Gece yarısı saat 02:47.
ABD’nin B-2 bombardıman uçakları İran semalarında.
Üç hedef vurulmuş. Hedeflerin ne olduğu bilinmiyor, ama niyet çok açık: Gözdağı.
Tarihte ilk kez “sığınak delici” MOP bombaları bir savaşta kullanıldı.
Demokrasi havarileri yine bomba taşıyor.
İnsan hakları yine infilak ediyor.
Mazlum coğrafyalar yine kana bulanıyor.
İsrail bu savaşı başlattı.
ABD hemen yanına diz çöktü, sadakatle.
Bize düşen de yine ekrandan izleyip “vah vah” demek mi olacak?
Hayır.
Artık çok net konuşmanın zamanı.
Siyonizm bir fikir değil, bir katliam düzenidir.
Kurulduğu günden beri işgal, talan, yıkım ve soykırımla beslenmiştir.
İsrail bir devlet değil, bölgesel bir şiddet organizasyonudur.
ABD ise onun finanse edilmiş kiralık tetikçisidir.
Bize yıllardır “İran’dan sonra sıra Türkiye’de” diye fısıldayanlar var.
Söyleyin bakalım, bu korku dilinin kime hizmet ettiğini hiç düşündünüz mü?
Korkuyla büyüyen halk, susar.
Suskun halk, hedef olur.
O yüzden doğrusu şu:
İsrail’den sonra sıra ABD’dedir.
Çünkü kibirle büyüyen güç, kendi çöküşünü hazırlar.
Ve Trump…
O dengesiz sarışın palyaço yeniden sahnede.
Bir elinde silah, diğerinde fatura.
Düğmeye basmadan önce maliyet analizi yapıyor.
Çünkü o bir tüccar.
Ve tüccar Trump için insan canı, dolarla ölçülür.
Artık masum kalmanın değil, taraf olmanın zamanıdır.
Mazlumun safında durmanın vakti geldi de geçiyor.
Şunu bilin:
Komşumuzun toprağına düşen bomba, sınırımıza saplanan hançerdir.
Ve biz buradayız.
Ne teslim oluruz, ne susarız.
Katil İsrail.
Tetikçi ABD.
Ve sessizlik, bu cinayetin ortaklığını kabul etmektir.