Murat KÖSEOĞLU
Köşe Yazarı
Murat KÖSEOĞLU
 

BU BİR HAK GASPIDIR!

2020-2021 Eğitim-Öğretim yılı 21.09.2020 Pazartesi günü bütün yurtta örgün, yaygın, yüzyüze, uzaktan olmak üzere her alanda başlıyor. Öncelikle bu eğitim-Öğretim yılının ülkemize, öğretmenlerimize ve öğrencilerimize hayırlı olmasını, bu süreçte emek veren herkese de başarılar diliyorum.   Fakat bu sürece bakanlık olarak ne kadar hazırız? Öğretmenlerimizin kafası yoğun bir program öncesi ne kadar rahat?   Yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere amaç, bütün yükü ve sorumluluğu öğretmenlerin üzerine yıktıktan sonra öğretmenlerin özlük haklarında da bazı kısıtlamalara gidilmekti.   Milli Eğitim Bakanı sayın Ziya Selçuk'un, öğretmen maaşları bütçeye en büyük yüktür, açıklaması ve Ebs' nin de, bu yıl ek ders verilmeyebilir, açıklamasından sonra işin rengi belli olmuştu.   16 Martta okulların tatil edilmesinden bir hafta sonra pandemi dolayısıyla uzaktan eğitim süreci başlamıştı. Öğretmenler gerek Whatsap gruplarından ödev vererek, gerek birebir telefonla arayarak, gerekse Zoom ve Eba üzerinden canlı ders yaparak  bu süreci en az hasarla atlatabilmek için adeta seferber olmuşlardı.   Bu sürecin yüzyüze, normal eğitim-öğretim faaliyetlerinden çok daha yorucu olduğunu söylersek hiç de abartmış olmayız. Ayrıca şunu da rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bu sürecin bütün külfeti, sıkıntıları öğretmenlerin omuzlarına yüklenmişti.   Fakat her ne hikmetse, bütün bu yapılanlar görmezden gelinmiş, bizzat eğitimin içinde yer alan müdür, amir, memur ne varsa hepsi  birden, öğretmenin yatarak para aldığını söyleyebilecek kadar acımasız ve insafsızca eleştirilerde bulunmuşlardı.   Öğretmenlerin aldığı ek ders ücretleri sürekli gündemde tutularak bir itibarsızlaştırma kampanyası yapılmıştı. Bu nahoş söylemlerle birlikte dönem de sona ermişti.   2020-2021 Eğitim-Öğretim yılında da  uzaktan eğitimin devam edeceği kesinleşince (1. Sınıflar ve Anasınıfları hariç) gerek derslerin ne şekilde işleneceği, gerekse ek ders konusundaki durum belirsizliğini korumaya devam etti.   Telafi eğitimi süresince öğretmenler bir şekilde derslerini yaptı ve Telafi Eğitimi sürecini tamamlamış oldular.   Ancak 21.09.2020 Pazartesi günü okullar açılıyor, uzaktan eğitim süreci başlıyor. Bakanlık bu konuda henüz bir genelge yayınlamadı. Her kesimden farklı bir ses çıkıyor. Ek derslerin ne şekilde ödeneceği konusu netleşmedi. Günde altı saat Eba ve Zoom üzerinden canlı ders yapılacağını söyleyen de var, telafi eğitimi süresince uygulanan programın devam edeceğini söyleyen de...   Bir kere Zoom veya Eba üzerinden günde altı saat canlı ders yapmak pek mümkün görünmüyor. Bu Şekilde bir uygulama yapılırsa kısa sürede formaliteye dönüşebilir.   Bir evde anne ve babanın öğretmen olduğunu varsayarsak, bunların çocuklarıyla beraber bu işi verimli yürütmeleri mümkün değil. Kaldı ki, Zoom üzerinden özellikle ilkokullarda öğrencileri altı saat boyunca ekran karşısında tutmak pek mümkün görünmüyor.   Bu durumda, en doğru ve en verimli yöntem, günde iki veya üç saat canlı ders, Whatsap üzerinden ödevler, katılamayan öğrencilerle görüşme, yine Whatsapp üzerinden  ödevlerin takibi şeklinde olmalıdır.   Bir canlı dersin getirdiği yorgunluk ve külfet, yüzyüze eğitimin en az iki katı kadardır. Bu arada bir yönerge olmadan, Zoom ve Eba üzerinden inisiyatif alınarak yapılan canlı derslerin bakanlık nezdinde ne kadar kabul göreceği de meçhul.   Öğretmenlerin beklentisi, bu süreçteki belirsizliğin bir an önce giderilmesi, bakanlığın öğretmenlerine güvenmesi, öğretmenlerle ek ders gibi konularda pazarlığa girilmeden haklarının verilmesidir. Bu şekilde moral-motivasyon yükselirken verim de artacaktır.   Bu arda Türk Eğitim-Sen' in rehber öğretmenlerin ek dersleriyle ilgili kazanımı çok önemlidir. Aynı direnç ve iradenin tüm öğretmenlerin ek dersleriyle ilgili konuda da gösterilmesi bütün öğretmenlerin beklentisidir.   Neticede enflasyon karşısında her geçen gün eriyen öğretmen maaşlarına ek dersler bir nebze de olsa katkı sağlıyor.   Bunun için, bu konuda söz söyleyenlerin kraldan fazla kralcı olmasına gerek yoktur. "Derse mi giriyorlar da ek ders alacaklar?" gibi söylemler moral ve güven kaybına sebep olmaktadır.   Bu konuda karar verenlere, hesapsız konuşanlara, biz de, " Şu ana kadar kaç kere canlı derse girdiniz? Ders öncesi hazırlıklara ve ders sırasında yaşanan sorunlara ne derece hakimsiniz?" diye soruyoruz.   Sonuç olarak, öğretmene saygı, öğretmene güven, bekliyoruz. Öğretmenlerin özlük haklarına dokunulmadan ek derslerinin ödenmesini istiyoruz.   Murat Köseoğlu Türk Eğitim-Sen Rize Şube Başkanı  
Ekleme Tarihi: 20 Eylül 2020 - Pazar

BU BİR HAK GASPIDIR!

2020-2021 Eğitim-Öğretim yılı 21.09.2020 Pazartesi günü bütün yurtta örgün, yaygın, yüzyüze, uzaktan olmak üzere her alanda başlıyor. Öncelikle bu eğitim-Öğretim yılının ülkemize, öğretmenlerimize ve öğrencilerimize hayırlı olmasını, bu süreçte emek veren herkese de başarılar diliyorum.

 

Fakat bu sürece bakanlık olarak ne kadar hazırız? Öğretmenlerimizin kafası yoğun bir program öncesi ne kadar rahat?

 

Yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere amaç, bütün yükü ve sorumluluğu öğretmenlerin üzerine yıktıktan sonra öğretmenlerin özlük haklarında da bazı kısıtlamalara gidilmekti.

 

Milli Eğitim Bakanı sayın Ziya Selçuk'un, öğretmen maaşları bütçeye en büyük yüktür, açıklaması ve Ebs' nin de, bu yıl ek ders verilmeyebilir, açıklamasından sonra işin rengi belli olmuştu.

 

16 Martta okulların tatil edilmesinden bir hafta sonra pandemi dolayısıyla uzaktan eğitim süreci başlamıştı.

Öğretmenler gerek Whatsap gruplarından ödev vererek, gerek birebir telefonla arayarak, gerekse Zoom ve Eba üzerinden canlı ders yaparak  bu süreci en az hasarla atlatabilmek için adeta seferber olmuşlardı.

 

Bu sürecin yüzyüze, normal eğitim-öğretim faaliyetlerinden çok daha yorucu olduğunu söylersek hiç de abartmış olmayız. Ayrıca şunu da rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bu sürecin bütün külfeti, sıkıntıları öğretmenlerin omuzlarına yüklenmişti.

 

Fakat her ne hikmetse, bütün bu yapılanlar görmezden gelinmiş, bizzat eğitimin içinde yer alan müdür, amir, memur ne varsa hepsi  birden, öğretmenin yatarak para aldığını söyleyebilecek kadar acımasız ve insafsızca eleştirilerde bulunmuşlardı.

 

Öğretmenlerin aldığı ek ders ücretleri sürekli gündemde tutularak bir itibarsızlaştırma kampanyası yapılmıştı. Bu nahoş söylemlerle birlikte dönem de sona ermişti.

 

2020-2021 Eğitim-Öğretim yılında da  uzaktan eğitimin devam edeceği kesinleşince (1. Sınıflar ve Anasınıfları hariç) gerek derslerin ne şekilde işleneceği, gerekse ek ders konusundaki durum belirsizliğini korumaya devam etti.

 

Telafi eğitimi süresince öğretmenler bir şekilde derslerini yaptı ve Telafi Eğitimi sürecini tamamlamış oldular.

 

Ancak 21.09.2020 Pazartesi günü okullar açılıyor, uzaktan eğitim süreci başlıyor.

Bakanlık bu konuda henüz bir genelge yayınlamadı. Her kesimden farklı bir ses çıkıyor.

Ek derslerin ne şekilde ödeneceği konusu netleşmedi.

Günde altı saat Eba ve Zoom üzerinden canlı ders yapılacağını söyleyen de var, telafi eğitimi süresince uygulanan programın devam edeceğini söyleyen de...

 

Bir kere Zoom veya Eba üzerinden günde altı saat canlı ders yapmak pek mümkün görünmüyor. Bu Şekilde bir uygulama yapılırsa kısa sürede formaliteye dönüşebilir.

 

Bir evde anne ve babanın öğretmen olduğunu varsayarsak, bunların çocuklarıyla beraber bu işi verimli yürütmeleri mümkün değil. Kaldı ki, Zoom üzerinden özellikle ilkokullarda öğrencileri altı saat boyunca ekran karşısında tutmak pek mümkün görünmüyor.

 

Bu durumda, en doğru ve en verimli yöntem, günde iki veya üç saat canlı ders, Whatsap üzerinden ödevler, katılamayan öğrencilerle görüşme, yine Whatsapp üzerinden  ödevlerin takibi şeklinde olmalıdır.

 

Bir canlı dersin getirdiği yorgunluk ve külfet, yüzyüze eğitimin en az iki katı kadardır.

Bu arada bir yönerge olmadan, Zoom ve Eba üzerinden inisiyatif alınarak yapılan canlı derslerin bakanlık nezdinde ne kadar kabul göreceği de meçhul.

 

Öğretmenlerin beklentisi, bu süreçteki belirsizliğin bir an önce giderilmesi, bakanlığın öğretmenlerine güvenmesi, öğretmenlerle ek ders gibi konularda pazarlığa girilmeden haklarının verilmesidir. Bu şekilde moral-motivasyon yükselirken verim de artacaktır.

 

Bu arda Türk Eğitim-Sen' in rehber öğretmenlerin ek dersleriyle ilgili kazanımı çok önemlidir. Aynı direnç ve iradenin tüm öğretmenlerin ek dersleriyle ilgili konuda da gösterilmesi bütün öğretmenlerin beklentisidir.

 

Neticede enflasyon karşısında her geçen gün eriyen öğretmen maaşlarına ek dersler bir nebze de olsa katkı sağlıyor.

 

Bunun için, bu konuda söz söyleyenlerin kraldan fazla kralcı olmasına gerek yoktur.

"Derse mi giriyorlar da ek ders alacaklar?" gibi söylemler moral ve güven kaybına sebep olmaktadır.

 

Bu konuda karar verenlere, hesapsız konuşanlara, biz de, " Şu ana kadar kaç kere canlı derse girdiniz? Ders öncesi hazırlıklara ve ders sırasında yaşanan sorunlara ne derece hakimsiniz?" diye soruyoruz.

 

Sonuç olarak, öğretmene saygı, öğretmene güven, bekliyoruz. Öğretmenlerin özlük haklarına dokunulmadan ek derslerinin ödenmesini istiyoruz.

 

Murat Köseoğlu

Türk Eğitim-Sen Rize Şube Başkanı

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi