Ben bir yönetici olsam en önce ön yargılarımı bir tarafa bırakır, bembeyaz bir sayfa açardım. Eskiden küstürdüklerim ne kadar insan varsa onları arar bulur ve onlarla helalleşir, ilk adımımı böyle atardım.
Her ne isem, o işle ilgili halktan insanları kendime rehber seçerdim. Onlardan çeşitli bilgiler alır, onlara danışırdım adam akıllı. Bunu göstermelik olarak değil gerçeği bulmak, insanlara daha sağlıklı hizmetler sunmak için yapardım.
Etrafımı saran dalkavuk takımından bir an önce kurtulur, kendime bana eğrilerimi de doğrularımı da söyleyecek gerçek dostlar bulur, beni haşlamadan eleştirecek insanlara dost olurdum.
Eğer bir belediye başkanıysam, herkesten habersiz şehrin arka sokaklarını dolaşır, gördüğüm yanlışları not eder ve derhal düzeltilmesi için harekete geçerdim. Başında bulunduğum şehrin sokaklarında bir tane çukur bırakmaz, insanların hayatlarını zorlaştıracak her ne varsa onları hızla düzeltir, şehrimi daha yaşanır hale getirmek için kolları sıvardım. Yetki tek elde toplamaktan imtina eder, uygun bir görev dağılımı yaparak yoluma devam ederdim. İşinin ehli olmayan her kimse gözünün yaşına bakmadan onunla hemen yollarımı ayırırdım.
Pazar pazar dolaşır, halka fahiş fiyatla mal satan her kim ise onun çanına ot tıkar, halkı bu zulümden kurtarırdım. Bu da yetmez, onların malı aldığı fiyatları iyice kontrol eder, üzerine yeterli miktarda kâr koyduktan sonra öylece halka satılmasını temin ederdim. Bu kurallara ısrarla uymak istemeyenlere en ağır cezayı keser, gerekirse onları ticaretten men ederdim. Çünkü bu aşırı pahalılık ülkemizin en büyük sorunu haline gelmiş durumdadır ve hemen çözülmesi gerekir. Üstelik şurada Ramazan’a birkaç gün kalmışken insanların daha rahat alışveriş yapması için çalışma yapılması çok önemlidir.
Eğer bir vali olsam, her hafta bir gün halk günü yapar, halkın derdine çare üretirdim. Öncelikle bunu göstermelik olmaktan çıkarırdım ve gerçek çözüm üretmek için çabalardım. Her insanın hayatı kutsaldır ve saygı duyulması, kolaylaştırılması gerekir, deyip bir dakika kaybetmeden bunu sağlardım. Böylece en kısa sürede halkın güvenini kazanırdım. Ben tok karnına ve sorunsuz bir şekilde başımı yastığa koyuyorsam, benim şehrimde bir tek insanın üzüntü içinde olmasına göz yummazdım.
Bir makam sahibi olsam, bu kez de oradaki çalışanlarımla iyi geçinir, ilk önce adil bir yönetimle onların güvenini kazanırdım. Sonra da hiçbir zaman adaletten ayrılmadan çalışanlarımla güzel güzel geçinmenin yollarını bulurdum.
Eğer bir sivil toplum örgütünde yani bir dernekte yönetici olsam bu kez de üyelerimin rahatı için kolları sıvar, gecemi gündüzüme katarak hizmet etmeye çabalardım. Bu tür hizmetlerin gönül işi olduğunu ve büyük özveri gerektirdiğinin bilincinde olarak hareket eder, görev süremi en verimli şekilde tamamlamak için yollar aradım. Ve bu sürede hiçbir yakınımı etrafıma yaklaştırmaz, onlara iş bulmaya çalışmazdım.
Hâsılı, yaptığım her ne ise onu en adil, en dürüst şekilde icra etmeye bakar, şu ölümlü dünyada bir hoş seda bırakmak için elimden ne gelirse onu yapar, gözlerimi öyle kapardım.
Muhabbetle efendim!