İnsanın en özel organı olarak tanımlar tıp doktorları gözleri…Hatta bazı gözler bence mucize ötesi!
Bazı bakışlar vardır, sessizliğin taa kendisidir. Kelimeler yetersiz kaldığında, onlar konuşur. Göz, yalnızca bir organ değildir. O, ruhun camdan penceresidir. İçinde ne sakladığını, çoğu zaman sahibinden bile iyi anlatır. Bir bakış, seni yıllar öncesine götürür. Bir çift göz, vardır, yüreği yakar. Ne bir söz eder ne bir hareket… Ama sen anlarsın. Orada gizlenen kırgınlığı, suskun öfkeyi ya da yarım kalmış sevgiyi. Yürek, bakışla yanar bazen; kelimelere hiç ihtiyaç duyulmaz.
Birini sevip sevmediğini anlamanın yolu, onun sana nasıl baktığında gizlidir. Sevgi, gözlere yansır. Özlem, orada büyür. Ve çoğu zaman, en derin acılar da oradan okunur.
Sevmek… Bir bakışta başlar kimi zaman, bir gülüşte tamamlanır. Sevmek, sadece birine ait olmak değil; bir yürekte kendini bulmaktır. Bir sesin içinde huzur, bir dokunuşta sonsuzluğu hissetmektir.
Sevdam diyebiliyorsan ona, adı yetmiyor kalbİMdeki yerine demektir. Sevdam, sanki rüzgarın yaprağa fısıldadığı şarkı gibi…
Yar, adını anınca bile içimde bir yangın başlayandır. O sadece bir insan değil, bir yaşam sebebi, bir dua gibi. Yar demek; kalabalığın içinde sadece ona dönüp bakmak, sessizliğin içinden onun sesini duymaktır.
Ve aşk… Aşk, her şeyin ötesinde bir teslimiyettir. Mantığın sustuğu, kalbin konuştuğu, zamanın anlamsızlaştığı bir boyut…
Sevgi, sevda, yar ve aşk… Dört kelime, binlerce hikaye! Ama bizinki başka diyorsunuz değil mi?Eminim öyledir!
İnsan unutabilir sesi, yüzü, hatta anıları… Ama bir bakışı unutamaz. Çünkü bakış, bir duygunun en sade, en gerçek halidir.
Şimdi gözlerinizi kapatın ve hatırlayın…Hani bir gün sana öylece bakmıştı ya… İşte o an, yüreğin ilk kez nasıl çarpmıştı…