Mustafa Semih  ARICI
Köşe Yazarı
Mustafa Semih ARICI
 

TARIMA FRANSIZ KALMAK

                                  Az gelişmiş toplumların karakteristik bir özelliği, özellikle tarımla uğraşan kesimlerin siyasete duyarsızlığı ve bir araya gelerek hak arama kültürü olmamasıdır. Hatta o kadar ki bir iktidar onlar için hiçbir şey yapmasa, daha da fenası tamamen çaresiz bıraksa bile ekonomi dışı nedenlerle ( Dindarlık, milliyetçilik vb.) gene de onlara oy yağdırmasıdır. Nitekim 1950’den beri bu gerçeğin pek çok tezahürünü gördük ve özellikle son on yıldır sıklaşarak görmeye devam ediyoruz. Meselâ, 2000’lı yıllardan itibaren tütün ekiminin hemen tamamen ve fabrikaların çoğu kapatılarak şeker pancarı üretiminin canına okunmasına rağmen iktidar partisinin oylarında anlamlı bir düşme olmadı. Bilâkis bazı yerlerde artış bile oldu. Keza başta buğday çiftçileri olmak üzere birçok mağduriyet yaşanmasına ve hatta Tarım Kredi Kooperatifiyle bankaların traktör haczine icra iflas idareleri yetişemez olmasına karşın, özellikle yurdun orta kesimlerinde siyasi tercihler hemen hiç değişmedi. Aynı olayları Doğu Karadeniz’in can damarı fındık ve çayda da görmüyor muyuz? Bir zamanlar 1 kg. yaş çay satılarak 1 kg. toz şeker satın alınabilmesine rağmen, şimdi yarım kg. bile satın alınamıyor. Yine “Eski Türkiye” deyip beğenmedikleri 1970 ve 1980’li yıllarda 10-15 ton yaş çay satan bir üretici, köyünde rahatlıkla ev yaptırabiliyor ve hatta biraz zorlanarak şehirde daire sahibi olabiliyordu. Halbuki 2023’de 15 ton çay satılarak elde edilen yaklaşık 200 bin lirayla (Maliyet ve aylık geçim hariç) 2 katlı küçük bir köy evinin kaba inşaatını bile bitirebilmek mümkün değildir. Belki yöresel deyimle iyi bir “maran” yapılabilir! Bu ahval ve şerait içinde Fransız çiftçiler gibi traktörleriyle (Rize’de belki birkaç tane vardır) yolları kesemeyeceklerine göre seçimi fırsat bilip, bazı şeylerin sözü şimdiden alınmalı ve oylar buna göre kullanılmalıdır. Nelerin meselâ? Yaş çay taban fiyatının en az 20-22 lira olması ve gübrede eskiden olduğu gibi sübvansiyon uygulanması. Bunun yanında artık kimse arkasında sepetle çay taşımadığına göre, toplanan ürünü alım yerlerine götüren araçlara yakıt desteği verilmesi. En kaliteli çayı üretebilmek için 2,5 yaprak elle toplama teşvik edilerek, özel çay alım noktalarına götürülen bu çaylara 30 TL. taban fiyatı verilebilir.  Yani üretici işi oluruna bırakmayıp, bu sıralarda “Ocağına düşen” siyasetçiye sesini gür bir şekilde duyurmalıdır. Paris’te Eyfel Kulesi’nin önüne balya balya çimen yığan Fransız çiftçiler kadar olmasa bile geleceğine “Fransız kalmamalıdır”.  
Ekleme Tarihi: 28 Şubat 2024 - Çarşamba

TARIMA FRANSIZ KALMAK

                                 
Az gelişmiş toplumların karakteristik bir özelliği, özellikle tarımla uğraşan kesimlerin siyasete duyarsızlığı ve bir araya gelerek hak arama kültürü olmamasıdır. Hatta o kadar ki bir iktidar onlar için hiçbir şey yapmasa, daha da fenası tamamen çaresiz bıraksa bile ekonomi dışı nedenlerle ( Dindarlık, milliyetçilik vb.) gene de onlara oy yağdırmasıdır.

Nitekim 1950’den beri bu gerçeğin pek çok tezahürünü gördük ve özellikle son on yıldır sıklaşarak görmeye devam ediyoruz. Meselâ, 2000’lı yıllardan itibaren tütün ekiminin hemen tamamen ve fabrikaların çoğu kapatılarak şeker pancarı üretiminin canına okunmasına rağmen iktidar partisinin oylarında anlamlı bir düşme olmadı. Bilâkis bazı yerlerde artış bile oldu.

Keza başta buğday çiftçileri olmak üzere birçok mağduriyet yaşanmasına ve hatta Tarım Kredi Kooperatifiyle bankaların traktör haczine icra iflas idareleri yetişemez olmasına karşın, özellikle yurdun orta kesimlerinde siyasi tercihler hemen hiç değişmedi.
Aynı olayları Doğu Karadeniz’in can damarı fındık ve çayda da görmüyor muyuz? Bir zamanlar 1 kg. yaş çay satılarak 1 kg. toz şeker satın alınabilmesine rağmen, şimdi yarım kg. bile satın alınamıyor. Yine “Eski Türkiye” deyip beğenmedikleri 1970 ve 1980’li yıllarda 10-15 ton yaş çay satan bir üretici, köyünde rahatlıkla ev yaptırabiliyor ve hatta biraz zorlanarak şehirde daire sahibi olabiliyordu. Halbuki 2023’de 15 ton çay satılarak elde edilen yaklaşık 200 bin lirayla (Maliyet ve aylık geçim hariç) 2 katlı küçük bir köy evinin kaba inşaatını bile bitirebilmek mümkün değildir. Belki yöresel deyimle iyi bir “maran” yapılabilir!

Bu ahval ve şerait içinde Fransız çiftçiler gibi traktörleriyle (Rize’de belki birkaç tane vardır) yolları kesemeyeceklerine göre seçimi fırsat bilip, bazı şeylerin sözü şimdiden alınmalı ve oylar buna göre kullanılmalıdır.

Nelerin meselâ?

Yaş çay taban fiyatının en az 20-22 lira olması ve gübrede eskiden olduğu gibi sübvansiyon uygulanması. Bunun yanında artık kimse arkasında sepetle çay taşımadığına göre, toplanan ürünü alım yerlerine götüren araçlara yakıt desteği verilmesi. En kaliteli çayı üretebilmek için 2,5 yaprak elle toplama teşvik edilerek, özel çay alım noktalarına götürülen bu çaylara 30 TL. taban fiyatı verilebilir. 

Yani üretici işi oluruna bırakmayıp, bu sıralarda “Ocağına düşen” siyasetçiye sesini gür bir şekilde duyurmalıdır. Paris’te Eyfel Kulesi’nin önüne balya balya çimen yığan Fransız çiftçiler kadar olmasa bile geleceğine “Fransız kalmamalıdır”.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi