Mustafa Barış ÖZTÜRK
Köşe Yazarı
Mustafa Barış ÖZTÜRK
 

Kapı Arkasından Dinlemeyi Seven Modern Kalfalar

Düşüncelerini kelimelere doğru aktaramayanların, kitap-gazete okuma alışkınlığının, sosyal medya okur-yazarlığına yenik düştüğü, Behlül ile Bihter münasebetinin; Yenge-Enişte ve/veya Aşık-Maşuk olup olmamasının memleket gündemini belirlediği güzel ülkemde; kapı arkasında dinlemeyi seven modern kalfalar iş başında... Akıllı telefonlara geçişimizle beraber alışkanlıklarımızda ciddi bir değişiklik başladı. Bugün gencinden, yaşlısına birçoğumuzun, birden çok sosyal medya hesabı bulunmakta. Akıllı telefonlar ve sosyal medya ile beraber insanlar, genelde gençler televizyonlardan uzaklaştı. Günlük gelişmeleri, haberleri, sosyal medya hesaplarından ve akıllı cihazlarından takip eder oldular. Siyasiler de icraatlarını göstermek ve mesajlarını iletmek için yeni iletişim tekniklerini kullanır oldu. Tabi bunu yanlış kullananlar da oldukça fazla. Yediği, içtiği oturduğu, kalktığını hizmetten sayıp her bir kareyi intagram veya diğerler sosyal medya hesaplarında paylaşanlar var. Elinde tepsi tepsi baklava doktora, hemşireye, sağlık personeline ikrama gidip yedireni mi ararsin, kan ter içinde çöp toplayan belediye görevlisine kolanya tutanı mı ararsın? Bunları resmedip sosyal medya da hizmet diye veya sempatik olsun diye yayınlayanlar.... Kısaca lütfen bir iletişimciden yardım alsınlar. İtici ve basit duruyor bilginize. İhtiyacımız dışında saatlerimizi telefon ekranlarında, sosyal medya hesaplarında geçirir olduk. Belki kendimize itiraf etmekte zorlanıyoruz, ama bu bir bağımlılık durumudur. Birçok akıllı telefonda, uygulamalarda ne kadar süre geçirdiğimizi gösteren bölümler bulunmakta. Bunları incelediğimizde saatleri telefon ekranlarında ve birkaç uygulamada geçirdiğimiz görülecektir. Teknolojinin efendisi miyiz, kölesi mi? Artık araba yolculuklarında, kırmızı ışıklarda, toplantılarda sosyal medya hesaplarına bakan birçok insan bulunmakta. Düşünsenize ne feci bir durum. Bana göre bir kölelik, esaret durumu söz konusu. Uygulamaların amacı insanı sürekli uygulamada tutmak, uygulamada saatlerini geçirmesini sağlamak ve bu sayede para kazancını artırmak. Uygulamalar adeta insanı bağımlı hale getirmeye çalışıyor. Beğeni butonlarıyla insanın beğenilme, kabul görme arzusunu okşuyor, uygulamaya girmezsen de bir şeyler kaçırdığın hissiyatını yaratıyor. Bir uygulamaya, sosyal medya hesabına giriş yaptığınızda güncel sayfa direkt olarak karşımıza çıkmıyor. Uygulamaya girdiğimizde sayfa yenilenerek uygulamalar birkaç saniye bekletiliyor. Burada amaç merak uyandırmak. Sosyal medya kullanımlarımızı analiz ettiğimizde, bu durumu birçok kişinin onaylayacağı düşüncesindeyim. Son yıllarda kişisel verilerle ilgili çalışmalar ön planda. Peki neden? Çünkü artık kişisel veri diye bir özelimiz kalmadı. Mesele eğer bilgi güvenliği ise, unutun onu, böyle bir şey yok artık. Bulut sisteminin yaygınlaşması, bu sektörde çok büyük rakamların dönmesiyle, bana göre kişisel verilerimizi korumak olanaksız hale gelmiştir. Bugün telefonunuzda bir diş fırçası, ayakkabı aradığınızı düşünün. Sosyal medya hesaplarınızda gezinirken bir anda önünüze diş fırçası, ayakkabı reklamları geliyor. İnternetten bir ayakkabı bakıyorsunuz, bir parfüm bakıyorsunuz sonrasında okumalar yapmak için haber sitesine geçiyorsunuz. Baktığınız tüm ürünler ve benzerleri, sitenin sağında solunda beliriyor. Bu nasıl oluyor? Cevabı basit! Takip ediliyoruz. Yapay zeka, henüz direkt olarak hayatımıza girmedi, ama şirketler yapay zekadan önemli ölçüde faydalanıyor. Sosyal medya hesaplarımızdan günde onlarca paylaşımı beğeniyor, yorumlarla ve emojilerle duygularımızı ifade ediyoruz. Yapay zeka, 500 like analizi ile kişiyi yüzde 90 oranında tanıyor. Bugüne kadar kaç like attığımızı düşünüp, yapay zekanın bizi nasıl tanıdığını tahmin edebiliriz. Kapı arkasından odada ne konuşulduğuna kulak kesilen evin kalfası  “Büyük Birader"  bizi dinleyip, izliyor. Evin Kalfası diyorum çünkü onlar kendilerini "evrene ve insanlığa hizmet" için adamış olduklarını dile getirerek, hatta bu amaçla bazı vakıflar kurarak asıl amaçları doğrultusunda rahatlıkla çalışıyorlar. Hemde gözünüzün önünde bizlere de kendilerini alkışlatarak. George Orwell’ın klasik romanlarından 1984’ü birçokları okumuştur.(Okuma fırsatı bulamayanlara acilen bu kitabı okumalarını tavsiye ederim.) Orada bir “Büyük Birader” (orijinal ismi ile Big Brother) bulunmaktadır. “Büyük Birader” her şeyi izlemektedir ve herkesi takip etmektedir. Gazeteler, düşünceler, her şey ve herkes takiptedir. İşte ben, internet ortamında kendimizi bu duruma benzetiyorum ve kitaptaki orijinal tanımla,  “Big Brother is watchingyou” diyorum. Her paylaşımımız, her beğenimiz, arama motorundaki her kelimemiz takip edilmekte ve kaydedilmektedir. Bu süreçte sosyal izalasyonu nasıl önemsiyorsak hayatınızın her anında da manyetik izalosyonu sağlayın. Geçenlerde Rize ve çevresinde görülen göktaşı düşmesi sonrasında biraz merakımdan biraz endişelenmemden dolayı araştırma yaptım. Odtü'lü arkadaşım bana bu konu hakkında oldukça doyurucu bilgiler verdi. Dünya genelinde yılda yaklaşık 2000 göktaşı düşüyormuş. Bu normalmiş.  Anormal olan şey ise haftada 2 tane kullanım süresi dolmuş uydu ve/veya hernevi uzay aracının atmasfore yanarak parçalanıp düşmesi bilgisiydi. Ve bu anormal gidişattın 5G teknolojisi ile hızlanıp yeni bir boyuta geçecek olması... 5G ile alakalı fikrim ve araştırmalarım sonucunda ki netice, hiç de masum bir teknoloji olmadığıdır. Starlink Amerikan uydu şirketi SpaceX tarafından uydu interneti erişimi sağlamak üzere inşa edilmiş bir uydu takımyıldızıdır. Takımyıldızı, yer istasyonları ile birlikte çalışacak ve seri olarak üretilen binlerce küçük uydudan oluşacak. SpaceX firması ayrıca bazı uydularını keşifler ve bilim amaçlı kullanmakla birlikte bazı uydularını ise ordulara satmayı da planlamaktadır. Starlink Projesi Kapsamında 2020 ocak ayı itibarıyla SpaceX 346 uyduyu konuşlandırdı. Ayrıca yine bu aydan itibaren her haftada bir gerçekleştirilecek fırlatmalarda, fırlatma başına 30'dan fazla uydunun yerleştirilmesi planlanmaktadır. Toplamda ise 2020'lerin ortalarında 12.000 uydu konuşlandırılması planlanmıştı. Fakat virüsün gelmesiyle bu planlamalar tutmadı. Hatta geçtiğimiz perşembe günü fırlatma son anda iptal edildi ve dün gece fırlatıldı. Proje çerçevesinde toplam 42.000 (42 bin !) uydunun uzaya yerleştirilmesi planlanmıştır. İlk 12.000 uydunun üç yörünge üzerinde bulunması planmaktadır; üç yörüngenin ilki yerden 550 km yükseklikte ve toplam 1.600 uydunun bulunduğu bir yörünge, ardından 1.550 km irtifada yaklaşık 2.800 Ku- ve Ka-band spektrum uydularının bulunduğu başka ikinci bir yörünge ile 340 km yükseklikte yaklaşık 7.500 V-band uydularının yerleştirilmesi şeklindedir. Tabi ki bu dev maliyetli projenin deprem de veya bayramda hizmet veremeyen operatörlerin sorunlarının çözülmesi için yapıldığını beklemek iyi niyetliliğin ötesinde saflık hatta....dır. Starlink ve benzeri projelerle uzayın işgali sürerken siber ordular, insansız hava, kara, deniz araçları robotlar için 5G projesi son sürat devam ediyor. Bu dünya için büyük bir tehdit, büyük bir tehlike.. İnsan için de, hayvan için de, bitki için de tehlike. Oksijen olmadan yaşayamayız. Bu oksijen için de bir tehlike... İnsanlık, insanın şeytanlaşmış hali eliyle büyük bir tehdit altında. Bugün dünya koronaya karşı mücadele ediyor görüntüsü ile sivrisineklerle uğraşıyor. Bataklığı kurutmak gerektiğini bir kez daha hatırlatmakta yarar var sanırım. Bu tehlikeyi bilipte susan veya masum birşeymiş gibi göstermeye çalışanlara bir kez daha sesleniyorum... Biliyorum, içinizden gizli gizli sizde mırıldanıyorsunuz ... "Masum Değiliz Hiç Birimiz"...:) Selam saygılar...
Ekleme Tarihi: 31 Mayıs 2020 - Pazar

Kapı Arkasından Dinlemeyi Seven Modern Kalfalar

Düşüncelerini kelimelere doğru aktaramayanların, kitap-gazete okuma alışkınlığının, sosyal medya okur-yazarlığına yenik düştüğü, Behlül ile Bihter münasebetinin;

Yenge-Enişte ve/veya Aşık-Maşuk olup olmamasının memleket gündemini belirlediği güzel ülkemde;

kapı arkasında dinlemeyi seven modern kalfalar iş başında...


Akıllı telefonlara geçişimizle beraber alışkanlıklarımızda ciddi bir değişiklik başladı.

Bugün gencinden, yaşlısına birçoğumuzun, birden çok sosyal medya hesabı bulunmakta.


Akıllı telefonlar ve sosyal medya ile beraber insanlar, genelde gençler televizyonlardan uzaklaştı. Günlük gelişmeleri, haberleri, sosyal medya hesaplarından ve akıllı cihazlarından takip eder oldular. Siyasiler de icraatlarını göstermek ve mesajlarını iletmek için yeni iletişim tekniklerini kullanır oldu. Tabi bunu yanlış kullananlar da oldukça fazla. Yediği, içtiği oturduğu, kalktığını hizmetten sayıp her bir kareyi intagram veya diğerler sosyal medya hesaplarında paylaşanlar var. Elinde tepsi tepsi baklava doktora, hemşireye, sağlık personeline ikrama gidip yedireni mi ararsin, kan ter içinde çöp toplayan belediye görevlisine kolanya tutanı mı ararsın?

Bunları resmedip sosyal medya da hizmet diye veya sempatik olsun diye yayınlayanlar.... Kısaca lütfen bir iletişimciden yardım alsınlar. İtici ve basit duruyor bilginize.


İhtiyacımız dışında saatlerimizi telefon ekranlarında, sosyal medya hesaplarında geçirir olduk. Belki kendimize itiraf etmekte zorlanıyoruz, ama bu bir bağımlılık durumudur. Birçok akıllı telefonda, uygulamalarda ne kadar süre geçirdiğimizi gösteren bölümler bulunmakta. Bunları incelediğimizde saatleri telefon ekranlarında ve birkaç uygulamada geçirdiğimiz görülecektir.


Teknolojinin efendisi miyiz, kölesi mi?


Artık araba yolculuklarında, kırmızı ışıklarda, toplantılarda sosyal medya hesaplarına bakan birçok insan bulunmakta. Düşünsenize ne feci bir durum. Bana göre bir kölelik, esaret durumu söz konusu. Uygulamaların amacı insanı sürekli uygulamada tutmak, uygulamada saatlerini geçirmesini sağlamak ve bu sayede para kazancını artırmak.


Uygulamalar adeta insanı bağımlı hale getirmeye çalışıyor. Beğeni butonlarıyla insanın beğenilme, kabul görme arzusunu okşuyor, uygulamaya girmezsen de bir şeyler kaçırdığın hissiyatını yaratıyor. Bir uygulamaya, sosyal medya hesabına giriş yaptığınızda güncel sayfa direkt olarak karşımıza çıkmıyor. Uygulamaya girdiğimizde sayfa yenilenerek uygulamalar birkaç saniye bekletiliyor. Burada amaç merak uyandırmak. Sosyal medya kullanımlarımızı analiz ettiğimizde, bu durumu birçok kişinin onaylayacağı düşüncesindeyim.


Son yıllarda kişisel verilerle ilgili çalışmalar ön planda. Peki neden? Çünkü artık kişisel veri diye bir özelimiz kalmadı.


Mesele eğer bilgi güvenliği ise, unutun onu, böyle bir şey yok artık.

Bulut sisteminin yaygınlaşması, bu sektörde çok büyük rakamların dönmesiyle, bana göre kişisel verilerimizi korumak olanaksız hale gelmiştir.


Bugün telefonunuzda bir diş fırçası, ayakkabı aradığınızı düşünün. Sosyal medya hesaplarınızda gezinirken bir anda önünüze diş fırçası, ayakkabı reklamları geliyor.


İnternetten bir ayakkabı bakıyorsunuz, bir parfüm bakıyorsunuz sonrasında okumalar yapmak için haber sitesine geçiyorsunuz. Baktığınız tüm ürünler ve benzerleri, sitenin sağında solunda beliriyor.


Bu nasıl oluyor?

Cevabı basit!

Takip ediliyoruz.


Yapay zeka, henüz direkt olarak hayatımıza girmedi, ama şirketler yapay zekadan önemli ölçüde faydalanıyor.


Sosyal medya hesaplarımızdan günde onlarca paylaşımı beğeniyor, yorumlarla ve emojilerle duygularımızı ifade ediyoruz. Yapay zeka, 500 like analizi ile kişiyi yüzde 90 oranında tanıyor. Bugüne kadar kaç like attığımızı düşünüp, yapay zekanın bizi nasıl tanıdığını tahmin edebiliriz.


Kapı arkasından odada ne konuşulduğuna kulak kesilen evin kalfası  “Büyük Birader"  bizi dinleyip, izliyor. Evin Kalfası diyorum çünkü onlar kendilerini "evrene ve insanlığa hizmet" için adamış olduklarını dile getirerek, hatta bu amaçla bazı vakıflar kurarak asıl amaçları doğrultusunda rahatlıkla çalışıyorlar. Hemde gözünüzün önünde bizlere de kendilerini alkışlatarak.


George Orwell’ın klasik romanlarından 1984’ü birçokları okumuştur.(Okuma fırsatı bulamayanlara acilen bu kitabı okumalarını tavsiye ederim.) Orada bir “Büyük Birader” (orijinal ismi ile Big Brother) bulunmaktadır. “Büyük Birader” her şeyi izlemektedir ve herkesi takip etmektedir. Gazeteler, düşünceler, her şey ve herkes takiptedir. İşte ben, internet ortamında kendimizi bu duruma benzetiyorum ve kitaptaki orijinal tanımla,  “Big Brother is watchingyou” diyorum. Her paylaşımımız, her beğenimiz, arama motorundaki her kelimemiz takip edilmekte ve kaydedilmektedir.


Bu süreçte sosyal izalasyonu nasıl önemsiyorsak hayatınızın her anında da manyetik izalosyonu sağlayın.


Geçenlerde Rize ve çevresinde görülen göktaşı düşmesi sonrasında biraz merakımdan biraz endişelenmemden dolayı araştırma yaptım. Odtü'lü arkadaşım bana bu konu hakkında oldukça doyurucu bilgiler verdi. Dünya genelinde yılda yaklaşık 2000 göktaşı düşüyormuş. Bu normalmiş.  Anormal olan şey ise haftada 2 tane kullanım süresi dolmuş uydu ve/veya hernevi uzay aracının atmasfore yanarak parçalanıp düşmesi bilgisiydi. Ve bu anormal gidişattın 5G teknolojisi ile hızlanıp yeni bir boyuta geçecek olması... 5G ile alakalı fikrim ve araştırmalarım sonucunda ki netice, hiç de masum bir teknoloji olmadığıdır.


Starlink Amerikan uydu şirketi SpaceX tarafından uydu interneti erişimi sağlamak üzere inşa edilmiş bir uydu takımyıldızıdır. Takımyıldızı, yer istasyonları ile birlikte çalışacak ve seri olarak üretilen binlerce küçük uydudan oluşacak. SpaceX firması ayrıca bazı uydularını keşifler ve bilim amaçlı kullanmakla birlikte bazı uydularını ise ordulara satmayı da planlamaktadır.


Starlink Projesi

Kapsamında 2020 ocak ayı itibarıyla SpaceX 346 uyduyu konuşlandırdı. Ayrıca yine bu aydan itibaren her haftada bir gerçekleştirilecek fırlatmalarda, fırlatma başına 30'dan fazla uydunun yerleştirilmesi planlanmaktadır. Toplamda ise 2020'lerin ortalarında 12.000 uydu konuşlandırılması planlanmıştı. Fakat virüsün gelmesiyle bu planlamalar tutmadı. Hatta geçtiğimiz perşembe günü fırlatma son anda iptal edildi ve dün gece fırlatıldı.

Proje çerçevesinde toplam 42.000 (42 bin !) uydunun uzaya yerleştirilmesi planlanmıştır. İlk 12.000 uydunun üç yörünge üzerinde bulunması planmaktadır; üç yörüngenin ilki yerden 550 km yükseklikte ve toplam 1.600 uydunun bulunduğu bir yörünge, ardından 1.550 km irtifada yaklaşık 2.800 Ku- ve Ka-band spektrum uydularının bulunduğu başka ikinci bir yörünge ile 340 km yükseklikte yaklaşık 7.500 V-band uydularının yerleştirilmesi şeklindedir. Tabi ki bu dev maliyetli projenin deprem de veya bayramda hizmet veremeyen operatörlerin sorunlarının çözülmesi için yapıldığını beklemek iyi niyetliliğin ötesinde saflık hatta....dır.


Starlink ve benzeri projelerle uzayın işgali sürerken siber ordular, insansız hava, kara, deniz araçları robotlar için 5G projesi son sürat devam ediyor.


Bu dünya için büyük bir tehdit, büyük bir tehlike.. İnsan için de, hayvan için de, bitki için de tehlike. Oksijen olmadan yaşayamayız. Bu oksijen için de bir tehlike...
İnsanlık, insanın şeytanlaşmış hali eliyle büyük bir tehdit altında. Bugün dünya koronaya karşı mücadele ediyor görüntüsü ile sivrisineklerle uğraşıyor. Bataklığı kurutmak gerektiğini bir kez daha hatırlatmakta yarar var sanırım.


Bu tehlikeyi bilipte susan veya masum birşeymiş gibi göstermeye çalışanlara bir kez daha sesleniyorum...


Biliyorum, içinizden gizli gizli sizde mırıldanıyorsunuz ...


"Masum Değiliz Hiç Birimiz"...:)


Selam saygılar...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi