Mustafa Semih  ARICI
Köşe Yazarı
Mustafa Semih ARICI
 

DENİZ HANÇERLERİ

Bir süredir çevre korumayı önceleyen yazılar yazıyorum.  Bu yazımda da bu trendi sürdürmeye çalışacağım. Aslında ülke gündeminin en önemli olayı genel seçimler. Birinci tur, ikinci tur derken bütün ülke buraya kilitlenmiş gibi. Hatta dünya çapında merak edilen bir seçim. Otokrasiye devam mı yoksa daha çok demokrasi ve özgürlük vaat edenler mi kazanacak? Bu ay sonuna doğru bu sualin cevabını görmüş olacağız. Yalnız Rize’de değil, Karadeniz kıyısında yer alan bütün il ve ilçelerde kıyı düzlüklerinin  yetersiz olduğu doğrudur. Kentler bir balon gibi şişip genişlemek için yer arayınca, güneye yönelip tepelere doğru değil, denizi doldurmak suretiyle kuzey yönünde yayılmayı daha elverişli buluyorlar. İstimlâk bedellerinden kaçınılması yanında, inşaat firmalarına daha fazla iş ve dolayısıyla para ve kâr fırsatı doğuyor. Halbuki gidin Kuzey Karadeniz kıyılarına, böyle bir şeyi asla göremezsiniz. Meselâ, Ukrayna’nın geri kazanmak, Rusya’nın da elde tutmak için kıyasıya savaş verdiği Kırım Yarımadası’ndaki Balıklava doğal limanı…1855 Kırım Savaşı sırasındaki topoğrafyası nasılsa şimdi de öyle. Yalnızca yeni yollar ve binalar yapılmış o kadar. Ormanlar  bile aynen duruyor. 1960’lı yıllarda merhum Orhon’un belediyenin kendi imkânlarıyla yaptığı “Denizi kara, karayı para” işi son dönemde büyük bir hız kazandı. Rize Belediyesi’nin sosyal donatı / yeşil alan projeleri yanında, havaalanı ve şehir hastanesi yapımı için devasa büyüklükte dolgu çalışmaları yapıldı. Bunlardan Rize-Artvin Hava Limanı faaliyete geçerken  şehir hastanesinin temeli atılmak üzere. Yukarıda değindiğimiz gibi denizden alan kazanarak projeler yapmak, yapılar dikmek maliyetleri dışında zararsız gibi gösteriliyorsa da, uzun vadede denizin kendisinden zaptedilen yerleri geri alabileceği geçmiş tecrübelerle sabittir. Hele hele küresel ısınmayla beraber deniz seviyelerindeki yükselişten Karadeniz de nasibini alacak, bu küresel tehdit böyle giderse Karadeniz de birkaç metre yükselebilecektir. Böyle bir durumda denizin hücumunu önleyici bentler yapılsa bile alttan alta oyma devam edecek ve bu alanlardaki yapılar son derecede riskli olabilecektir. Öte yandan milyonlarca yılda oluşan kıyı ekosisteminin bozulması da cabasıdır. Zaten çoğu yerde deniz doldurularak yapılan sahil otoyolu kıyı şeridinin canına okumuştu şimdi her tarafı doldura doldura devam ediyoruz. Geçenlerde Çayeli önlerinde yapılmakta olan bir dolguyu internette görünce  aklıma geldi. O güzelim sahil bandında şekilsiz bir hançer gibi dallı budaklı uzanan bu dolguya çevre düzenlemesi deniyor. Burasının önceki haliyle, bu doldurulmuş halini kıyaslayarak çevrenin nasıl düzenlendiğine siz karar verin.
Ekleme Tarihi: 20 Mayıs 2023 - Cumartesi

DENİZ HANÇERLERİ

Bir süredir çevre korumayı önceleyen yazılar yazıyorum.  Bu yazımda da bu trendi sürdürmeye çalışacağım. Aslında ülke gündeminin en önemli olayı genel seçimler. Birinci tur, ikinci tur derken bütün ülke buraya kilitlenmiş gibi. Hatta dünya çapında merak edilen bir seçim. Otokrasiye devam mı yoksa daha çok demokrasi ve özgürlük vaat edenler mi kazanacak? Bu ay sonuna doğru bu sualin cevabını görmüş olacağız.

Yalnız Rize’de değil, Karadeniz kıyısında yer alan bütün il ve ilçelerde kıyı düzlüklerinin  yetersiz olduğu doğrudur. Kentler bir balon gibi şişip genişlemek için yer arayınca, güneye yönelip tepelere doğru değil, denizi doldurmak suretiyle kuzey yönünde yayılmayı daha elverişli buluyorlar. İstimlâk bedellerinden kaçınılması yanında, inşaat firmalarına daha fazla iş ve dolayısıyla para ve kâr fırsatı doğuyor.

Halbuki gidin Kuzey Karadeniz kıyılarına, böyle bir şeyi asla göremezsiniz. Meselâ, Ukrayna’nın geri kazanmak, Rusya’nın da elde tutmak için kıyasıya savaş verdiği Kırım Yarımadası’ndaki Balıklava doğal limanı…1855 Kırım Savaşı sırasındaki topoğrafyası nasılsa şimdi de öyle. Yalnızca yeni yollar ve binalar yapılmış o kadar. Ormanlar  bile aynen duruyor.

1960’lı yıllarda merhum Orhon’un belediyenin kendi imkânlarıyla yaptığı “Denizi kara, karayı para” işi son dönemde büyük bir hız kazandı. Rize Belediyesi’nin sosyal donatı / yeşil alan projeleri yanında, havaalanı ve şehir hastanesi yapımı için devasa büyüklükte dolgu çalışmaları yapıldı. Bunlardan Rize-Artvin Hava Limanı faaliyete geçerken  şehir hastanesinin temeli atılmak üzere.

Yukarıda değindiğimiz gibi denizden alan kazanarak projeler yapmak, yapılar dikmek maliyetleri dışında zararsız gibi gösteriliyorsa da, uzun vadede denizin kendisinden zaptedilen yerleri geri alabileceği geçmiş tecrübelerle sabittir. Hele hele küresel ısınmayla beraber deniz seviyelerindeki yükselişten Karadeniz de nasibini alacak, bu küresel tehdit böyle giderse Karadeniz de birkaç metre yükselebilecektir. Böyle bir durumda denizin hücumunu önleyici bentler yapılsa bile alttan alta oyma devam edecek ve bu alanlardaki yapılar son derecede riskli olabilecektir.

Öte yandan milyonlarca yılda oluşan kıyı ekosisteminin bozulması da cabasıdır. Zaten çoğu yerde deniz doldurularak yapılan sahil otoyolu kıyı şeridinin canına okumuştu şimdi her tarafı doldura doldura devam ediyoruz.

Geçenlerde Çayeli önlerinde yapılmakta olan bir dolguyu internette görünce  aklıma geldi. O güzelim sahil bandında şekilsiz bir hançer gibi dallı budaklı uzanan bu dolguya çevre düzenlemesi deniyor.

Burasının önceki haliyle, bu doldurulmuş halini kıyaslayarak çevrenin nasıl düzenlendiğine siz karar verin.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi