip, otelin yoluna ram oluyoruz. Başladığımız günün devamına hazır olabilmek için birazcık soluklanma vakti.

Medeniyetin anası Medine’de oteller güzel ve hemen hepsi Mescid-i Nebevi’ye yürüme mesafesinde. Burada kalındığı süre içerisinde vakit namazlarını Peygamber (s.a.s) Mescidinde kılmaya gayret edilmeli. Yirmi dört saat hayat devam ediyor. Siz dinlenmek için otelinize giderken, kafile kafile Mescid’in yoluna ram olan insanlar görürsünüz. 

Güvercinler hareketli ve mutlu gözüküyor. Sevr Mağarasında yumurtladıktan bu yana öyleler sanıyorum. Kediler zayıf, belli ki sıcağa adapte olamamışlar, kim bilir belki de Sevr’de düşman gözleri perdeleyen güvercinlere dokunmak istemiyorlardır. 

Kuşlar aynı dili konuşuyor, kediler bizimkiler gibi miyavlıyor. Medine’nin gül çocukları bizim çocuklar gibi ağlıyor, bizimkiler gibi oynayıp gülümsüyor. Bütün bunlar aynı Usta’nın eseri olduklarını haykırıyorlar. Adeta “Yok ayrı gayrınız, hepiniz Adem’in çocuklarısınız, anlayın, kardeşsiniz işte, bakın ve görün” diyorlar sanki

Medine’de ziyaretlerimizi sürdüreceğiz, gözlemlerimizi sade bir dille anlatmaya devam edeceğiz. Dedem Abdülhamit Han’ın inşa ettirdiği Medine Tren Garına gideceğiz.
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi