Bu ülkede Kadınların yarısından fazlası yaşadığı şiddeti dahi anlatamıyor… Ve belki bunu hisseden bir kadın şair, yaklaşık yüz sene öncesinden ses veriyor günümüz kadınlarına…
“Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime, Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime…” diye sitem ediyor İhsan Raif. ..
Her gün 5-6 kadının öldürüldüğü memleketimde; kadınlar gününü kutlamak…
Kamera şakası olsa gerek…
Yılda bir gün ardı ardına gelen yazılı açıklamalarla, “Türkiye’de kadınlar ne kadar önemliymiş” onu fark ediyoruz.
Fark etmekle de kalmıyor, ‘Empatinin’ dibine vuruyoruz. Tüm kurumlar kadın hakları savunucusu oluyor 24 saatliğine! Erkek egemen sistem empati yapmaktan yorgun düşüyor.
Ama bir gün süren bu hayal çabuk bitiyor…24 saat!
Siyasetin aktörleri, kadınlara verdiği önemi ortaya koyma adına, “bakin sizler için % 25-30’luk kota bile koyduk, hadi iyisiniz” dediği bir ülkede kadın; “gün” kutlasa ne olur sahi “yıl kutlasa” ne olur?
Dedim ya, sabun köpüğü!
Dünya Kadınlar Günü'nün kökleri, işçi hakları hareketlerine dayanıyor ve 8 Mart Birleşmiş Milletler (BM) tarafından da Dünya Kadınlar Günü olarak kabul ediliyor.
Bugün neredeyse tüm dünyada ses getiren eylemlere sahne olan 8 Mart'ın tohumları 1908 yılında, New York'ta 15 bin çalışan kadının daha kısa mesai süreleri, daha yüksek maaş ve seçme hakkı talep etmesiyle atılmıştı. Bir yıl sonra Amerika Sosyalist Partisi 8 Mart'ı Ulusal Kadınlar Günü ilan etmişti. Bu özel günü uluslararası hale getirme fikrini ortaya atan ilk kişi ise Clara Zetkin'di.
Clara Zetkin komünist bir aktivist ve kadın hakları savunucusuydu. Zetkin, 1910 yılında Kopenhag'da toplanan Uluslararası Emekçi Kadınlar Konferansı'nda Dünya Kadınlar Günü fikrini önerdi.
Konferansa 17 farklı ülkeden katılan 100 kadın, Zetkin'in önerisini oybirliğiyle kabul etti.
İlk uluslararası etkinlikler 1911'de, Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre'de düzenlendi.
Dünya Kadınlar Günü'nün 100. yıldönümü 2011 yılında büyük organizasyonlarla kutlandı. 1975'te BM'nin Dünya Kadınlar Günü'nü kabul etmesiyle gün resmiyet kazandı.
Bu gün kadının eline gül sıkıştırma, kuru kuru kutlayıp geçme günü değil. Hediye alma günü hiç değil. Pırlanta yüzük ya da tencere, tava fark etmez bişey aldım görevimi yaptım zannetme günü de değil. Kadınların dertlerini, sorunlarını erkek erkeğe toplaşıp konuşma günüde değil.
Anlamaya çalışma günü.
Dinleme günü.
Sorunu varsa, çözme günü.
Onu eşit görme günü.
Onu üzmeme, kırmama günü.
Yükü hafifletme günü, hırpalamama günü.
Elini tutma, sevme günü.
Değer verme günü.
Biricik hissettirme günü.
“Sevdam” deme günü!
Çoraplarını giydirme günü
Ruhlarını okşama günü.
Bugün, bunların temelini atma günü…
O zaman sarılın telefonlara en kıymet verdiğiniz kadın kimse ona o iki kelimeyi fısıldayın.
Hoş geldin kadınım benİM, hoş geldin. (Nazım H)